Maç enfes bir taraftar önünde istekli bir Galatasaray olarak
başladı. Ama henüz yarım saat bile dolmadan oyun öyle telaşlı bir oyuna döndü
ki. Sanırsınız ilk maçı deplasmanda kaybetmiş bir takım evinde gerekli skoru
bulmak için var gücüyle saldırıyor. Başta Terim’in kadro tercihi de
sorgulanmalı bence. Hamit yokluğunda hem Amrabat’ı hem de Emre’yi hücumcu
oyuncular olarak sahaya süren Terim arkalarında oynayan Riera ve Ebue’ye de
sonsuz kredi vermiş olacak ki ikisi de
sürekli ileri çıktılar. Hakan Balta bildiğim kadarıyla sakat değildi. O oynasa
ilk golde Riera gibi geride kalmaz ve doğru kademeye girerdi sanırım. Ama en
çok aradıkları isim şüphesiz Hamit Altıntop oldu. En heyecanlı anında bile
sakin kalmayı başaran Hamit takımı bu telaşlı gününde çekip çevirebilecek
kadroda ki yegane oyuncuydu. Onun sakatlığı sanıldığından çok daha fazla
etkiledi takımı. Defansı yabancı ağırlıklı olan Galatasaray’ın hücumu ise yerli
oyunculara emanetti. Geride yerli bir tek Semih varken ileride de sadece
Amrabat yabancı olarak sahadaydı. Ancak ne Amrabat ne de Burak ve Umut yeterli uluslar
arası deneyime sahip oyuncular değil. Burak’ın oynadığı 30’a yakın Avrupa
maçından tek golünü geçen sene Trabzon formasıyla 4-1 yenildikleri PSV’ye
atması tesadüf değildir. Hücumda da Avrupa maçı tecrübesi fazla oyuncuları çok
aradılar. Ancak elde ki kadroda bu tecrübeye sahip sadece Milan Baros var
onunda durumu malum. İkinci yarıda oyuna umut olsun diye giren isimlerin Aydın
ve Yekta olması Galatasaray kadrosunun hücum anlamında Avrupa için çok da
yeterli olmadığını görmemizi sağladı. Kaleci Muslera’yı da yediği iki gole
rağmen çok beğendiğimi söylemeleyim. Sonuç olarak iki maçta yenilen 3 gol ve
alınamayan 6 puan var. Artık beklentiyi gruptan çıkmak olarak değil de Uefa’ya
kalmak olarak revize etmek gerekiyor sanırım. Önümüzde ki iki maç sırasıyla
içeride ve dışarıda Cluj ile bu iki maç grubun her şeyini açıklar. İki maçta
alınacak 4 puan bile takımın ümidini korumasını sağlar. Bu o kadar da zor
değil.
Rakibe gelecek olursak forvette oynayan siyahi oyuncularını
çok beğendim. Golden önce Semih’e attığı çalım çok şıktı. Takım olarak son
derece disiplinli ve soğuk kanlı oynadılar. Defanstan bam güm vurmadan
çıkmaları da ne kadar özgüvenle oynadıklarını gösterdi.
Hakem de Rıdvan’ın dediği gibi tam deplasman takımının
isteyeceği türden bir hakem. Zaten bizim kısmetimiz midir? Yoksa kasıtlı mı
böyle oluyor anlamadım deplasmana gidersek eziyorlar. Evimizde ezdirmiyorlar. Ama
hakem atamaları komisyonu Uefa asbaşkanı Türk ne işe yarar anlamak zor. Yarın
Fenerbahçe maçının değeri bu sonuçla biraz daha arttı. Ülke puanı olarak bu
kadar gerilere düşmememiz gerekiyor. En azından karışıklık içende ki Fener’in
beraberlik alması gerekiyor.
Dünün sürprizi ise Almanya’da yoluna kayıpsız giden Bayern
Münih’in deplasmanda Bate Barisov’dan 3 tane yemesidir. Tebrik etmek lazım bu
Belarus ekibini iki maçta 6 puanla liderler. İlk maçta da deplasmanda Lille’yi
yenmişlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder