İki takımın da geçmişlerine
dayanan bir sempati var. Açıkçası Hollanda'yı daha çok desteklesem de
Meksika'nın kazanması da beni rahatsız etmezdi. Hollanda'nın kendisine sempati
kazandıran oyun yapısından uzaklaşıp turnuva boyunca katı defans ve hızlı
atakları hedefleyince o sempati de ister istemez kaydı. Meksika ise bu maça
gelene kadar hep oynamaya çalışan taraf olmuşlardı. Ancak oyun yapılarından
mıdır bilmem ancak hakemlerle uğraşmayı onların üzerine oynamayı seven bir
takım. İlk maçta ofsayt sebebiyle 2 tane nizami golleri iptal edilirken de dün
verilen ve verilmeyen penaltı pozisyonlarında hep hakem odaklı oldular.
Maç tam da bu şekilde
başladı. Top oynamaya çalışan Meksika ve kazandığı topları ileriye doğru değil
de yana doğru oynayan Hollanda vardı sahada. Herhalde ilk yarı berabere tahmini
turlar yükseldikçe daha da değerli bir tahmin olarak kalacak. İkinci yarı ise
golle başladı. Toyluğunda Reijkard'lı Galatasaray'da oynayan Dos Santos ceza
sahası dışından yaradana sığınıp şansını bir denedi, çok köşeye gitmeyen top
bence kalecinin de hatasıyla Hollanda ağlarına giderken Kuyt sol kanatta ve R.
Van Persie şuursuz bir şekilde orda burada dolanıyordu. Golün bu kadar erken
gelmesi oyunun geri kalanında saldırmak zorunda olan Hollanda için en
idealiydi. Üstüne bir de sıcaklık sebebiyle verilen su molalarını katarsanız
basketbol misali takıma etki etmek mümkündü.
Meksika'nın Hollanda
defansını tehdit edecek atakları da olmayınca oyun yarı sahaya yığıldı. Kuyt'da
sol kanadı Sneijder'e bırakıp sağa gidince olumlu işler yapmaya başladı.
Nitekim o bölgeden kullanılan sayısız kornerden bir tanesinde maçta olup
olmadığı belli olmayan V.Persie'nin yerine giren golcü Huntelaar'ın bilinçli mi
bilinçsiz mi emin olamadığım kafa pasında Sneijder topa mermi gibi vurdu. O
kalabalıkta top kaleye gidebiliyorsa zaten kalecinin fazla yapacağı bir şey
kalmıyor. Nitekim o da sadece baktı.
Hollanda da bir nevi
Brezilya gibi hücumu tek bir oyuncunun eline bırakmış savunma yapmaya çalışır
haldeydi. Tek fark Brezilya'nın umudu henüz yeni yetme bir soru işareti iken
Hollanda için bu isim inanılmaz bir sürat ve top sürme yeteneğine sahip olan
Robben'di. Maça zor da olsa denge gelirken artık uzatma için hazırlıklar
yapılmaya başlarken Robben yine top sürme yeteneği ve patlayıcı süratini ortaya
koydu ve takımına bence haklı bir kararla penaltı kazandırdı. Üstelik dakika
90+ olmuştu bile. Penaltıyı da onun atmasını beklerdim ancak Van Gaal
Huntelaar'ın bitiriciliğine daha çok güvenmiş olacak ki topun başına Klaas geçti
ve topu ters köşeye gönderdi. Eminim bu heyecan dolu final tarafsız
izleyicileri memnun etmiştir.
Meksika maç boyu hakemden şikayetçi oldu.
İlk yarıda bir pozisyonda kafasına tekme yiyen futbolcuyu görmezden gelen hakem
yine ilk yarıda Robben'e iki kez yapılan penaltıyı da görmemeyi seçti. Ama
bence son pozisyonda herhangi bir hata yoktu. Marquez'in Robben her ne kadar
abartılı düşmüş olsa da ayağına bastığını düşünüyorum.
Hollanda'nın nispeten
daha kolay gözüken bir final yolu var bunu ne kadar değerlendirecekler
göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder