29 Nisan 2015 Çarşamba

MAÇI KAZANSAN NE OLUR, KUPAYI KAZANSAN NE OLUR ?




 FENERBAHÇE'NİN 84 DAKİKADAN SONRA Kİ 11'İ BU
DİZİLİŞ TAM DA BÖYLEYDİ. BU KADROYU ÇIKARACAK KADAR KORKAK BİR HOCA MÜSVEDDESİ ÇALIŞTIRIYOR TAKIMI
BU KADROYU İZLEMEYE KİM GİDER
YAZIK GERÇEKTEN YAZIK
BU KADROYLA AVRUPA KUPASI KAZANSAN NE OLUR, KAZANMASAN NE OLUR.








21 Nisan 2015 Salı

TOTEM YAPTIM TUTTU

Bu hafta gerekli gereksiz ne kadar maç varsa izledim. Süper ligde ki Anadolu takımların maçlarından tutunda Beşiktaş'ın keyfisiz Kasımpaşa maçını, Kayseri'nin çıkmayı nerdeyse garantilediği 1.lig maçlarını, yetmedi NBA'DEN Ömer AŞIK'IN rezil oynadığı maçını yetmedi İngiltere ve İspanya ligi maçlarını yani anlayacağınız ne varsa izledim. Hatta Surivor'da ünlüler gönüllüler mücadelesine bile göz ucuyla bakmışlığım var. Ama hangi maçları izlemedin derseniz. Dün ki iki Fener maçını da izlemedim derim.
Galatasaray puan kaybetmiş zirveye konmak için çok iyi bir fırsat var. Rakip Bursa oldukça zorlu. Bu sene Galatasaray'a içerde kök söktürmüş ve 3-3 berabere kalmıştı. Maçı izlemedim ama dinledim. FB TV'DEN takip bile ettim. Bugün yazarları okuyunca iyi bir maç kaçırdığımı anlıyorum ama hiç pişman değilim. Galatasaray ve Beşiktaş maçlarının bir benzeri olmuş. Aksine bu kez daha kötü oynamış ancak kazanmaya devam etmişiz. Emenike'nin ne kadar kötü futbolcu olduğuna girmeyeceğim. Ama devre arasında ilk çıkan isim olması ne kadar formsuz ve yetersiz olduğunu anlatmaya yeter. Üstelik bu hamle yapılarken kulübede ne bir hamle oyuncusu vardı ne de bir alternatif. Buna rağmen yapılan en doğru değişikliktir.
Fenerbahçe Ülker ise dün de bahsettiğim gibi play off 3 maçına İsrail deplasmanına çıkıyordu. İlk iki maçta ilk 20 dakika hariç 60 dakika boyunca Maccabi'yi ezen Fenerbahçe Ülker taraftarın baskısıyla kötü başladığı maçta toparlanarak önce dengeyi kurdu sonra öne geçti. Üstelik bunu yaparken takımın en önemli isimlerinden Bjelica'dan hiç katkı alamadı. Fenerbahçe'de ki kısa kariyerinin en iyi maçını oynayan Zisis attığı 19 sayıyla takıma çok büyük katkı verdi.
Basketbolda yabancı sınırlamasının kaldırılması konuşulurken takımlarımız da yerli oyuncuların yeterince süre bulamayacağı konuşuluyordu. Ancak gördük ki pasaportta ne yazdığının hiç bir önemi yok. Sahada iyiysen formayı sen giyiyorsun. Yeter ki hocanın yüreği o formayı sana teslim etmeye yetsin.
Obradovic ilk maçta rakibin en etkili ismi Pargo'yu kilitlemesi için Kenan SİPAHİ'Yİ sahaya sürdüğünde zaten oyuncuyu kazanmıştı. Geriye oyunu kazanmak kalmıştı. 2013'te u18 milli takımının şampiyon olduğu Avrupa şampiyonasında Mvp seçilecek kadar umut vaat eden bu isim Pargo'ya kilit vurmanın özgüveniyle şutları da istikrar kazanmış ve daha öz güvenli atmaya başlamıştı. İşte o Kenan dün uzatmanın son topunda Pargo'ya geçilmemiş ve şutunu bozarak takımını final four'a taşıyan isimlerden birisi olmuştur.
Son sözü Obra için söylemek istiyorum. Toplamda 13 kez final four oynayan Obradovic 14. Finali Fenerbahçe'de yaşayacak bu 13 finalden 8 kupa çıkaran Obradovic'i kıyaslayacak hoca bulmak imkansız. Türk basketbol tarihinin en pahalı kadrolarından birisini kuran Fenerbahçe Ülker bunun karşılığını almak için takımı en doğru isme emanet etmiş durumda.
 Maç sonunda ki sevinç videolarında benim gözüm mutsuz bir isim var mı diye arar ancak hangi videoyu izlersem izleyeyim sevince ortak olmayan anın keyfini çıkarmayan bir isme rastlamadım. Bu kadroya şampiyonluk yakışır.
Rakibimizin kim olacağı henüz netleşmiş değil. Normalde Real Madrid - A.Efes eşleşmesinin galibiyle oynamamız lazım ancak yanlış bilmiyorsam aynı ülkenin iki takımını finalde oynatmama prensibi gereği Barça - Olimpiakos eşleşmesinden Barça'nın çıkması halinde (seri şuan da 1-1 saha avantajı Olimpiakos'ta) Barça ile Real, CSKA çıkması halinde biz de CSKA ile eşleşeceğiz. Ama yanılıyor olabilirim. Artık seriler bitince daha da netleşir.

20 Nisan 2015 Pazartesi

MAÇ GÜNÜ

FENERBAHÇE - BURSASPOR
SAAT: 20:00
YAYIN: LİGTV
Geçen hafta Beşiktaş'ın, bu hafta ise Galatasaray'ın puan kaybetmesiyle liderlik şansı yakalayan Fenerbahçe evinde derbi maçlarından sonra içeride karşılaşabileceği en zor rakiple karşılaşacak. Haftalardır cumartesi maçları oynayan Fenerbahçe bu kez kupa maçlarından dolayı pazartesiye düşünce sonra oynama dezavantajını yaşayacaktı. Ama lider puan kaybedince o dezavantaj biranda motivasyon sebebi oldu.
Takımda Meireles sakatlık sebebiyle yok. Başka da bir eksik yok. Bursa'da ise kasaplığıyla meşhur Civelli sakatlık sebebiyle yok. Maçta satılan bilet 9.000 (dokuz bin) civarında 22 bin kombine sahibinin de tamamı gelmeyecektir. O yüzden yaklaşık 25 bin civarı bir taraftar olacaktır. Mutlak kazanmak gerekiyor ki haftaya Eskişehir deplasmanı kabus olmasın. Kupada da yarı finalde Bursa ile eşleştiğimizi düşünürsek iyi bir tartı maçı olacak. Bursa'da Volkan ŞEN çok formda ancak deplasmanda ne yapar derseniz cevabı yok. Fernandao da sezonun en golcü ismi olmaya doğru gidiyor. Tahminim gollü bir maç olacağı. Skor olarak da 2-1 gibi geliyor. Bu arada olası ikili averaj durumunda Galatasaray ile eşit olduğumuzu düşünürsek ligde atacağımız her gol ileride çok daha kıymetli olabilir.
MACCABİ ELECTRA - FENERBAHÇE ÜLKER
SAAT: 21:00
YAYIN: LİGTV 3
Play off serisinde 3 galibiyet alan final four'a kalacak ve biz 2-0 öndeyiz. Takım bu sezon özellikle ikinci turda üst üste deplasman galibiyetleri alarak bu maça ümitle bakmamızı sağladı. Rakip Maccabi'nin ise kazanmaktan başka yolu yok. Biz daha güçlü bir takımız. Daha geniş bir kadroya sahibiz ve pota altında bizi durdurmaları mümkün değil. Ama 2.maç sonrasında verilen 4 günlük ara bizden çok onlara yarayacaktır. Bu maç olmasa da çarşamba günü bu seriyi bitiririz ama neden bu maçta olmasın.
İki maçı da izlemeye çalışacağım. Hadi Fener bugün senin günün olsun.

GALATASARAY YARA ALDI

Akşam maçı izlemeye gittim ama giderken Galatasaray'ın puan kaybedeceğine ait bir umut pek yoktu içimde. Trabzonspor'un geçmiş yıllarda sıkça yaptığı gibi Galatasaray maçına pek asılmayacağını düşünüyordum. Maç başladığında ise bu görüşüm tamamen değişti. Maça asılan ve hırsla oynayan bir Trabzonspor vardı.
Maçın başında ki bu psikoloji sonrasında ise maçın içine bakalım. Kadroları gördüğümde ilk Melo'ya baktım. Bel fıtığı ameliyatından sonra imkansız bir sürede hafta içi kupa maçına çıkan Melo yedek kulübesindeydi. Diğer yandan Aytaç KARA'NIN sezonu kapatmasıyla orta sahada defansif oyuncu bulma konusunda sıkıntı yaşayan Ersun hoca o bölgede Medjani, Özer ve Mehmet EKİCİ üçlüsü ile çıktı ki bence çok yumuşak bir orta saha hattı oldu. Maçtan önce bu kadronun çıkacağı az çok belliydi. Hamza hoca neden buna karşın kendisi de Hamit, Selçuk ve Sneijder'li üçlüyü tercih etti anlamadım. Üstelik sakatlığını atlatan Burak gol bulma konusunda sorun yaşamazken Umut yerine daha orta sahaya yakın bir isim tercih edilemez miydi. Maçın başında Yekta tercih edilemez miydi diye sormuştum ancak Emre ÇOLAK'A da itiraz etmezdim. Bu sayede ev sahibinin maçın başında ki presinden de bu kadar etkilenmezdin.
İlk yarı boyunca kaleye isabetli şut çekemeyen Galatasaray ev sahibinin maç boyu devam edecek kısmetine karşı gelemedi ve Özer'in golüyle mağlup duruma düştü. İlk yarı bitmeden Emre ÇOLAK, Hamit mecburi değişikliği oldu. İyice orta sahanın iki takım tarafından da boşlandığını gördük. İşte Fenerbahçe'nin bu noktada farkı ortaya çıkıyor. Melo'nun varlığında iyi ancak alternatifsiz bir orta saha hattı olan Galatasaray, Melo da olmayınca orta göbekte çok zayıf kalıyor. Fenerbahçe'de bu bölgede Topal, Emre, Meireles, Alper, Diego, Selçuk hatta Topuz'u bile o bölgede kullanmak mümkün. Emre'nin girmesi orta sahayı toparlamasa da artık takım çıkarken yaptığı top kayıplarını azalttı ve Sneijder'i az da olsa ileriye çıkarmayı başardı. Onun ileriye gitmesi ise rakip savunmanın dengesini bozmaya yetti. Emre'nin 42.dakikada çektiği şut üst direkten sekerken dönen topu Burak yere vuracağına köşeye vurmak isteyince top bu sefer yan direğe çarpıp dışarı gitti ve ilk yarı Trabzon'un 1-0 üstünlüğü ile bitti.
İkinci yarıya ilk yarının etkisiz isimlerinden Yasin'in yerine Olcan'ı sahaya sürerek başlayan Hamza hoca ilerde ki hareketli oyuncu sayısını bir artırdı. Ama etkisi birden fazla oldu. Umut'un da iyice Burak'ın yanına kaymasıyla top artık tamamen Trabzon yarı alanına yığıldı. Ersun hoca gibi tecrübeli bir ismin bunu sadece izlemesi inanılır gibi değil. Açık alanda hiçbir işe yaramayan Cardozo'ya uzun süre sabretmesi, Bosingwa gibi Avrupa çapında ki bir sağ beki stopere koyması, Erkan gibi savunmaya yardım etmeyen sadece kendine oynayan bir ismi 90 dakika sahada tutması, örnekler çoğaltılabilir ancak dün bu maç kazanılmışsa bunu Hakan ARIKAN'IN yüksek formuna ve Galatasaraylı futbolcuların kısmetsizlik ve becerisizliklerine bağlayabiliriz.
45'ten 60'a kadar tek kaleye dönen maçta gol ilginçtir. Burak'ın sakatlık sonrası pilinin bitmesinden hemen sonra Pandev'in oyuna girmesiyle geldi. Çizgiye inen Sneijder'in ceza sahasına çıkardığı topa Emre 2 dakika önce ki gibi çok iyi vurdu. Hakan ilk şutta çok iyi kurtardı ancak bu kez topu yakalaması imkansıza yakındı. Golden sonra Burak'ın yokluğu daha bir hissedilir oldu. Kupa maçlarında attığı gollerden dolayı bazı taraftarların lig maçlarında da forma şansı bulmasını istediği Pandev'in ne kadar ağır ve etkisiz kaldığını dün bir kez daha gördük. Tabii Ersun hocanın golden sonra nihayet Salih'in yerine Aykut'u almasıyla ve de sağ beke Bosingwa'nın geçmesiyle takımı düzelttiğini de söylemeden geçmeyelim. Oyuna giren bir başka isim Yusuf ise bence Özer'in yerine değil sol tarafta ki Erkan'ın yerine girmeliydi. Ama Cardozo - Yatabare değişikliği geç ama doğru bie hamleydi.
Oyun dengelenmiş orta sahada sadece Selçuk ve Emre'ye kalan Galatasaray yorulmaya ve geriye kaçmalara başlamıştı. Hızlı gelişen atakta ise maçın kötülerinden Erkan'ın kötü ortası Sabri'ye çarpıp kaleye yönelirken bütün savunma gibi Muslera'da izleyince Telekom Arena'da Galatasaray'ı üzen Medjani sadece dokunarak yine Galatasaray'ı üzen isim oldu.
Maç bu şekilde bitti ve Galatasaray çok kolay bir fikstür öncesi kötü bir puan kaybı yaşadı. Hamza hoca geldiğinden bu yana takıma bir hava kattığı gerçek ancak takımın puan kaybettiği her maçta büyük hatalar yaptığı da bir gerçek. Seneye takımı ona emanet etmek yanlış bir karar değil ama gelişmesini ummakta fayda var.
Son olarak ise maçın hakemi ile ilgili yazayım. Ali PALABIYIK, benim Mete KALKAVAN ile birlikte geleceğinden umutlu olduğum futbol oynatmak için sahaya çıkan, gösterişsiz Fırat AYDINUS tarzından hakemlerdir. Maçın başında kolay düdük çalmayarak futbol oynayın mesajını futbolculara yansıttı. İlk yarıda Telles'in elle karışık müdahalesini görmesi zordu. Eğer top bir şekilde açık koluna çarptıysa net bir penaltıyı atlatmıştır. Ama dediğim gibi o açıdan bu hatayı yardımcılara keserim. Kartlarını kullanma konusunda ise biraz abartılı olduğunu düşünebilirsiniz ancak toplam da 13 sarı kart ve çift sarı karttan yedek kulübesinde atılan Özer ile birlikte 15 kez kartını kullandı. Bu rakam yüksek ancak hak edilen sarı kart sayısının bence altında bile kaldı.
90+ dakikada ki kargaşa için ise oyuncuların sinir kat sayılarının artışı etkili oldu diyebiliriz. Pozisyonu hatırlarsak Yatabare, orta sahada Chedjue'ye bir faul yaptı açılan topu Mehmet EKİCİ eline alarak vermedi ve süre geçirmeye çalıştı ki bu pek çok maçın son dakikalarında görülen türden fazlası değil. Chedjue'nun acele edip hafifçe ittirmesi de öyle abartılacak bir şey değil ancak hakem o nokta iki yerine tek sarı kartı Chedjue'ye kullanınca Chedjue cezayı kendi kesip ayağa kalkan EKİCİ'NİN ayağına bastı. Kendini yine yere bırakan Ekici bu kez kalesini bırakıp gelen Muslera'nın hedefi oldu. Ona tepki gösteren diğer Trabzonsporlu oyuncular gelince ortalık karıştı. Ama salaklığın büyüğünü yedek kulübesinden çıkıp gelen Özer yaptı. Tamam kiralık oyuncu takımda kalmak isteyen bir isim ancak bu kadar saçma bir hamle olur mu? Onu gören Galatasaray yedek kulübesi de sahaya girdi. Olayları uzaktan izleyen Palabıyık, 6 tane sarı kart gösterdi. Ama bence Chedjue kırmızı olmalıydı. Her neyse hakemi beğendim diyebilirim. Bu ligde maalesef iyi hakem bu kadar oluyor.
Bireysel olarak Trabzonspor'da Hakan ARIKAN'I, yetersiz görsem de Salih'i ve Mustafa AKBAŞ'I çok beğendim. 1461 takımından gelen Mustafa AKBAŞ maçın yıldızlarındandı.
Galatasaray'da ise oyuna sonradan giren Emre ÇOLAK iyiydi. diğerleri vasatı aşamadı.

17 Nisan 2015 Cuma

GERİYE 1 GALİBİYET KALDI

Semih ERDEN'İ en son hatırladığım maç geçen sene Efes formasıyla yine Ntvspor'dan yayınlanan bir maçta izlemiştim. O gün oyuna hiç girmeyen Semih, maçın bitmesine son 3 saniye kala takımı 2 sayı öndeyken oyuna girmişti. Rakip Panatinaikos faul atışı kullanıyordu. Tek çareleri kaçırıp ribaunt alıp sayı atıp maçı uzatmaya taşımaktı. İşte o ribaundu almasınlar diye 5 faulle oyundan çıkan pivot yerine Semih ilk kez oyuna giriyordu. Serbest atışı kaçıran Pana takımı son bir hamle ile potaya yüklendi. Semih maç boyu oynamamanın ve kafasının muhtemelen çok başka yerlerde olduğundan o ribaundu alamadığı gibi rakibine de engel olamayarak topu tiplemesini sadece seyretmişti. Uzatmaya giden maçı da kaybeden Efes olmuştu. NBA'YE gitmeden önce Fenerbahçe'de Ömer AŞIK ile birlikte çok iyi maçlar çıkaran Semih ne NBA'DE ne de geri döndüğünde Efes'te asla başarılı olamadı. Benim için bunun tek bir açıklaması var o da kafasını bir türlü toparlayamaması. Gerek NBA'DE  gerekse Efes'te taraftar baskısı ve desteğinden uzak olan Semih konsantrasyon eksikliği yaşıyordu. Sene başında Fenerbahçe ile adı anılınca biraz burun kıvırmıştım ancak o kadar kötü bir sezon geçirmişti ki artık ne kadar dakika verilse o kadarına razı olacaktı. Üstelik Fenerbahçe'nin taraftar baskısı ve Obradovic'in neredeyse elinde sopa ile takımı motive etmesi katkı alabiliriz fikrine doğru meyil etmeme sebep oldu.
Dün ki maçtan önce ilk maçın aksine daha iyi oynayacağımızı düşünüyordum. İlk maçtan sonra ki yazımda da skorerlerimiz Goudelock ve Bogdanovic'in bir daha böyle oynamasının düşük bir ihtimal olduğunu yazmıştım. Maçı 19 sayıyla bitiren ve ilk yarıda 17 atan Goudelock beni yalancı çıkarmadı. Ayrıca ilk maçın yıldızlarından Maccabi'den Pargo'yu kilitleyen Kenan bu işi bu kez ilk dakikadan itibaren yaparak Pargo'nun ritim tutmasına engel oldu. Ama şüphesiz oyunun sonucunun belli olduğu ilk çeyreğin haliyle maçın yıldızı Semih'ti. İlk maçta hiç süre almayan Semih, Sofo'yu uzun kolları ve hareketli ayaklarıyla savunması için ilk 5'te yerini almıştı almasına ama bırakın Maccabi'yi Obradovic bile ondan bu kadar iyi bir hücum performansı beklememiştir. İki kere basket faulle sonuçlanan sayılar bulan Semih bu serbest atışları kaçırmasına karşın pota altını domine etmeye devam etti. Savunduğu Safo'nun kalın fiziğine karşın 0(yazıyla sıfır) sayıda kalmasını sağlayarak ne kadar önemli bir iş yaptığını anlatmaya kelimeler yetmez.
Rakip Maccabi açısından bakarsak maç öncesi planları olan Pargo, Sofo ve Devin Smith'ten neredeyse hiç katkı alamadılar. Pargo kişisel becerisi ile skor buldu ancak bu o kadar düzen dışıydı ki. Takımına en ufak bir katkısı olmadı. Ama pazartesi gün ki maç için bir hamleleri daha olacaktır. İsrail'de ki maç ne olursa olsun artık tur bizim olacaktır. Final four ise tam anlamıyla bir kumar diğer serilerinde büyük ölçüde favorilerin kazanmasıyla sonlanacağını düşünürsek. 4'lü finalde Fenerbahçe Ülker, Cska Moskova, ev sahibi Real Madrid ve Barça olacaktır. Daha çok erken ama Barça ile eşleşirsek bir şansımız olacaktır. Diğer iki takımda bizden az biraz fazlalar.