27 Aralık 2014 Cumartesi

ATLETİCO MADRİD SEMİH KAYA'YA TALİP Mİ?



Zaman zaman ülkemizde gereksiz yere abartılan yerli oyuncular vardır. Yakın zamandan Semih KAYA bence bu isimlere verilebilecek en önemli örnek. Daha eskilerden Mehmet TOPUZ veya Özer HURMACI'YI bu isimlere örnek diğer isimler. Çalıştıkları menajerlerin kalitesi ve de arkadaşa çevresinin genişliğiyle basında sözleşmelerinin sonlarına doğru ya da sözleşmelerinden memnun olmayan daha iyi bir maaş için sezon ortalarında İnter, A.Madrid vb. takımlar Semih'i izliyor diye haberler çıkartırlar. Bazılarına gerçekten talip vardır ancak bu oran o kadar düşük ki haberleri okur okumaz yalan haberdir deseniz çok bir şey kaçırmış olmazsınız.
Örnek olarak Semih'i ortaya koymamın en önemli sebebi hakkında son dönemde en çok yurt dışı kaynaklı transfer haberleri okuduğumuz isim olmasından kaynaklanıyor. Temmuz ayında sözleşme uzatan Semih performans olarak o kadar kötü ki hala bu haberlerin çıkması anlaşılır gibi değil. İlk kez 2008-2009 yılında forma giyen Semih genç yaşından dolayı herkeste bir umut oluşturmuştu. Hatta milli takım için bile gelecek 10 yılı kurtaracak oyuncu dendi. Bülent KORKMAZ gibi 27sinden sonra stoperliği öğrenen ama efsane olarak futbolu bırakan bir isimle bile karşılaştırıldı. Kendi kalesine attığı gollerden bahsetmiyorum. Ama ayakta duramaması, ikili mücadelelerde yerde kalan isim olması, hücuma katılmalarda ki zayıflığı, duran toplarda ki gol sayısının neredeyse sıfır olması, daha da eksikler sayılabilir ancak konunun özü belli. Stoper bölgesinde ilerleyen yaşına rağmen Godin ve Miranda gibi skor gücü forvetlerle yarışan, savunmada pozisyon bilgisi üst düzey, ikili mücadelelerde yıkılmayan isimler dururken üstelik geçen sene başında Demichelis gibi bir ismi sırf para kazanmak için hiç oynatmadan M.City'e gönderen Atletico'nun Semih'e talip olması çok da mantıklı durmuyor. İsterim ki Semih kendini geliştirsin ve Milli takıma da kendi kulübüne de başarıyla hizmet etsin ama yabancı sınırlamasının kalkmak üzere olduğu konuşulan ligimizde son oynanan Gençlerbirliği maçında da gördük ki forma şansı bulmak artık eskisi kadar kolay olmayacak.
Son olarak geçen sene altın sezonunu yaşayan Godin'in gol sayısını hatırlatayım. 51 maçta 8 gol atan Godin'e karşı, 41 maçta sadece 2 asist yapabilen Semih KAYA.

26 Aralık 2014 Cuma

FENERBAHÇE'NİN SORUNU NE ?



Eski bir atasözü derki "Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur." Bizde madem öyle testi kırılmamışken henüz çatlarken yol gösterelim dedim. Geçen senenin şampiyonu Fenerbahçe bu sezon başında sadece tek transfer yapmış onu da rakibi Beşiktaş'ın anlaşmak üzere olduğu Diego'yu Aziz YILDIRIM'IN klasik bir hamlesiyle değerinden fazla para vererek renklerine katmıştı. 90'larda Bu tür hamleler belki taraftar tarafından sevinçle karşılanırdı ancak artık o devir çoktan kapandı. Artık taraftarın ilk baktığı yapılan transferin ne kadar fayda sağladığıdır. Yoksa o takımın elinden almışsın bu takımın elinden almışsın bunlar en fazla 1 ay sonra unutuluyor. Bu şekilde transfer edilen ne Mehmet TOPUZ ne Diego takıma bir katkı vermediler. Aynı şekilde Alper'de o yoldan gidiyor.
Transfer döneminde sadece Diego ile yetinilmesi benim gibi takımda ki yaşlanmanın ve de sağ bek konusunda sezonun tamamını Gökhan'a emanet etmenin mantıklı olmadığını düşünenleri tedirgin etmişti. Ama Avrupa kupası olmayan ve Türkiye kupasında da gençlerle mücadele eden takım için tek kulvarda olması bu sorunu takım içinde çözebileceğini düşündürdü. Sezon başında ki Ersun YANAL olayından sonra Aziz YILDIRIM iyice tek adamlığını öne çıkartarak takımı daha evvel bu seviyelerde tecrübesi olmayan İsmail KARTAL'A emanet etti. Bu hamlenin altında iyiden iyiye takıma rahatça müdahale etme isteğinin yattığını anlamak zor değil. Basında takımda ki kaşar futbolcuların isteği ile gönderildiği söyleniyor ancak ben başkanın kişisel tatmini olarak görüyorum.
Geçen seneye göre maaşında ciddi bir azalma olan Sow, dünya kupası sebebiyle dinlenme şansı bulamayan Emenike'nin hazırlık kampına geç katılması, Kuyt'ın dünya kupasında olması takımı fiziksel olarak geriye götürdüğü muhakkak ancak Meireles'in de o kupada oynadığını ve takımda fizik performansının iyi durumda olduğu az sayıda ki futbolculardan birisi olduğunu da görüyoruz. Ama fizikten de öte Fenerbahçe'nin sorunu daha çok oyun aklı ile ilgili. İsmail KARTAL onca iyi niyetine karşın o kadar taktik anlamda eksik görünüyor ki. Bunu yaptığı oyuncu değişikliklerinde de anlamak mümkün. Oyunda Fenerbahçe öndeyse mutlaka önde ki 3'lüden bir tanesinin yerine Alper oyuna giriyor, maçın son dakikalarında ise oyuna giren isim Selçuk oluyor çıkan isim ise genelde Emre, yani oyun anlayışında ne Ersun YANAL kadar bir gözü karalık var. Ne de Aykut KOCAMAN kadar sakinlik iki tercihin arasında sıkışıp kalmış durumda.
Takımda en fazla para kazanan oyuncu sanırım Diego yıllık olarak 4-5 milyon avro arasında bir rakam alıyor. Ancak onun takıma bir türlü monte edememek canını sıkıyor olsa gerek ancak bunun için oyun yapısını ona uygun hale getirmeye hiç çalışmıyor. Aykut hoca döneminden bu yana 4-3-3 oynayan takım 6 senedir hala aynı sistemde. Ancak Diego ne orta üçlüde ne de ileri üçlüde oynaması mümkün değil. Ancak 4-3-1-2 veya çam ağacı denilen 4-3-2-1 sisteminde uç hattın gerisinde ki isim olabilir. Yani Alex'i gönderip ondan 2 sene sonra bir tık farklısını getirdik. Şimdi de nereye koysak da oynasa diye kendimizi yiyoruz. Neden transfer edildi diye sorsan eminim Aziz YILDIRIM bir sürü boş laf edecektir ama görünenden şüphe yok ki transferi tamamen hatalı.
Ligin ilk yarısı neredeyse bitmek üzere Fenerbahçe hala bir maçta rakibinin veya hakemin yardımı olmadan çok iyi oynayarak kazandı diyemiyorum. Belki Beşiktaş maçı istisna olabilir. Bunun yanında iyi oynarken puan kaybettiği Galatasaray maçı gibi maçlar da oldu. Takım geriye giderken rakiplerinin o kadar iyi olmaması bir avantaj oldu. Ama artık rakipler gelişti. Galatasaray yeni hocasıyla bambaşka bir havada artık puan kaybetmeleri daha da zor. Beşiktaş dersek olgunlaşarak büyüyorlar. Lider durumdalar ve önlerinde sadece Galatasaray maçı kaldı. Stat konusunda ki belirsizliklerini takımdaşlık ile dolduruyorlar. Yine de en büyük rakip yine Galatasaray olacaktır. Türkiye ligi için Beşiktaş ve Galatasaray'ı geçmek yeterli olacaktır ancak hedefi bu kadar düşük tutmak takımı Türkiye sınırları içinde bırakır. Ne yazık ki Aziz YILDIRIM zihniyeti ülke sınırları içinde kalmaya mahkum.
Bu yazıyı dün yazmaya başlamıştım ki Aziz Beyin yeni saçmalamaları geldi. Tek tek bütün söylediklerine cevap verilebilir. Çünkü saçmalıyor. İlk olarak İsmail KARTAL'IN Türkiye kupası için gidebileceğimiz yere kadar gideceğiz açıklamasına gelen tepkiler sonrasında durumu kurtarmaya çalıştı ve dedi ki bu kupadan bir gelir elde edemiyoruz o yüzden biz bunu önemsemiyoruz dedi. Fenerbahçe kulübü ticarethane değildir. O yüzden yaptığı her işi kar amacıyla yapmaz. O yüzdendir ki amatör branşlara bu kadar yatırım yapmayla övünür başkan müsveddesi. Kendisini tekzip eden bir açıklama olmuş.
Öte yandan yorumculara giydirmiş. Televizyondan oturdukları yerden para kazanıyorlar gibi kahve ortamında ki bir muhabbetten kesitler sunmuş. Ve Ali ECE'YE giydirmiş. Düşünün koskoca Fenerbahçe başkanı bir yorumcunun söylediklerinden memnun olmadığı belirtecek kadar söylediklerinden rahatsız oluyor. Tam anlamıyla içler acısı bir durum. Bu kulübün bir futbol direktörü olsa hiç değilse onu bu konularla muhatap edebilirlerdi. Ama forma tanıtımını bile kendileri yapan bir başkandan bu kadar kurumsallık beklemek biraz fazla sanırım. Keşke Fikret ORMAN'I örnek alsalar.
Son olarak da Emenike'yi satmayacağız açıklaması var ki tam komedi. Geldiğinden bu yana doğru dürüst top oynamayan Emenike'ye 10 milyonluk bir teklif var ama göndermeyeceğim diyor. Eğer doğruysa ki bence doğru değil. O paraya ben Emenike'yi hediye paketi yapıp öyle yollarım. Bu kadar fizik üstünlüğü ile oynayan o fiziğine de bu sene bakmayan Emenike ne pas verebiliyor ne de mücadele ediyor. Ve sen yollamam diyorsan senin yöneticiliğini sorgulama zamanı geldi de geçiyor.
Başta ki soruya dönelim Fenerbahçe'nin sorunu ne ?
Cevap basit AZİZ YILDIRIM...
Bu sorunu çözebilecek kişi yakın zamanda gözükmüyor. O yüzden tüm Fenerbahçelilere Aziz YILDIRIM'IN izin verdiği kadar başarı ve mutluluk var. Daha fazlası değil.

18 Aralık 2014 Perşembe

LİVERPOOL'UN YENİ SEZON YAPILANAMAMASI



Steven GERARD kariyerinin en iyi dönemlerinde kendisine gerek ülke içinde gerekse ülke dışından gelen teklifleri bayrak adam olma arzusundan çokça da manevi sebeplerden reddettiğinde herkes yanlış karar verdiğini düşünüyordu. Gerard'ın o dönemde ki en büyük amacı Premier Ligi kazanmaktı. Geçen seneye kadar o amacına hiç yaklaşamamıştı ancak İstanbul'da ki efsane final sonunda evine götürebileceği UEFA kupasından sonra bir de Şampiyonlar Ligi kupası olmuştu. Ama aklı hep lig şampiyonluğundaydı.
Neyse fazla uzatmayalım. 34 yaşında ki Gerard geçen sene Suarez'in taşıdığı takımda iyi bir performans verdi ancak şampiyonluğa giden son maçlarda Chelsea karşısında hayatının hatasını yaptı ve geri pası verirken ayağı kaydı. O topu takip eden Demba ba golünü attı ve Liverpool City'nin arkasında kalarak şampiyonluğu kaçırdı. Suarez'in rekor bir ücretle 85 milyon Avro karşılığında Barça'nın yolunu tutmasıyla Liverpool'un özellikle forvet mevkisinde bir yapılanmaya gitmesi gerekti. Elde edilen bonservisin miktarı ufak çaplı bir takım kurmaya yetecek kadar vardı. Ancak bu para öyle çarçur edildi ki akıl sır ermez.
26 yaşında ki Lallana'yı Southampton'dan 31 milyon Avro vererek transfer ettiler ki 26 yaşında ki bir adama nasıl o para verilir anlamak mümkün değil. Kaldı ki geride kalan dönemde etkili olduğunu söylemek mümkün değil. Yine Southampton'dan stoper Lovren'e 25 milyon avro verdiler ki henüz 29 yaşında olan ve geçen sene iyi bir sezon geçiren Agger'i neden yolladılar da bu riske girdiler bilmiyorum. Agger şu anda ülkesinde Brandby takımında oynuyor.
Daha önce İnter ve City'nin denediği ama psikolojik sorunları nedeniyle olmayacağı belli olan Balotelli'ye 20 milyon avro vererek Milan'ı zengin etmekten başka bir işe yaramayan hamle için ise söyleyecek söz yok.
Yine de haklarını yemeyelim arada iyi hamleleri de oldu.
 Mesela geçen sene Avrupa Kupasında final oynayan Benfica'nın sağ açığında oynayan Markovic henüz 20 yaşında iyi bir transfer ancak verilen 25 milyon avro aşırı fazla, aynı şekilde Sevilla'nın sol beki Moreno için verilen 18 milyon avro fazladan da öte. Bir sol bek için bu kadar yüksek bonservis vermek için o bekin Roberto CARLOS olması lazım. Son olarak da Leverkusen'den alınan Emre CAN için verilen 12 milyon avro yüksek ama iyi bir hamle olabilir.
Ntvspor yorumcusu Ali ECE'NİN de dediği gibi Liverpool'un elinde Suarez gibi bir Samsung S 5 telefon vardı ve iyi bir fiyata sattı ancak yerine ala ala iki tane fax makinesi, 2 tane fotoğraf makinesi ve bir dolu ileride işe yaraması umulan mikro çip aldı.
Ligde ki durumları malum orta halli bir takım gibi mücadele ediyorlar. 21 puanla 11.sıradalar. son olarak deplasmanda United'a kaybeden Liverpool daha önce de evinde Chelsea ve yine deplasmanda M.City'e kaybetmişti.
Yazıyı yazmadan önce henüz Uefa kuraları çekilmemişti. Ama şimdi Beşiktaş'ın rakibi olarak değerlendirmek gerekir. Şampiyonlar liginde Real Madrid ve Basel ile çekiştikleri grupta Basel'e iki maçta da üstünlük kuramayarak 3.olarak Avrupa kupasına geçtiler. Beşiktaş'ın bence iki maçta da şansı var. Üstelik ilk maçın deplasmanda oynanacak olması bizim için iyi. Ben 19 şubatta oynanacak ilk maçtan da turdan da ümitliyim. Tabii Beşiktaş'ın bu performansını sürdürmesi durumunda geçerli bu söylediklerim.
Demirören döneminde Ertuğrul SAĞLAM'LA alınan 8-0'lık yenilgi hala hatırlarda ancak o maçla şimdi arasında dünyalar kadar fark var. Tek benzerlik Gerard ve Serdar KURTULUŞ hala aynı takımdalar. Onlarında oynayacağı şüpheli.
Eskiden İngiliz takımları ligde ki durumlarını daha üstün gördüklerinden özellikle Uefa maçlarında rotasyona giderlerdi. Ancak Uefa'nın aldığı kararla artık son Uefa şampiyonu direkt olarak Şampiyonlar ligine katılım hakkı elde ettiklerinden işleri kötü giden büyük takımlar bu bilet için kupayı ciddiye alacaklardır. Yine de Beşiktaş'ın Liverpool'un elinde kalan son umudu da alacağına inanıyorum.