19 Eylül 2014 Cuma

TÜRKİYE SÜPER LİG İKİNCİ HAFTA PANOROMA



Daha lig yeni başlamışken üstelik lig tarihinin en geç başlangıcı yapılmışken bir de üstüne Milli maç arası girince iyice soğuduk futboldan Cumartesi başlayan heyecana bir göz atalım.
 Karabük Başakşehir maçı ile başlayan hafta aynı zamanda golsüz de başladı. Fenerbahçe maçında ki gollü skordan sonra nihayet Karabük kendisinden bekleneni yaptı ve maçı kilitledi. %62 ile topla oynayan Karabük sadece 1 isabetli şut atarak topla sadece oynadığını gösterdi. Başakşehir ise deplasmanda alınan 1 puan iyidir kafasındaydı. Risk almadı garantiye oynadı. Bu arada transferin son gününde Beşiktaş'tan gelen Enaramo'ya bile forma şansı veren Abdullah AVCI genç Semih ŞENTÜRK'E hala forma vermemesi ilginç geldi. Zaten tembelliği ile meşhur Semih acaba Perbet, Enaramo ve hatta Mehmet BATTAL'dan sonra ki tercih mi olacak.
Beklenen çıkışı yapamayan Bursaspor bu hafta Ankara deplasmanındaydı. Zaten A.Gücü ile iyi ilişkileri olan takım rakip Gençler karşısında taraftar desteğini de arkasına aldı. Geçen sezon da formda olan Stancu kaldığı yerden devam ediyor. Kornerde seken topa güzel bir kafa vuruşu yapan Romen forvet takımı öne geçirdi. Ardından da geriye yaslandılar. Bursa'nın efsane olduğu sezonda efsane bir performans sergileyen Ozan İpek yine evine döndü ancak sakatlıklar sebebiyle bir türlü kendine gelemedi. Yine maçta ilk yarı bitmeden kenara alınmak zorunda kaldı. Ozan İpek geçen sene ligde sadece 3 maçta forma şansı bulabilmişti. Bu sezona da iyi başlamadı. Henüz 27 yaşında bir kariyer bitiş yoluna çoktan geçmiş gibi duruyor. Volkan Şen ise tüm bencilliğine rağmen takımın eline baktığı tek isim olmayı sürdürüyor. Attığı beraberlik golünden sonra da etkili olmayı sürdürdü. Sezonun formsuzlarından Fernandao ise karambolden bulduğu golle moral kazandı. Golden önce Gençler kalecisi sinyalleri vermişti ancak gol biraz kısmetsizlikten geldi. Ama asıl ilginç olay maçtan sonra yaşandı. İsmi Gençlerbirliği olan bir takımın dinozorlarla yaşıt başkanı İlhan CAVCAV henüz sezon başlayalı 2 hafta olmasına karşın 2. Hocasını da gönderdi. Alt yapı takımı olan Hacettepe'yi çalıştırırken Cavcav'ın emriyle takımın başına gelen Mustafa KAPLAN devre arasında başkanın istediği gibi oyuncu değişikliği yapmayınca görevinden oldu. Haftaya takımı sahaya çıkaracağını söyleyen Cavcav'ın akıl sağlığını gözden geçirmenin vakti geldi de geçiyor.
Günün maçlarında Torku Konya evinde ağırladığı ligin yenisi Balıkesir'i 2-0 ile uğurlarken Bal-Kes'i lige çıkaran İsmail ERTEKİN'İ de tünelin ucuna yolladı. İki maçta da puan alamayan Ertekin hoca hücum hattında Gökhan Ünal ve Alanzinho tercihleriyle sonuç alamayacağını geç de olsa anlayacaktır. Konya ise iyi oynamaya devam ediyor. Gekas sonrasında gol yollarında sıkıntı yaşayacağını düşünmüştüm ancak Espanyol'dan gelen 24 yaşında ki Torje iki maçta 2 gol atarak Gekas'ın varlığını aratmadı.
Gecenin son maçında ise Galatasaray evinde Eskişehir'i ağırladı. Süper kupa maçında ki olaylar sebebiyle tribünleri kapanan ev sahibi takımın yerine misafir takım taraftarları yerlerini aldı. Eskişehir sürekli olarak umut vaat eden bir türlü çıkış yapamayan takım olma kimliğini sürdürüyor. Son gün İstanbul'a giden Tarık ilk maçında eski takımına karşı forma buldu. Diğer yandan Galatasaray gol kısırlığına devam ediyor. Yeni transfer Pandev'de henüz o bölgede faydalı olamadı. Sneijder'i de görene aşk olsun. Yine de rakibe önemli bir pozisyon vermemeleri olumlu.
Pazar gününün ilk maçında Kasımpaşa evinde Mersin'i ağırladı. Rıza hocanın takımı geçen hafta berbat zeminde mağlup olmanın yanı sıra top oynayamamanın acısını yaşamış olacak ki maça çok aç ve hızlı başladılar. Yine Balıkesir misali ligin kaşar oyuncularını alan Rıza hoca Vederson ve Tita'nın organizasyonunda ilk golü bulan Mersin kontradan da 2'yi bulunca epey rahatladı ancak evinde baskıyı kuran Kasımpaşa yine kaybetmedi.
Galatasaray'ın efsane kadrosundan iki ismin karşılaşmasında Gaziantepsporu çalıştıran Okan Hoca evinde eski kaptanı Bülent KORKMAZ'IN çalıştırdığı Erciyes'i ağırladı. Bülent Hoca sert ve iyi bir takım kurmuş ilk hafta Trabzon ile golsüz beraberlik sonrası bu maçtan da kazanmaya yakın iken beraberlikle yetindiler. Gaziantep için ise iki maçta da skor üretmekte sorun yaşamadılar. Geçen geriye düşüp kazandılar bu hafta beraberlikle ayrıldılar. İbrahim AKIN iki golünde ortasını yapan isim oldu, takımda Okan hoca etkisiyle mi bilinmez bir sempati var mücadele ediyorlar ve bırakmıyorlar. Bu hafta Fenerbahçe'ye Kadıköy'de çelme takarlarsa şaşırmam.
Haftanın maçında ise ne gol sesi vardı ne de futbol kalitesi Trabzon deplasmanına beraberliğe razı giden Fenerbahçe istediğini aldı. Ev sahibi takımda eksiklikler dolayısıyla ve de taraftar baskısıyla önce kaybetmemeyi düşündü o da skordan memnun. Öyle futbol fukarası bir lig olduk ki kimse maç kazanamıyor ancak herkes durumundan memnun ligde oynanan 9 maçın 7'si berabere bitmiş. Üstelik bunların 3 tanesinde gol dahi olmamış. Sonra da derler ki taraftar maça gelmiyor. Niye gelsin gelip de neyi izlesin. Ortada seyirlik bir durum mu var. Eminim lig tv ekibi maçlardan sonra 3 dakikalık özeti dolduracak pozisyonu dahi bulamıyordur. Maç için söylenecek hiçbir şey yok. İsmail KARTAL'IN Ersun hocadan çok Aykut hocadan etkilenmiş olacak ki dakika 90'ı gösterirken Emenike'nin yerine oyuna Selçuk'u alarak inanılmaz bir teknik deha sergiledi. Eminim bu hamle ile şampiyonluk gelecektir.!!!
Perşembe günü yani dün Avrupa maçı oynayan Beşiktaş'ın maçını hangi mantıkla pazartesine koyan federasyona şaşırırken rakiplerinin hepsi puan kaybetmişken evinde bu kadar silik oynayan Beşiktaş'ı görünce de bir o kadar şaşırdım. Oğuzhan'ın yokluğunda organizasyon büyük sıkıntı veriyor. Üstelik iddia ediyorum bu Cenk'te Eskişehir'e kiralanan Ömer ŞİŞMANOĞLU'NDAN daha iyi değil. Rize açısından ise Mehmet ÖZDİLEK eline kadar gelen galibiyeti göz ağrısı takıma iade etti. Maçta öne geçene kadar çok iyi bir oyun sergileyen Rize golden sonra bütün şalterleri kapatarak kendi sahasına çekildi. Mehmet Hocada anlamsız şekilde takımın bütün hızlı adamlarını çıkararak Beşiktaş'ın üstüne çullanmasına izin verdi. Holosko’yu anlarım da Kwoeke gibi tank ağırlığında bir isim varken niye Lua Lua çıkar oyundan bilmiyorum.
Günün ve haftanın son maçı ve son beraberliği Akhisar'da oynandı. Eski takımına geri dönen Gekas gollerine devam ediyor. Attığı ilk golde kafa ile çok güzel bir aşırtma golü attı. Sonrasında ise devreye geçen senenin gol kralı Aatif girdi. Önce Cicinho ile girdi verkaç ile topu tavana astı. Arkasından da takımı öne geçiren golü attı. Madem Trabzon takımı sıfırlayıp yeni bir başlangıç yapacaktı. Cardozo gibi yaşını almış bir isim yerine eminim daha uyguna Aatif'ı alabilirdi. Akhisar ise geriye düşmesine karşın yılmadı. Aatif'ın çıkarken yaptığı top kaybında Bilal vurulmayacak yerden vurdu ama kalecinin topu sektireceğini düşünen Gekas ofsaytta da kalmayarak beraberliği sağladı. Hafta boyunca beraberliklerle geçen maçlardan sonra bu beraberliğe laf edemedim. İyi maçtı güzel goller vardı.

Haftanın öne çıkanları
Haftanın Hakemi: Fırat AYDINUS Haftanın gerilimi yüksek maçında sorunsuz bir yönetim sergiledi.
Haftanın Takımı: Bursaspor sadece 2 galip takımın olduğu haftada deplasmanda kazanan tek takım oldular.

Haftanın Futbolcusu: Aatif Chahechouhe 
Akhisar deplasmanın iki gol atan Aatif gönlümüzde ki torpilden dolayı seçildi.
Haftanın Golü:
Balıkesir maçında ceza sahası yay çizgisinden gelişine harika bir vole vuran Torje haftanın en güzel golünü attı.

17 Eylül 2014 Çarşamba

GALATASARAY İYİYE GİTMİYOR



Dün maç öncesi yazımda yazdığım tahmini 11'in olduğu gibi sahada görünce sevinmiştim. Ancak oynanan oyunu görünce yerini hayal kırıklığı aldı. Süper kupa maçından sonra forma şansı bulamayan Alex yine sol bekte ki yerini almış ve yeni transfer Tarık yedek kulübesindeydi. Maçın başında gördük ki Alex sürekli arkasına adam kaçırmaya devam ediyordu. Hatta Anderlecht gole o bölgeden çok yaklaştı ancak vuruş kalitesi yetersiz şükür ki olunca gol gelmedi. Diğer bek Veysel ise yokluk sebebiyle her maça 11'de başlıyor. Nedendir bilinmez Hamit o bölgede mecburiyetten iyi bir alternatif olabilir. Ama sanırım aldığı yıllık ücret sebebiyle göndermek isteyen yönetim isteğine ulaşamayınca sürgün etmekte buldu. Ama Veysel'i maç boyunca izleyince anlıyorsunuz ki bir Gökhan Gönül beklentisi çok boş. O patlayıcılık ve o sürat Veysel'de yok. Savunmanın iki stoperi ise Semih'in zaman zaman sallanmasını görmezden gelirsek oldukça başarılı hatta Chedjue savunmada ki başarısı yetmemiş olacak ki yılın asistini yapamaya kadar götürdü olayı. Sene başında itin gö..ne sokulup yollanmaya çalışılması ne gariptir.
Orta sahaya gelince formsuz Selçuk'u Melo ve Xhemaili (formasında böyle yazıyordu. Biz Dz ile başlıyor biliyorduk.) ile destekleyip Selçuk'tan maksimum katkıyı bekleyen Prandelli, ancak 72'ye kadar dayanabildi. Ne hücumda ne de savunmada katkı veren Selçuk yenilen golde de rakibinin şutuna engel olamadı. Ayrıca her şeyi ona da yüklememek lazım. Xhemaili oyun olarak çok silik bir isim. Selçuk'u eleştirirken onu da es geçmemek lazım. Şu anda yapabildiği tek şey pas istasyonu olabilmesi. Lig de cezalı olan Melo ise yine agresif yine hırçın ama yine takımın tek ısıran parçasıydı. Sarı kart gördüğü pozisyonda belki faul bile yoktu ancak öyle bir itiraz etti ki hakem atsa laf edemem yani kendisini kontrol etmekten çok uzak.
Gelelim takımın en sorunlu bölgesine yani hücum hattına ilk olarak soldan Snejder'den bahsedelim. Dünya kupasından en geç dönen futbolcuydu o yüzden de hazırlık kampı yemedi yani takımın fizik olarak çok gerisinde ama oynadığı oyunun bununla ilgili olduğunu hiç sanmıyorum. Tamamen mücadele etmeden oynama isteğinden kaynaklanıyor. Diğer kanat hücumunda oynayan Pandev ise hala acemilik yaşıyor. Burak gibi bir forvetle oynamak zor o yüzden ona alışması nereye koşu yapacağını öğrenmesi zaman alacaktır. Yine de bulduğu dar açıda ki müsait pozisyonda golü bulamamış olması üzücü. Kesinlikle Galatasaray'ın aradığı fizikli forvet oyuncusu değil ancak kendi oyun sitiline göre katkı verecektir.
Son olarak da Burak'tan bahsetmek hatta ayrıca bir paragraf açmak istiyorum. Daha önce bu sayfalarda Burak ile ilgili sahtekar diye bir başlık açıp tepki almıştım. Ama videodan da göreceğiniz üzere kendini yere atma konusunda cezalandırılmayan Burak yine hakemi takımın en önemli gol pozisyonunu harcamak pahasına aldatmayı denedi. Ve neyse ki bu kez hakem yemedi de takım ghakkı olmayan bir penaltı ile beraberliği yakalamadı. Burak bir sahtekardır. Emek hırsızıdır. Akşam ki maçta yaptığı anlamsız pas hataları ve yaptığı kötü tercihler belki de aldığı ahlar yüzündendir. Kendisine sabretmek ve desteklemek zorunda kalan taraftarlara da Allah(c.c.)'tan sabır diliyorum.
Oyuna sonradan girenler hocanın maçı nasıl okuduğunu gösterir. İlk değişiklikte 3'lü orta sahadan veya mücadele etmeyen Sneijder'i değiştirmesini beklerken yine etkisizlerden olan Pandev'i Bruma ile değiştirince bir hayal kırıklığı oldu ancak sonrasında ki Selçuk, Umut değişikliği doğruydu. Umut oyuna hareket ve mücadele gücü kattı. Son olarak yapılan Alex, Tarık değişikliğini anlayan beri gelsin. Eer hücumu daha iyi diye Tarık tercih edildiyse o zaman savunması zaten kötü olan Alex niye ilk 11'de tercih edildi. Yedek kulübesinde Olcan varken ki kendisini çok beğenmem ama yine de bir hücum alternatifidir, yada biz öyle sanıyorduk. Öyle ya Burak, Pandev, Sneijder'den sonra Bruma, Umut sonrasında ki bir sırada mıdır?
Sözün özü Galatasaray ve Prandelli kötü bir gece yaşadı. Bunu Galatasaray adına formsuzluk olarak açıklayabiliriz ama Prandelli'nin formsuzluğu mu? Yoksa kalitesi mi bu kadar onu söylemek için erken.

16 Eylül 2014 Salı

ŞAMPİYONLAR LİGİ BAŞLIYOR



GALATASARAY - ANDERLECHT
Dünya üzerinde belki de maddi gücü en fazla olan turnuva bu akşam oynanacak maçlarla başlıyor. Tarihimiz de en fazla çeyrek final görebildiğimiz turnuvayı Şampiyonlar ligi ismini aldığı 1992 yılından bu yana iki kez üst üste kazanan yok. O yüzden geçen senenin şampiyonu ve bu kupayı en çok kazanan takım olan Real MADRİD'İN bu sene kazanamayacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Zaten oyun olarak da umut vermiyorlar.
Bizim açımızdan ise 1993'te Galatasaray'ın sadece 8 takımın katıldığı kupaya yani doğrudan çeyrek finalden başlanılan turnuvaya Manchester'i Arif'in unutulmaz golüyle eleyerek girmesi ile başlıyor. Sonrasında ise ilk kez gruptan çıkan takımımız ve haliyle kupaya en fazla katılan takımımız yine Galatasaray. Ancak en şaşalı dönemde bile gruplardan çıkma başarısı gösteremeyen Terim sonrası Lucescu aynı yıl iki kez gruplardan çıkmayı başarmıştır. 2001'de ki bu başarıdan sonra Türkler bir diğer çeyrek final başarısı için ise 2007 yılını yani Fenerbahçe'nin 100.yılını bekleyecektik. Zico döneminde Fenerbahçe gruplarda topladığı 11 puanla hala en çok puan toplayan takımımız oldu. Son çeyrek final başarımız ise en parlak döneminde bile gruplardan çıkmayı başaramayan Terim bu kez iki sene önce gruplardan ve sonrasında ikinci turda Schalke'yi eleyerek çeyrek final başarısını bu kez yakaladı. Topu topu 3 çeyrek final başarımız işte bunlardı. Galatasaray'ın Fenerbahçe'nin de cezası sebebiyle 3 senedir üst üste katıldığı organizasyonda son iki yılda da gruplardan çıkmayı başardı.
Gelelim günümüze grup kuralarında sonra Galatasaray'ın rakipleriyle ilgili yazmayı düşünüyordum ancak fırsat olmadı bir türlü. Yine de grupta ki rakiplerimiz; torba sırasına göre Arsenal, B.Dortmund ve Anderlecht oldu. Kısaca değinmek istersek. Ön eleme turunda Beşiktaş'ın elinden kurtulan Arsenal'i zaten yakın zamanda izledik. Ayrıca Dortmund'u da gerek Nuri gereği gerekse TRT yayınları sayesinde epey bir izledik. Geçen seneden farklı olarak daha güçlü ve daha aç olduklarını söyleyebilirim, Lewandowski'nin kaybı büyük ancak geçen senenin suskun ismi Aumabeyang bu seneye iyi başladı. Ayrıca Hertha Berlin'den tanıdık A.Ramos ilaç gibi gelmiş harika goller atıyor. Son olarak da 4.torbadan gelebilecek tatsız takımlardan Anderlecht Prendelli'ye göre oldukça genç bir takım benim için ise evinde mutlak 3 puan yazdığın bir maç olarak gördüğüm bir takım. Üstelik Belçika ligi 7 haftadır oynanıyor ve bize göre oldukça hazır durumdalar. Ama gruptan çıkabileceklerini sanmıyorum.

Akşam ki maçın özeline gelirsek passolig saçmalığı ile taraftar kaybeden Galatasaray tam taraftarına kavuşup uygun atmosferi oluşturacaklardır derken bugün yapılan duyuru ile passolig kartlarının bu maçta da isteneceğini açıkladılar. Yine de bu kez stat dolacaktır. Saha içinde ise tam anlamıyla bir belirsizlik var. Takımın hücum hattından memnun olmayan Prendelli sürekli değişik 3'lüler deniyor. Ayrıca yabancı sınırlamasının da olmadığını hatırlarsak elinin en rahat olduğu maçı yaşayacak. Tahmini kadrom yabancıların çocuğuna forma vereceği yönünde.

Muslera

Veysel Chedjue Semih Telles

Dzemali Melo Selçuk

Pandev Burak Sneijder

Olası 11 ile çıkmasını bekliyorum. Tabii Bruma veya Olcan değişikliği olabilir. Hatta formsuzluk konusunda çok ileriye giden Selçuk bile yedek kulübesinde başlayabilir. Anderlcht hakkında ki tek bilgi ligin başlayalı 7 hafta olması ve son 4 maçta ki 3 galibiyet almış olmaları. Ama güzel haberler de var. Mesela 4 deplasman maçında sadece 1 galibiyet almış olmaları. Deplasmanlarda gol bulma konusunda sıkıntı yaşamayan takım yine de galibiyeti elde edememiş. Takımın en etkili ismi ise 8 maçta 5 gol atan Mitrovic henüz 20 yaşında ve Liverpool'un gündeminde.
İlk maçın Anderlecht ile başlaması herkesin düşüncesinin aksine benim hoşuma gitmedi. Ben Arsenal ve Dortmund deplasmanını tercih ederdim. Zaten o maçlarda büyük beklenti olmayacaktı hazır sezonun başında bu kadar önem arz eden bir maça çıkmak işimize gelmeyecektir. Yine de Prandelli'nin etkili bir savunma performansı sergileyip hiç değilse beraberliği cebine koyacaktır.
Ancak bu gruptan çıkmak için en önemli hedef maçından beraberlik almak bizi kesmez.
Maçı Star yayınlıyor. Yayın saati her zaman ki gibi 21:45
Uyduda Rah-e Farda Tv R.Madrid - Basel maçını yayınlayacak ancak Türksat'ta ki frekansında olmayabilir.
1 Tv Georgea kanalı ise bizim grubun diğer maçını B.Dortmund - Arsenal maçını yayınlayacak. Ama Galatasaray maçı varken kim izler orası ayrı.

5 Eylül 2014 Cuma

TÜRKİYE SÜPER LİG İLK HAFTA PANOROMA



Türkiye süper liginde uzun lig maratonu uzun bir aradan sonra nihayet bu hafta başladı. Açılış maçında Çaykur Rize ile Gençlerbirliği ile oynadı. Hoca konusunda ne yaptığını bir türlü anlayamadığım G.Birliği, geçen senenin iyi takımı Rize'yi evinde yenmeye epey yaklaştı. Gurbetçi Koçer'in güzel golüyle öne de geçti ancak Rize evinde kurduğu baskı ile golü bulmayı başardı. Sonrasında tertemiz bir gol daha atmasına rağmen hakem kararıyla galibiyetten oldu. Süper Kupa finalinde ki rezil hakemlerden sonra bu maçta da ve hafta boyunca devam eden kötü hakem performansları sezonun çok sorunlu geçeceğini gösteriyor. İki takım için söylenecekler her şey erken olur en azından 3 hafta sonra sağlıklı yorum yapabiliriz.
Akşamın diğer maçında tarihinde ilk süper lig maçına çıkan Balıkesir evinde Akhisar'ı ağırladı. Moskova yolunu tutan Niasse'nin yerine alınan Saidi ilk maçında daha 6.dakika da golle buluştu ve iyi bir başlangıç yaptı. Ayrıca diğer yeni, eski transfer Gekas ile iyi anlaştıklarını söyleyebiliriz. Balıkesir ise gole cevap vermek için çok beklemesi gerekmedi. İlk yarı dolmadan Trabzonlu Oflu Ali Alanzinho topun gelişine harika bir gol attı ve devre dengede bitti. Dakikalar ilerledikçe Balıkesir'in nasıl toplama bir takım olduğunu Akhisar'ın ise Hamza hocadan alınan mirasın Mustafa Akçay tarafından iyi korunduğunu gördük. Geçen sene takımın iyilerinden Tavşanlı Linyitte Akçay'ın öğrencisi olan Mehmet AKYÜZ dar açıdan kontra atağı golle sonuçlandırarak takımını ilk deplasman maçında galibiyete taşıdı. Takımlar için her ne kadar bir şeyler söylemek zorsa da Balıkesir'in ligin kaşar futbolcularını bir araya toplayarak sonuç alma sevdası büyük hüsranla sonuçlanacaktır. Gökhan ÜNAL, Sercan YILDIRIM, Alanzinho gibi isimlere bel bağlanmışsa PTT ligi çok uzakta değil.

Cumartesi maçlarında ilk maç Eskişehir ile Konya arasındaydı. Her sene kadroyu sil baştan yapma sevdalısı ligimizin sil baştan kadar olmasa da en son Tarık'ı Galatasaray'a yollayarak epey bir kabuk değiştiren takımı Eskişehir evinde geriye düşmesine rağmen bence en iyi transferlerden Ömer ŞİŞMANOĞLU'NUN düşürülmesi ile kazanılan penaltıyla galibiyeti aldı. Konya'da ise Gekas sonrası iyi gelen Marica isim olarak yeterli performans olarak ise beklemek lazım. Ama iki takımında sene sonunda ilk 10'da olacağını tahmin etmek zor değil.
İstanbul takımlarının ilk maçına Bursa deplasmanı gibi zor bir başlangıcı olan Galatasaray ile başladık. 6 senedir galibiyetle dönemediği deplasmandan bu kez yeni hocasıyla ilk lig maçından zaferle ayrılmayı başardı. Bunda kalecisi Muslera'nın harika performansı ve Bursa'nın takım olmaktan çok uzak görüntüsü önemli etken oldu. Ayrıca bu oyun yapısıyla ve tek forvet Burak ile oynadıkları sürece ligin en az gol atan takımlarından birisi olacaktır. Atılan 2 gole bakınca da ligimizde görmediğimiz bir kalitede çıkılan kontra atakta Bruma ve Burak'ın verkaçı ve güzel bir bitiriş ve maç dakika olarak bitmeye yakın yakalanan 3'e 1'le gelen boş kale golü. Ama bunlardan başka yakalanan herhangi bir organize atak olmadı. Burak'ın gol sonrası top toplayıcı çocuktan top alma çabası komikti. Muhtemelen alt yapıda oynayan çocuğun topu vermemesi normal, ama Burak neden kaleye gönderdiği topu almaz onu bilemem herhalde o top daha yakındı. Yaz boyu yapılmayan transferler son güne sıkışınca eminim takımın yapısı da değişecektir ama bunu ne kadar olumlu olacağından emin değilim. Kısaca değinmek gerekirse Pandev gelenler arasında kendisini kanıtlamış tek isim ancak onunda oyun yapısı fizikli bir forvet bekleyen benim gibi futbolseverlerde hayal kırıklığı oldu. Yine de kalitesiyle katkı verecektir. Dzemali (Cemali diye okunuyormuş) ise biraz alternatif olsun diye alındı sanırım. Yekta'nın her yerli transfer çabası içinde takasta kullanılmak istenmesi sanırım yeterli görülmeyişinden ancak yabancı kadrosu bu kadar şişkinken Melo'nun yedeği olabilir. Son olarak Tarık transferi ise aralarında en büyük risk taşıyan transfer oldu. Yöneticilerin beceriksizliklerinden takımla hazırlık kampı görmeyen Tarık'ın takıma uyum sağlayıp katkı vermesi zaman alacaktır. Üstüne bir de arada kötü maç çıkarırsa verilen bu kadar yüksek bonservis eminim konuşulmaya başlanacaktır.
Bursa'ya gelince takımın başında 3 aydan fazladır vakit geçirse de Şenol hocanın takımın üzerinde ki hakimiyetsizliği şaşırtıcı. Takımda herkes ayrı bir havada. Sözleşme yenilemediği için kadro dışı kalan Batuhan'dan faydalanamıyorlar. Tıpkı yeni transfer Aydın'ın kente uyum sağlayamadığı gerekçesiyle kadro dışı kalması gibi. Ayrıca yeni transfer edilen Holmen'in de maça Bellushi ile yedek kulübesinde başlaması ilginç geldi. Takımın toparlanacağına eminim ancak Şenol hocanın bu kadar agresif bir başlangıç yapması derin yaralar açabilir. Taraftarla olan kötü ilişkiler iyice derinleşmek üzere.
İstanbul derbisinde Başakşehir takımı yeni ismiyle yeni evinde Kasımpaşa'yı ağırladı. İki başkanın centilmenlik sınırlarını zorlayıp rakip takımın atkısıyla maçı izlemesiyle hazırlık maçı gibi bir karşılaşma oldu. Başakşehir'in yenilerinden Perbet güzel bir tek vuruşla takımı öne geçirse de Cüneyt hoca gibi bu tip küçük maçlarda cesurca yöneten bir hakem olunca Rotman takımı eksik bıraktı. Ardından da Adem BÜYÜK kolay bir golü zor bitirerek beraberliği sağladı ve maçta öyle bitti. İki takımında başaltı için mücadele edeceğini görmek zor değil. Başakşehir yeni çıkan takım gibi ürkek ve bilinmez değil aksine Avcı ile beraber tıpkı 3 sene önce ki gibi etkin top oynuyorlar. Kasımpaşa için ise hep yüksek hedefler ve büyük potansiyel var ancak sonuç olarak elde çok bir şey yok. Şota hoca her daim takımından ilk ayrılacak hoca olarak adı geçiyor ama 2 seneye yakındır takımın başında yine ilk ayrılacak isim bahsi olsa paramı ona yatırırdım.
Gecenin son maçı Rıza hocanın 1 hafta boyunca bağırdığı gibi rezil bir zeminde Mersin'de oynandı. Avrupa'dan yorgun gelen Beşiktaş'ın bu maçta puan kaybını bekleyenler iddialarında çok da haksız değillerdi. Eğer Mersin'in beceri eksikliği göstermeseydi sonuç farklı olabilirdi. Arsenal maçlarında da gördük ki ligin en hazır takımı Beşiktaş olarak göze çarpıyor ancak onlarda da en büyük sıkıntı takımı gol yollarında taşıyacak Demba ba'nın kronik sakatlık söylentileri. O olmayınca takımda gol atma zorunluluğu Cenk ve Pektemek'e kalıyor ki ikisi de bu konuda kendini kanıtlamış değiller.
Mersin ise tipik Rıza hoca takımı bu kadar toplama isimlerin yer almasıyla 1 ay bocalayacaktır. Ayrıca Mersin'de oynayamayacaklarını düşünürsek bu aralar yapacakları kayıpları ileride çok arayabilirler. Küme düşmenin ilk adaylarındandır.
Pazar gününün ilk maçı Sivas ile G.Antep arasındaydı. Geçen sene küme düşen Elazığ'da gösterdiği performansla göz dolduran Okan Hoca ödül olarak Sergen'le tekrar anlaşamayan Antep'in başına geçti. Takıma 15ten fazla ilave yapan genç hoca takımı neredeyse baştan kurdu. Sivas deplasmanı şampiyonluğa oynayan takımlar için bile kazasız atlatılması zor bir yerken üstelik geriye de düşmüşken şike sürecinden canı yanan tek futbolcu olan İbrahim AKIN'IN etkili oyunu ve büyüklere gidecek ilk Anadolu forveti olan Muhammed Demir'in iki golüyle galibiyetle çıktılar. Olası bir boşlukta Fenerbahçe'de görev alması beklenen ilk hoca olan R.Carlos bu sezonda geçen sene ki performansı gösterebilirse adaylıktan fazlası haline gelir.
Avrupa'dan kimsenin izleyemediği bir maçla beraberlik alıp turla dönen Trabzon'un en büyük sıkıntısı henüz yeniden öte yepyeni bir takım olmalarıydı. Daha imza atalı 2 hafta olmadan aynı maça çıkmak durumunda kalan transferlerin vereceği performans soru işaretleriyle dolu. Rakip olarak da Bülent KORKMAZ gibi karakter olarak Ersun Yanal misali antipatik ama her daim mücadele gücü yüksek takımlar kuran bir hocaya karşı oynadılar. Maç öncesinde Avrupa maçında da oynamayan iç saha topçusu Cardozo'dan yararlanamayan Trabzon bir de maç içinde Deniz'i kaybedince gol yollarında sıkıntı yaşaması normal hale geldi. Erciyes'te yeni kurulan takımlardan tecrübeli isimleri olsa da Bülent hocanın tutucu futboluyla ilk hafta golsüz beraberlikle yetindiler.
Haftanın son maçında ise hazırlık maçlarında gol bulamayışıyla dikkat çeken Fenerbahçe Avrupa'dan yorgun dönen ve iyi savunma yapan Karabük karşısındaydı. Kısır geçmesi beklenen maç iki takımın amatörce yaptıkları hatalarla epey bir gol izletti. Karabük'ten başlarsak laubali bir penaltı atışıyla elenmek hem fizik olarak hem de mental olarak takımı epey geriletmiş. Tolunay hocanın da cezası sebebiyle kenarda olmayışıyla Fenerbahçe'nin hatlarıyla gol bulsa da kalesini kapatmayı bir türlü başaramadı.

Fenerbahçe ise başkan destekli teknik kadronun klasik düzeni bozmamasıyla etkili başladığı maçta eksik oyuncuların yerine forma giyenlerin sakarlıkları ve şapşallıklarıyla kalesinde 2 gol gördü. Geçen senenin iyilerinden Caner ve Gökhan, Topal'ın formu kaynaklı çıkışları devam ediyor. Forvet hattında Emenike'nin giderek can sıkan hal ve tavırlarıyla sorun olma yolunda ki çabası dikkat çekmeye başladı. Tek yeni transfer Diego ise maçın son yarım saatinde oyun berabere iken girdi ve yumuşak bilekleri ve tekniğiyle ben buradayım dedi. Ama bu oyun yapısına uygun olmadığı çok açık. 4-3-3 oynayan takımda ileri 3'lü için fazla yumuşak ve yavaş orta 3'lü için ise fazla hücumcu bir oyuncu. Oyun sisteminin ona bağlı olarak değişmesi ise diğer mevkilerde oynayan oyuncuları bozabilir. Ayrıca bu maçta oyuna sonradan girip şansıyla da olsa galibiyet golünü atan Webo daha fazla forma şansını hak ediyor. Devre arasında oynanacak Afrika kupasına gitmemek için milli formayı bırakan Webo, Emenike ve Sow'un yokluğunda takımın tek seçeneği olacaktır.
Milli maçlardan sonra oynanacak Trabzon maçından olası bir beraberlik Fenerbahçe'de kimseyi üzmez. Trabzon'un da itiraz edeceğini sanmam.

Bundan sonra ki haftalarda daha kısa yazacağıma söz vererek bitiriyorum. Son olarak haftanın öne çıkanlarına bakalım.
Haftanın Hakemi: Cüneyt ÇAKIR  kolay maçta net bir kırmızı kartı vererek sorunsuz yönetti.
Haftanın Takımı: Bursa deplasmanından galibiyetle dönen Galatasaray
Haftanın Futbolcusu: Sivas deplasmanında iki gol atan Gaziantepli Muhammed Demir

Haftanın Golü: 
- Balıkesirspor'un tarihinde ki ilk süper lig golünü enfes bir şutla atan Alanzinho,

- Bursa deplasmanında ilk golde kontra atağı başlatan ve Bruma'nın ortasına güzel bir vuruş çıkaran Burak,
 - Ve Sivas deplasmanında topu sağa çekerek uzak köşeyi gösterip yakın direğe net bir vuruş yapan Muhammed Demir.