10 Ağustos 2015 Pazartesi

HAFTANIN ARDINDAN

Bu sezon geçen sene yapmadığım tahmin ligini yapıp yapmama konusunda hala karar vermiş değilim. Ancak bu sezon düzenli olarak yapmayı düşündüğüm ilk şey bu hafta sonu yazıları olacak. Türkiye liginde dahi bütün maçlara ayrıca bir yazı yazmak zor ama o hafta sonu oynanan ve bakmaya fırsat bulduğum maçlar hakkında genel bir şeyler yazmaya çalışacağım. Bu yolda ki ilk yazım da bu hadi hayırlısı bakalım.
Cuma günü doğru düzgün tek maç vardı. O da Avrupa'nın elit ligleri arasında en erken start alan Fransa ligindendi. Son şampiyon Psg deplasmanda Lille'e konuk oldu. Zlatan sakatlık sebebiyle yoktu üstelik daha ilk yarı bitmeden 10 kişi kalmışlardı bile ancak ligin üstünde bir kadroya sahip olduklarını hatırlatırcasına Lucas'ın golüyle kazanmayı bildiler. Bu arada henüz bu ligin yayın haklarının boşta olduğunu söylemem gerek. Ne Türkiye de ne de Azerbaycan'da yayınlayan kanal yok.
Cumartesi gününün en büyük yemeği tabii ki ligimizin süper kupası maçıydı. Ancak ana yemek öncesi atıştırmalıklar da fena değildi hani. İlk maç yine ilk haftasını yaşadığımız İngiltere ligindeydi. Transfer döneminin hareketli takımı M.United evinde Tottenham'ı ağırladı. Oldukça sıkıcı ve kötü bir maçta kazanan saçma sapan kendi kalesine atılan bir golle ev sahibi oldu. United'i eleştiriyorum ancak Tottenham'ın da harcanan bunca paraya rağmen hala bu kadar kişiliksiz bir futbol oynamaları gerçekten akıl almaz.
Yine aynı saatlerde oynanan İtalya süper kupasında ise Juventus ile Lazio karşılaştı. Çin'de oynanan bu karşılaşmayı da beklendiği gibi Juventus iki yeni transferinin golleriyle 2-0 kazanmayı bildi. Maçı Tivibu spor hd kanalı uydudan şifresiz olarak yayınladı. Ancak maçı çeken yönetmen o kadar kötüydü ki 10 dakikadan fazla dayanamadım. Sanki bir konser çekiyormuş gibiydi. Sürekli değişen kameralar maç oynanırken orta sahada ki saçma bir faulün tekrarını göstermeler. Pilot kamerada 30 saniyeden fazla duramama. Yani rezillik ötesiydi. Yine de bu sene Hollanda ligini de yayınlayan Tivibu'ya şifresiz kalacağı süre için teşekkür ederim.
Akşam 7 buçukta ise İngiltere liginin son şampiyonu Chelsea evinde Swansea'yi ağırlayarak sezonu açtı. Geçen sene ligde evinde maç kaybetmeyen Chelsea bütün bahisçileri üzerek üstelik iki kere öne geçmesine karşın berabere kalarak sezona puan kaybıyla başladı. Bu arada İdman tv'nin diğer ligler henüz başlamamışken İngiltere liginden bu akşam ki City maçıyla beraber toplam 6 maçı canlı yayınladığını belirtmeliyim. Yani izledim de konuşuyorum. Adı sürekli transfer döneminde Türk takımlarıyla geçen Bafetimbi Gomis'i ilk kez canlı izleme şansım oldu. Hareketli, çevik, ama bir o kadar savruk , ayağında top yakışmayan bir forvet. Bizim büyük takımlarda kesinlikle iş yapmaz. Ama bir şekilde menajerler istiyorsa kilitlerler. Chelsea için ise söylenecek farklı bir şey yok. Takım oldukça iyi nerdeyse her bölgede oldukça alternatifliler. Ancak sol bekte ve forvet  hattında ki sorunlar sürüyor. İki gol buldukları bu maçta dahi ilk gol orta yapılan topun kalecinin uyumasıyla doğrudan ağlara gitmesi ve ikinci gol ise orta yapılan topun rakibe çarpıp girmesiyle oldu. Yani hücumda sorun büyük. Costa geçen sene ki kadar bile ısırmıyor. Yedek bekleyen Remy ve Falcao'dan medet ummak zor. Özellikle Falcao'nun gösterdiği gerileme başlı başına bir yazı konusu olur.
Gelelim ligimizin Süper kupasına Ankara'da Osmanlı stadında oynanan lig ve kupa şampiyonu Galatasaray ile kupa finalisti Bursaspor arasında oynanan maçı beklendiği gibi Galatasaray kazandı. Başta tebrik edelim de eksik kalmasın.
Maça İnter ile oynanan hazırlık maçının aynı 11 ile başlayan Galatasaray'a karşı ( ayrıca bu 11 geçen sene ki ideal kadrosundan sadece Podolski ve Bilal değişlikleriyle sahadaydı) Bursaspor ise geçen sene ki ideal kadrosundan Fernandao, Volkan, Harun, Şener, Bellushi gibi isimleri kaybetmesiyle 5 farklı isimle çıkmak zorunda kaldı. Yani Galatasaray geçen sene ki eksik kadrosunu korumayı kısmen başarırken Bursaspor o eksik Galatasaray'a kaybeden kadrosunu dahi koruyamamış üstelik yerlerine transfer yapmayı dahi başaramamıştı.
Maça hızlı başlayan ve Galatasaray'ın zayıf yönü savunmasının üstüne giden Bursaspor oldu. Buna karşın Muslera geçen sene bıraktığı gibi bu sezona da çok iyi başladı. Aynı pozisyonda iki önemli kurtarışla takımını geriye düşmekten korudu. Sonrasında oyunu dengeleyen Galatasaray pozisyon üretemese de sürekli tehditkardı. Podolski'nin gelmesiyle kanadı değişen Yasin aynı parıltıyı sergileyemese de 2 senedir ne Bruma'nın ne de o bölgede oynanan diğer isimlerin yapamadığını yapıp içeri girdi ve çok da etkili olmayan bir şut çıkardı ancak Mert kötü bir gol yiyerek zaten zayıf takımını geriye düşürdü. Bundan sonrası ise tamamen Galatasaray'ın istediği şekilde geçti diyebiliriz. Oyunu soğutmayı iyi başaran tecrübeli ayaklara sahip takım istediğini aldı. Maçın içi ile ilgili akılda kalanlar ise Galatasaray'ın ikinci yarıda hiç şut atmaması ve Emre'nin maçın bitmesine dakikalar kala kendini attırmayı başarması oldu. Sahanın dışında ise Galatasaray'da oyundan kim çıkarsa çıksın jest ve mimikleriyle hocasına atar yapması akılda kaldı. Biraz Podolski yapmadı denilebilir. Bu tavırlar ileride sorun olabilir diyemem geçen senede Emre buna benzer şeyler yapmış ancak takımda bir sorun olmamıştı. O yüzden takımı kazandığı sürece rahat bırakmak gerekir diye düşünüyorum. Ama puan kayıpları gelmeye başlarsa şu anda konuşulmayanlar da konuşulmaya başlanır. Son olarak da sene 2015 oldu hala şu maçlarda meşale yakılmasının önüne geçemedik. Hadi diyelim yakanlarda zerre akıl yok peki onu oraya sokulmasına izin verenlerin akılları hiç çalışmıyor mu?
Pazar gününün en ilginç maçı 3 buçukta oynanan Arsenal West Ham maçıydı. Bilic'in çalıştırdığı West Ham Avrupa liginden abuk sabuk bir takıma elendikten sonra lig maçında Arsenal'e konuk oldu ki maçın açık favrosi Arsenal'di ancak Arsene Wenger maçı Bilic'e hediye etti desek yeridir. Takımın hücum hattı sadece Giroud'a emanetken kenarda Alexis.Sanchez oturuyordu. Mesut'u oldum olası çok beğenmem evet bazı meziyetleri üst düzeydir. Ancak fiili yapan değil yaptıran olmayı o kadar kafasına takmış durumda ki kaleyi düşünmüyor bile. Nitekim Sanchez gibi bir isim sahaya girdikten sonra kaleyi düşünen bir adam oldu takımda. Yine de bu kadar para verilen bir oyuncunun bu kadar başkalarına muhtaç olmasını sevmiyorum. West Ham ise kapalı bir oyun oynayan hücumda ise kaliteli ayaklara sahip bir takım. Özellikle Lazio'dan gelen Zarate'yi çok beğendim. Tabii maçın bir başka ilginç yanı ise Bilic'in 16 yaşında ki Oxford'a şans vermesi oldu. Şimdi bizimkilerde bak İngiltere'de gençler nasıl şans buluyor diye geyik döner ama baştan söyleyeyim adamın 16 yaş ile alakası yok. Fizik ve soğukkanlılık en az 25 yaşında ki birisi gibi. Bizde 16'lıklar anca bacak boyunda ya da 10 yaşında ki çocuk kafasında oluyor. Yine de Bilic'in başarısını tebrik etmek lazım. Bakalım ligin ilerleyen haftalarında neler yapacak. Arsenal'e ise mutlak forvet gerekiyor.
İngiltere'de akşamın son maçı Stoke City deplasmanında ki Liverpool'un maçıydı. Maçın yine canlı yayını vardı ancak bu kadar aradan sonra daha fazla maç izlemek zor geldiğinden bu maçı çok az izleyebildim. Maçtan önce iddaa oranlarını görüp Liverpool'a bu kadar yüksek oran verildiğini fark ettiğimde bu maçı Liverpool alacak dedim kendime. Nitekim kısır bir oyunda Coutinho'nun enfes golüyle kazanan Liverpool oldu. Dedim ya maçı izleyemedim diye o yüzden ahkam kesmeyeceğim ama Liverpool toparlanmaya doğru gidiyor. Bu yol şampiyonluğa çıkmaz ancak şampiyonlar liginden de aşağıya düşmez.
Gecenin son maçı ise Portekiz Süper kupasında Benfica ile S.Lisbon arasındaydı. Geçen sezon Benfica'yı çalıştıran ve bu takımı nerdeyse tek başına kuran Jorge Jesus maddi konularda anlaşamayınca soluğu rakip S.Lisbon'da aldı. İlk resmi maçında da rakibi olan eski takımının elinden kupayı almayı başardı. Maçın yayını yoktu ama  bu sene Portekiz ligini Tivibu yayınlayacak.
Bugün M.City deplasmanda West B.'e konuk olacak. Maçı İdman Tv yayınlıyor. İyi maç olur İnşaAllah. Yeni yazılarda görüşmek üzere.
Yeni sezonda tahmin ligini istiyorsanız yorum kısmına adınızı ve soyadınızı yazın talep yeterli olursa yapabilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder