29 Ocak 2013 Salı

MEİRELES’İNKİ TÜKÜRÜK DE MELO’NUN Kİ RUTUBET Mİ?

      Bu hafta sonu oynanan adı büyük kalitesi aynı oranda büyük olmayan derbide gelenek değişmedi ve Galatasaray son yıllarda olduğu gibi yine Beşiktaş’ı mağlup etti. Arada Beşiktaş’ındığı kazandığı maçlar da oluyor muhakkak ancak genel olarak uzun yıllardır üstünlük Galatasaray’da olmuştur. Pazar günü de değişen bir şey olmadı. Aybaba’nın çıkardığı kadronun yanlışlığı daha 5. dakikada ortaya çıktı. Bırakın böyle bir atmosferde ilk kez oynamayı koca ilk yarı boyunca sadece 45 dakika süre almış bir oyuncu olan Mehmet Akgün’ü ilk 11’de sahaya sürerek aç aslanlara yem yaptı. üstelik onun yerine oynayabilecek Hilbert gibi bir oyuncusu varken. İkinci yarıda bu yanlıştan döndü ancak Galatasaray işi ilk yarıdan bitirmişti iki devreyi iki ayrı maç olarak bakarsak ilk yarıyı 2-0 geride kapatan Beşiktaş nispeten daha doğru bir kadro ile oynadığı ikinci yarıyı 0-1 kazandı. Galatasaray’da göze batanlar arasında beklentisi düşük olduğu için Sabri’nin hareketli oyununu sayabiliriz. Veya Umut ve Elmander’inde ısrarlı presini ancak Hamit sene başından bu yana beklentilerin çok ama çok altında. Beşiktaş’ta ise oyunu ile göze batan bir isim olmadı. Kötüler arasında ise Veli, Toroman ve Olcay sayılabilir. Genç Mehmet Akgün’ü ve M.Akyüz’ü saymıyorum çünkü onların bu sınıfın oyuncusu olmadıkları çok açık. Galatasaray’da ise Hamit en çok göze batan isim oldu. Ancak başka da görevini yapmayan oyuncu saymak zor.

Gelelim yazının asıl konusu olan olaya, maçın 61.dakikasında bir pozisyonda maçın agresif isimlerinde Necip’in yaptığı faul sonrasında düdük çalan hakem ve faule maruz kalan Melo’ya tepki gösterdi. Melo’nun sonradan karşılık vermesiyle başlayan tartışma sırasında araya girmeye çalışan Oğuzhan ile Melo tam ağız dalaşına giriyordu ki Oğuzhan ve Fernandes hemen yardımcı hakeme yönelerek Melo’nun tükürdüğünü söylediler. Oyunculara en yakın hakem olan Yardımcı ise maçın kötülerinden Tolga Özkalfa’yı uyararak Melo’nun atılmasını sağladı. Sonrasında ise Melo’nun tükürmediğine dair yeminleri izledik. Oyuncular maç içerisinde gerek yorgunluk gerekse olayın sıcağıyla bu tip tükürme vs. yanlış şeylere başvurabiliyorlar. Dünyanın en efendi denebilecek oyuncuları bile bu konuda sabıkalıdırlar. Messi, Reijkard gibi. Ancak Meiereles konusunda maçtan günler sonra bile açıklama yapan Galatasaray ikinci başkanı ve bilumum yöneticileri. Kendi oyuncularının başına aynı şey gelince aradan geçen bu 3 güne karşın hala sessiz kalmaları garip geldi. Ne demişti kulübünün kanalına çıkıp da hatırlayalım. “Bu olaylar kırmızıçizgiyi aştı. Kimse marka değerinden filan bahsetmesin benim oyuncum böyle bir şey yapsa başkanı olarak bir dakika takımda tutmam. Hatta takım otobüsüne bile almam eve taksiyle döner.” Demişti. Kısmete bakın ki henüz Meireles’n itirazı yeni sonuçlanmış ve tahkim kurulu oyuncunun bilinçli bir şekilde hakeme tükürmediğine tükürük benzeri sıvının ağzından çıktığı sırada konuşmaya devam ettiğini ve fizik kuralları gereği hem tükürüp hem de konuşmak mümkün olmadığını belirterek cezasının tükürmeden değil sportmenliğe aykırı hareket olarak değerlendirmeleri gerektiğine karar vermişlerdi. Melo’nun da benzer bir durumu söz konusu henüz ortada kanıtlanmış bir tükürük yok. Belki PFDK veya Tahkim yine tükürme yok sadece dudaklar tükürme şeklini almış ancak havanın yağışlı olması sebebiyle sıvı transferinin gerçekleşip gerçekleşmediği belli olmuyor şeklinde bir karar verebilir. Ancak Meireles’in tükürmediği Tahkim tarafından kanıtlanmışken açıklamalar yapan MHK başkanı acaba hala neden bir şeyler söyleme gereği duymamış.

Şike davası ve o dava sırasında halkın gözünde cezalandırılan Fenerbahçe’nin Federasyon tarafından tatmin edici bir ceza almamasından dolayı insanlar Fenerbahçe’ye farklı gözle baktığının farkındayım ancak bu durum başka bir hal almaya başladı. Ceza vermesi gerekenlerin vermedikleri( yada gerek görmedikleri) cezaları, ceza vermeye hakkı olmayanların kesmeye çalışması cezayı hak edenin ettiğini bulmasını sağlamadığı gibi ceza verme yada ceza kesme hakkı olmayanların kendilerince ceza kesmeye çalışmaları cezayı hak edenler arasına girmelerinden başka bir işe yaramıyor.

O verilmeyen cezalar sebebiyle Trabzonspor’un psikolojik olarak ne hallere geldiği ortada. Eğer ortada haksızlık olduğunu düşünüyorsanız adaleti kendiniz sağlamaya çalışmak yerine adalet sağlaması gereken kişinin yerine geçmeye çalışmak daha doğru bir yaklaşım olur. Federasyon başkanı seçimi süresince hiçbir aday çıkarmayan yada çıkan adaylara doğru düzgün bir destek vermeyenlerin şimdi konuşmaları ne kadar mantıklı.

Haftaya kısa olarak bakacak olursak eğer:

Fenerbahçe ligde ki 20. Maçında 2.deplasman galibiyetini alarak ne kadar büyük bir şampiyonluk adayı!! Olduğunu gösterdi.

Ligin iyi takımlarından Karabük evinde Kasımpaşa’ya 0-3 yenilerek haftanın sürprizine imza attı diyebiliriz. Sanırım Afrika kupasına giden oyuncularını arıyorlar. Shota ise pek güven vermeden başladığı Kasımpaşa’da iyi skorlar almaya başladı.

İBB Carvalhal yerine gelen Bülent Korkmaz ile hoca değişikliğinin nelere yarar gerektiğinin örneği oldular. Evlerinde galibiyeti olmayan bir takımken ligin iyilerinden Bursaspor’u 4-1 gibi bir skorla geçen bir takım oldular. Bu sonuç sonrası istifa eden Ertuğrul Sağlam’ın doğru karar verdiğini düşünüyorum. İyi bir takımla yine kariyeri yükselişe geçecektir.

Akhisar Ankara deplasmanında da kaybederek artık ikinci ligi düşünme vakti geldiğini gösterdiler. Üstelik rakipleri Elazığ ve Mersin toparlanmaya başlamışken işleri epey zor.

İlk yarının flaş ekibi Antalya Kayseri deplasmanında 2-0 kaybederken özellikle Tita’yı çok aradılar. İlk yarıda ki havalarını yakalamaları zor ancak vasat geçirecekleri bir ikinci yarı bile onları üzmez. Kayseri ise istikrarsız bir şekilde kazanıp kaybetmeye devam ediyor.

Elazığ geçen hafta az daha Fenerbahçe’ye yapacağının bu hafta Trabzonspor’a yaptı. Trabzonspor maçında başında kaçırdıklarının atsa bugün hoca hala takımının başında olurdu. Ancak kadro olarak inanılmaz bir şişkinlik ve israf söz konusu. Ancak bu skora rağmen Elazığ hala düşmeye en yakın ikinci takım olmayı sürdürüyor.

İkinci yarının tatsız takımlarından birisi de Sivasspor bu haftada deplasmanda Mersin’e kaybetti. Üstelik rakiplerinin en önemli oyuncusu Nobre cezalıydı. Mersin ise kadrosunun hakkını vermeye çalışıyor. Ancak işleri epey zor.

Haftanın son maçında ise Ordu deplasmanda Eskişehir’e kaybetti. Maçta iki kırmızı kart gören Ordu Aleyhine iki tanede penaltı çalındı ancak golü 87’de ki ikinci penaltı ile yemeleri moral bozucu oldu.
 


17 Ocak 2013 Perşembe

HAFTA SONU TV EKRANI


YARI FİNAL BİLETİ GELDİ



Dün oynanan Bursa Fenerbahçe maçı ile beraber hem A grubunda hem de B grubunda 3’te 3 yapan Fenerbahçe ve Trabzonspor gruplarından çıkmayı garantilediler sayılır. İki gün önce Mersin deplasmanında iyi bir oyun oynamasa da 2 duran top golüyle galip gelen Trabzonspor en çok rakiplerinin kupadan çok ligde kalmayı düşünmesinden faydalanan takım oldular. Dün ki Bursa Fener maçı ise iki takımından maçı kazanmak için hamle yaptığı güzel bir karşılaşma oldu.
Maçın başı sayılabilecek bir dakikada öne geçen Fenerbahçe klasik bir geri çekilme yaşadı. İstifa sonrası geri dönen Aykut ikinci yarı öncesi ve ikinci yarıda ki ilk 5 hafta hiç puan kaybetmeden gitmek zorunda ki tepkilerden bir nebze uzak dursun. Ancak dün ki gibi yine öne geçtiği dakikalarda bu denli hücumu unutarak geri çekilirse skoru elde ettiği maçlardan sonra bile eleştirilmeye devam edilecektir. Maça tek forvetli klasik düzenle başlayan Fenerbahçe’de değişen tek şey bazı oyuncuların dizilişte ki yeriydi. Sağ kanatta görmeye alıştığımız Kuyt Caner ve Stoch’un sakatlığında sol tarafta oynadı. Sağ tarafta ise ilk yarının en büyük hayal kırıklığı Krasic oynadı. Solu ve sağı defansif görevlerinin üst düzeyde yapamayanların önünde Semih forma şansı bulurken orta sahayı kalabalık tutmak isteyen Aykut Kocaman göbekte 3 savunma ağırlıklı oyuncu Selçuk, Topal ve genç Salih’i sahaya sürmüştü. Genel olarak çok çekingen bir oyun yapısına sahip Fenerbahçe üstüne birde erken öne geçince maç yarı sahaya sıkıştı kaldı. Alışkın olmadığı mevki de oynayan Kuyt burada ters ayaklı kalmasının sebebiyle çok kritik 2 tane top kaybı yaşadı. İlkinde oluşmakta olan bir atağı sonlandıran Kuyt ikincisinde ise devamında Bursa’nın beraberlik golünü bulacağı bir kornere sebep oldu. Beraberliği bulan Bursa taraftarıyla da havaya girerken Fenerbahçe oyuncu değişiklikleriyle hem mevkilerde ki karışıklıkları düzeltti hem de oyuncu kalitesini artırdı. Sow ile ikili forvete dönen Fenerbahçe bunlara arkadan Kuyt ile destek verdi. Orta saha ise Topal, Topuz ve Baroni ile kapatıldı. Ancak tüm bunlara karşın üst üste gelen 2 golde şans faktörünün de Fenerbahçe’nin yanında olduğunu belirtmek gerek.
Geriye düştükten sonra takımın bir karakter koyması takdir edilesi olsa da hafta sonu oynanacak Elazığ maçında oynanacak oyunla ilgili bir umut verdiğini söylemek güç. Maçta bir rakibe birde kendi kalesine gönderen Gökhan iyiler arasında sayılabilir. Oyuna girdikten sonra da Sow oldukça fark ettirdi. Bursa adına ise oyuna sonradan giren Okan Deniz çok iyi bir oyuncu olabilir. Maçta üstelik skor olarak öndeyken kendini attırmayı başaran Ertuğrul Sağlam hocayı da anlamak mümkün değil. Takımın kendisine en çok ihtiyaç duyduğu anlarda takımı yalnız bırakmanın izahını yapmak zor. Üstelik bu kadar saygı duyulan bir hocanın bu kadar kötü görüntüler vermesi şık olmadı. Bundan sonra bir mucize olmazsa iki grupta da 2 deplasmandan 6 şar puanla dönen Trabzonspor ve Fenerbahçe yarı finalist oldular. İkincilikleri ise hala ortada. Bu grupta Bursa’nın 3 Sivas’ın ise 4 puanı var. Diğer tarafta ise Eskişehir’in ve Antalya’nın 3’er puanı var. Bu akşam oynanacak maçın skoruna göre bir takım avantajlı olacak. hafta sonu ise nihayet Türkiye ligi başlıyor. İnşaallah iyi ve temiz bir yarış izleriz.

 Bu arada son söz olarak Sneider’in geleceğine ilk anlarda ihtimal bile vermezken sonrasında çıkan haberler beni bile etkiledi ancak bu kadar uzanan bir sürecin mantıklı bir açıklaması olamaz. yine de artık gelirse şaşırmayacağım. Ama gelmezse yönetimin sene başında ki Reyes Forlan ve Ujfaluji transferlerinde izlediği yolun yanlışlığının hala farkında olmadıklarını gösterir. Geçtiğimiz hafta sonundan bu yana oyuncu ile de anlaşıldı diye haber yapan NTVSPOR yönetiminin de ceza olarak haberi yapan arkadaşı Milano’ya göndermesi ilginç olmuş. Madem anlaştılar git getir o zaman demişler adama galiba: )