21 Temmuz 2017 Cuma

TEMMUZDA VEDA YAKIŞMADI


        Her sene aynı hayalleri kuruyoruz. Ülke puanı açısından Avrupa’da alınacak her galibiyet çok değerli. Şampiyonlar liginde 2 takım olmasa da Avrupa liginde en azından 4 takımla temsil edilmek önemli diye. Ama geçen sene Başakşehir bu sene de Galatasaray bu keyfi elimizden alıyor.
      Kabul ediyorum ilk maçta gitmişti bu tur. Ama herkesin aklında Galatasaray taraftarı olsun olmasın bu maçı alırız da tur için yeter mi sorusu vardı. Maçın ilk yarısını izledim ve Galatasaray’ın istek yönünden mücadele yönünden hiçbir eksiğinin olmadığını gördüm. Hatta bu istek gereksiz sertliklere dahi sebep olacak seviyedeydi. Bu kadar istekli Galatasaray koskoca 30 dakikada ne yaptı dersek cevap hiçbir şey olur. Oyunu Tolga ve Selçuk ile kurmaya çalışan Galatasaray, Fenerbahçe benzeri bir yetenek fakirliğinden müzdarip oluyordu. Bu sebeple alınan Belhanda ise yakın markaj altında topla buluşma sayısında çok gerilerde kalıyordu. 2 senedir top dağıtmakta ikinci lig topçusuna dönen skor bulmaktan uzak Selçuk haklı olarak taraftarın en çok tepki gösterdiği isim oluyor. Bunda şüphesiz Tudor’un yanlış tercihlerinin de katkısı var. Maça Rodrigues yerine Sinan ile başlaması bence hataydı. Skor bulmak zorunda olduğun bir maçta, oyunu karşı sahaya yıkman gereken bir maçta bu denli çok top kaybı yapan Sinan yedek olmalıydı. Gerçi rakip o kadar zayıftı ki kim oynarsa oynasın bu takımı elemen gerekiyordu.
      Gençlerbirliğin’de oynarken hocasına taktik verecek kadar bilgili! Ahmet ÇALIK’IN yaptığı akıl almaz hata hem turun kaybedilmesine hem de Muslera’nın atılmasına sebep olacaktı ki penaltı pozisyonunda hakem sarı kart vermeyi unuttu. Sonrasında attığı golün hiçbir kıymetinin olmadığını da belirtmek lazım. Turu alan almıştı bile.
     Maçtan sonra ki basın toplantısında atarlı atarlı konuşan, takımın çok iyi mücadele ettiğini anlatan Tudor’un ömrünün çok uzun olmayacağını ön görmek için müneccim olmaya gerek yok. Ama bu süre ne kadar uzarsa işler o kadar kötüye gider. Geçen sene Pereirea’yı göndermekte çekingen davranan Fenerbahçe’nin ne kadar geç kaldığını anlaması uzun sürmedi. İlk 3 lig maçında 1 puan alabilmişti. Benzer bir durum olmaması için Galatasaray yönetiminin daha akıllı olması lazım ama anlaşılan bu kararı alabilecek yönetim aklı mevcut değil.
           Son olarak rakip takımın liginin erken başladığı goy goyunu bir kenara bırakırsak 12 numaralı Ken SEMA isimli 23 yaşında ki siyahi futbolcuyu beğendim. Çok sürmez yakında Türkiye’de bir Anadolu takımında izleriz sanki.

13 Temmuz 2017 Perşembe

GİDENİN YERİ ELBET DOLAR DA BU NE KADAR SÜRER?



Avrupa’da şampiyon olan kadronun doğal olarak NBA’İN dikkatini çekeceğini tahmin edersiniz. Hatta oyuncularn sözleşmesinde buna yönelik madde varsa yapacak hiçbir şeyiniz yok demektir. Sezon henüz bitmeden Sacramento’nun genel menajeri Divac tarafından Bogdan’ın istendiğini zaten biliyorduk. Avrupa’da en baba kulüpte dahi 3 milyon kazanamayacak olana da yıllık 10 milyon teklif edersen gitmemesini beklemek iyimserlikten öte saflık olur. Bogdan’da haklı olarak 2 gün önce resmen açıklanarak Sacramento kadrosuna eklendi. Takımın kadrosuna bakınca onun pozisyonunda kısmen ona yer açılmış ve gelişimi ve uyumu için uygun ortam hazırlanmıştı. Hem Bogdan için hem Sacramento için her şey doğru gözüyor bize de sabah kalktığımız da NBA ile ilgili en iyi skor uygulaması olan NBA SCHEDULE’ E bakarken Boxscore da kaç attığına bakmak kalıyor.

Peki böyle doğru hamleden sonra duruma gönül verdiğimiz takım açısından bakarsak gitmesi kuvvetle muhtemel bir ismin ardından aynı oranda benzer bir katkı alabileceğin isimleri bulmak zor değil. Ya 3 sene evvel ki Partizan’dan alınan Bogdan hamlesi gibi büyümek isteyen NBA hayali kuran bir genç bulunacak ve büyütülecek. Ya da kariyer planlamasını Avrupa üzerinden yapan belki NBA’e gidip dönmüş De Colo benzeri bir isim bulunacak ki bu daha maliyetli ama daha garanti bir yol. Ama bu isimlerden çok olmadığını da kabul etmek lazım (De Colo, Lull veya Shved).
          Bu kadar uzun girişten sonra gelelim yazının ana konusuna bugün önce Yunan medyasına düşen (Nedense onlara düştü bu haber ilk olarak, herhalde Avrupa’da ki doğrudan rakiplerini yakından takip ettiklerindendir.) Ekpe UDOH NBA’DEN beklediği teklifi almış ve Utah ile 2 yıllık anlaşma imzalamış. Bogdan’a baktığımız gibi bu transfere de bakalım. Öncelikle Utah bu dönemde takımın en önemli ismi Guard pozisyonunda oynayan Gordon HAYWARD’I Boston’a kaptırdıktan sonra henüz yerini doldurmadı. Geçen sene 5.sıradan Play off yapan takımın bu sene play off a kapağı atabilirse başarılı kabul edileceği sezon olacak. Yani Udoh’un gittiği takım çok iyi durumda değil. Peki Udoh o kadar da iyi olmayan takımda ne kadar süre alabilir ona bakalım. Takımın şu anda en önemli oyuncusu 5 numarada oynayan yani Ekpe’nin tam da pozisyonunda oynayan Fransız uzun Rudy GOBERT. Geçen sene  all star seviyesinde katkı veren 25 yaşında takımın tek tutunacak dalı durumda. Ekpe’nin en iyi ihtimalle kenardan gelip 8-10 dk aralığında bir süre alması bekleniyor. Ekonomik olarak bakarsak da 30 yaşında ki Ekpe’ye Utah 2 yıl için 6.5 milyon dolar teklif etmiş. Yıllık 3 milyona gelir ki yanlış yazmıyorsa Ekpe Fenerbahçe’den yıllık 2,6 kazanıyor. Yani arada Bogdan’ın ki kadar dramatik bir fark yok. Avrupa’da kral iken NBA’DE 10 dakika süre almak bu kadar cazibeli demek ki.

 
 Son olarak Fenerbahçe açısından değerlendireceksek, sözün kısası Ekpe gibi bir isim Avrupa’da yok. Ona en yakın isim Vesely ki o da hücumda Ekpe’den daha kısıtlı. Geçen sene de ayrılması gündeme gelen Ekpe’nin alternatifi Real Madrid’de oynayan Ayon’du. Normal sezonu ilk sırada tamamlayan Real’de iyi katkı verse de Ekpe’nin karşında paspas olduğunu unutmadık. Bakalım henüz resmi olarak açıklanmadı ama 15 temmuza kadar NBA çıkış hakkı olan Udoh bakalım ne karar verecek ve sonrasında Fenerbahçe Doğuş buna nasıl önlem alacak. Aynı tehlikenin Vesely için de geçerli olduğunu unutmayalım.

5 Temmuz 2017 Çarşamba

PEPE BEŞİKTAŞ’A NE VERİR



Bu kadar göz önünde bir isimle anlaşınca haliyle herkesin söyleyecek bir şeyleri oluyor. Real Madrid gibi futbolun her anlamda zirvesi noktası olan bir takımda 10 sene boyunca oynamak zaten yeterince bir referans o yüzden futbolculuğu konusunda sanırım kimsenin itirazı yok. Fizik olarak Servet ÇETİN’İ anımsatıyor süratli değil ama çabuk, uzun bacakları sayesinde hızlı oyunculara karşı kolay kolay geçilmiyor. Tekniği hiç de fena değil. Sertlik konusunda ise kendisi bir referans noktasıdır. Zamanında Lugano ile Zago ile Melo ile benzerlikler gösterecektir. Kendi taraftarları tarafından sevildiği kadar rakip taraftarlar için tepki noktası olacaktır. Yaşı ile de ilgili de bu sene sorun olacağını sanmıyorum. 34 yaşında ama fizik olarak çok iyi durumda. Yapı olarak da kendini salmaya meyilli bir fizik de değil. Misal RVP gibi olacağını sanmıyorum. Bu kadar iyi yanlarından sonra benim için bu transferi büyük soru işareti olarak görme sebeplerine geleyim.
Pepe Portekizli olmasıyla muhtemelen yanında oynayacak Marcelo yada solunda oynayacak Adriano ile dil sorunu yaşamayacaktır. Zaten arkadaş canlısı bir tip gibi duruyor anlaşması, uyum sağlaması zor olmayacaktır. Sorun şu ki alacağı 5 milyona yakın yıllık ücret Marcelo gibi 1.7 ye oynayan ve Lyon’dan gelen teklifi reddettiğiniz oyuncuyu rahatsız etmesi sürpriz olmaz. Geçen sene 1.5 a oynayan Talisca’nın 3.5 aldığını öğrendiği Abubakar’ın ücretini bu sene talep etmesi gibi bir sorun yaşanabilir.
Diğer yandan 2012 ve 2013 yıllarında şampiyon olan ve Beşiktaş ile benzer bir hava yakalayan Galatasaray devre arasında Sneijder ve Drogba transferleri ile iyi giden bir düzene çomak sokmuştu. O sene gelen şampiyonluktan sonra Yanal’lı Fenerbahçe’ye bir şampiyonluk hediye edilmişti. Ardında gelen yüksek rakamlı iç sözleşmeler (Selçuk, Melo, Muslera, Burak vb.) takımın Avrupa’dan men cezası almasına kadar giden bir yola kapı açmıştı. Benzer şekilde Pepe’ye Talisca’ya, G.Gönül’e, Caner’e hatta ileride belki Oğuzhan’a verilmesi muhtemel yüksek sözleşmenin sebebi olur mu? Yine o dönemde yapılan transferlerin mevkilerine bakıldığında taraftarı tribüne çekebilecek isimler olduğunu görebiliriz. Ancak Pepe’nin ne maç kazandıracak bir isim ne de bu maliyetini çıkarabilecek bir transfer yapabilir bu yaştan sonra. Kaldı ki son anda maliyetinin hiç önemli olmadığı PSG’nin bu transferden vazgeçmesi kafamda ki soru işaretlerini artırıyor.
Son olarak da zaman zaman oyun dışı sertliklere başvuran Pepe’nin cezalı duruma düşme sorunu olabilir diyecektim ancak İspanya’da Real Madrid korumasında 229 İspanya ligi maçında sadece 3 kırmızı kart (sadece 1 tane doğrudan kırmızı) görmesi ve burada da benzer bir BJK ve Federasyon korumasında olacağından çok fazla kart göreceğini sanmıyorum.
Pepe Beşiktaş’a hayırlı olsun ama benim için bu transfer çok büyük bir başarı değil.