Haftanın ilk maçında
Karabük evinde Bursa'yı ağırladı. Sezona iyi başlasa da devamını getiremeyen
Karabük evinde gol sıkıntısı çeken Bursaspor'a tek golle yenilerek kötü gidişe
devam etti. Aslında kadro olarak oldukça umut vaat eden Karabük hücumda İlhan'ın
formsuzluğu ve geçen senenin iyilerinden Ahmet İlhan'ın suskunluğu takımı
geriye götürmüş durumda. Bursa ise Daum yönetiminde sürpriz Galatasaray
beraberliğinden sonra bir türlü istediği sonuçları alamamıştı. Bunda takımın
gol kısırlığını geçtik gol kabızlığının da etkisi büyüktü. Deplasmanda alınan
bu galibiyet takımı rahatlatmış olsa da bu galibiyette maçın hakeminin ev
sahibine gösterdiği kolay kırmızı kartın da yardımı oldu.
Cumartesi maçlarında
Gaziantep deplasmanda Kayseri'yi tek golle geçti. Bülent hoca yolun sonuna
gelmişken aldığı iki galibiyetle biraz nefeslendi. Kayseri ise son sürat dibe
gidiyor. Maçtan bir gün sonra önce Süleyman HURMA'nın ardından da yönetimin istifası geldi. Takımın
oyununa bir katkı sağlamayacak bu gelişme belki takıma işlerin ciddi olduğunu
gösterir. Bence yönetimin en büyük hatası Bobo'nun transfer döneminde gitmek
istemesine rağmen yerine yaşlı Nobre haricinde bir transfer yapmayışı oldu.
Nitekim uzun süreli sakatlık yaşayan iki ismin yokluğunda takım ileride top
tutmakta çok zorlandı.
Günün son iki tek
gollü maçında önce Konya evinde Erciyes'i Gekas ile geçti. 3 maçı suskun geçen
Gekas nihayet Erciyes karşısında skor buldu ve takımına 3 puanı getirdi.
İzlemeyenler için ceza sahasının girişinde gelen topu kontrol etmeden kaleciyi
ters ayakta yakalayacak şekilde sol köşeye gönderdi. Buna rağmen Konya ligin en
zayıf kadrosu gibi duruyor. Erciyes ise garip bir takım her maç iyi oynuyor
gibi gözüküyorlar ancak maçı koparmayı bırakın bazen iyi oynarken
kaybediyorlar. Geçen sezonun iyilerinden Vleminckx iki maçtır oyundan atılıyor.
Bu kez biraz ucuz kartlarla atıldı ancak kendine dikkat etmesi gerekiyor.
Gecenin son maçında
ise Beşiktaş Eskişehir deplasmanında tek gollü galibiyet serisini sürdürdü.
Maçın tek golünü atan Ömer'in aynı zamanda ilk lig maçıydı. Tıpkı diğer forvet
Enaramo gibi. Oğuzhan'ın sakatlığı sonrası orta sahada aradığını bulamayan
Bilic bu kez o bölgede Necip'e şans verdi. Malum maçtan sonra toparlanma
emareleri gösteren Beşiktaş milli maç arasında iyice kendine gelecektir.
Eskişehir ise aldığı risklerin bedelini ödüyor desek yeridir. Yaşı geçkin ancak
tecrübeli oyuncular yerine genç oyunculara şans veren Ertuğrul Hoca takımın
geleceğini hazırlasa da bugünü kaybediyor. Beşiktaş'ın golünde Ömer'in yanında
3 Eskişehirli olmasına bir tanesi bile hamle yapmıyor. Servet olsa o kadar
rahat vurdurmazdı. Veya Tarık iyi bir sol bek olacak gibi duruyor ancak
bölgesinde çok gole sebebiyet verdi. Geçen sene ki Necati ve Kamara
performanslarını beklemiyoruz ancak bu kadar da kötü olmamaları gerek. Tıpkı
Erkan Zengin'in olduğu gibi. Çok formsuzlar. Umarım toparlanırlar severim
Ertuğrul Hoca'yı.
Pazar günü öğlen
Kasımpaşa Elazığ maçıyla açıldı gün. Evinde iyi sonuçlar alan Kasımpaşa bu kez
savunmacı Donk'un attığı iki golle 4-0 kazandı. Her hafta bu kez Şota'yı
yollarlar diyenlere inat Şota takımın başında kalmaya devam ediyor. R.Babel
hala beklenenin çok uzağında ancak takım bir şekilde gol buluyor. Sene sonunda
nerede olurlar kestirmek güç.
Uzun süre sonra
gündüz maçı oynayan Galatasaray yeni hocasıyla önce Torino deplasmanına hafta
sonunda ise Manisa deplasmanına gitti. Milli maç arasından sonra evlerinde
Karabük ile oynayacaklar herhalde şimdiden o maçı bekliyorlardır. Maça gelirsek
Akhisar bu sene geçen seneye göre daha etkili bir takım geçen sene biraz
Gekas'a bağımlı bir yapıları vardı. Ancak bu sene özellikle Bilal KISA'nın iyi
oyunuyla daha tehlikeli bir takım oldular. Özellikle ikinci golde ki asisti çok
şıktı. Ama maç hakkında konuşmak çok zor. Çünkü ortada hiçbir çaba yada zorlama
yoktu. Drogba biraz olsun kalitesi ile bir şeyler yaptı ancak takıma yetmedi.
Hakeminde nedense Galatasaray'a karşı bir tutumda oluşu bu mağlubiyette az da
olsa pay sahibidir. Yine de skora direk etkisi olmadı. Maçın sonlarına doğru
takımda aynı anda Drogba, Burak, Umut, Sneijder, Bruma hepsi sahadaydı. Bu
kadar hücumcu oynatmak tabii ki gol demek değildi. Nitekim olmadı da. Bir
pozisyonda sol arkaya atılan boş bir topu takip edip almak Umut'a düştü. Böyle
olunca da Umut'tan gol yollarında katkı beklemek hayal oldu. Sanırım
Mancini'nin kafası 6 yabancı kuralı ile fena halde karıştı. Yoksa bu denli
etkisiz bir takım izlemezdik. Yardımcılığına getirilen Tugay'ın da henüz katkı
vermesini beklemek iyimserlik olur.
Ev sahibi Akhisar ile
ilgili son not ise kötü giden takım sayısının fazlaca olması sebebiyle bu sene
küme korkusu yaşamazlar gibi geliyor. İnsan hangi takımlı olursa olsun böyle
takımlara sempati ile bakıyor.
Haftanın son iki maçı
pazar günü akşamında oynandı. Sivas evinde Gençlerbirliğini 2-0 ile geçti.
Herkes tarafından tahmin edilen bu skorda katkısı olanlar ise Aydın ve Djebour
oldu. Aydın'ı Beşiktaş'tan hatırlayanlar olacaktır. Çok iyi bir ayağı var ancak
biraz mevkisiz oyuncu ne sol bek ne sol açık ne de bir 10 numara ancak zaman
zaman katkı veren bir oyuncu geçen sene Elazığ'da da iyi işler yapmışlığı var.
Sivas'ta ki en büyük sürpriz kuşkusuz R.Carlos'un bu derece başarılı olması
oldu. İlk hocalık deneyiminde oldukça zor bir ülkede başladı. Futbolcu iken
yaptıkları ile ilerlemesi zor olmayacaktır. Ama konuşmak için yine de erken.
Gençlerbirliği ise kötü yönetimin kurbanı olmak üzere. İlhan Cavcav geçen sene
takımı iyi götüren Fuat ÇAPA'nın istediği parayı fazla bularak takımı Metin
DİYADİN'e emanet etti. Takımı da bir çırpıda boşalttı. Yerlerine de doğru
düzgün bir transfer yapmayınca bu halde olmaları normal. Nasıl toparlanırlar ne
kadar sabrederler kestirmek zor. Ancak Metin hocanın günleri sayılı gibi...
Gelelim haftanın
maçına Fenerbahçe evinde 3 yıldır kanlısı hükmünde ki Trabzonspor'u ağırladı. Maça
fırtına gibi başlasa da golü bir türlü bulamadı. Ve bulamadıkça da telaşa
kapıldı. Telaşa kapıldıkça da golü bulamadı. Bu kısır döngüyü kırması beklenen
isimlerde oyuna girmeyince maç başladığı gibi 0-0 bitti. Trabzonspor'un maç
boyunca tek pozisyonu yok. Fenerbahçe savunmasının kritik müdahaleleri oldu
ancak. İki cılız uzaktan şut dışında başka bir gol çabası olmayan Trabzonspor
maçın başında teklif etseler havada yakalayacakları 1 puanı aldı ve gitti.
Fenerbahçe'de ise Ersun YANAL'ın toy bir çocuk gibi bir oyun yapısının zararını
gördü. İddia ediyorum. Telaş yapılmadan oynanacak bir 10 dakika ile Fenerbahçe
skoru bulurdu. Ancak neredeyse 60/70 dakika telaş içinde bir oyun oynadılar.
Sow en savruk günlerinden birindeydi. Webo'da istediği topları alamadı. Ancak
Emenike oyuna girerken çıkan Holmen değil Sow olmalıydı. Maç sonrası yaşananlar
ise ne yazık ki kanıksanmış pislikler. Her takım için maalesef geçerli olan bir
şey. Dün pislik yapma sırası Fenerbahçe'deydi. Yarın bakalım kimde? Hakeme
gelirsek bir iki ufak faul kararı hariç fena değildi. Ancak maçı çok sık
durdurması oyunun kalitesini çok düşürdü. Bir de maçın 5.dakikasında çaldığı
bir faul sonrası itiraz etmeyi geçip hakemi azarlayan Fenerliler dakika 90
olmuş hala aynı düzeyde itiraz ediyorlardı. Ve kartta görmediler. Hakemin bu
kadar şamar oğlanı olmaması gerekir.
Haftaya milli maç
var. Bakalım grubumuzda neler olacak. Avantaj Macaristan'da ancak onlarında
Hollanda deplasmanında maçları var. Bizim ise maçımız Kadıköy'de tek avantajımız
bu. Dünya kupası için play-off oynamaya yetecek mi göreceğiz. İlk maçımız Cuma
Estonya deplasmanı. Hadi kolay gelsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder