26 Temmuz 2013 Cuma

ÜÇ BÜYÜKLERİN YENİ SEZON FORMALARI

Büyük bir görsel şölenle sunulan formalar arasında en güzeli beyaz olan ancak hiçbiri tam anlamıyla taraftarı tatmin ettiği söylenemez...

Beğeniye en erken sunulan Galatasaray formaları oldu. Bende yeni sezon başlamadan çok önce formaların tanıtılması taraftarıyım... Klasik parçalının yanında bu sene deplasman forması olarak kırmızıyı tercih etmişler fena da olmamış. ama bence koyu renk forma senenin hayal kırıklığı içine sarı kırmızı bir şerit mutlaka konulmalıydı.


En son gri formasını tanıtan Beşiktaş'ın formaları bu sene daha güzel geldi gözüme. Geçen sene ki Kırmızı formaya içim ısınmamıştı. Klasik çubukludan daha çok gri formayı beğendim. Henüz 3.forma açıklanmadı onu da bekliyoruz...

24 Temmuz 2013 Çarşamba

CARDOZO MESELESİ




Genelde transfer bitmeden yazmak huyum değildir. Ama bu kez henüz anlaşma yada kesin olarak anlaşamama durumu olmadan yazmak istedim. Fenerbahçe'nin uzun süredir transfer gündeminde yer alan Cardozo'yu tanıyarak başlayalım. 1983 doğumlu Kolombiyalı 30 yaşını geride bırakmış durumda. 2007 yılında Arjantin'den 9,2 milyon Avro karşılığında transfer edildi. Altı yıldır Benfica kulübünde oynamaya devam ediyor. Kulübüyle hem ülkesinde hem de Avrupa liginde gol krallığı yaşadı. 2009 yılında takımın başına gelen Jorge Jesus ile yıldızı prk tutmadı. Zaman zaman yedek soyunan Oscar yine de etkileyici rakamlara imza atmaya devam etti. Türkiye gündemine asıl gelmesi ise bu sene Fenerbahçe'nin yarı finalde Benfica ile eşleşmesi sonucu oynadığı oyunla oldu. İlk maçta neredeyse tüm Benfica takımı gibi tanınmaz halde olan Cardozo ikinci maçta ise oynanan oyunun da istediği gibi gömülü olmasıyla çok etkili olmuş ve attığı iki golle bizleri üzmüştü.
 Transfer meselesine gelecek olursak o maçta Cardozo'yu almayı kafasına koyan Aziz Yıldırım Aykut Kocaman'ı da yolladıktan sonra bu transfer için kafa yormaya başladı. Herkesin beklentisi iki tarafında istekli olması sebebiyle 10 milyon avro civarında bir bedelle bu transferin bitmesiydi. Öyle ya 30 yaşını geçmiş muhtemel son transferini yapan bir oyuncuya daha fazla verilmezdi. Ancak Benfica yönetimi istekli alıcıyı bulunca tok satıcıyı oynamaya başladı ve yazılanlar doğruysa 15 milyondan aşağıya inmedi. Fenerbahçe'nin ise elini kuvvetlendiren şey oyuncunun takımıyla oynadığı son kupa finalinden sonra hocasını saha içinde tartaklaması sonucu bir daha takımda oynama şansı olmaması. Yani Benfica ya oyuncuyu satacak yada satacak başka bir seçeneği yok.

Asıl sorulması gereken ise Fenerbahçe'nin o kadar büyük paralar verip forvet alması gerekip gerekmediği. O bölgede oynayan tek oyuncu Webo arkasında onu yedekleyen Semih'de yok Sow ve Kuyt ise uzun süredir oralarda oynamıyor. O yüzden iyi bir forvet şart. Cardozo ise görüntüsü ile açık ara bu bölge için biçilmiş kaftan. Öyle ki iddialı olacak belki ama gelirse bu sene şampiyon Fenerbahçe olur bile diyebilirim. Taraftara düşmez ama kulübün birde ekonomik yapısı önemli 3 sene sonra (belki 2) bir değer ifade etmeyecek bir oyuncuya 15 milyon verilir mi? Eğer marka değeriniz Barça,Real,United seviyesindeyse neden olmasın ancak Türkiye'de verilmemeli. Alternatif olarak konuşulan isimlerden Emenike'ye oyun stilini sevmediğimden karşıyım. Ancak Chelsea'den Demba Ba'ya çok sevinirim. Cardozo ayarında olmasa da takıma katacağı çok başka değerler olacaktır. Üstelik Sow'un milli takımdan arkadaşı ve birbirlerine kardeşim diyecek kadar yakınlar. Bu uyum takıma saha içinde mutlaka katkı sağlar. Müslüman olması da bambaşka bir güzelliktir.
Kongre seslerinin artık geri dönülmez noktaya geldiği sıralarda Aziz Yıldırım kulübün çıkarlarını hiçe sayıp kişisel şovu için böyle bir para harcar mı? Bunu önümüzde ki günler de göreceğiz ama kulübe vereceği zarar ne olursa olsun artık Aziz'li günleri sonlandırma vakti geldi de geçiyor.
Sözün özü Cardozo uygun bir maliyetle gelecekse başımla beraber. Ama rakamlar basının yazdığı gibiyse hiç transfer yapmasalar yine olur. Şampiyonlar ligine kalmayı başarırsak o zaman bu paraları harcamanın manası olur.

8 Temmuz 2013 Pazartesi

HOŞGELDİN RAMAZAN

RAMAZAN GÜZELDİR... HELE ORUÇ TUTABİLENE DAHA GÜZELDİR. İLK TERAVİH VE İLK SAHUR BU GECE HAYIRLI RAMAZANLAR...

5 Temmuz 2013 Cuma

SEZER ÖZTÜRK BEŞİKTAŞ'TA



Meşhur 3 Temmuz sürecinde Emenike ile beraber transfer olduğu sezon gözaltına alınan ve adli yargılama yaşayan Sezer üstüne birde sakatlık yaşayınca o sezonu boş geçirdi. Geçtiğimiz sezon ise Türkiye futbol tarihinin en fazla sayıda maç oynayan kulübünde yer alması sebebiyle ağırlıklı olarak Türkiye Kupasında da olsa zaman zaman forma şansı buldu. Kupada iyi performans gösterince bu kez ligde de şans buldu. Devre sonuna denk gelen bu dönemde performansı zirve yapan Sezer ara transfer döneminde nedense adı Beşiktaş ile anılır oldu. Ya yaşadığı süreç ya da Aykut hocadan beklediği yakınlığı görmemesi sebebiyle takımdan ayrılmak istedi. Veya bunların hiçbiri değil belki de sadece Beşiktaş'a gönül verdiği için kim bilir...

Beşiktaş yönetimiyle iyi ilişkileri olan Aziz Yıldırım'da bu transfere çok karşı çıkmadı ama dedim ya Sezer giderek form tutmaya başlamıştı. Hatta attığı iki golden sonra Güntekin ONAY'ın "SEZER bu ülkenin en iyi şut çeken oyunlarındandır" dediğini bile anımsıyorum. Alex de takımdan ayrılmışken o bölge için iyi bir alternatif olabilirdi. O dönem bu transfer bir şekilde olmadı. Ama Aykut hocanın aklında veya yönetimin aklında gitmek istemesi kalmış olacak ki bir daha forma yüzü göstermedi. Kadroya almadı, hatta Avrupa'da takım yoluna devam ederken Sezer'i UEFA listesine bile bildirmedi. Aklıma hep o Benfica rövanşında sahada Meireles, Mehmet TOPAL, Emre yokken sahada olsaydı ne olurdu? sorusu gelmiyor değil.

Bugün resmi olmayan ama resmiyeti gün gibi ortada olan transfer haberi geldi. Sezer 1,5 milyon Avro ve kulüpten alacağı 250bin Avro karşılığında Beşiktaş'a transfer oldu. (Bazı kaynaklarda transfer paketinin içine 2 tane de basketbolcu ismi ekleyenlerde yok değil) transfer bedeli ne olursa olsun Sezer bir değerdir. Yaşı 29 olsa da önünde daha uzun bir futbol ömrü var. Fenerbahçe'de gerek o mevki de oynayan daha iyi oyuncular olması sebebiyle gerekse yönetimle olan anlaşmazlık sebebiyle artık oynayamayacağı kesindi. Beşiktaş'ta ise henüz yeni bir yapılanma yeni bir hoca ve daha az rekabet var. O yüzden bu transfer hem Beşiktaş için hem de Sezer için doğru bir adım gibi duruyor. Fenerbahçe açısında ise Sezer göstereceği performansa göre transfer için olumlu veya olumsuz diyebiliriz.
Fenerbahçe'de o bölgede oynayan 11 oyuncudan ilki ayrıldı UEFA'nın kararına göre daha da gidecekler olacaktır. Beşiktaş'ta ise o bölgede Oğuzhan, Fernandes, Veli,Necip yeni transfer Gökhan Töre ve biraz daha önde oynayan Olcay ŞAHAN var. Bu isimler arasında mutlaka kendine şans bulacaktır. Taraftarla da arası iyi olursa Sezer takımın bankoları arasına girer.

Beşiktaş Önder ÖZEN yönetiminde doğru işler yapmaya devam ediyor. Sol bek ve kaleci transferi elzem gibi dursa da açıklamalar o bölgelere oyuncu bakılmadığı şeklinde. Kaleye Tolga transferi zor gibi o kalitede bir isim bulmak şart. Cenk biraz fazla tedirgin gözüküyor. Sol bek için ise sanırım İsmail KÖYBAŞI'nın iyileşip formayı alması bekleniyor. Geçen sene çok can sıkan forvet mevkisi için yapılan Ömer ŞİŞMANOĞLU transferi de çok yararlı olacak gibi geçen sene Antalya'da iyi bir ortalama tutturan Ömer İstanbul'da da kritik goller atacaktır.

4 Temmuz 2013 Perşembe

GÜZEL SES


CANLI SÖYLERKEN BU KADAR PÜRÜZSÜZ SES AZ BULUNUR...
TAYLOR SWIFT - we never ever getting back together

2 Temmuz 2013 Salı

SİNAN GÜLER GALATASARAY LİV HOSPİTAL'DA



         Uzun süredir Galatasaray'ın yaptığı bir transferde bu kadar gözüm kalmamıştı. (En son Selçuk İnan'ı aldıklarında iç geçirmiştim.) Basketbolu yakından takip edenler bilir ki ikinci altın nesli yaşayan Türkiye ( Tamer Oyguç, Ufuk Sarıca'lardan sonra İbrahim, Hidayet, Mirsad ve Mehmet Okur'lu nesiller) bu oyunculardan sonra genç isim bulma ve yetiştirme konusunda çok gerilerde kaldı. Ömer, Semih, Oğuz, Enes gibi isimlerimiz var ancak kısa pozisyonlarında çok ciddi eksiklik var. Bu yüzden son 5 yılın en çok göze batan oyuncusu aileden basketbolcu eski Beşiktaş ve Efes oyuncusu Sinan Güler'in transferi sanıldığından daha değerli oluyor. Kendisi artık genç değil hatta olgunluk döneminin sonlarında ama önünde en az 4 sene üst düzey oynama şansı var. 30 yaşında ki kısa forvet her ne kadar savunması ile tanınsa da hücumda da ceza atışlarını değerlendirme de sıkıntı çekmiyor.

Daha önce Beşiktaş'ta ve Efes'te Ergin ATAMAN ile çalışan Sinan zaten Milli takımdan tanıdığı diğer oyuncularla kaynaşma da sorun yaşamayacaktır. Bu sene Eurolegue'e doğrudan katılacak Galatasaray takıma takviye anlamında çok doğru bir giriş yaptı. Hala pozisyon olarak sıkıntı yaşadığı bölgeler var ancak onları da kapatacaktır. Basketbol hayatına son veren N'dong'un yerine yine Barcelona'dan Javai'yi düşünen Ergin ATAMAN eğer gerçekleşirse çok doğru bir adım daha atmış olur.

Bu sene rakipleri Fenerbahçe'nin daha kariyerli bir hoca ile anlaşmasıyla, Anadolu Efes'in Oktay Mahmuti ile yola devam etmesi ile, Beşiktaş'ın Erman KUNTER'i basketbolun başına geçirmesi ve yeni bir koç arayışına girmesiyle çok daha çekişmeli bir lig izleyeceğiz. Üstelik Banvit'te Orhun ENE'nin yerine Fenerbahçe Ülker'in yeni koçu Obradovic'in yıllardır yardımcılığını yapan Itoudis'i takımın başına getirmesiyle eski hocasına karşı neler yapabileceğini test etme şansı olacak.

Geçen sene zor günler geçiren Hidayet'in de NBA'den dönme zamanı geldi diye düşünüyorum. Sözleşmesinin son senesinde takımı Orlando opsiyonunu kullanıp kendisini serbest bırakması durumunda ya NBA'de minimum veteran sözleşmeden fazlasını alamaz. Eğer Fenerbahçe ile anlaşma zemini oluşursa daha azını almayacağı kesin. Avrupa'ya dönmesinin önünde ki diğer bir engel de Amerika'da kullandığı ilaç yüzünden aldığı 20 maçlık ceza Avrupa'ya göre çok az. En az 2 yıl ceza alması gerekirken 20 maçlık cezayı yeterli görmeyen Fiba ilave ceza verebilir.

1 Temmuz 2013 Pazartesi

ERSUN YANAL FENERBAHÇE'DE NE YAPAR?



Son 3 senedir başını sportif olaylar dışında ki çalkantılardan kurtaramayan kulüp bu sene sonunda yine başkan odaklı bir sürtüşmeden dolayı teknik direktörsüz kaldı. Aradan geçen 1 ay kadar süreye rağmen başta dediğim gibi sportif olaylarla ilgilenemeyen yönetim yeni hocasını ancak geçen hafta sonunda açıklayabildi. Fenerbahçe'nin son 3 sezondur asıl sorunu önünü görememek. Yani 1 ay sonra ne olacak sene sonuna kadar ne olacak seneye ne olacak soruları hep bir muallak olarak kalıyor. 

Böyle bir ortamda takımın başına kariyerli ve nerdeyse başarı garantili (Lucescu, Löw vb.) bir hoca getirmek zor. O yüzden elde ki yerli isimlerden takıma en yakın olan Ersun YANAL seçeneği makul gibi duruyor. Ertuğrul SAĞLAM ismini de telaffuz edenler olacaktır. Ancak SAĞLAM hoca Fenerbahçe'nin başında ki bu yönetim ile uyumlu çalışmak konusunda sıkıntı yaşardı. (Gerçi kendisinin DEMİRÖREN'le bile çalışmışlığı var ama neyse şimdi oralara girmeyelim.)

Hocasız geçen 1 ay kadar sürede Başkan nihayet istediği gibi transfer yapma imkanını bulmuş ve takımı Alper, Bruno Alves, Kadlec, Holmen gibi isimlerle takviye etti. Geçen sene en çok sıkıntı yaşanan bölge olan stoper ve sol bek pozisyonlarında artık daha iyi isimler alınmışken orta sahanın göbeğine 2 isim birden transfer edilmesi çok akıllıca değil gibi geliyor. Ancak bunlar şimdilik kaydı ile yazılan şeyler. Temmuz sonu gibi UEFA'nın nihai kararı açıklanınca şişkin olan bölgeden kimlerin gideceği daha iyi ortaya çıkar.

Ersun YANAL oyun karakterini iyi bildiğimiz bir isim genel olarak yönettiği takımlar sezona iyi başlar devre sonuna doğru büyük bir düşüş yaşanır. Sonrasında ise ya iyi toparlar ve başarı gelir yada kötü giden işler iyice sarpa sarar. Hücum futbolunu seven Yanal takımı hızlı oynatması ile meşhurdur. Bu sayede çok gol bulabilen takım aynı zamanda defansif zaaf göstermesine sebep olabiliyor. Yine de taraftarın gözüne hoş gelen bir futbol ortamı vaat ediyor. Takımın hala eksikleri var. Basında sıkça konusu edilen Cardozo'ya olan ilgi artık sır değil. Ancak Avrupa'ya katılamayan bir takımın o yaşta ki ve o bedelde ki bir oyuncuyu almak risk değil midir? Futbol açısından bakacak olursak kesinlikle yararlı olur. Üstelik Webo ve Sow'a da derinlik katar.

Çıkacak karar her ne olursa olsun taraftar bu sene hop oturup hop kalkacağı bir sezon izleyecek. Hocanın sözleşme uzunluğu ise başka bir soru işareti. Basının dedikodularına göre seneye takımın başına Almanya'nın Dünya kupası sıralamasına göre Löw'ün ayrılması durumunda takımın başına getirebilmek için bir sezonluk bir anlaşma yapmak istediler.

SLAVEN BİLİC BEŞİKTAŞ'TA NE YAPAR ?



Elde ki verilere bakacak olursak 44 yaşında ki Hırvat hoca kariyerinde ki en önemli başarısı ülkesinin Milli takımı ile bizim yarı final oynadığımız 2008'de ki çeyrek final başarısı. Turnuva sonrası takımın başında kalan Bilic giderek düşen bir kariyer yaptı. Önce 2010 dünya kupasına gidemedi. Ardında 2012 Avrupa şampiyonasına ise ancak Türkiye'yi Play-offlar sonunda eleyebilerek katılabildiler. Ukrayna Polonya ortaklığında ki organizasyonda ise kötü kura sonucu gruptan çıkamayarak elendiler. Senenin yarısında çalışmadığı Milli takım hocalığını bırakıp Rusya'nın köklü kulüplerinden Lokomotiv Moskova ile anlaşmıştır. Moskova kulübünün tarihinde ki en kötü derece olan 9. Sırada bitirince kulüp ile yolları 18 Haziranda ayrıldı.

Hikayenin bizi ilgilendiren kısmına bakacak olursak eğer. Beşiktaş'ın kongre sonrası ilk tercihi herkesin bildiği üzere Kayseri'nin hocası Prosinecki'ydi. Ancak Önder Özen gerek yöneticilik işinde yeni olması gerekse net bir şekilde tercihlerinin Prosinecki olduğunu söylememesi nedeniyle anlaşma olmadı. Kayserispor'u ligin ikinci yarısında 15. Sırada aldığı takımı sezon sonunda üstelik önemli bir transfer yapmadan 5.sıraya taşıyabilmişti. Ülkeyi tanıyor olması da bir artıydı üstelik.

Yani benim tercihim de ilk olarak Prosinecki olurdu. Anlaşılan Beşiktaş yönetimi ve Önder Özen Prosinecki olmaması durumunda bir alternatif belirlememişlerdi. Bu yüzden Moskova'dan ayrılmasının üzerinden 10 gün geçmeden Bilic ile anlaşma imzaladılar. Basında yazılan Thomas Schaaf isimleri de dolaşıyordu ancak hayatı boyunca şehir dışında bile çalışmamış bir hocayı takımın başına getirmek hiç mantıklı değildi. Yani Bilic tercihi kötünün iyisi gibi duruyor. Ayrıca hocanın renkli kişiliği basına malzeme vermek için özel bir çaba sarf etmeye gerek kalmayacak demektir. Yani Beşiktaş ismi basında ne kadar yer alırsa takımın bilinirliliği oyuncuların motivasyonu anlamında fayda sağlar.

Oyun olarak Moskova takımını izlemediğim için ne oynatacağına dair bir fikrim yok. Ancak basın toplantısında ki İngilizcesini duyunca takımla iletişim anlamında sıkıntı yaşayacak gibi bir intiba uyandı. Futbolculuk kariyerinde 4 sene İngiltere'de oynayan bir oyuncudan daha akıcı bir İngilizce beklerdim. Rusya'da da benzer bir sıkıntı yaşamış olması muhtemel.
 Sonuç olarak azimli, hareketli, renkli bir hocaya kavuştuk ama bunlar takımın başarılı olması için yeterli mi hiç sanmıyorum. Takımın oyuncu kalitesini artırmak lazım. İlk yapılan transferlerden özellikle Antalya'lı Ömer ŞİŞMANOĞLU iyi bir isim ama 3. Kaleci olarak alınan gurbetçi kim? Kimse bilmiyor. Bir diğer transfer genç Kolombiya'lı defans oyuncusunu da tanıyan olduğunu sanmıyorum ama 4 senede 22 yaşında ki bir oyuncunun 100'ün üzerinde maç oynaması tatmin edici. Ayrıca gençler şampiyonasında ki en iyi defans ödülleri de umut vaat ediyor. Yine de Beşiktaş için daha garanti isimlere yönelmek daha mı akıllıca olurdu. Bir takımda böyle isimler olmasına karşı değilim burada parlatılacak bir oyuncu ileride takıma büyük maddi kaynak sağlayabilir. Ancak yönetim yeni hoca yeni stat yeni bu kadar yeniliği bir sezonda hazmetmek kolay olmayabilir.
Bu sene Beşiktaş'tan ümitliyim. Ancak henüz beklentilerimin yüzde 20'sini karşılayabildiler. Önlerinde epey yol var. Bakalım önümüzde ki günler neler getirecek.

Sırada Ersun YANAL Fenerbahçe'de ne yapar?