19 Ağustos 2013 Pazartesi

45 DAKİKALIK FENER



Cumartesi gün ki maçı izlemeye gidip gitmemekte tereddütlüydüm. Maç 21:45'te başlıyordu. Yanımda 2 yaşında ki oğlum maçın bitmesini beklerse uyuyakalabilirdi. Maç keyifli başladı. İlk maç olması sebebiyle havaya henüz girememiştim ama Fener fena oynamıyordu. 6 yabancı kuralının faydası olarak sahada hem Hasan Ali hem de M.Topuz oynayabiliyordu. Galatasaray maçı benzeri maça yine iyi başlayan Fenerbahçe Yobo'nun kafasından sezonun ilk golünü buluyordu. Devamında ise Emenike'ye yapılan ancak hakemin vermediği sonrasında ise Alper'in bindirmesi ve kazanılan temiz penaltı. Emre topu köşeye gönderirken R4bia'ya selam yollamayı ihmal etmiyordu.
Maç 0-2 olmuştu benim keyfim yerinde oğlum mutlu mesuttu ancak işi riske atmaya gerek yoktu. Aklımda 60'a kadar bir şey olmazsa çıkar giderim diye düşünüyordum. Nitekim maç ikinci yarıda da sakin başladı. Konya iki oyuncu değiştirmiş Fenerbahçe'de çarşamba günü Arsenal ile oynayacağı maçı düşünerek önde basmayı bırakmış oyunu kendi sahasında kabul ediyordu. 

Ben dakika 65 olunca gideyim artık dedim hazırlanmaya başlamam ile Konyaspor'un  penaltı kazanması bir oldu. Artık dönüşü yok gidecektim ancak yolda bir kaza olur mu diye düşünmeden edemedim. Penaltıyı izler  öyle kalkarım dedim. Mert beni yolcu ederken penaltıyı kurtarıverdi. Artık iyice rahatlamıştım. Ayakkabımı giydim oğlumu kucağıma aldım ve içerden bir ses Konya golü buldu. Sonradan izledim ki Mehmet TOPUZ sağ bek olmayacağını bir kez daha göstermiş ve rakibinin üstüne gelmesiyle iyice içeriye kaçmış bir anlamda golü hazırlamıştı. Yol yaklaşık 15 dakika sürüyor kulaklığımı takmış bir  yandan çocuğu oyalıyor bir yandan radyo frekansını ayarlamaya çalışıyordum. Tam halletmiştim ki spikerin skoru 2-2 dediğini duydum. İçimden ulan 1 devre top oyna 2 dakikada her şey alt üst olsun dedim. Bir yandan da Fenerbahçe'li kayın biraderim arayıp maç ile ilgili bilgi veriyordu. Ben çoktan somurtmaya başlamıştım ama hala aklımda maçı çevirebilir miyiz sorusu vardı. Ben Cener'i oyuna alıp bir ümit 3'ü atar mıyız? Diye düşündükçe Konya akın akın gelmeye devam ediyordu. Sonunda 3'ü bulan Konya aslında 2-2 olmasındansa 3 olması daha iyi oldu. Tahminlerde beraberlik oynayan sadece Mesud abim vardı. Olan onun 2 puanına oldu ama sanırım o da çok üzülmemiştir ne de olsa Galatasaray'lı.
Maç sonrası Ersun YANAL klasik açıklamalarından birini yapmış üzgünüz vs. ama neden 3. Oyuncu değişiklik hakkını kullanmadığını söylememiş. Geçen sene takımı Uefa yarı finaline taşıyan isimlerden birisi olan Caner'i neden yok saydığını anlatmamış. Mehmet TOPUZ'un sağ bek oynadığı 4 maçta o bölgeden sayısız atak yememizi nasıl görmediğini açıklamamış. Yada deplasmanda 0-2 öndeyken niye savunma yönü kuvvetli Kuyt yerine Webo'yu alışık olmadığı bir bölgede oynattığını açılayamamış. Yarım kalan bir yazım vardı. Teknik direktörlerle ilgili, bir hoca takımın yüzde 20si değil aksine yüzde yüzüdür. Takımı rezil edende vezir edende hocadır. Takım iyi oynarken de geriye düştüğünde güç almak için kenara bakar. Kimisi baktığında Mourinho görür coşar, kimisi Yılmaz VURAL görür hepten futboldan soğur. Ersun YANAL'ın Mourinho olmadığı kesin Yılmaz VURAL'a ne kadar yakın bunu önümüzde ki 1 ayda anlarız.

Çarşamba gün ki Arsenal maçının Ersun Hoca için ölüm kalım maçı olacağını düşünmüyorum. Ancak daha az bilinen bir takımda oynayıp da elense o zaman kredi sonu geldi derdim ama Arsenal'e elenmenin ayıp bir yanı yok ama ligde alınacak kötü sonuçlar Ersun hocanın sonunu hazırlamaya yeter...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder