31 Mart 2015 Salı

HOLLANDA MAÇI SONRASI

Üzerinden bu kadar gün geçtikten sonra maç ile ilgili yazı yazmak ne kadar doğru bilemem ama böyle bir milli maçtan sonra yazmamak da olmazdı.
Maç öncesi oluşturulan hava o kadar kötüydü ki herkes gibi bende maçın Hollanda açısından tek taraflı geçeceğini düşünüyordum. Gerek Terim'in ölçülemez egosu gerekse saha dışında bir türlü atlatamadığımız Töre mevzusu takımdan ümidimizi kesmemize neden olmuştu. Maçtan önce kadroyu ilk duyduğumda tek isim hariç şaşırtıcı gelmedi. Volkan Babacan Gönül Serdar Aziz Hakan Balta Caner defans hattını Bekir Ozan Topal ve Selçuk orta 3'lüyü Töre Burak ve Volkan Şen ise ileri hattı oluşturuyordu. Sadece Volkan Şen sağ kanatta değil sol açıkta Arda'nın yerinde oynuyordu. Bursa'da sağ açıktan başka çok nadir 10 numara gibi içeriye kat ederek oynayan Volkan nedense bu kez hiç alışık olmadığı sol açıkta denendi. Nitekim başarılı olduğunu söylemek zor. Aslında onun bölgesinde oynayan Töre o kadar formdaydı ki Volkan bu maçta yedek bekleyebilirdi. Ama EGOMAN Terim Hakan'ı ilk maçında 11'de başlatmak istememiştir.
Maça daha çok pas yaparak başlayan Hollanda istediği baskıyı kursa da Huntelaar'ın Serdar ve Balta ile kilitlenmesiyle hiç bir tehlike oluşturamadan topla oynadı durdu. Sezon başında ki formundan uzak Afelaay da Caner'in elinde kıskaçta olunca koskoca Hollanda Galatasaray misali Sneijder'in uzaktan şutlarından medet umar oldu. İlk tehlikeli atağı 15'te sol kanattan Caner ile geliştiren milliler 5 dakika sonra bu kez sağdan Töre'nin ortası ve Şen'in asisti ile Burak'tan güzel bir golle öne geçtik. Hollanda stoperlerinin ceza sahası içinde ki Burak'a bu kadar uzak olmaları bir yana Burak çok güzel bir çabukluk göstererek topu bir şekilde kaleye göndermeyi başardı. Şut sonrası topun savunmaya çarpıp girmesi şans kısmı ancak Burak'ın becerisi küçümsenemez.
Gol sonrasında da kapalı oyununu sürdüren milliler kontra atak konusunda ne kadar kısır olduğumuzu yine gösterdiler arkasında açıklar vererek çıkan Hollanda'ya Burak ve Töre gibi iki hızlı oyuncumuz ve Selçuk gibi bir pasörümüz olmasına karşın tehdit edemeyişimiz eksi hanesine yazılması gerekenler. Yine de Burak ve Serdar'ın hesapta olmayan sakatlıkları ile kaybettiğimiz oyuncu değiştirme hakkı elimizde olsaydı eminim pasör sayısını artırmaya yönelik (Emre Bölezoğlu) veya topu bizzat ileriye taşıyacak ( Alper) benzeri hamleler gelecekti.
Ancak benim aklıma takılan maçın son dakikası dahi olsa Sneijder'in golden önce topa vururken ceza sahasına bu kadar gömülüp o şutu o kadar rahat çektirmemiz oldu. Ceza sahasında kaleci ile birlikte 9 futbolcu ile beklerken Sneijder'in bu kadar boş kalması bize 2 puana mal oldu. Grupta durumlar az çok belli oldu. 4'te 4 yapan Çekler sürpriz şekilde Letonya'ya puan kaybetse de ilk bilet onların. Hemen arkalarında ki İzlanda'da ikinci sırayı vermez. Ancak 3.sırayı alıp play off oynayabilmek için Hollanda ve Türkiye yarışıyor. Kalan 5 maç var ve hepsini kazanırsak 3.lük garanti ancak bu olasılık bile sayılmaz. Ama önümüzde ki Kazakistan deplasmanından ve içerde Letonya ile oynayacağımız maçlarda alacağımız 2 galibiyet, yine içerde oynayacağımız Hollanda maçını final havasına sokar.
Zor ama imkansız değil. Zaten hangi grup müsabakalarından edebimizle çıkmışız ki bundan çıkalım. Tarihimizin en büyük başarısı olan 2002 ve 2008 elemelerinde de gruplardan ancak play off yoluyla çıkmıştık.
Daha 5 maçımız var ancak bu turnuvadan boynu bükük ayrılır yani Çekler, İzlanda ve Hollanda'nın gerisinde kalırsak herkes gibi bende kelle isterim. Başta Terim ve Töre'nin olmak üzere kaptan Emre'nin Milli takım ile hiçbir ilişkisi kalmamalı.
Bugün Lüksemburg ile hazırlık maçımız var. Sanırım Terim'de Hollanda maçı öncesinde bizim gibi mağlubiyet bekliyor olacaktı ki biraz olsun görüntüyü düzeltmek ve ülke sıralamasında bir iki basamak da olsa üst sıralara yükselmek için

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder