9 Mayıs 2012 Çarşamba

UEFA FİNALİ


ATLETİCO MADRİD ( ARDA )

           Bugün bayram niteliğinde bir maç var. Türk’ün ulaşabildiği son nokta olan 2000’de G.Saray’ın aldığı bu kupayı şu aşamada herhangi bir takımımızdan beklemiyoruz bile. Üstelik o sene UEFA kupasında çok daha dişli rakipler vardı. Geçmişe dönüş yapıp da o takımları saymak isterdim ama yazının konusu bugünün UEFA finali olacak.


          Sene başında Terim’in gelmesi ve de F.Bahçe ve Beşiktaş’ın çalkantılı şike davası dolayısı ile zayıflaması geri kalan tek rakip Trabzon’un da en iyi adamını elinden alması sonucu en büyük favori G.Saray’dı. Hala da favoridir. Ancak transferin son günlerinde Arda’nın Madrid’den gelen teklifi değerlendirmek istemesi ile mutlak favori de elinde ki en iyi domestik oyuncusunu kaybetti. Bu geride kalan G.Saray için sarsıcı da olsa özellikle ikinci yarıda takımın başına Simoene’nin gelmesi ile Arda için çok iyi olmuştur. Kalsaydı belki hafta sonu lig finali oynamak için heyecan duyacak olan Arda onun yerine bugün Romanya’nın Bükreş’inde bir otelde başka bir heyecan yaşıyor. Yıllar önce Hagi’nin attığı bir golde kale arkasında hava zıplarken görünen Arda o Hagi’nin kaldırılmasında büyük rol oynadığı UEFA kupası finalini izlerken neler hissettiğini tahmin etmek çok da güç olmasa gerek. O gün belki o kupayı kendisinin de kaldırdığını hayal eden Arda bugün o fırsatı eline geçirmiş durumda. Gönlü tabii ki bu finali G.Saray’ı ile oynamak isterdi ancak dedim ya bu aralar herhangi bir takımımızdan bunu beklemek biraz Pollyannacılık olur. Sene başında bambaşka bir görüntüde olan A.Madrid bugün geldiği noktayı düşünmüyordu herhalde. Yeni transferler Arda, Falcao, Diego, Adrian oldukça dağınık kimin nerede oynayacağı belli değil ve takım olgusu oturmamıştı. 40 milyon Avroluk Falcao gol atıyor ancak etkili görünmüyordu. Tıpkı M.Sow’un durumu gibi. Ligde ardı ardına alınan mağlubiyetler deplasmanda değil puan almak gol dahi atmadan geçen ilk 4 hafta kabus gibiydi. Ama daha sonra Arjantin’de mütevazi sayılabilecek bir takımla başarı elde eden takımın eski kaptanlarından bu takımla şampiyonluk yaşamış Simoene geldi takımın başına. Herkes ilk iş olarak takımın hücum hattını değiştirmesini beklerken o öncelikle defansı toplamayı başardı. Villareal’de şampiyonlar ligi yarı finali oynayan ancak Madrid’de iyi gözükmeyen Godin kendine geldi. Sağda tank gibi sağlam ama zaman zaman ağır kalan Perea daha gönülden ve hareketli oynamaya başladı. Sol bekte oynayan Felipe Luis ise hem Arda’ya destek verdi hem Arda’dan aldığı destekle o kanadı rakibe kapattı. Diego’da boş geçen Juventus ve Wolfsburg maceralarından sonra Madrid’de kendisi gibi oynayan Arda’yı bulunca yada attığı pasları değerlendirebilen Falcao gibi ama özellikle Adrian gibi forvetleri bulunca W.Bremen günlerine dönüş yaptı. Kiralık olması bir soru işareti oluşturabilir ama Madrid onu elinde tutmak için ne gerekiyorsa yapacağına eminim. Bu akşam yine en önemli gol silahları Falcao ve Adrian olacak. Geride ise Godin ve Perea geçit vermemeye çalışacak. İki maçtır bu maç için yarım devre oynattığı Diego ve Arda ise bu takım için çok önemli.
Nasıl finale geldiğine bakacak olursak direkt gruplardan başlamasa da kolay bir rakip olan Vitoria Guimaraes’î eleyerek gruplara kaldı. Gruplarda ise Rennes, Celtic, Udinese ile aynı grupta yer alan A.Madrid deplasmanda sadece Celtic’e karşı kazanmış olsa da evinde aldığı 3 galibiyet ile grubu lider bitirdi ve ikinci tura kaldı. İkinci tur ile beraber artık takımın başında Simoene vardı ve ardı ardına gelen galibiyetler ve zor gol yeme 2.turda ki rakibi Lazio’yu da içine aldı iki maçta da alınan iki galibiyet 3. Tura kolay çıkmasını sağladı. Artık Arda’ya Türkiye yolu gözüktü ve ikinci turda Braga’yı eleyen Beşiktaş A.Madrid’in rakibi oldu. İlk maçta Carvalhal’in yanlış tercihleri ile maçı 3-1 kaybeden Beşiktaş rövanşta da beklediğini alamadı ve maçı ve turu A.Madrid atladı. Çeyrek finalde artık yeni hedef Almanya temsilcisi Hannover 96 oldu. İlk maçta evinde zorlanmasına ve geriye düşmesine rağmen son dakikalarda Adrian’ın attığı golle 2-1 kazanan Madrid rövanşta da aynı skorla kazanınca yarı finale yükselen takım oldu. Yarı final ise İspanya’nın iki iyi takımının eşleşmesine sahne oldu. Üstelik bu iki takımda da iki Türk oyuncu yer aldı. Valencia takımında Mehmet Topal gittiği günden bu yana ilerleme kaydetmemesinin bedelini bu maçta ağır şekilde ödetti takımına. Başa baş giden maçta önce Madrid golü buldu bu gole 45+’da cevap veren Valencia avantajlı skor yakalamasına rağmen ikinci yarıda peş peşe gelen iki golle turu iyice zora soktu. Mehmet Topal özellikle 3. Golde ki hatasıyla takımını finalden etti diyebiliriz. Galiba Türkiye’ye geri dönmesi beklenebilir. Arda’lı Madrid ise M.City, M.United, S.Lisbon gibi büyük takımlarla oynamadan final biletini cebine koydu. Artık rakip yine bir İspanyol olan A.Bilbao

VE ATLETİC BİLBAO

          Kurulduğu tarihten bu yana sadece İspanyol değil aynı zamanda Bask bölgesinden olmayan futbolcuları bile oynatmayan A.Bilbao tam bir başarı öyküsü. Takımın çalıştıran Bielsa’nın adı Barça’dan ayrılan Guardiola’nın yeri için bile geçiyordu. O derece önemli işler yaptı bu takımla. Takımdan bahsetmek gerekirse defansta Amorebieta önemli isimken Orta saha ise takımın her şeyi demek De Marcos ve Munianin forvet hattını besleyen önemli isimler özellikle final yolunda çok önemli işler yaptı bu iki isim transfer sezonunda gözde olmalarını beklemek normal.

         Finale nasıl geldiklerini hatırlayacak olursak. Gruplara kalmadan önce yolu Türkiye’ye düşen A.Bilbao evinde Trabzon’u Tolga’nın harika performansı ile yenemeyen A.Bilbao deplasmanda ki maç için İstanbul’da olduğu sırada Federasyon kararı ile Fenerbahçe Şampiyonlar liginde alınmayanca Trabzon otomatikman Şampiyonlar ligine alındı. Bu durumda Trabzon ile rövanş maçına çıkmadan UEFA gruplarına kalan A.Bilbao en karlı çıkan takım oldu. Belki de o henüz oturmamış takım Trabzon’a kaybederek elenecek belki de bu takım dağılacaktı ama şans yanlarındaydı. Gruplarda Slovan Bratislava, Salzburg ve PSG ile eşleşen Bilbao nispeten kolay maçlar sonunda gruptan lider olarak çıkmayı başardı. Bu grubun sürprizi ise gruptan diğer çıkan takımın PSG değil Salzburg olması oldu. İkinci turda isim olarak olmasa da iklim olarak zor bir kura çeken A.Bilbao Rusya’dan L.Moskova takımı ile eşleşti. İlk maçta deplasman da Şubat soğuğu altında oynanan maçta sahadan 2-1 mağlup ayrılan Bilbao evinde ki maçta ise 1-0 kazanan taraftı ve 3.turda Şampiyon liginden elenen M.United’in rakibi oldu. Kağıt üzerinde açık ara favori olan İngiliz şımarıkları ilk maçta evinde hiç beklemedikleri bir oyun ve 20 milyon Avroluk kazık De Gea’nın gazabına uğradılar. Deplasmanda Munianin’in çok iyi oyunuyla 2-3 kazanan A.Bilbao evine daha avantajlı olarak döndü. Evinde ki maçta da bu kez takımı sırtlayan Liorente oldu. İspanya milli takımında da oynayan Liorente takımın gol yükünü sırtlayan bana zaman Ersen Martin’i andıran çok kaliteli bir golcü. Çeyrek finalde bu kez rakip Schalke oldu. Kadrosunda ispanya için efsane olan Şampiyonlar ligi tarihinin en fazla gol atan adamlarından olan Raul’u barındıran Schalke ile ilk maç Almanya’da oynandı. M.United’ı elemenin verdiği öz güvenle maça başlayan Bilbao bu maçtan da 2-4 galip ayrılarak yolun çoğunu geçtiler bile. Evinde oynanan maçta ise Raul saygı duyulacak işler yapsa da maç 2-2 bitti ve yarı finale yükselen Bilbao oldu. Artık yeni rakip Avrupa futboluna sayısız yıldız yetiştiren S.Lisbon’du. ilk maç deplasmandaydı ancak deplasmanda kazanmayı alışkanlık haline getiren A.Bilbao yine şok bir golle öne geçti. Ama Lisbon’un etkili oyununa engel olamadı ve maç 2-1 Lisbon üstünlüğü ile bitti. Evinde işleri sıkı tutması gerektiğini bilen Bilbao önce ilk golü ardında ikinciyi bularak rahatladı. Ancak Lisbon kolay kolay pes etmeyeceğini gösterdi ve devre bitmeden 2-1’i buldu artık maç uzatmalar skoruna geldi. Ama Liorente’nin söyleyecekleri bitmemişti 87’de biraz da kısmetiyle attığı gol A.Bilbao’yu finale Lisbon’u ise evine gönderdi.

      Artık gözler finalde iki İspanyol Bükreş’te Ntv’den 21:45’de yayınlanacak maçta kozlarını paylaşacak. Anlaşılan Star Muhteşem Yüzyıl’dan elde edeceği Raytingi feda edemedi. Olsun sorun değil. Maçı Güntekin Onay anlatacak. Bazen o kadar çok bilgi veriyor ki maçı unutuyorum. Ama Allah’tan şu kadar kardeşler bu kadar akrabası var gibi salakça bilgiler değil. Ertem Şener'in kulakları çınlamışmıdır?  Oyunla ilgili geçmişi ile ilgili şeyler söylüyor. Ondan dinlemek keyif verecek. Tahminim Madrid’in kupayı alacağı yönünde ama belli de olmaz Arda gol atarsa final tadından yenmez :) iyi seyirler….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder