25 Nisan 2013 Perşembe

FENERBAHÇE - BENFİCA NE YAPMALI NE YAPMAMALI



 İlk olarak Avrupa Liginde yarı finale kadar gelen Fenerbahçe tıpkı Galatasaray gibi bu sene Avrupa'da üzerlerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirdiler. O yüzden bu maçta veya bu turda alınacak kötü bir skor eleştiri konusu değil bu seviyelerde kendini deneme şansı buldukları için takdir sebebi olmalı. Yanlış anlayıp da arabesk edebiyatı yaptığımı düşünmeyin. Buralarda olmaya hem alışık değiliz hem de Şampiyonlar ligi kadar olmasa da artık bu noktadan sonrası farklı bir seviyeyi gerektiriyor ve biz Fenerbahçe'nin bu seviyenin takımı olup olmadığı konusunda net bir görüşümüz yok.

Maça gelirsek eğer öncelikle futbol kültürü olarak Portekiz takımlarıyla yaptığımız maçlarda güzel anılarımız var. En son Galatasaray bu sene şampiyonlar liginde evinde Braga'ya kaybetse de deplasmanda ki son maçta galibiyet almayı başarmıştı. Ayrıca Benfica'yı deplasmanda yendiği maçı da hatırlıyorum. Yani İspanyollar kadar ters gelen bir ülke değiller. Ülkeden özele geçersek eğer Fenerbahçe bu tura gelene kadar hep disiplinli takımlarla oynadı. Bate, Plzen, Lazio hep taktik tahtasına bağlı kalan ve sonuç ne olursa olsun hiç bir oyuncunun çizgisini kaybetmediği takımlarla oynadı. Ama bu gece ki rakip biraz daha bize benziyor. Duygularla oynayan coşkuyu yakaladığında tehlikeden ötesine geçen futbolculardan kurulu. Ama aynı şekilde geriye düştüklerinde de demoralize olabilecek bir ekip. İlk olarak Şampiyonlar liginde G Grubunda yer aldılar. Ancak Barcelona ve Celtic'in gerisinde kalarak Avrupa ligine devam ettiler. Gruplarda elde ettiği skorlara ve kadro yapısına bakarsak takımın en golcü ismi Cardozo'nun ilk 11 başlamadığını görüyoruz. Yani kalabalık bir orta saha ile oyuna yön vermeyi tercih edebilirler. Deplasmanda oynadıkları 3 maçta Celtic ve Moskova'ya kaybetmiş Barça ile 0-0 berabere kalarak tek puanını almış. Evinde ise Moskova ve Celtic'i yenmiş ancak Barça'ya bu kez kaybedip. 3.sırada kalmıştır. Özellikle Moskova maçının erken saatte olması sebebiyle izlediğimi hatırlıyorum. Moskova biraz da iklim şartlarını lehine kullanarak ilk yarıda bulduğu iki baskı golüyle maçı zorla da olsa 2-1 kazanmıştı. Yani baskı altına alabilirsek sonuca gidebiliriz. Bunun için hakemin de en az ilk Lazio maçında olduğu kadar iyi maç yönetmesi lazım. Ama Sırp hakemin geçmiş maçlarını hatırlamasam da daha Balkan yada 5 büyük ligin hakemlerini tercih ederdim.

Avrupa liginde ilk rakipleri Bayer Leverkusen oldu. Almanya'da oldukça iyi bir sezon geçiren Leverkusen önünde bu kez tek forvet olarak Cardozo'yu kullanan "Kartallar" ilk maçta deplasmanda aldıkları 0-1'lik galibiyetten sonra evlerinde ki maça daha rahat çıktılar ve yine iyi bir oyunla 2-1 kazandılar.

Bir sonra ki rakip ise Bordeaux oldu. Bu kez ilk maçı evinde oynadılar ve 1-0 kazandılar. Sonrası ise deplasmanda çekişmeli bir maç sonunda 3-2 kazandılar ve tur atladılar. Çeyrek final ise rakip Newcastle takımıydı. İlk maçı evinde oynadılar ve karşılıklı ataklarla ve kalecilerinin harika kurtarışlarıyla maçı 3-1 kazandılar ve büyük bir avantaj yakaladılar. Deplasmanda bu skoru koruma iç güdüsüne giren Benfica tıpkı Fenerbahçe gibi önce geriye düştü sonra ise dakika 90'da attığı golle turu geçen taraf oldu. İki maçta da daha iyi oynayan Newcastle'ydi ancak turu geçen Benfica oldu.
Bugüne gelirsek eğer akıllı bir oyun oynamak şart. Aykut Kocaman'ın dediği gibi ne olursa olsun gol yememek çok önemli rövanşa umut taşımak için gol yememek gerek. Orada gol atar mıyız bilmem ama gol yemediğimiz sürece bu turun bir ucu bizde olacak.
Zaman zaman bu satırlardan aklımız erdiğince şu oynasa iyi olur bu oynasa daha iyi dedik. Ancak bu maçta artık taktiği konuşmak çok mantıklı değil. Biraz karakter çarpışması olacak. Bu maçlarda iyi oynayan Baroni ve Meireles en büyük güvenceler. Ancak bazıları bana karşı çıkacak da olsa bu Çeyrek finali Fenerbahçe'ye kazandıran Caner'in bu maçta oynayamayacak olması takım için önemli eksik. Sow'un sakatlığının performansını etkileyecek olması durumunda kenarda Krasic yerine Caner'i görmek içimi biraz olsun rahatlatırdı. Maç Türkiye için geç bir saatte yayınlanıyor. Üstelik aynı akşam iki iyi maç varken ikisini de aynı saatte oynatmanın bence hiçbir anlamı yok.

İyi bir maç izlemek istiyorum. Real Madrid ve Barcelona'nın iki maçta aldıkları yenilgileri görünce aynısı bizim başımıza gelirse diye korkmadan edemiyorum ancak ev sahibi olmamız bunu biraz olsun engelleyecektir. Maçın ikinci yarısında artık Salih'i görmek beni çok mutlu eder. Takımda Sow ve Caner'den sonra kendi başına birşeyler üretebilen tek isim o gibi gözüküyor. Yarın mutlu bir yazı yazmak dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder