23 Mart 2012 Cuma

KUPADAN NOTLAR

                Türkiye’de hakem konuşulmaması artık mümkün değil. Hele ki play-off yaklaşırken ve her kart her ofsayt bu kadar değer kazanmışken. Hafta sonu derbiden sonra bende hakem ile ilgili korkak yakıştırması yapıştım. Hala da dediğimin arkasındayım. Fener’i yaktı G. Saray’ı kolladı demiyorum. Her iki taraf içinde korkaklık yaptı. Her neyse o maç geçti artık konuşma özürlü oyuncular gibi önümüzde ki maçlara bakacağız demekten başka çare yok.
          Salı günü G.Saray- Sivas maçını izledim. Hakem M.Kamil Abitoğlu yönettiği çok ciddi bir maç hatırlamıyorum aklımda kalan bir maçı yada hatası yok o yüzden herhangi bir değerlendirmede yapmadan izlemeye başladım. Hakkında ki tek fikrim Karabükspor’un golcüsü İlhan Parlak’ın Ligtv’de ki bir röportajında en sevdiği hakem olarak onu göstermesi kalmış aklımda. Maçta önemli pozisyonlar oldu dakikalarını hatırlamasam da ikinci yarıda maç 0-1 iken Erman ceza sahasında Ujfalusi tarafından yere düşürüldü. Bu pozisyonda topa savunma oyuncusunun en ufak bir müdahalesi yok ama rakibe var buna rağmen penaltı olduğuna ikna olmayan M.Abitoğlu Erman’a sarı kart gösterdi. Yani hadi penaltı olmadığını düşünüyorsun da hiç mi müdahale olduğunu görmedin. Yani kimse dokunmadan kendini bırakmış değil ki sarı kart veriyorsun. Ama maç boyu Sivas’ı ezdi, G.Saray’ı kolladı diyemem bazen öyle ikili mücadeleleri oynattı ki ben bile hayret ettim. ( o enaramo nasıl bir kuvvetlidir öyle anlamadım adamı ne Ujfalusi ne de genç Semih yıkamadı bir türlü.) Ardından da yine Ujfalusi ye bir faul sonrası şiddetli itirazdan dolayı sarı gösterdi. Ama Ujfalusi hiç durur mu 5 dakika sonra yine çekip indirdi rakibini ama bu kez kart gösteremedi. Maç yine 0-1 iken Cerny 30 metreden bir koşu yaptı. Kaleci ile karşı karşıya kaldı savunma ofsayt diye duraksadı ancak tekrardan gördük ki değildi.  Taç çizgisinde Enaramo ile Ujfalusi ikili mücadeleye girdiler, Enaramo topu attı ve geçti hakem önce devam dedi ancak 4. Hakemin uyarısı ile yaklaşık bir 10 saniye sonra düdük çaldı. Pozisyon faul olabilir ancak Rıza hoca öyle bir itiraz etti ki zaten taç çizgisinde bulunan hakem de bundan nasibini aldı. Ve gelelim son pozisyona her şeyden önce maçı izlerken kesin penaltı çalacak dedim. Ama çalmadı hala da penaltı olduğunu düşünüyorum ancak o pozisyona kadar ortada ki pozisyonları G.Saray’a çalan Abitoğlu son pozisyonda da o düdüğü çalamadı. Hakemler için en kötüsü de bu herhalde bir hatayı diğer hata ile telafi etmeye çalışmak.



              Maça G. Saray hızlı başladı denemez ama bir iki etkili olabilecek pozisyon buldular. Ancak kaleci Atilla’nın şansı yanındaydı ve toplar genelde kucağına geldi. Ardından maç dengeye geldi zaten derbi yorgunu olan G.Saray maçtan fizik olarak ve daha önemlisi mental olarak geriye düşmeye başladı. Rıza Çalımbay’ın takımları fizik olarak hep iyi takımlardır. Karşılarında da yorgun G.Saray’ı bulunca daha rahat oynamaya ve pasla çıkmaya başladılar. Golden önce ilk yarıda Erman kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda kadın futbolcuları anımsatan bir vuruş yapmasa Terim ne yapar eder devre arasında futbolcuları uyandırırdı. Ancak hep bir gol yeter onu da nasılsa atarız havasında ki G.Saray iyice maçı rölantiye aldı. Sivas ikinci yarının başında geleceğini daha önce belli ettiği golü de bulunca artık G.Saray için uyanma vakti geldi. Maça önce Sabri takviyesi yapan kenar yönetim sonra etkisiz ve savruk Rierra yerine bu sene ki gelişimini takdirle izlediğim Emre Çolak’ı oyuna aldı. Ve son değişikliğini futbolculuğunu tartışma konusu yapacağım Sercan Yıldırım’ı oyuna sürerek yaptı.
             Bir futbolcu düşünün ki Anadolu’da şampiyonluk yaşamış, gelecek vaat ettiği yıllardır söylenen büyük bir patlama yapması 5 yıldır beklenen Rusya’ya transfer olması neredeyse kesinken son anda vazgeçilen bir oyuncu. Yıllardır oynadığı takıma doğru dürüst hiçbir şey vermeyen bir yetenek fakiri. Ne topu kontrol etmesini biliyor ne de ofsayttan kaçmayı. Magazin basınına konu olacak kadar da alemci. G.Saray’a son dakikada Drogba, Forlan balonlarından sonra alınan bir transfer kazığı. Bir 90 dakika programında Rıdvan söylemişti; “Kim bu Antep kalecisi Karcemaskas’ın menajeri diye adam ne zaman büyükler kaleci arasa bu adamın adı geçiyor, izledim öyle aman aman bir kaleci değil demek ki menajeri çok sağlam pazarlıyor.” Ben de aynı şeyi Sercan için düşünüyorum. Bir ara Fenerbahçe’ye kitlemeye çalıştılar ama o dönem Bursa şampiyonluğa oynadığı için iki takımda bunun üzerine düşmedi. Sonra Rusya’nın Lokomotif Moskova takımı niyetlendi epey bir bonservis dillendiriliyordu ancak o da son anda gerçekleşmedi ve kala kala G.Saray’a kaldı. Bu sene sonunda iyi bir alternatifini bulursa G.Saray ona yol verebilir o da layık olduğu yere yani alt seviyede bir takıma doğru yelken açabilir.
              Çarşamba günü ise Trabzon ile başladı kupa mesaisi Antalya deplasmanın da dindirilmesi en imkansız olan Burak’ı dinlendirerek başladı maça Şenol hoca. Sene başında iyi bir transfer diye baktığım son Avrupa Şampiyonasında adından söz ettiren R. Vittek şansız bir sakatlık yaşadı ve Burak bu ağır yükü gol fakiri Halil ile paylaşmak zorunda kaldı. Eminim sene başından beri Vittek süre bulsa Trabzonspor şuan ki puanına 6 puan eklerdi. Trabzonspor’un gol atmak için Burak’tan başka alternatifi yok ve onu dinlendirmek demek maçı en fazla 1-0 kazanabilirisiniz demek oluyor. Ancak serbest vuruştan gelen topu direk olarak kaleye giderken seyredersen oyuna Burak’ın girmesinden başka seçenek kalmıyor. Dün golü o atmadı ama o girdikten sonra takımın şekli değişti. Kazanılan penaltıda da bir kırmızı kart gerekiyordu sanki.
          Antalya’nın ise gol kısırlığı Trabzon’dan bile kötü durumda. Necati’yi istemeyerek de olsa son günde G.Saray’a yolladıklarından ellerinde de doğru dürüst alternatifte olmadığından gol atacak adam sıkıntısı yaşıyorlar. Türkiye’de Ankaraspor’da ki golleriyle hatırlanan Vederson, Tita, Jaba üçlüsünden kısa boylu forvet Jaba’yı aldılar ancak gerek fizik olarak gerekse 30 yaşına gelmesi sebebiyle o da eski görüntüsünden çok uzakta. Antalyaspor yine de orta sahada ki top yapabilen ayakları ile goller bulabildi Trabzonspor önünde. Tita, Ali Zitouni, Musa ve İbrahim Dağaşan bu lig için iyi isimler. Musa’nın attığı golde görülmeye değerdi. Çok güzel bir gol attı. Son bir not ise Volkan Şen giderek form bulmaya başladı. Ancak hala tercih hataları yapmaya devam ediyor.
      F.Bahçe ise Trabzon’un aksine kimi dinlendiremeyeceğini iyi bilerek çıktı Samsun maçına. Alex şu düzende takımın tek değişmez oyuncusu nitekim skor garanti olduktan sonra oyuna yerine giren Özer’in yaptığı ve yapamadığı şeyleri görünce değeri daha net anlaşılıyor. Bu oyun anlayışını beğenmesem de bu düzende Alex vazgeçilmez. Ama bir gün takım G.Saray’ın yaptığı gibi 4-4-2 yada Beşiktaş gibi 4-3-3 oynamaya karar verirse Alex her iki düzende de şans bulamaz o günleri görmek isterdim açıkçası. Takıma katkılarından dolayı kendisine müteşekkirim ancak bu sistemle takım bir yere kadar gidebiliyor. Deived gibi bir sağ açık bulamayınca hücum hep bir yerde tıkanıyor. Maçla ilgili söylenecek fazla bir şey yok Samsun kötü antrenörü ile lige de kupaya da çoktan havlu atmış durumda. Ligde zor günler geçiriyor olsam ve hoca değiştirmeye karar versem daha önce bu konuda hiçbir başarısı olmayan Mesut Bakkal’ı yada Ümit Özat’ı seçmem. Futbol dünyasında en büyük sorun kulüp yöneticileri diyenlere artık daha çok inanıyorum. Futbol hakkında o kadar az şey bilip o kadar söz sahibiler ki kulüpler bir nevi oyuncakları olmuş durumda.
          Beşiktaş’ta elendi. Bolu G.Birliği’nden sonra Beşiktaş’ı da eleyip sürprizin en büyüğünü yaptı. Maçın tamamını izleme şansım olmadı kesik kesik bakabildim. Ancak Beşiktaş tam kadro ile çıktığı bu maçı kazanamıyor, gol bile atamıyorsa takımda ciddi revizyon şart demektir. İnternette herkes yabancıların vurdumduymaz oyunundan dem vurmuş çok da haksız sayılmazlar özellikle Portekizliler için önemli olan Avrupa vitriniydi o da gittikten sonra elden artık kendilerini yormalarına gerek kalmadı. İnönün’deki maçlarda canları isterlerse oynuyorlar ama deplasmanda biraz ısıran bir takım karşılarına çıkınca sönüp gidiyorlar. Bu sene elde edecekleri pek bir şey kalmadı. Ligi almak gibi bir şanslarının olduğunu düşünmüyorum böyle bir niyetlerinin de olduğunu sanmıyorum.
Artık kupa F.Bahçe ve Anadolu takımlarına kaldı. Bu sene ki kehanetim de şu olsun Şampiyon G.Saray kupa Fenerbahçe’nin artık süper kupa da bir kez daha karşılaşırlar.
Son çeyrek finalist de evinde belediyeyi 1-0 yenen Kayseri oldu. Maç ile ilgili fazla söyleyecek bir şey yok iki denk takımın mücadelesi oldu. Kayseri evinde oynamanın avantajı ile turu atladı diyebiliriz. Maçın en dikkat çekici hareketi ise Kayseri’nin Faslı oyuncusu G.Saray’în devre arasında almak için çok çabaladığı N. Amrabat’tan geldi. Golü o atmadı hatta golde hiçbir katkısı yok ancak dakika 80’i gösterirken bir pozisyon sonrası kendini yere bıraktı ama bıraktığı yer saha dışındaydı yani oyunun durmasına gerek yoktu. Buna uyanan Amrabat yüzünü tutmaktan vazgeçti ve kalkıp kendini saha içine atıverdi. Kendini uyanık zanneden Amrabat ikinci sarıdan kırmızı kartla oyundan atıldı. Maç sonu Şota kendine yakışanı yaptı ve Amrabat yanlış yaptı genç ve önemli oyuncu böyle şeyler yapmamayı öğrenecek diyerek oyuncusunun bu sahtekarlığına arka çıkmadı. Bu oyuncu bu seviyede bu kadar kamera varken bu sözüm ona kurnazlığı yapmaya çalışıyor ya bir gün Galatasaray’a gitse ne yapar merak ediyor insan.
Sanırım yazdığım en uzun yazılardan biri oldu : ) son olarak bütün tur atlayan takımları yazıp yazıya son veriyorum.
Kayserispor: 1 – İ.B.B: 0
Boluspor: 1 - Beşiktaş: 0
Fenerbahçe: 3 - Samsunspor: 0
Eskişehirspor: 3 - Kasımpaşa: 0
Antalyaspor: 2 - Trabzonspor: 1
Çaykur Rizespor: 0 - Karabükspor: 1

Galatasaray : 0 - Sivasspor: 1
Bugsaş: 0 - Bursaspor: 2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder