2 Nisan 2012 Pazartesi

BECERİKSİZ YETENEKSİZE KARŞI

                   Akşam maçtan önce tahminimi sorsanız önceki başlıktan da anlaşılacağı üzere berabere biteceğini düşünüyordum. Bunun sebebi ise Fenerbahçe’nin deplasman performansının son 2 ayda içler acısı olması ve Trabzonspor’un geçen sene ki gücünden çeşitli sebeplerle fersah fersah uzak olmasıydı.

                 Maç başladıktan sonra ise görüntü biraz değişti. Trabzon anlamsız şekilde oyuna rölantide başladı. Baskı kurmak yada erken bir gol bulmak gibi bir niyeti yoktu. Şüphesiz bunda Caner’in etkili oyunu ve Trabzon için çok önemli bir adam olan ve yedeği bulunmayan Zokora’nın olmayışının da katkısı oldukça fazladır.

                  Oyun Fenerbahçe yarı sahasında oynansa da başta yetenek fakiri Mehmet Topuz olmak üzere Cristian ve Alex ile etkili pozisyonlar buldu. Hatta Alex’in pozisyonu bomboştu ve top üst direkten döndü. Maç tam Alex’in istediği gibi gidiyordu. Herkes yavaş tempo ile oynuyor ve genç Aykut onu marke etmekte çok zorlanıyordu. Fenerbahçe aradığı golü Baroni ile buldu. Bu pozisyonda hakem Fırat Aydınus’u tebrik etmemek elde değil. Yardımcı hakem Caner’in topukla attığı pas sonrasında ofsayt olan Sow’un topa dokunup dokunmamasına bakmaksızın refleks olarak bayrak kaldırdı. Ancak Baroni’nin koşusunu görünce hemen indirip oyuna devam ettirdi. Bu bayrağa aldanan savunma oyuncusundan kurtulan Baroni’de kendinden beklenmeyecek şekilde güzel bir aşırtma ile takımı bu zorlu deplasmanda öne geçirdi. Sonrası ise tam bir kara komedi takımı geride olan Trabzonlular destek vermek ve baskı oluşturmak yerine maçın başından beri yaptıkları gibi sadece küfür ettiler sahaya bir şeyler fırlattılar. Gördüklerimden bazıları sayısız çakmak, bozuk para, bir çift ayakkabı, plastik içi dolu su bardakları ve Volkan’ın götürüp hakeme teslim ettiği ÇAKI, ve de dakikalar İstanbul’u gösterdiğinde (34) atılan sayısız atlet.

                          Trabzon’da 6 sene bulunmuş biri olarak psikolojilerini anlıyorum ama anlam vermek mümkün değil. Bir kez aralarında Fenerbahçe maçı izlemişliğim vardır. Gözümün önünde cebinde ki bozuk paraları deplasman seyircisine fırlatan adam( o zamanlarda deplasmana seyirci geliyordu.) sonra kağıt para çıkarıp su satın aldı. O suyu da fırlattı yetmedi sucunun verdiği bozuk paraları da fırlattı. Öyle bir sevgi vardır Trabzon’da Fener’e karşı. Gol sevinci sırasında ne sebepten gördüğünü kameraların yakalayamadığı Caner bu sarı kartla bir çuval işi berbat etmeyi becerdi. Çünkü sakınarak oynamayı bilmeyen Caner hemen sonra iki tane ciddi faul yaparak güvenilmeyecek bir adam olduğunu gösterdi. Galatasaray maçında takımı geri çektiği için ağır eleştirilere maruz kalan Aykut bu sefer Caner’i Stoch ile değiştirdi. Oyunda zaten Alex’i olan Fenerbahçe birde geri dönme konusunda çok istekli olmayan Stoch’u kaldıramadı. Emre olmayınca top yapma konusunda her maç en az bir tane ölümcül hata yapan Selçuk’a kalan Fener top tutacak adam konusunda ciddi sıkıntı yaşadı. İleride çok ama çok etkisiz olan Sow’da bu kötü tabloya eklenince maç giderek yetenek yoksunu Trabzon’a döndü. Bütün bunlara rağmen Trabzon intihara meyilli olduğunu göstererek orta sahayı hepten boşladı ve Allah ne verdiyse hücuma kalktı. Böyle bir pozisyonda hızlı atağa çıkan Fener Baroni ve Sow ile birlikte defansta tek kalan Mustafa’yı yakaladı. Ancak çok kötü bir tercih yapan Baroni defans üstüne gelmeden topu Sow’a atmaya çalıştı onu da arkasına atınca 2 ye 1 pozisyon heba oldu ve önde oynamaktan başka çaresi kalmayan Trabzon Fener’in başka bir saatli bombası Bekir’in büyük hatası ve son vuruşta kendisinden beklenmeyecek derece iyi bir şut çıkaran Burak ile beraberliği yakaladı. Maç öyle anlamsız bir hale geldi ki Trabzon gol arıyor Fenerbahçe ikram üzerine ikram yapıyordu.
               Maçı boş verip sonuna gidersek Aykut ne kadar iyi mücadele ettiklerinden ve 3 toplarının direkten döndüğünden bahsetmiş. Şenol hoca ise Volkan’a atılanların benzerini Kadıköy’de Tolga’ya attıklarını söylemiş. Bana sorsanız iki hoca da berbat performans gösterdi. Aykut hoca artık Özer’de niye ısrar ettiğini söylesin. Direkten dönen toplardan biri onun ayağından ama emin olun penaltı noktasında topla buluştuğunda gol olabileceğine dair en ufak bir heyecan duymadım. Beceriksizler listesinde bir numarada o var. Sonrasında ise Mehmet Topuz G.Saray maçından sonra bu adama daha dikkatli bakar oldum. Bu adam Kayseri’deki adam olamaz o başka biri kesin. 30 metreden çatala vuran slalom yapar gibi adam geçen o Mehmet Topuz ise bu kim? Öyle berbat bir oyuncu görünümünde ki artık dinlenmesi gerekiyor. Dünde iki çok önemli pozisyonda öyle kötü vurdu ki hayal kırıklığı nasıl bir şeymiş sonuna kadar hissettim. Başlıktaki beceriksizler tabii ki Fenerbahçe’yi anlatıyor. Öyle pozisyonları öyle kolay ve anlamsız harcadılar ki Kadıköy’de bunları atan adamlar deplasmanda eli ayaklarına dolaşıyor.
            Yeteneksizler ise kesinlikle Trabzonspor. Onların maksimumu bu ancak Zokora ile bir adım daha ileri gidebilirler o kadar. Burak her ne kadar 32 gol atmış olsa da hala etkili bir forvet değil maçın içinde değil kendine pozisyon oluştura bilen biri hiç değil. Takımın geri kalanını ise şöyle anlata biliriz sağ bek Serkan orta yapamaz, şut çekemez adam eksiltemez. Sol bek Cehc ise henüz Serkan kadar tanımasam da ilk yarıda karşı karşıya iken çektiği bir şut tribünün üst katına gitti desem bir fikir oluşturur sanırım. 

           Eğer futbol hala adil bir oyun ise bu sene Şampiyon Galatasaray,  ikinci Fenerbahçe olması gerekiyor.
Düşmesi gereken son takım ise Necati satıp yerine sağlam bir transfer yapmayan Antalyaspor’dur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder