20 Ekim 2014 Pazartesi

GALATASARAY: 2 FENERBAHÇE: 1



Maç öncesi yayınladığımız yazı gibi başladı her şey aslında öyle bitmeye de niyetliydi iki takım ancak misafir takımda Avrupa'da konuşulacak kadar büyük bir salaklık yapan defans oyuncusu ev sahibinde de Avrupa'da konuşulacak kadar iyi şut çeken bir futbolcu olunca golsüz derbi bir anda renkli hale geldi.
Maçın ilk 20 dakikalık kısmını izleyemedim. O yüzden maça iyi başlayan Fenerbahçe'nin ne denli bir hakimiyet kurduğunu bilmiyorum. Ama kalan sürede gördüm ki fena halde Aykut hoca dönemine benzemeye çalışan bir takım vardı ortada ancak bu oyunu oynamaya hiç de uygun olmayan isimlerle oynamaya çalışınca Aykut hoca zamanında ki kadar bile bir kalite göremez olduk. Ama bunun için kesinlikle İsmail Hocayı suçlu bulmuyorum. Benim için tek muhatap kulübün başında duran sabıkalı, pişkin kişidir. Yoksa takımın başında kukla misali duran İsmail hocanın futbolcular üzerinde ne gibi bir etkisi olabilir ki Hele maçtan sonra "Haddimizi bilerek oynadık" dedi ya daha bundan sonra ne söylese boş. Koskoca Fenerbahçe Galatasaray deplasmanında haddini bilerek oynamış. Eskiden olsa misal Ali Şen resmi tatil dinlemeden pazar günü kapının önüne koyardı bu pısırık adamı.
Ev sahibi açısından ise diğer maçlara göre değişik bir şey yoktu. Yine kırılgan bir oyun oynadılar. Diğer maçlarında aksine bu kez rakip bitirme konusunda büyük sıkıntıdaydı. Semih yine güven vermedi. Tarık ve Veysel yine adamlarını kaçırdı. Özellikle Veysel psikolojik olarak çok geriye gidiyor. Rakip 10 kişi kaldıktan sonra dahi müsait pek çok durumda orta yapmaya çekinir haldeydi.
Futbolculara tek tek bakmak uzun geliyor. Ama iki takımda dikkat çeken isimlere bakacak olursak. Galatasaray'da Muslera, Melo, Chedjue, Xhemaili her zaman ki form durumlarındaydı. Yani iyi ve istikrarlı ancak Semih, Veysel ve kariyerinin ilk derbisine çıkan Tarık nispeten daha durgundu. Bunlara Selçuk'u da ekleyebiliriz. Olcan ve Burak siliktiler. Ama Sneijder tam normal bir maç çıkarıyor diyecekken öyle iki gol attı ki özellikle ilk golde yapabilecek tek şey topa vurmadan önce ki zamana aitti. Vurduktan sonra santraya koşmak en mantıklı hareket olur. İkinci golde ise topu 50 metreye yakın sürmesine müsaade edilmesi golün asisti oldu. Maçın adamı iki gol atan Hollandalı oldu.
Fenerbahçe tarafında ise sakat Volkan ikinci gol haricinde fena bir iş çıkarmadı. Gökhan, Caner, Topal, Kuyt her zaman ki form durumundaydı. İlk kez ciddi bir süre alan Alper, Kadlec ise daha durgun olanlardı. Kadlec'in kaçırdığı o gol çok şeyi değiştirebilirdi. Emenike ise tam anlamıyla kara delik gibiydi. Ne atılan top geri alınabiliyor. Ne de aldığı topları doğru kullanabiliyor. Takıma ciddi zarar vermeye başladı. Alves ise bambaşka bir yazı konusu ne amaçladı. Ne düşündü de öyle bir müdahale de bulundu anlaşılmaz. Bu kadar düşünme yoksunu bir oyuncunun bir an önce ülkesine dönmesi gerekir. Takımda iyi diyebileceğim tek isim ise yine bal yapmamasına karşın Meireles oldu. Onu da yollamaktan bir an çekinmem. Öyle düz bir oyuncu
Maçın hakemi için ise skora olmasa da kazanan tarafı belirlemediği için çok kötü görünmedi ancak skora olan katkısı da göz ardı edilmemeli. Hasan Ali'nin taç çizgisinde kaptığı top sanırım Bulgar sınırını bile geçti diyenler var :) Maç içinde de pek çok kere pozisyonun içinde kalan hakem Galatasaray'ın tehlikeli olabilecek bir atağını da engelledi. Kırmızı kartta ise sonuna kadar haklıydı.
Çarşamba günü evinde Dortmund'u ağırlayacak Galatasaray'a bu galibiyet moral oldu. Ancak oyun olarak gelişmediklerini defansın ciddi alarm verdiğini görmek lazım. Dortmund'da eski formunda değil ama yine de iki maçta 6 puan yaptıklarını unutmayalım. Fenerbahçe ise haftaya Gençlerbirliği ile oynayacak. Takımda stoper anlamında sadece Serdar KESİMAL kaldı. Sol bek olarak alınan ancak stoperde daha başarılı olan Kadlec'in yanına yine Topal oynayacak gibi duruyor. Onun yerini ise Selçuk alacaktır. Yine 10 sene önceki takıma dönüyorlar yani. Yazık bu takımı bu kadar küçük ölçekte yönetmeye çalışanlara yazık. Bir de utanmadan 1 milyon üye diye bir sunum yapıp milyarlarca parayı bu işe harcıyorlar. Kim niye üye olsun bu kulübe verilen paralar nereye gideceğini bilmeden keyfi yapılan uygulamalar için kaynak mı oluştursunlar.
Edilecek laf daha çok da anlayan yok.

17 Ekim 2014 Cuma

YARIN GÜNLERDEN DERBİ



Yarın günlerden “DERBİ”  belki de Türk futbolu adına elimizde kalan değerli birkaç şeyden biri…
İçini futbol harici o kadar çirkin ve boş şeyle doldurduk ki; ne yazık futbola yer kalmadı. Son yıllarda belki de son 10 yıldır içinde futbol olan Galatasaray – Fenerbahçe maçı izlememişizdir. Kavgalar, taraftar olayları, hakem hataları, çıkan kartlar verilmeyen penaltı vs.. Yarınki derbiden sonra bakalım hangilerini  konuşacağız belki de hepsi olacak kim bilir. Ama şundan eminim futbol ya hiç olmayacak yada çok az.
İyi bir Galatasaray taraftarı olarak hiç heyecan vermiyor yarın ki maç. İnanın olası Fenerbahçe galibiyeti bile heyecanlandırmıyor beni.  Bu sene iyice soğudum futbol izlemekten ve konuşmaktan sağ olsun Türk futbolunu idare edenler. Ülke futbolunun üzerine sinen ölü toprağı ne zaman silkelenir bilmem ama çok yakın zamanda böyle bir başkaldırış beklemiyorum.
Hadi zorda olsa biraz maça dair futbol konuşalım.
Galatasaray açısından kazanılması gereken ama en kötü berabere biterse de çok sıkıntı olamayacak bir maç. Kazanılırsa yeni gelen başkana hoş geldin denilecek, Dortmund maçı öncesi moral olacak taraftarı biraz olsun harekete geçirecek bir heyecan oluşturulabilir. Ama çok ümidim yok.
Fenerbahçe’nin sezonu açık ara önde götüreceği tahmin edilirken, lige vasat bir başlangıç yapmış olması bu maça biraz tedirgin gelmelerine neden olacaktır. İsmail Kartal’ın tecrübesizliği ve takım üstünde otoritesini kuramadığını da düşünürsek beraberlik Fenerbahçe için kötü sonuç olmaz.  Eğer Fenerbahçe kazanırsa ligde üst üste galibiyetlere başlar ve açık ara yapar gibi geliyor bana… En azından Galatasaray’a.
Son olarak iki takım içinde can yakmayacak olan “BERABERLİK”  kuvvetle muhtemel sonuçtur. Skor tahminim 0-0'dır.
KONUK YAZAR
MESUD AKYÜZ

14 Ekim 2014 Salı

KENDİNİ BEĞENMİŞ, A... HERİF



Koskoca bir ülkenin takımıyla oyuncak gibi oynayan, 3 maçta kaleye koyacak bir tane kaleci bulamayan, 2 yıldır top oynamayan Hamit ALTINTOP'A kurtarıcı diye bel bağlayan, Valencia döneminden bu yana stoper oynayamayacağı anlaşılan Mehmet TOPAL'DAN stoper yapmaya çalışan, yetenek havuzumuzun neredeyse tamamını oluşturan gurbetçilerin can güvenliğini sağlayamadığı için küstüren, bu sezon Avrupa'da tek doğru düzgün top oynayan takım olan Beşiktaş'ın forveti Mustafa PEKTEMEK'E 3 maçta 90 dakika şans veremeyen, ilk milli maçına bu kadar önemli maçlarda çıkmasına izin verdiği Ozan Tufan ve Volkan BABACAN'I toplumun önüne atan, dünyada modası 10 yıl önce geçmiş artık kimsenin oynamadığı 3 savunma düzeninde yapılan hataları görmesine karşın hiç bir hazırlık maçında denenmeden ısrar eden, alınan kötü sonuçlar karşısında futbolcuları medyanın kucağına atan 
KARAKTER YOKSUNU FATİH TERİM

BU TABLO SENİN ESERİN, İFTİHAR ET 
YADA AZICIK KARAKTERİN VARSA İSTİFA ET...

YILDA 5 MİLYON AVRO KAZANIRKEN NİYE İSTİFA EDESİN Kİ DEĞİL Mİ ?
NASIL BİR DÜZEN KURULMUŞSA KİMSE ELEŞTİREMİYOR BİLE.
Sabah, Fotomaç ve Takvim gazeteleri siyasi sebepten, Milliyet, Vatan gazetelerinin sahibi zaten federasyon başkanı, Habertürk yayıncı kuruluş eleştiremez, Geriye ne kaldı ki zaten diğerleri de antremana almaz, uçakta onlarla seyahat edemem diye korkuyor veya başka nedenlerle yazamıyor. Olan Türk futboluna ve seyircilere oluyor.