Hafta Cumartesi
B.Dortmund Bayern Münih maçıyla başladı diyebiliriz. Favori Münih olsa da
gönlüm Dortmund'daydı. Ama olmadı. Başa baş geçen maç Dortmund'un ilk golü
kendi yetiştirdiği Göthze'den yemesiyle dağılmasına sahne oldu. Daha takıma 3
gün önce katılan Frings bu önemli maçta Subotic ve Hummels olmayınca ilk 11'de
çıkmak zorunda kaldı. Bariz bir hatası olmasa da güven vermedi. Ocak ayında
Münih ile sözleşme imzalayacağını açıklayan Lewandovski ise maçın başında çok
müsait bir topu harcayarak tepki çekti. Ayrıca çok beğendiğim Kloop'un maça
Aoumabeyang olmadan başlaması şık durmadı. Sene başında yaptıkları Mikhiteryan
transferi ise tam bir hayal kırıklığı bu adama nasıl 20 milyon avro vermişler
anlamadım. Baroni'den hallice bir adam.
Ardından Türkiye maç
özetlerine bakayım dedim. Bakmaz olaydım. Tam bir hakem faciasına şahit oldum.
Her iki tarafa da fahiş hatalar yapan Halis ÖZKAHYA isimli muhterem
Galatasaray'a vermediği bir faul pozisyonu sonrasında telafi etmek için öyle
bir çabaya girdi ki formasını giyse ancak bu kadar destek olurdu.
Çok kısa maç içinde
ki hatalarına bakacak olursak Ebue'ye yapılan net bir faulü görmedi.
Galatasaray'ın Burak ile attığı golden önce Selçuk'un yaptığı net faulü
görmedi. Sivaslı Aydın'ın kendini attığı pozisyonda sarı kartını kullanmadı.
Sivaslı Ümit'i attığı pozisyonda Burak kendini attığı için sarı kart görmesi
gerekirken o Ümit'i atmayı tercih etti. Maçın son dakikalarında Aydın'ı omuz
darbesi ile ceza sahasında düşürülmesine penaltı veremedi.
Cumartesi gecesinde
A.Madrid'in maçını izleyip kafa dağıtayım dedim. Ancak maç o kadar çekişmesizdi
ki toplamda 7-0 bitti. Ancak maçın ikinci yarısı oyuna giren D.Costa attığı
röveşata ile gözümün pasını sildi. Güzel goldü gerçekten.
Pazar günü Fenerbahçe
Ülker'in lider Banvit ile deplasmanda oynayacağı maç vardı. İzleyemedim ancak
skoru gördükten sonra izlemediğime sevindim. Banvit evinde Fenerbahçe'yi
darmadağın etmiş. Banvit'in bu sene ki koçu uzun yıllar Obradovic'in
yardımcılığını yapmış bir isim. O yüzden iki koç arasında da hoş bir maç olmuş.
Avrupa'da kayıpsız giden Ülker ligde Tofaş'tan sonra ikinci mağlubiyetini aldı.
Belki daha uzun yorum yapılabilir ancak ben hala takımın gidişatından memnunum.
Ayrıca Avrupa'ya göre bir yabancı oyuncunun kadro dışı kalması takımı zaman
zaman olumsuz etkileyebiliyor.
Akşamında Fenerbahçe'nin maçını izlemek üzere TV
karşısındaydım. Kafamda dün ki maçtan dolayı bin bir komplo teorileri bu maçta
berabere kalacağız diyorum. Sonuçta lig tv yarışın bitmesini istemiyor. Diye
düşünüyordum. Maç başladıktan sonra baktık ki öyle değil. Fenerbahçe halı
sahada oynarken bulamayacağımız rahatlıkta pozisyonlar buluyor. Üstelik daha
maçın başında öne geçmesine rağmen. Ama öyle saçma goller kaçırdılar ki halı
sahada olsa kaçıranları kaleye geçirirlerdi. Devamında saçma goller yeme serimiz devam etti. Taraftarın ve benim
özellikle sevmediğimiz Baroni yine yediğimiz golde pay sahibiydi. Maç böyle
bitecek derken Antalya inanılmazı başardı ve Diarra ile atması kaçırmasından
daha kolay bir pozisyonu kaçırdı. Dönen top ise oyuna girdikten sonra pek
varlık gösteremeyen Emenike'nin insan üstü gayreti ile çıkardığı topu Sow
Diarra'nın aksine kolay olanı yaptı ve galibiyet serisi 5'e çıktı. Artık gözler
Cumartesi günü oynanacak Beşiktaş maçında. O maçtan da kayıpsız geçilmesi demek
devre sonuna kadar güle oynaya oynamak demek.
Avrupa liglerini bu
hafta sadece özetlerden takip edebildim. M.City evinde Tottenham'ı 6 golle
yollarken. Daha maçın 15 saniyesinde Navas'ın harika golüyle öne geçtiler.
Tottenham haftaya United'i konuk edecek. Bu kadar para harcadıkları sezona bu
kadar çabuk veda etmek istemeyeceklerdir. Ayrıca Kun Aguero nasıl bir forvettir
arkadaş...
M.United ise kötü
gitmeye devam ediyor. Bu hafta Cardiff'e 90.dakika golüyle 1 puan verdiler. Maç
içinde Rooney mutlak kırmızı görmesi gereken bir pozisyonda sarı ile kurtuldu.
Hakemler hep mi kötü olur kardeşim. Arsenal ligin sürpriz ekibi Southampton'ı
2-0 ile geçti. Maçta rakip takımın kalecisi bir gol ikram ederek Arsenal'in
işini kolaylaştırdı.
İspanya'da
Barça Messi olmadan da kazanmanın yolunu buldu. Getafe'yi 4-0 ile geçerken iki
penaltının ikisi de haklı. Barça'yı sevmem bir Madrid takımı kazansın da
hangisi olursa olsun fark etmez. İki Madrid ekibi de rahat galibiyetler aldı.
İspanya ligi uzun süredir iki takımlı bir ligdi bu sene hiç değilse 3 takımlı
oldu.
Fransa
liginde PSG aldı gidiyor. Almanya'da da Münih aynı şekilde. İtalya'da lider
uzun süre sonra Juve oldu. Roma 7de7 ile başladığı sezonda biraz tökezleyince
son iki senenin şampiyonu Juve liderliği devraldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder