Dün tv başında eminim
herkes benim gibi maçtan sonra gururlanmıştır. Beşiktaş maçın başından sonuna
kadar hak ettiği bir galibiyetle turu Liverpool'un avuçları arasından çekip
aldı. Pek çok eksikle İstanbul'a gelen Liverpool sanırım en çok Coutinho'yu
aradı. Beşiktaş ise sakar ve savruk Motta'nın yokluğunda sol tarafı Opare ile
beklediğinden daha iyi kapatmasının yanında rakibin en etkili hücum silahı
İbe'yi etkisiz hale getirmeyi başardı. Tabii Töre'nin ikinci yarıda sağ
kanattan sol kanada geçmesinin de katkısı tartışılmaz.
Bir zaferin büyüklüğü
sizin ne oynadığınızla değil rakibinizin büyüklüğüyle ölçülür. Aralık ayında
liginin en formsuz takımlarından olan Liverpool aradan geçen 2 ayda çok iyi bir
seviyeye çıkmıştı. Son 15 maçta sadece Chelsea'ye kaybeden Liverpool turun
favorisi haline geldi. Ancak Güntekin ONAY'IN da dediği gibi Beşiktaş bu sene
Premier ligin 21.takımı gibiydi. 3 ayrı İngiliz takımıyla oynayan Beşiktaş Arsenal
hariç diğerlerinden istediğini almayı başardı. Bu zafer tam da bu yüzden bu
kadar büyük. Beşiktaş kötü durumda ki Tottenham'ı değil ya da 2 ay önce ki
Liverpool'u değil, formda bir İngiliz devini eledi.
Avrupa kupalarına
katılım konusunda sınırda durduğumuz bir dönemde, tam da arkamızda yer alan
Yunanistan'ın tek temsilcisi Olympiakos'un evinde Dnipro ile berabere kalarak
elendiği bir turda Beşiktaş'ın devam etmesi çok önemliydi. Üstelik galibiyet
puanının yanında tur geçme puanı da ekstradan gelecek.
Son 16 kuraları bugün
çekiliyor. Çeyrek final öncesi 16 takım arasında tam 5 İtalyan var. Trabzon'u
rezil eden Napoli, Celtic'i tek golle geçebilen İnter, Bilbao'ya sürpriz yapıp
turu alan Torino, Feyenoord'a olaylı iki maç sonunda üstünlük kuran Roma ve
Tottenham'ı iki maçta üstün oynayarak eleyen Fiorentina'dan bir tanesinin
Beşiktaş'a çıkma olasılığı oldukça yüksek. Seri başı veya ülke kısıtlaması
olmayan bu turda herkes birbirleriyle eşleşebilir.
Gönlümden Torino veya
C.Brugge geçiyor ama ne çıkarsa bahtımıza. Sanki Mancini'yi tekrar Türkiye'de
görebiliriz.