26 Aralık 2014 Cuma

FENERBAHÇE'NİN SORUNU NE ?



Eski bir atasözü derki "Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur." Bizde madem öyle testi kırılmamışken henüz çatlarken yol gösterelim dedim. Geçen senenin şampiyonu Fenerbahçe bu sezon başında sadece tek transfer yapmış onu da rakibi Beşiktaş'ın anlaşmak üzere olduğu Diego'yu Aziz YILDIRIM'IN klasik bir hamlesiyle değerinden fazla para vererek renklerine katmıştı. 90'larda Bu tür hamleler belki taraftar tarafından sevinçle karşılanırdı ancak artık o devir çoktan kapandı. Artık taraftarın ilk baktığı yapılan transferin ne kadar fayda sağladığıdır. Yoksa o takımın elinden almışsın bu takımın elinden almışsın bunlar en fazla 1 ay sonra unutuluyor. Bu şekilde transfer edilen ne Mehmet TOPUZ ne Diego takıma bir katkı vermediler. Aynı şekilde Alper'de o yoldan gidiyor.
Transfer döneminde sadece Diego ile yetinilmesi benim gibi takımda ki yaşlanmanın ve de sağ bek konusunda sezonun tamamını Gökhan'a emanet etmenin mantıklı olmadığını düşünenleri tedirgin etmişti. Ama Avrupa kupası olmayan ve Türkiye kupasında da gençlerle mücadele eden takım için tek kulvarda olması bu sorunu takım içinde çözebileceğini düşündürdü. Sezon başında ki Ersun YANAL olayından sonra Aziz YILDIRIM iyice tek adamlığını öne çıkartarak takımı daha evvel bu seviyelerde tecrübesi olmayan İsmail KARTAL'A emanet etti. Bu hamlenin altında iyiden iyiye takıma rahatça müdahale etme isteğinin yattığını anlamak zor değil. Basında takımda ki kaşar futbolcuların isteği ile gönderildiği söyleniyor ancak ben başkanın kişisel tatmini olarak görüyorum.
Geçen seneye göre maaşında ciddi bir azalma olan Sow, dünya kupası sebebiyle dinlenme şansı bulamayan Emenike'nin hazırlık kampına geç katılması, Kuyt'ın dünya kupasında olması takımı fiziksel olarak geriye götürdüğü muhakkak ancak Meireles'in de o kupada oynadığını ve takımda fizik performansının iyi durumda olduğu az sayıda ki futbolculardan birisi olduğunu da görüyoruz. Ama fizikten de öte Fenerbahçe'nin sorunu daha çok oyun aklı ile ilgili. İsmail KARTAL onca iyi niyetine karşın o kadar taktik anlamda eksik görünüyor ki. Bunu yaptığı oyuncu değişikliklerinde de anlamak mümkün. Oyunda Fenerbahçe öndeyse mutlaka önde ki 3'lüden bir tanesinin yerine Alper oyuna giriyor, maçın son dakikalarında ise oyuna giren isim Selçuk oluyor çıkan isim ise genelde Emre, yani oyun anlayışında ne Ersun YANAL kadar bir gözü karalık var. Ne de Aykut KOCAMAN kadar sakinlik iki tercihin arasında sıkışıp kalmış durumda.
Takımda en fazla para kazanan oyuncu sanırım Diego yıllık olarak 4-5 milyon avro arasında bir rakam alıyor. Ancak onun takıma bir türlü monte edememek canını sıkıyor olsa gerek ancak bunun için oyun yapısını ona uygun hale getirmeye hiç çalışmıyor. Aykut hoca döneminden bu yana 4-3-3 oynayan takım 6 senedir hala aynı sistemde. Ancak Diego ne orta üçlüde ne de ileri üçlüde oynaması mümkün değil. Ancak 4-3-1-2 veya çam ağacı denilen 4-3-2-1 sisteminde uç hattın gerisinde ki isim olabilir. Yani Alex'i gönderip ondan 2 sene sonra bir tık farklısını getirdik. Şimdi de nereye koysak da oynasa diye kendimizi yiyoruz. Neden transfer edildi diye sorsan eminim Aziz YILDIRIM bir sürü boş laf edecektir ama görünenden şüphe yok ki transferi tamamen hatalı.
Ligin ilk yarısı neredeyse bitmek üzere Fenerbahçe hala bir maçta rakibinin veya hakemin yardımı olmadan çok iyi oynayarak kazandı diyemiyorum. Belki Beşiktaş maçı istisna olabilir. Bunun yanında iyi oynarken puan kaybettiği Galatasaray maçı gibi maçlar da oldu. Takım geriye giderken rakiplerinin o kadar iyi olmaması bir avantaj oldu. Ama artık rakipler gelişti. Galatasaray yeni hocasıyla bambaşka bir havada artık puan kaybetmeleri daha da zor. Beşiktaş dersek olgunlaşarak büyüyorlar. Lider durumdalar ve önlerinde sadece Galatasaray maçı kaldı. Stat konusunda ki belirsizliklerini takımdaşlık ile dolduruyorlar. Yine de en büyük rakip yine Galatasaray olacaktır. Türkiye ligi için Beşiktaş ve Galatasaray'ı geçmek yeterli olacaktır ancak hedefi bu kadar düşük tutmak takımı Türkiye sınırları içinde bırakır. Ne yazık ki Aziz YILDIRIM zihniyeti ülke sınırları içinde kalmaya mahkum.
Bu yazıyı dün yazmaya başlamıştım ki Aziz Beyin yeni saçmalamaları geldi. Tek tek bütün söylediklerine cevap verilebilir. Çünkü saçmalıyor. İlk olarak İsmail KARTAL'IN Türkiye kupası için gidebileceğimiz yere kadar gideceğiz açıklamasına gelen tepkiler sonrasında durumu kurtarmaya çalıştı ve dedi ki bu kupadan bir gelir elde edemiyoruz o yüzden biz bunu önemsemiyoruz dedi. Fenerbahçe kulübü ticarethane değildir. O yüzden yaptığı her işi kar amacıyla yapmaz. O yüzdendir ki amatör branşlara bu kadar yatırım yapmayla övünür başkan müsveddesi. Kendisini tekzip eden bir açıklama olmuş.
Öte yandan yorumculara giydirmiş. Televizyondan oturdukları yerden para kazanıyorlar gibi kahve ortamında ki bir muhabbetten kesitler sunmuş. Ve Ali ECE'YE giydirmiş. Düşünün koskoca Fenerbahçe başkanı bir yorumcunun söylediklerinden memnun olmadığı belirtecek kadar söylediklerinden rahatsız oluyor. Tam anlamıyla içler acısı bir durum. Bu kulübün bir futbol direktörü olsa hiç değilse onu bu konularla muhatap edebilirlerdi. Ama forma tanıtımını bile kendileri yapan bir başkandan bu kadar kurumsallık beklemek biraz fazla sanırım. Keşke Fikret ORMAN'I örnek alsalar.
Son olarak da Emenike'yi satmayacağız açıklaması var ki tam komedi. Geldiğinden bu yana doğru dürüst top oynamayan Emenike'ye 10 milyonluk bir teklif var ama göndermeyeceğim diyor. Eğer doğruysa ki bence doğru değil. O paraya ben Emenike'yi hediye paketi yapıp öyle yollarım. Bu kadar fizik üstünlüğü ile oynayan o fiziğine de bu sene bakmayan Emenike ne pas verebiliyor ne de mücadele ediyor. Ve sen yollamam diyorsan senin yöneticiliğini sorgulama zamanı geldi de geçiyor.
Başta ki soruya dönelim Fenerbahçe'nin sorunu ne ?
Cevap basit AZİZ YILDIRIM...
Bu sorunu çözebilecek kişi yakın zamanda gözükmüyor. O yüzden tüm Fenerbahçelilere Aziz YILDIRIM'IN izin verdiği kadar başarı ve mutluluk var. Daha fazlası değil.

1 yorum:

  1. Ellerine sağlık çok güzel bir öz eleştiri yazısı olmuş.

    YanıtlaSil