8 Ekim 2012 Pazartesi

3 DERBİ 3 YORUM



     Oynanış sırasına göre Fenerbahçe Beşiktaş, Barça R.Madrid ve Milan İnter maçlarıyla ilgili kısa yorumlar.

FENERBAHÇE – BEŞİKTAŞ

Bu hafta derbi haftası olarak oldukça bereketli bir haftaydı. Ancak ben sadece bu 3’ünü takip etme şansı bulabildim. İlk maç olarak Avrupa’dan moralli dönen Fenerbahçe evinde 2 haftadır içerde dışarıda mağlup olan Beşiktaş’ı ağırladı. Alex ayrıldıktan sonra mücadele gücü sadece Alex’in yokluğuna bağlanamayacak ölçüde artan Fenerbahçe çok iyi başlamadığı maçı 3-0 kazanmayı bildi. Maç öncesi sürprizi pek sevmeyen Aykut’un son maçta ki kadroyu sahaya sürmesini bekliyorduk ki Yobo Bekir değişikliği hariç aynı kadroyu sürdü. Beşiktaş ise geçen hafta komik goller sıralamasına girebilecek bir gole sebebiyet veren Uğur Boral’ı sol bek yerine sol açık oynatarak bir değişiklik yapmıştı. Bunun sebebi de Samet Hoca’nın maç öncesi dediği gibi Kuyt’ı durdurmaktı. Kadıköy’e gelirken amaç Fener’i durdurmak olan bir takımın buradan istediğini alarak çıkması çok kolay değil. Nitekim önde oynamayı seven ancak o kalitede olmayan Uğur yapabileceklerinden fazlasını denemeye kalkınca hem hücumda aksadı. Hem de savunmaya yardım edemedi. Karşısında daha fizikli Olcay’ı bekleyen Gökhan tanıdığı bildiği Uğur’u bulunca kariyer maçını oynayıp 2 gol attı. Takımın hücum gücü Fernandes’le kısıtlı olunca onu durduran veya yavaşlatan her takım bir şekilde Beşiktaş’ı kısıtlamayı başarıyor. Bireysel olarak Caner ve Gökhan iki maçtır çok iyi oynuyorlar. Özellikle Caner kendine güven duyunca daha faydalı oluyor. Nihayet aradığı sorumluluğu bu sene verdiler. İyi kullanmak ve bir daha o döneme dönmemek kendi elinde Gökhan ise nerdeyse 1 sezondur idare ediyordu artık bir şeyler vermeye başladı.
      Hakem konusuna gelince Fenerbahçe’nin Avrupa maçından sonra yazdığım yazıda hakemin çaylak olduğunu ve hata yapmaya çok müsait olduğunu yazmıştım. Dün maçı izlerken ne kadar haklı olduğumu tekrar gördüm. Maç 0-0 iken Necip’e Yobo tarafından yapılan yay çizgisinde net bir faulü görmemesi mümkün değil. Aynı şekilde Kuyt’ın Necip’in burnuna yaptığı müdahaleyi de es geçmemesi gerekirdi. Kırmızı kartta haklı da olsa kart öncesi Beşiktaş’ın topu kapmasını engellemesi affedilmeyecek bir hata oldu. Yada kırmızı sonrası Toroman’ı atmaması yada Ersan’ın Sow’u arkadan sarılmasına ve de kendisine abartılı itirazına ses çıkaramaması da kendisine ne kadar kaybettiğini gösterdi. Velhasıl bu maç ona fazla geldi. Bütün maçları Fırat Aydınus yönetemiyor mu ? : ) yönetse ne güzel olurdu.
       Tekrar Alex muhabbetine dönmek istemiyorum ancak takım onsun şimdilik daha iyi duruyor. İleride ne olur söylemek zor. Ancak şimdilik kadro genişliği de futbolcuların vücut dili de bu durumdan memnun gibi gözüküyor. Şimdi Aykut hocanın yapması gereken bu yapıyı bozmadan Krasic gibi Stoch gibi isimleri bu yapının bir şekilde içinde kalmasını sağlamak. 11 oyuncusu olmalarını beklemiyorum ama rotasyonda mutlaka süre almaları lazım. Beşiktaş  içinse kurtuluş reçetesi yazmak kolay değil. Ben Querasma’dan bir şekilde faydalanmalılar diyenlerden değilim. Sonuçta bu bir disiplin uygulaması yönetim parasını verse de oynatmayabilir. Ama yapılan Escude gibi Uğur Boral gibi Mc Gregor gibi yaşça geçkin ve gençleşme vaadinde bulunan bir takıma yakışmayacak transferler söylenen felsefe ile yapılan icraatın uyuşmadığını açık şekilde ortaya koyuyor.
 BARCELONA – REAL MADRİD

    Bizim mütevazi derbiden maç 3-0 olunca bu maça yetişmek için erken kaçtım. Yanlış anlaşılmasın maçı stattan izlemiyordum ama evde de değildim. Her neyse eve girmemle Ronaldo’nun golünü görmem bir oldu. O yüzden gol öncesi nasıl bir oyun vardı izleyemedim. Ancak Ronaldo üst üste Barça’ya gol attığı bu 6. Maç olması lazım. Adam durdurulamıyor. Sonra Barça bildiğimiz düzeni dışında bir baskıyla oynamaya başladı. Ronaldo’nun golünde adamını kaçıran Alves sakatlığı sebebiyle yerini genç Montoya’ya bırakınca ne yalan söyleyeyim maçın Real’e iyice döneceğini düşünüyordum. Ancak Pepe anti futbola kendini o kadar kaptırmıştı ki altı pasta Xavi ile kafa topu mücadelesinde rakibinin üstüne çıkmaktan topa vurmayı bile düşünmedi. Boşta kalan topu Messi kaleye göndermekten tereddüt etmedi. Sonra maç çirkinleşmeye Real yine sahasına hapsolmaya başladı. Sonrası ise Barça’nın bu sene hakemlerden yararlanma alışkanlığını sergilemeye çalıştılar. Önce Fabregas sonrasında ise İniesta göz göre göre hakemi aldatmaya çalıştılar. Özellikle ikinci yarıda ki İniesta Pepe pozisyonunda kendini yere atan iniesta’ya sarı kart verilmemesi hakemin ne kadar etki altında kaldığını gösteriyor diyecektim ki. Ceza sahasında Mesut’un çalımına çelme ile karşılık veren Barça defansına devam dedikten sonra anladım ki bu sene Barça’nın hakem şansı oldukça yüksek. Sonrasında ise ortaya Messi diye bir adam çıktı. Benzer bir noktadan iki dakika önce Ronaldo kullandığı frikikte baraja takılırken Messi 30 metreden kullandığı frikikte topu çıkması imkansız bir yere yolladı. Maç iyice Barça’ya dönmüştü artık. Ama Mesut harika bir zamanlama ile gönderdiği ara pasta Ronaldo kaleci ile karşı karşıya kaldı ve kendisi için kolay olanı yapıp maça yeniden denge getirdi. Kalabalık çıktığı her pozisyonda ya gol bulan yada gollük bir tehlike oluşturan Real’in özgüveni yerine geldi. Daha kalabalık çıkıp rakibi tehdit etseler de aradıkları galibiyet golünü bulamadılar. Arada ki puan farkı 8 olarak kaldı. Bu maçtan sonra Barça bir düşüş yaşar mı söylemek zor ama Real hala geçen sene ki formunun çok uzağında. Yeni transfer L.Modirc hala kadroya girebilmiş değil. Nitekim akşam oyuna sonradan giren isim Kaka oldu. Di Maria geçen seneden daha iyi gözükse de forvet konusunda çok gerideler. Higuen yedek olmayı kabullenmiş ancak Benzama o isim olmadı bir türlü. Bir Falcao hamlesi takımı 5 sene taşır ancak bu şimdilik Menajerlik oyunu için geçerli bir transfer gibi duruyor.  Maçtan sonra oynan A.Madrid Malaga maçı da en az bu maç kadar keyif verdi. Emre, Arda ve Falcao’yu aynı anda izlemek keyifliydi. Maçı son dakikada tartışmalı bir golle Madrid kazandı ve liderle aynı puana geldi. Bu sene anlaşılan lig mücadelesi çok daha keyfili olacak.
 MİLAN – İNTER
       Son birkaç senedir geri planda kalan ve elinde ki yıldız oyuncuları birer birer kaybeden İtalya liginin takımların durumu ne olursa olsun satabilecekleri tek doğru düzgün rekabet bu iki takım arasında nitekim dün oynanan ve Barça Real maçının gölgesinde kalan müsabakada gülen taraf henüz 5 dakikada Samuel ile golü bulan ve onu canı pahasına koruyan İnter oldu. Eskiden olsa kaliteli ayaklarla kapanan ve 10 kişi oynayan İnter’i açabilecek yolları bulabilen Milan ise bir iki karambol ve uzaktan şut harici pozisyon bulamadı. Kalesinde ki değişikliğe anlam veremediğim İnter’de yeni kaleci Handanovic harika bir oyun çıkardı. İnter eski görüntüsünden çok uzakta ama başlarında başarıya aç ve hırslı bir antrenör var. Milan ise bir nevi Beşiktaş sendromu yaşıyor. Takımı küçülteceğim derken olan performansı da gösterememesine sebep oluyorlar. Muhtemel bir hoca değişikliği yaşayabilirler. İtalyan hakemleri oldum olası beğenmişimdir. Dün son dakikalarda Samuel’in müdahalesi ile kendisini yere bırak Robinho’ya penaltı çalmayan hakemi de içten içe tebrik etti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder