17 Şubat 2012 Cuma

TRABZONSPOR’UN İNTİHARI


        Maçtan önce ki yazıda da söylemiştim. Şu haddini bilmez PSV ye haddini bildirmek lazım diye ama Allah ne verdiyse saldırmamak lazım da demiştim. ( Yazılarda ben demiştim demeye erken başladık bakalım hayırlısı ) Maça tam manasıyla Trabzonspor gibi başladık hızlı, deli dolu ve organizasyonsuz.

           Burak ayağına gelen ilk topu ve daha sonra gelecek olanları da başka alternatif var mı diye bakmaksızın kaleye gönderdi kimi kalecinin kucağına kimi dağlara taşlara. (Burak demişken bu adam ligde 27 ve daha fazlası gol atmış olabilir ama oynadığı hiçbir kulüpte Avrupa maçlarında gol atamamış olması neyin göstergesi olabilir acaba? Toplam da Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor’da 20ye yakın maç oynayıp hiç gol atamamış.) PSV ise rakip sahada önce bir neye uğradığını şaşırdı ancak hemen toparlandı ilk golde beceri ile uzaktan ikinci golde ise defansın boşluğunu iyi değerlendirip fırsatçılık ile 2 farklı öne geçti. Olcan bireysel çabası ve PSV savunmasının dağınıklığını iyi değerlendirdi ve umutları tazeledi. Ama maçın devamında ki etkisiz oyunuyla kendisinden daha fazlasını bekleyenleri ise hayal kırıklığına uğrattı.

        Trabzonspor’u tek tek değerlendirmek istemesem de biri iki oyuncu hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Halil Altıntop sene başında Eskişehir ile araların bozulmasını göze alınarak transfer edildi ama sene başından bu yana ne bir hücum performansı gösterebildi nede defansif. Aslında onu benzettiğim bir futbolcu var Dirk Kuyt. Tam onu yapısında bir adam yalnız o daha golcü bir oyuncu bizimki ise bildiğin Kuyt’ın Türkiye versiyonu daha az gol daha az asist yapar türünden bu haliyle ve oynadığı bu mevki ile başarılı olması çok ama çok zor adamın elinden gelen bu belli ki Trabzonspor bile bir gömlek büyük geliyor. Diğer isim ise Serkan Balcı ben bu adama takmış durumdayım sanki defansif bek oynamak için çok kısa bazen bu eksikliğini koşularıyla kapatıyor ama yine de yeterli değil. Dün ise Zokora’nın yokluğunda orta sahada görev yaptı ama yine ne yapacağına karar veremez haldeydi. Kafasındakilerle ayaklarının yaptıkları apayrı şeylerdi. Hele ki 2. Yarıda bir pozisyonda sol taraftan içeri girdi savunma dengesiz yakalanmıştı içeride Burak veya Halil’e pas atabilirdi ancak o rakibini geçip vurmayı düşündü ayağından topu fazla açınca çok uygun bir fırsatı boşa çevirmiş oldu.

         Artık buradan sonra turun geleceğini sanmıyorum. Büyük bir futbol mucizesi olmazsa Trabzonspor artık lige döner ve playoff için avantajlı bir yer kapmaya çalışır. Bunu da başaracak güçte ama Avrupa’dan bu kadar basit gollerle elenmek çok üzücü.

Ayrıca bu maçı açık kanallar da yayınlamayanlara da bravo demek lazım böyle maçlarla daha çok abone sahibi olabileceklerini mi sanıyorlar acaba. Azerbaycan kanalı dururken niye size para verip izleyeyim ki…

          Gecenin diğer Türkleri içeren maçlarında deplasmanda Lazio’yu geri düşmesine rağmen 1-3 yenen A.Madrid tur kapısını ardına kadar açtı ve Beşiktaş’a rakibin benim mesajı yolladı. Arda için zor bir eşleşme olacak ilk senesinde kendi ülkesinden bir takıma karşı oynayacak Allah’tan rakip Galatasaray değil. Dünkü maçta son 20 dakika Diego’nun yerine oynamış. İngiltere’de ise Stoke deplasmanında Valencia kafasına aldığı darbeden sonra ilk maçına çıkan Mehmet Topal’ın olağanüstü golüyle evine çok avantajlı bir skorla döndü( İzleme şansı olanlar kaçırmasın çok güzel vurmuş ters 90a).


  Stoke City’nin taç kullanırken kenardan havlu desteği alması U.Emery’nin haklı tepkisi ile karşılaştı. Tamam uzun taç atıyor ileride Crouch ile etkili olmaya çalışabilirsin ama dışarıdan destek almak çok etik gelmiyor bana üstelik deplasman maçlarında ise formanın altına havlu diktirip topu öyle kurulamaları tam çocukluk zaten “İngiltere’de toplasan 5-6 takım top oynuyor gerisi güreş rugby karması bir şey oynuyorlar” demişti şahsın biri haksız da değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder