Oynanış sırasına göre Fenerbahçe Beşiktaş, Barça R.Madrid ve
Milan İnter maçlarıyla ilgili kısa yorumlar.
FENERBAHÇE – BEŞİKTAŞ
Bu hafta derbi haftası olarak oldukça bereketli bir
haftaydı. Ancak ben sadece bu 3’ünü takip etme şansı bulabildim. İlk maç olarak
Avrupa’dan moralli dönen Fenerbahçe evinde 2 haftadır içerde dışarıda mağlup
olan Beşiktaş’ı ağırladı. Alex ayrıldıktan sonra mücadele gücü sadece Alex’in
yokluğuna bağlanamayacak ölçüde artan Fenerbahçe çok iyi başlamadığı maçı 3-0
kazanmayı bildi. Maç öncesi sürprizi pek sevmeyen Aykut’un son maçta ki kadroyu
sahaya sürmesini bekliyorduk ki Yobo Bekir değişikliği hariç aynı kadroyu
sürdü. Beşiktaş ise geçen hafta komik goller sıralamasına girebilecek bir gole
sebebiyet veren Uğur Boral’ı sol bek yerine sol açık oynatarak bir değişiklik
yapmıştı. Bunun sebebi de Samet Hoca’nın maç öncesi dediği gibi Kuyt’ı
durdurmaktı. Kadıköy’e gelirken amaç Fener’i durdurmak olan bir takımın buradan
istediğini alarak çıkması çok kolay değil. Nitekim önde oynamayı seven ancak o
kalitede olmayan Uğur yapabileceklerinden fazlasını denemeye kalkınca hem
hücumda aksadı. Hem de savunmaya yardım edemedi. Karşısında daha fizikli
Olcay’ı bekleyen Gökhan tanıdığı bildiği Uğur’u bulunca kariyer maçını oynayıp
2 gol attı. Takımın hücum gücü Fernandes’le kısıtlı olunca onu durduran veya
yavaşlatan her takım bir şekilde Beşiktaş’ı kısıtlamayı başarıyor. Bireysel
olarak Caner ve Gökhan iki maçtır çok iyi oynuyorlar. Özellikle Caner kendine
güven duyunca daha faydalı oluyor. Nihayet aradığı sorumluluğu bu sene
verdiler. İyi kullanmak ve bir daha o döneme dönmemek kendi elinde Gökhan ise
nerdeyse 1 sezondur idare ediyordu artık bir şeyler vermeye başladı.
Hakem konusuna
gelince Fenerbahçe’nin Avrupa maçından sonra yazdığım yazıda hakemin çaylak
olduğunu ve hata yapmaya çok müsait olduğunu yazmıştım. Dün maçı izlerken ne
kadar haklı olduğumu tekrar gördüm. Maç 0-0 iken Necip’e Yobo tarafından
yapılan yay çizgisinde net bir faulü görmemesi mümkün değil. Aynı şekilde
Kuyt’ın Necip’in burnuna yaptığı müdahaleyi de es geçmemesi gerekirdi. Kırmızı
kartta haklı da olsa kart öncesi Beşiktaş’ın topu kapmasını engellemesi
affedilmeyecek bir hata oldu. Yada kırmızı sonrası Toroman’ı atmaması yada
Ersan’ın Sow’u arkadan sarılmasına ve de kendisine abartılı itirazına ses
çıkaramaması da kendisine ne kadar kaybettiğini gösterdi. Velhasıl bu maç ona
fazla geldi. Bütün maçları Fırat Aydınus yönetemiyor mu ? : ) yönetse ne güzel
olurdu.
Tekrar Alex muhabbetine dönmek istemiyorum
ancak takım onsun şimdilik daha iyi duruyor. İleride ne olur söylemek zor.
Ancak şimdilik kadro genişliği de futbolcuların vücut dili de bu durumdan
memnun gibi gözüküyor. Şimdi Aykut hocanın yapması gereken bu yapıyı bozmadan
Krasic gibi Stoch gibi isimleri bu yapının bir şekilde içinde kalmasını
sağlamak. 11 oyuncusu olmalarını beklemiyorum ama rotasyonda mutlaka süre
almaları lazım. Beşiktaş içinse kurtuluş
reçetesi yazmak kolay değil. Ben Querasma’dan bir şekilde faydalanmalılar
diyenlerden değilim. Sonuçta bu bir disiplin uygulaması yönetim parasını verse
de oynatmayabilir. Ama yapılan Escude gibi Uğur Boral gibi Mc Gregor gibi yaşça
geçkin ve gençleşme vaadinde bulunan bir takıma yakışmayacak transferler
söylenen felsefe ile yapılan icraatın uyuşmadığını açık şekilde ortaya koyuyor.
BARCELONA – REAL
MADRİD
Bizim mütevazi derbiden maç 3-0 olunca bu maça yetişmek için
erken kaçtım. Yanlış anlaşılmasın maçı stattan izlemiyordum ama evde de
değildim. Her neyse eve girmemle Ronaldo’nun golünü görmem bir oldu. O yüzden
gol öncesi nasıl bir oyun vardı izleyemedim. Ancak Ronaldo üst üste Barça’ya
gol attığı bu 6. Maç olması lazım. Adam durdurulamıyor. Sonra Barça bildiğimiz
düzeni dışında bir baskıyla oynamaya başladı. Ronaldo’nun golünde adamını
kaçıran Alves sakatlığı sebebiyle yerini genç Montoya’ya bırakınca ne yalan
söyleyeyim maçın Real’e iyice döneceğini düşünüyordum. Ancak Pepe anti futbola
kendini o kadar kaptırmıştı ki altı pasta Xavi ile kafa topu mücadelesinde
rakibinin üstüne çıkmaktan topa vurmayı bile düşünmedi. Boşta kalan topu Messi
kaleye göndermekten tereddüt etmedi. Sonra maç çirkinleşmeye Real yine sahasına
hapsolmaya başladı. Sonrası ise Barça’nın bu sene hakemlerden yararlanma
alışkanlığını sergilemeye çalıştılar. Önce Fabregas sonrasında ise İniesta göz
göre göre hakemi aldatmaya çalıştılar. Özellikle ikinci yarıda ki İniesta Pepe
pozisyonunda kendini yere atan iniesta’ya sarı kart verilmemesi hakemin ne
kadar etki altında kaldığını gösteriyor diyecektim ki. Ceza sahasında Mesut’un
çalımına çelme ile karşılık veren Barça defansına devam dedikten sonra anladım
ki bu sene Barça’nın hakem şansı oldukça yüksek. Sonrasında ise ortaya Messi
diye bir adam çıktı. Benzer bir noktadan iki dakika önce Ronaldo kullandığı
frikikte baraja takılırken Messi 30 metreden kullandığı frikikte topu çıkması
imkansız bir yere yolladı. Maç iyice Barça’ya dönmüştü artık. Ama Mesut harika
bir zamanlama ile gönderdiği ara pasta Ronaldo kaleci ile karşı karşıya kaldı
ve kendisi için kolay olanı yapıp maça yeniden denge getirdi. Kalabalık çıktığı
her pozisyonda ya gol bulan yada gollük bir tehlike oluşturan Real’in özgüveni
yerine geldi. Daha kalabalık çıkıp rakibi tehdit etseler de aradıkları
galibiyet golünü bulamadılar. Arada ki puan farkı 8 olarak kaldı. Bu maçtan
sonra Barça bir düşüş yaşar mı söylemek zor ama Real hala geçen sene ki
formunun çok uzağında. Yeni transfer L.Modirc hala kadroya girebilmiş değil.
Nitekim akşam oyuna sonradan giren isim Kaka oldu. Di Maria geçen seneden daha
iyi gözükse de forvet konusunda çok gerideler. Higuen yedek olmayı kabullenmiş
ancak Benzama o isim olmadı bir türlü. Bir Falcao hamlesi takımı 5 sene taşır
ancak bu şimdilik Menajerlik oyunu için geçerli bir transfer gibi duruyor. Maçtan sonra oynan A.Madrid Malaga maçı da en
az bu maç kadar keyif verdi. Emre, Arda ve Falcao’yu aynı anda izlemek
keyifliydi. Maçı son dakikada tartışmalı bir golle Madrid kazandı ve liderle
aynı puana geldi. Bu sene anlaşılan lig mücadelesi çok daha keyfili olacak.
MİLAN – İNTER
Son birkaç senedir geri planda kalan ve elinde ki yıldız
oyuncuları birer birer kaybeden İtalya liginin takımların durumu ne olursa
olsun satabilecekleri tek doğru düzgün rekabet bu iki takım arasında nitekim
dün oynanan ve Barça Real maçının gölgesinde kalan müsabakada gülen taraf henüz
5 dakikada Samuel ile golü bulan ve onu canı pahasına koruyan İnter oldu.
Eskiden olsa kaliteli ayaklarla kapanan ve 10 kişi oynayan İnter’i açabilecek
yolları bulabilen Milan ise bir iki karambol ve uzaktan şut harici pozisyon
bulamadı. Kalesinde ki değişikliğe anlam veremediğim İnter’de yeni kaleci
Handanovic harika bir oyun çıkardı. İnter eski görüntüsünden çok uzakta ama
başlarında başarıya aç ve hırslı bir antrenör var. Milan ise bir nevi Beşiktaş
sendromu yaşıyor. Takımı küçülteceğim derken olan performansı da
gösterememesine sebep oluyorlar. Muhtemel bir hoca değişikliği yaşayabilirler.
İtalyan hakemleri oldum olası beğenmişimdir. Dün son dakikalarda Samuel’in
müdahalesi ile kendisini yere bırak Robinho’ya penaltı çalmayan hakemi de içten
içe tebrik etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder