13 Nisan 2012 Cuma

EVDE MAÇ KEYFİ

           Bu hafta içi gerçekten çok güzel maçlar vardı. Ve bunların çoğunu açık kanaldan yayınlanması ayrı bir keyif oldu benim için. Salı günü kupa maçında İstanbul’da Eskişehir son hafta kümede kalan Antalya’yı 3-0 gibi net bir skorla geçti ve arada ki kalite farkını çok net ortaya koydu. Ayrıca bu maçta iki gol atan Erkan Zengin isimli eski Beşiktaşlı şahsın hem bu maçta attığı goller görülmeye değer, hem de Fenerbahçe maçında Eskişehir’in attığı golden önce Gökhan Gönül’e attığı çalım görülmeye değer. Yurt dışında yetişen Erkan büyük takımların geniş kadrosunda yer almayı en az Mehmet topuz kadar yada Caner kadar hak ediyor diye düşünüyorum.
        Çarşamba günü ise tam manasıyla futbol şöleni vardı. Önce izleyebilenler Ligtv’de G.Saray-F.Bahçe basketbol derbisini izledi. Ben maçı kaybedeceğimize olan güvenim sebebiyle maçı izlemeye gitmedim.
       Sonra ise asıl şölen başladı. Yemek öncesi aperatif gibi kupa maçında F.Bahçe Kayseri maçını izledik. Atv sağ olsun yayınladı. Kayseri daha istekli ve tam kadro olmanın faydasıyla iki farklı öne geçti ancak 2. Golün hemen ardından yediği golle istediği rahatlığa bir türlü kavuşamadı. İki takımın da kalecileri kötü bir gün geçirdi desek yanlış olmaz. Ayrıca F.Bahçe iki maçtır savunmadan pas yaparak çıkacağım ısrarının bedelini çok basit goller yiyerek ödedi. Önünde ki bu zorlu periyotta bu hatalar artık kaldırılmaz. Ayrıca uzun süre sonra takıma dönen Semih’i izlemek iyi geldi. Forvet hattı için ise Dia bu takımın kesinlikle oyuncusu değil. Stoch ise bir öyle bir böyle onunda bir istikrara kavuşması şart Caner’de artık sadece sol açık oynuyorsa oynasın yoksa hiç oynamasın daha iyi Mehmet Topuz’a ise hiçbir şey demiyorum. Allah’ından bulsun: ) Kayseri ellerine kadar gelen turu son saniye golüyle kayıp gitmesini izledi. Shota hep takdir ettiğim bir hoca olmuştur. Umarım onu bu ligde daha uzun süre izleriz. Birde Kayseri’nin yıldızı kesinlikle Amrabat soytarısı değil J.Traosi’dir. en az onun kadar teknik, onun kadar topsuz oyunda var ve ondan çok daha iyi bir ahlakı var gibi duruyor. Hiç değilse saha içinde.

           Bu maçı bitirdikten son( hadi itiraf edeyim maça ara ara baktım. Asıl maç Trt2deydi.) B.Dortmund-B.Münih maçını izledim. Lig lideri Dortmund en yakın takipçisi Bayern’i tek golle geçerek farkı 6’ya çıkardı. Son 4 hafta ve 6 puan fark bundan iyisi Şam’da kayısı: ) Şampiyonlar Ligind önüne geleni deviren Bayern Almanya liginde de nispeten ufak takımlara 7 tane atması ile meşhur. Ancak Dortmund’da nasıl bir ciğer varsa inanılmaz oynadılar. Bence Avrupa’nın açık ara en iyi taraftarına sahip takımın hocası ile kurduğu ilişkiye hayran olmamak elde değil. Maça gelince maç boyu çok iyi oynayan Dortmund emeğinin karşılığını Levandowski’nin topuğuyla aldı. Ama 77’de gelen bu golden 5 dk sonra Robben aklını kullanarak ve de kalecinin hatalı çıkışını kullanarak bir penaltı kazandırdı. Topun başına geçen Robben berbat bir vuruşla topu kaleciye nişanladı. Maç daha lezzetli olabilir mi acaba diye düşünürken 85’te bu sefer Dortmund savunması topu kendi kalesine göndermek üzere iken top direğe vurdu ve altı pasta topla buluşan Robben zor olanı yaptı ve topu tribünün üst katlarına doğru yolladı. Maçı kazanan Dortmund’du maçın adamı kesinlikle Robben beraberlik halinde 115lira kazanacak arkadaş da Robben’e sevgilerini yolluyor. : )
             Bu maçı da bitirdikten sonra artık tatlı yeme vakti geldi. Ntvspor’u açan futbol severler bu kez İspanya’da Türk derbisi izleme şansı buldu. A.Madrid evinde R.Madrid’i ağırladı. Maça çok da iyi başlamayan Madrid R7’nin ayağından nefis bir frikik ile öne geçti. İkinci yarı ev sahibi Falcao ile beraberliği bulsa da özel adam R7 yine sahne aldı ve takımını yine öne geçirdi. Formsuz Benzama’nın yerine giren Higuen’e yapılan penaltı ise maçı bitirdi. O penaltı Türkiye’de çalınır mıydı ondan emin değilim ya neyse. Gecenin kapanışını ise genç yetenek Calleon yaptı.  Tek satır Falcao için söylemek istiyorum. Adam gol atmak için ne kadar iştahlı ve o boyla harika kafa vuruşu yapıyor tebrik etmek lazım. Arda’nın oyunu ile ilgili yorum yapmak zor burada kinden o kadar farklı bir görev yapıyor ki. Mesut Real’de yarı sahadan geri gelmezken Arda bekini aut çizgisine kadar kovalaması gerekiyor. Bu da onun hücum hattında yapabileceklerini çok ama çok kısıtlıyor. Değişmesi ve de gelişmesi dileği ile…
         Perşembe akşamı ise maraton 18.30’da Kastamonu-Bolu maçı ile başladı. Maç başa baş geçse de Karabük gerek yabancı oyuncu avantajı ile ağırlığını maç boyu hissettirdi. Maçı sonlarına doğru kazandığı penaltıyı değerlendiremese de 86 da İlhan Parlak’ın attığı güzel kafa golüyle maçı ve turu almayı başardı. Aynı anda arada Ligtv’den Efes Beşiktaş maçına da baktım izlenesi bir maç olmuş. Beşiktaş bu sene herkesi yanıltmaya devam ediyor. Kupada son çeyrek final maçı en çok çekişme beklenen maçı olması gerekiyordu ancak Sivas’ın isteksiz ve mücadeleden yoksun oyununa Bursa sert karşılık verdi. Maçı 4-1 alan Bursa Eskişehir’in rakibi oldu. Gece iki ispanya ligi maçı da vardı ama bahsedilebilecek tek maç bu sene düşmemeye oynayan Villareal’in Malaga önünde 80 de 0-1 geride iken bir penaltı kırmıza kart ile önce beraberliği yakalaması ve de sonrasında 90+4’de de galibiyet golünü bulmasıydı. Düşme hattında derin bir nefes alan Villareal’in düşmesini hiç istemem.
            Böyle yoğun geçen hafta içleri biz spor ve futbol severler için rüya gibi olsa da tv başında sürekli futbol izleyen birileri ile yaşayan bayanlar içinde kabus olsa gerek. Herkese hayırlı cumalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder