27 Mart 2012 Salı

HAFTANIN ARDINDAN



·                               Hafta içi kupa maçları dolayısıyla maçlar cumartesi akşamı başladı. Saatler ileri alınmadan önceki son günde Fenerbahçe evinde Bursaspor ile karşılaştı. Aynı gün voleybol takımının maçı dolayısı ile ve de aile ziyaretinin tantanası ile maçı çok dikkatli izleyemedim. Ancak buna rağmen Fenerbahçe’nin kötü oyunu dikkatli bakmayanların bile gözünden kaçmıyor. Daha önceki yazıda Alex’siz bir Fenerbahçe nasıl olur izlemek isterdim demiştim ancak son haftalara bakıyorum da bu o kadar da mümkün gözükmüyor. Bursaspor maç boyu iyi oynadı inanılmaz pozisyonlar harcadı. Saçma tercihler yaptı ama Fenerbahçe pozisyon bile bulmadan frikik sonrası ceza sahası hemen dışından Alex ile çok güzel bir şut çıkararak golü buldu. Bursa’nın yapamadığı buydu işte. Demek ki Alex gibi bir oyuncu olmasa Fenerbahçe’de gol atmakta bu denli sıkıntı yaşayacak. Aykut hoca kendinden beklenmeyen cesur bir hamle ile risk alarak Emre ve Gökhan Gönül’ü herhangi bir sebep olmaksızın oynatmadı. Doğru karardır yanlı karardır o tartışılır ancak Aykut’un bu denli karakterli hamle yapması ve de maçı zorda olsa kazanması elini daha da kuvvetlendirdi bu aynı zamanda iler ki haftalarda bu tip hamleleri yapmaya devam etmesini sağlar. Emre tercihini bilemiyorum ama ( yerine oynayacak alternatifin Selçuk olması sebebiyle çekimserim hepsi bu yoksa Emre vazgeçilmez değil.) Orhan Şam’ın oynatılmasından ayrıca memnunum sen başında alınan Orhan’ın zaman zaman gösterdiği performanstan memnunum üstelik hafta içi kupa maçında da çok iyi bir görüntü verdi fizik olarak kendini hazır tuttuğu görülüyor. Ona bu ödülü vermek üstelik formu soru işareti olan Gökhan’ın dinlenmesi içinde iyi oldu. Maç sonrası Rıdvan’ın en çok Sow’u eleştirdiğini duydum ancak ben öyle düşünmüyorum. Soldan Stoch iki haftadır formsuz sağdan Mehmet Topuz ( ki artık dinlenmesi gerek diye düşünüyorum) sene boyunca hücuma katkı vermedi. Bu durumda sadece Alex’in atacağı toplara kalan Sow’un etkisiz görünmesi normal diye düşünüyorum. Henüz istediği topları alabilmiş değil onu değerlendirmek için daha sağlam veriler lazım.

 ·                                 Pazar günü bütün maçları sıkıştırılmış gibi oldu. Beşiktaş İBB maçı hariç hepsi Pazar günü oynandı. Alt sıranın önemli maçında Sivas play-off isteği ile Manisa’nın gözünün yaşına bakmadı. Deplasmanda Manisa’yı kupada G.Saray’ı elemenin ve de ardından LigTv’de takım olarak türkü performansı sergilemenin özgüveni ile 1-3 yendiler. Artık Manisa için Bank Asya’da hesap açtırma vakti geldi. Sene başında genç milli takım hocasını getiren Manisa ardından takım inişe geçtiği bir sırada hocaya güvenmemenin bedelini acı şekilde ödediler. Takımın başına kimi getirmesi gerektiğini ( Oğuz mu? Ümit Özat mı? Diye sormuş ) Rıdvan’a soran başkan artık Bank Asya’da ki takımına kimi getireceğini de Trt yorumcusu Tümer Metin’e sorsun. Artık geriye kalan tek düşme bileti Antalya ile Samsun arasında. Arada 6 puanlık fark var ve Antalya’ya geride kalan 2 haftada alacağı 1 puan bile yeterli olacak sanırım Türkiye futbol düzeninde bu çok da zor olmasa gerek Necati’yi satarken yedek planlarını sakat Sinan Kaloğlu üzerine kuran takımın düşmesi gerekirdi ama futbol hala o kadar adil değil. Üstelik çekiştikleri takım da Samsun olunca kazanmak için çok da bir şey yapmalarına gerek kalmıyor. Ancak Antalya’nın kalan maçları enteresan evinde Play-off yarışında olan Bursa ve deplasmanda Fenerbahçe ile oynayacaklar. Samsun’un işi ise çok daha zor deplasmanda Beşiktaş ile oynuyor ardından ise evinde Sivas ile sözün kısası Samsun ikide iki yapamaz yapsa da Antalya ikide sıfır çekmez bu hafta Bursa’dan 1 puanı alır ve işi son haftaya bırakmaz.
·                                    Haftanın önemli maçında ise Galatasaray evinde Trabzonspor’u ağırladı. İki kupa yorgunu ve mağlubu arasında ki maça şaşılacak şekilde Trabzonspor iyi başladı. Maçtan önce en çok merak edilen Elmander olmadan G.Saray’ın neler yapabileceği idi. Tahminler boşa çıkmadı ve G.Saray özellikle orta sahada çok açık verdi. Geçen hafta derbide korkak davranan hakemin aksine Cüneyt Çakır maça çok hızlı girdi. Taç çizgisinde faule maruz kalan Ebue ayağına aldığı darbeye rağmen yüzünü tutması ve bunu gören Engin’in canhıraş şekilde hakeme koşması sonucu faulü yapan Zokora’dan önce sarı kartı gördü ve rahatladı. Tabii maçın iyilerinden Zokora’da sarı kartı gördü tabii ki. Bu pozisyondan 5 dakika sonra bu kez maçın etkisiz isimlerinden Olcan Ebue’ye faul yaptı. Ebue bu kez doğru yerini tuttu!!! ancak yerde kıvranırken kalkıp Olcan’la kafa kafaya tokuşma denilen bir nevi horoz dövüşü yapmaya kalktı ve ardından yine yere yattı. Tabii bu taraftarı da oyuncuları da germeye yetti. Hakem yine kontrolü elinde tutmak için iki oyuncuya sarı kart gösterdi. Emre Çolak’da bu hengamede sarı kartlardan nasibini aldı. Asıl sorun bundan sonra başladı işte bu kadar kesin olarak kart çıkaran bir hakemin devamında da aynı standardı tutturması beklenir ancak gerek Trabzon’un attığı golden önce verdiği ucuz faul gerekse de Emre’nin hızlı atağa kalkmaya çalışan Volkan Şen’in kolundan tutarak indirmesinde ikinci kartı gerektireceği için faulü vermemesi ile Avrupa’da maç yönetmek ile Türkiye’de maç yönetmek aynı zorlukta olmadığını gösterdi. Maçın içinde bulduğu pozisyonları değerlendiremeyen bırakın değerlendirmeyi herhangi bir umut bile vaat etmeyen Burak’ın bu sezon nasıl bu kadar gol attığını anlamak çok zor. Bunun en büyük nedeni sanırım bütün topların ona atılması Volkan sağdan ceza sahasına giriyor kaleye yönelip vursa çok daha etkili olacak ancak ısrarla Burak’a atma çabası golden etti. Ceza sahasında karambolde Volkan kale ile burun buruna vursa büyük tehlike Burak’a çıkardı o vurdu tribüne gitti. Ve daha bir çok pozisyon aynı şeyi Burak yapmıyor ama daha müsaitte arkadaşı varsa bile vurma pozisyonunda ise vuruyor kaçarsa yalandan kafasını tutup nasıl kaçar bu dercesine salakça bir yüz ifadesi ile üzgünü oynuyor. Hâlbuki biraz sonra yine aynı tercihi yapıp aynı tiyatroyu sergileyecek. Maçın en kritik pozisyonunda ise sene başında Karabük’e kiralık verilen M.Battal A2 takımına gönderilmesi üzerine takıma geri çağrıldı ve bu kritik maçta bir şeyler değiştirsin diye sahaya sürüldü. Değiştirmesine ramak kaldı ancak sert vurup kaçırma riskine girmemek için plase vurup kaçırdı. Kısmetsiz olduğunu söyleyebiliriz Burak olsa o pozisyonda belki atabilirdi ama olmadı işte. G.Saray’ın kazandığı penaltı ile ilgili farklı yorumlar olsa da kupa maçında verilmeyen net penaltıdan sonra bu pozisyon da verilmese sanırım ufak çaplı bir kıyamet koparırdı G.Saray. maç içinde sahaya girerek itiraz eden Fatih Terim bir ihtarı sonuna kadar hak etti ancak hakemin gücü yetmedi sanırım atmaya. Daha cesur ve standardı olan hakemler dileğiyle… en iyi hakemimiz bu ise play-off da başımız çok ağrıyacak futbol sever olarak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder