Dün ve Salı günü oynanan
maçalarla beraber şampiyonlar liginin son 16’sı başlamış oldu. İlk gün
maçlarında iki deplasman takımı PSG ve Juventus rakiplerini geçerek zaten
favori oldukları eşleşmeleri daha ilk maçtan bitirmiş oldular. 2 hafta sonra
oynanacak maçlar (Valencia mucizeye imza atmazsa) bir nevi formalite maçları
olacak. Juventus Celtic deplasmanında 0-3 ile dönerken PSG Valencia’yı 1-2
geçerken son dakikada Zlatan’ı kırmızı kartla kaybetti. En az iki maç ceza
alması muhtemel. Maçın ayrıntılarına bakarsak eğer.
VALENCİA: 1 - PSG: 2
(A.Rami) - (Lavezzi,
Pastore)
Maçın açık kanaldan
izleme şansımız olduğu için az çok herkes biraz fikir sahibidir. Son haftalarda
Fransa’da dominant bir oyun ortaya koyan PSG sene başında transfer ettiği Lucas’a
nihayet devre arasında kavuştu. (Yapılan anlaşma gereği ancak Brezilya liginin
sonunda yani Avrupa için devre arasında gelecekti.) kadro olarak maça ofansif
bir kadro ile çıktıkları söylenebilir. Geçen sene rekor bir ücretle transfer
edilen Pastore, Lavezzi, Zlatan, Lucas dörtlüsü oldukça cüretkâr kaçabilirdi. Ancak
Valencia’nın bu sene ki form durumu ve kalitesi alınan bu riski
cezalandırmaktan çok ama çok uzaktaydı. Maça iyi başlayan ve hızlı ataklarla
pozisyon arayan PSG oldu. Golü de Lavezzi ile Lucas’ın verkaçı sonucunda Arjantinlinin
ayağından buldular. Maçı anlatan Murat Kosova’nın uzun süre Lucas diye
anonsunda Lavezzi’ye geçişi de enteresandı. : ) golü tepki vermek isteyen
Valencia’nın bir iki cılız atağı vardı ancak PSG buna yanıt vermekte gecikmedi.
Yine Lucas’ın geliştirdiği atakta çizgiye inen Lucas topu penaltı noktasına
doğru çevirdi ve Pastore topun gelişine vurarak güzel bir gole imza attı. İkinci
yarıya Valencia iki değişiklikle başlasa da istediği oyunu bir türlü sahaya
yansıtamadı. Ancak oyun azda olsa dengeye gelmişti. Karşılıklı ataklarla geçen
ikinci yarıda maç tamda bu skorla bitecek derken önce Zlatan biraz ağır
sayılabilecek bir kararla oyundan atıldı. Kırmızı kartla umutlanan Valencia
birde üstüne bir duran top sonucu Ramzi ile gol bulunca ikinci maç için çok az
da olsa bir ümit kazandı. Çok az diyorum çünkü ilk turda 6 maçta sadece 3 gol
yiyen bir takıma üstelik deplasmanda yemeden 2 gol atmaları gerekiyor bu da biz
futbol severlere çok akıl kârı gelmiyor. Sonuç olarak PSG çeyrek finalde
diyebiliriz.
CELTİC: 0 – JUVENTUS:
3
(Matri, Marchisio,
Vucinic)
Aynı saatte oynanan
diğer maçı ağırlıklı olarak izlediğim için bu maça ancak göz ucu ile bakabildim.
Gördüğüm kadarıyla maçın başında bir savunma hatasını iyi değerlendiren Matri
ile öne geçen Juventus maç boyu bu avantajını iyi kullandı ve kontra ataklarla
iki gol daha bularak turu bitirdi. Özellikle 3 golde Celtic savunmasının ne
kadar ağır ve bu seviye için yetersiz kaldığını gördük. İkinci maçta oyuncuları
dinlendirme şansı da bulabilecek olan Juventus şimdiden çeyrek finalde ki
rakibini beklemeye başladı.
SHAKHTAR DONETSK: 2 –
B.DORTMUND: 2
(Srna, D.Costa) – (Lewandowski,
Hummels)
Uzun süredir resmi
maç oynamayan Donetsk beklendiği gibi maça biraz soğuk başladı. İlk yarıda iki
takımda rakibini tartarken Hırvat sağ bek Srna yaklaşık 30 metreden harika bir
frikik ile takımını öne geçirdi. Türk futbol severlerin efsanevi Hırvatistan maçında
90’a attığı ve Rüştü’nün son anda kornere çeldiği topla hatırlayacağı üzere
frikik konusunda oldukça isim sahibi bir isimdir. Bu gol oyunu biraz daha
heyecanlandırırken misafir Dortmund biraz daha ileriye çıkmaya başladı. Böyle bir
atakta M.Göthze ikinci orta denemesinde bu kez Lewandowski’yi buldu. Topa ıska
geçen Polonya’lı iki defans oyuncusunun birbirine takılıp düşmeleriyle 6 pasta
kaleci ile bomboş kaldı ve rahat bir vuruş ile oyuna dengeyi getirdi. İlk yarı
böyle biterken ikinci yarıda da oyunun hâkimi kesinlikle Dortmund’du ama buna
rağmen golü bulan ve öne geçen yine Shakhtar oldu. Oyuna sonradan giren Costa
uzun gelen topu güzel kontrol edip iyi bir vuruş çıkardı. Lucescu yine avantajı
eline geçirmişti. Oyunu bırakmayan Dortmund yine ataklarını sıklaştırdı. Üst üste
kornerler kullanan Dortmund 85’te yine kornerden gelen topta savunmadan gelen
Hummels’in kafa golüyle deplasmanda 2.golünü buldu. Oyun içinde sürekli üstün
olan ve topla daha fazla oynayan Dortmund en azında hak ettiği avantajla
sahadan ayrıldı. Shakhtar ise devre arası transferinde serbest kalma bedeli
olan 30 milyon Avroyu yatırıp Anzhi’ye giden Willian’ı çok aradı. Grup maçlarında
6 maçta 4 gol 3 asist ile oynayan Brezilya’lı artık Eto’o ve Diarra ile
oynayacak. Lucescu para için gittiğini söylese de herhalde Ukrayna’da sağlıklı
kalmak için oynadığını düşünmüyordu. Tur için bir şey söylemek için erken de
olsa Dortmund büyük avantaja sahip. İkinci maçta takımın orta sahada savunma
yükünü çeken İlkay’ın da sakatlıktan kurtulup yetişeceğini düşünürsek bu kadar
kolay gol yemeyeceğini öngörebiliriz. Ama Lucescu’nun her zaman bir hamlesi
vardır. Güzel bir maç bizi bekliyor.
REAL MADRİD: 1
M.UNITED: 1
(C.Ronaldo) – (D.Welbeck)
Haftanın açık ara en
önemli maçıydı. Açık kanalda yayınlanmaması talihsizlik diyeceğim ama haftaya
Galatasaray’ın maçı bile Muhteşem Yüzyıl saçmalığından dolayı yayınlamayacak
olmasının yanında hafif kalıyor.
Maça Real iyi başladı
ve önce Khedira sonra ise Coentrao ile iki önemli pozisyon buldu. Özelikle
Khedira içeriye pas verdikten sonra yaptığı koşularla oldukça etkili olabilecek
bir isim. Xabi Alonso gibi oyunu orta yuvarlaktan takip etmiyor. Ama girdiği
pozisyonları gol yapma becerisi tatmin edici sayılmaz. Maç başladığı kadroda 3
forvet sahaya süren Ferguson ne Rooney’i ne de Welbeck’i forvet olarak
kullanmadı. Van Persie ise oldukça etkili bir oyun oynadı. Maçın son bölümünü
saymazsak duran toplar hariç bir pozisyona giremeyen United 20.dakikada kornerde
adamını kaçıran Ramos son bir hamleyi eliyle yapmaya çalışsa da Welbeck’in
golüne engel olamadı. Son Barça maçının yıldızı genç Varane’de oyun süresince
güven vermedi. Savunma bu kadar tedirginken hücuma yüklenen Madrid Mesut, Di
Maria ve Ronaldo ile rakibi tehdit etti. Geçen senede bu senede Real’de çok
ciddi bir forvet eksikliği var. Ne Benzema ne de Higuen bu seviyelerde çok düz
kalıyorlar. Golden 10 dakika sonra Mesut’un ortasında Ronaldo harika bir kafa
golüyle oyuna dengeyi getirdi. Sonrasında ve son 10 dakikaya kadar oyunu rakip
sahada oynayan Madrid aradığı golü bir türlü bulamadı. Bunda United’in güven
vermeyen kalecisi De Gea’nın da katkısı büyüktü. Oyuna müdahalesini Benzama,
Higuen değişikliği ile yapan Morinho beklediği etkiyi bulamadı. Sonrasında ise
Di Maria, Modric hamlesini yaptı. mevkii olarak tam olarak bir bölgeye uymayan
Modric ne Khedira gibi ileri geri oynayabiliyor ne de Mesut gibi ileride dominant
bir oyun oynuyor. Ama girdikten sonra Di Maria’dan daha çok katkı verdiği
söylenebilir. United’da ise Rooney bir forvetten çok 10 numara gibi oynadı. Takımın
geri kalanı ise savunma anlamında ellerinden geleni yaptı. tur için kesin bir
şey söylemek zor olsa da deplasmanda Madrid’in gol bulma şartı olması United’ı
bir adım öne taşıyor. Ama kadro kalitesi olarak Madrid United’dan birkaç adım
önde. Bakalım rövanş neler getirecek.
Son olarak bu akşam
oynanacak Bate maçı ile ilgili bir şeyler yazmak istiyorum. Rakibin son resmi
maçının Aralık ayında olması bir soru işareti olsa da hem iklim hem de
Fenerbahçe’nin ne oynayacağını kestirmek güç olduğundan maçı tahmin etmek zor. Ama
tutuculuğu ile tanınan Aykut’un grup maçlarında ki deplasman kadrolarına benzer
bir kadro çıkaracaktır.
Muhtemel 11
Volkan
Gökhan – Bekir –
Egemen – Ziegler( Hasan Ali)
Kuyt - Mehmet Topal –
Meireles – Baroni – Caner (Webo)
Sow
Eğer Caner yerine
Webo oynarsa Sow sol tarafa geçecektir. Ama o riski alacağını san
mıyorum. Bate’nin
şampiyonlar liginde bu sahada Bayern’i yendiğini unutmadan çantada keklik bir
maç beklemeyin. Ama turdan ümitliyim o ayrı.
Okuduğunuz için
teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder