14 Şubat 2013 Perşembe

ŞAMPİYONLAR LİGİNDE BU HAFTA



Dün ve Salı günü oynanan maçalarla beraber şampiyonlar liginin son 16’sı başlamış oldu. İlk gün maçlarında iki deplasman takımı PSG ve Juventus rakiplerini geçerek zaten favori oldukları eşleşmeleri daha ilk maçtan bitirmiş oldular. 2 hafta sonra oynanacak maçlar (Valencia mucizeye imza atmazsa) bir nevi formalite maçları olacak. Juventus Celtic deplasmanında 0-3 ile dönerken PSG Valencia’yı 1-2 geçerken son dakikada Zlatan’ı kırmızı kartla kaybetti. En az iki maç ceza alması muhtemel. Maçın ayrıntılarına bakarsak eğer.


VALENCİA: 1 - PSG: 2
(A.Rami) - (Lavezzi, Pastore)

Maçın açık kanaldan izleme şansımız olduğu için az çok herkes biraz fikir sahibidir. Son haftalarda Fransa’da dominant bir oyun ortaya koyan PSG sene başında transfer ettiği Lucas’a nihayet devre arasında kavuştu. (Yapılan anlaşma gereği ancak Brezilya liginin sonunda yani Avrupa için devre arasında gelecekti.) kadro olarak maça ofansif bir kadro ile çıktıkları söylenebilir. Geçen sene rekor bir ücretle transfer edilen Pastore, Lavezzi, Zlatan, Lucas dörtlüsü oldukça cüretkâr kaçabilirdi. Ancak Valencia’nın bu sene ki form durumu ve kalitesi alınan bu riski cezalandırmaktan çok ama çok uzaktaydı. Maça iyi başlayan ve hızlı ataklarla pozisyon arayan PSG oldu. Golü de Lavezzi ile Lucas’ın verkaçı sonucunda Arjantinlinin ayağından buldular. Maçı anlatan Murat Kosova’nın uzun süre Lucas diye anonsunda Lavezzi’ye geçişi de enteresandı. : ) golü tepki vermek isteyen Valencia’nın bir iki cılız atağı vardı ancak PSG buna yanıt vermekte gecikmedi. Yine Lucas’ın geliştirdiği atakta çizgiye inen Lucas topu penaltı noktasına doğru çevirdi ve Pastore topun gelişine vurarak güzel bir gole imza attı. İkinci yarıya Valencia iki değişiklikle başlasa da istediği oyunu bir türlü sahaya yansıtamadı. Ancak oyun azda olsa dengeye gelmişti. Karşılıklı ataklarla geçen ikinci yarıda maç tamda bu skorla bitecek derken önce Zlatan biraz ağır sayılabilecek bir kararla oyundan atıldı. Kırmızı kartla umutlanan Valencia birde üstüne bir duran top sonucu Ramzi ile gol bulunca ikinci maç için çok az da olsa bir ümit kazandı. Çok az diyorum çünkü ilk turda 6 maçta sadece 3 gol yiyen bir takıma üstelik deplasmanda yemeden 2 gol atmaları gerekiyor bu da biz futbol severlere çok akıl kârı gelmiyor. Sonuç olarak PSG çeyrek finalde diyebiliriz.
CELTİC: 0 – JUVENTUS: 3
(Matri, Marchisio, Vucinic)

Aynı saatte oynanan diğer maçı ağırlıklı olarak izlediğim için bu maça ancak göz ucu ile bakabildim. Gördüğüm kadarıyla maçın başında bir savunma hatasını iyi değerlendiren Matri ile öne geçen Juventus maç boyu bu avantajını iyi kullandı ve kontra ataklarla iki gol daha bularak turu bitirdi. Özellikle 3 golde Celtic savunmasının ne kadar ağır ve bu seviye için yetersiz kaldığını gördük. İkinci maçta oyuncuları dinlendirme şansı da bulabilecek olan Juventus şimdiden çeyrek finalde ki rakibini beklemeye başladı.

SHAKHTAR DONETSK: 2 – B.DORTMUND: 2
(Srna, D.Costa) – (Lewandowski, Hummels)

Uzun süredir resmi maç oynamayan Donetsk beklendiği gibi maça biraz soğuk başladı. İlk yarıda iki takımda rakibini tartarken Hırvat sağ bek Srna yaklaşık 30 metreden harika bir frikik ile takımını öne geçirdi. Türk futbol severlerin efsanevi Hırvatistan maçında 90’a attığı ve Rüştü’nün son anda kornere çeldiği topla hatırlayacağı üzere frikik konusunda oldukça isim sahibi bir isimdir. Bu gol oyunu biraz daha heyecanlandırırken misafir Dortmund biraz daha ileriye çıkmaya başladı. Böyle bir atakta M.Göthze ikinci orta denemesinde bu kez Lewandowski’yi buldu. Topa ıska geçen Polonya’lı iki defans oyuncusunun birbirine takılıp düşmeleriyle 6 pasta kaleci ile bomboş kaldı ve rahat bir vuruş ile oyuna dengeyi getirdi. İlk yarı böyle biterken ikinci yarıda da oyunun hâkimi kesinlikle Dortmund’du ama buna rağmen golü bulan ve öne geçen yine Shakhtar oldu. Oyuna sonradan giren Costa uzun gelen topu güzel kontrol edip iyi bir vuruş çıkardı. Lucescu yine avantajı eline geçirmişti. Oyunu bırakmayan Dortmund yine ataklarını sıklaştırdı. Üst üste kornerler kullanan Dortmund 85’te yine kornerden gelen topta savunmadan gelen Hummels’in kafa golüyle deplasmanda 2.golünü buldu. Oyun içinde sürekli üstün olan ve topla daha fazla oynayan Dortmund en azında hak ettiği avantajla sahadan ayrıldı. Shakhtar ise devre arası transferinde serbest kalma bedeli olan 30 milyon Avroyu yatırıp Anzhi’ye giden Willian’ı çok aradı. Grup maçlarında 6 maçta 4 gol 3 asist ile oynayan Brezilya’lı artık Eto’o ve Diarra ile oynayacak. Lucescu para için gittiğini söylese de herhalde Ukrayna’da sağlıklı kalmak için oynadığını düşünmüyordu. Tur için bir şey söylemek için erken de olsa Dortmund büyük avantaja sahip. İkinci maçta takımın orta sahada savunma yükünü çeken İlkay’ın da sakatlıktan kurtulup yetişeceğini düşünürsek bu kadar kolay gol yemeyeceğini öngörebiliriz. Ama Lucescu’nun her zaman bir hamlesi vardır. Güzel bir maç bizi bekliyor.
 REAL MADRİD: 1 M.UNITED: 1
(C.Ronaldo) – (D.Welbeck)

Haftanın açık ara en önemli maçıydı. Açık kanalda yayınlanmaması talihsizlik diyeceğim ama haftaya Galatasaray’ın maçı bile Muhteşem Yüzyıl saçmalığından dolayı yayınlamayacak olmasının yanında hafif kalıyor.
 Maça Real iyi başladı ve önce Khedira sonra ise Coentrao ile iki önemli pozisyon buldu. Özelikle Khedira içeriye pas verdikten sonra yaptığı koşularla oldukça etkili olabilecek bir isim. Xabi Alonso gibi oyunu orta yuvarlaktan takip etmiyor. Ama girdiği pozisyonları gol yapma becerisi tatmin edici sayılmaz. Maç başladığı kadroda 3 forvet sahaya süren Ferguson ne Rooney’i ne de Welbeck’i forvet olarak kullanmadı. Van Persie ise oldukça etkili bir oyun oynadı. Maçın son bölümünü saymazsak duran toplar hariç bir pozisyona giremeyen United 20.dakikada kornerde adamını kaçıran Ramos son bir hamleyi eliyle yapmaya çalışsa da Welbeck’in golüne engel olamadı. Son Barça maçının yıldızı genç Varane’de oyun süresince güven vermedi. Savunma bu kadar tedirginken hücuma yüklenen Madrid Mesut, Di Maria ve Ronaldo ile rakibi tehdit etti. Geçen senede bu senede Real’de çok ciddi bir forvet eksikliği var. Ne Benzema ne de Higuen bu seviyelerde çok düz kalıyorlar. Golden 10 dakika sonra Mesut’un ortasında Ronaldo harika bir kafa golüyle oyuna dengeyi getirdi. Sonrasında ve son 10 dakikaya kadar oyunu rakip sahada oynayan Madrid aradığı golü bir türlü bulamadı. Bunda United’in güven vermeyen kalecisi De Gea’nın da katkısı büyüktü. Oyuna müdahalesini Benzama, Higuen değişikliği ile yapan Morinho beklediği etkiyi bulamadı. Sonrasında ise Di Maria, Modric hamlesini yaptı. mevkii olarak tam olarak bir bölgeye uymayan Modric ne Khedira gibi ileri geri oynayabiliyor ne de Mesut gibi ileride dominant bir oyun oynuyor. Ama girdikten sonra Di Maria’dan daha çok katkı verdiği söylenebilir. United’da ise Rooney bir forvetten çok 10 numara gibi oynadı. Takımın geri kalanı ise savunma anlamında ellerinden geleni yaptı. tur için kesin bir şey söylemek zor olsa da deplasmanda Madrid’in gol bulma şartı olması United’ı bir adım öne taşıyor. Ama kadro kalitesi olarak Madrid United’dan birkaç adım önde. Bakalım rövanş neler getirecek.
Son olarak bu akşam oynanacak Bate maçı ile ilgili bir şeyler yazmak istiyorum. Rakibin son resmi maçının Aralık ayında olması bir soru işareti olsa da hem iklim hem de Fenerbahçe’nin ne oynayacağını kestirmek güç olduğundan maçı tahmin etmek zor. Ama tutuculuğu ile tanınan Aykut’un grup maçlarında ki deplasman kadrolarına benzer bir kadro çıkaracaktır.

Muhtemel 11

Volkan

Gökhan – Bekir – Egemen – Ziegler( Hasan Ali)

Kuyt - Mehmet Topal – Meireles – Baroni – Caner (Webo)

Sow
Eğer Caner yerine Webo oynarsa Sow sol tarafa geçecektir. Ama o riski alacağını san
mıyorum. Bate’nin şampiyonlar liginde bu sahada Bayern’i yendiğini unutmadan çantada keklik bir maç beklemeyin. Ama turdan ümitliyim o ayrı.

 Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder