Yeni sezonu
dört gözle bekleyen biz futbolseverler için Almanya liginin orta sıra maçlarını
bile canlı izlemek keyif verdiği dönemde üstelik açık kanaldan böyle bir maçı
izlemek büyük keyif vaat ediyordu. Ama gelin görün ki sezonun ilk kupası böyle
bir maçla sahibini bulmamalıydı. İki tarafında bu kadar uygun ortam varken bu
kadar kötü oynamasının bir mazereti olamaz. Maç öncesi Kayseri'de çok güzel bir
ortam vardı. Kaffelerde beraber sohbet eden taraftarlar maç sırasında da bir
taşkınlık yapmadılar bunda belki de ilk defa uygulanan stada girişte alkol
testi yapma ve alkollüleri stada almama önlemi en büyük neden oldu. İstanbul'da
ki maçlarda kafası yerinde olmayan bir kaç kendini bilmez yüzünden çıkan
arbedeler daha büyük olaylara sebebiyet verebiliyordu. Dün maç öncesi kötü
gözüken tek şey Selçuk YULA anısına yapılan saygı duruşu sırasında tribünlerden
gelen tezahürat sesleri oldu. Yanlış anlaşılmasın birisi öldü diye put gibi
dikilmeyi onaylıyor değilim aksine bir Fatiha okunsa bundan çok daha makbule geçeceğine
de eminim ama tezahüratta yapılmasa hoş olurdu.
Gelelim maça,
izleme keyfini artırsın diye maçı Galatasaraylı kardeşimle birlikte izledim. Maçın
başlamasıyla Fenerbahçe daha geride Galatasaray ise daha önde oynamaya çalıştı.
Top ağırlıklı olarak Fener yarı sahasında oynansa da tehlikeli atak yapma şansı
Fenerbahçe'de gibi duruyordu. Çünkü Galatasaray'da Burak yerine tercih edilen
Amrabat süratli yapısının çok gerisinde ki top tekniği sebebiyle o bölgeden
atak yapma şansını bulamadı. Diğer kanatta ki Hamit ise kardeşimin deyimi ile
takımı eksik oynatmaktan öte eksi eleman olduğu için o bölgeyi de kullanamadı. Fenerbahçe
ise savunmada büyük usta Drogba'yı Alves ile kontrol ederken bu sezon ilk kez
resmi maça çıkan Bekir cengaverlik görevini üstleniyordu. Hatta bir kaç kez
yerini kaybetmesi sebebiyle Alves'ten fırça yemişliği bile vardır. Görünen o ki
Egemen iyileşince ilk tercih her zaman o olacak. Orta sahada ise Meireles'in
yokluğunda Baroni şans bulmuş ve maçın en etkisiz elemanı olmayı başarmış oldu.
Kendisi ile ilgili en iyi incelemeyi şu linkten bulabilirsiniz daha fazla söze gerek yok. http://cizgiden-cikaran.blogspot.com/2013/03/sahadaki-brokoli-cristian-baroni.html
ilk yarıda Drgoba ve Amrabat ile iki mutlak golden olan Galatasaray
karşılığında ise Sow'un penaltı noktasından vuramadığı topla tehlikeyi
kalesinde gördü.
İkinci yarıda
iki tarafta değişiklik yapmadı. Fenerbahçe için Baroni değişikliği beklenirken
Galatasaray'da ise Amrabat sık sık ısınan oyuncuları keser hale geldi. Derken Alves
gibi maçın adamı olabilecek bir oyun oynayan adamın hiç gerek yokken korner
direğinin orada Drogba'ya yapmış olduğu hareketle ilk sarı kartını ve kartın
üstünden daha beş dakika geçmeden bu kez orta sahada Emre'nin üç kişinin
arasına girerek kaptırdığı topa zamanlama hatası yaparak ikinci sarıyı görerek
takımını ilk derbisinde yalnız bıraktı. Tamda Baroni çıkmış Alper oyuna hareket
katmış topu az da olsa ileriye taşımaya başlamışken bu olmadı. Ersun YANAL
oyuncu değiştirmeyerek Barça'da oynuyor olsa stoperden başka mevkide oynayamayacak
Topal'ı stopere çekti. Artık orta saha sadece Alper ve Emre'ye kaldı. Böyle durumlarda
ileri üçlüde oynayan Kuyt - Webo - Sow'un orta saha özelliği olmaması takımı
biraz daha dirençsiz hale getiriyor.
Artık maç Fener yarı sahasında oynanır
hale geldi. Kapılan toplar ise gelişi güzel vurularak vakit kaybetmeden geri
gelmesi sağlandı. Bütün bunlara rağmen neden maç uzatmalara gitti derseniz
bunun iki nedeni var birincisi Selçuk'un gördüğüm kadarıyla en kötü derbi
maçını oynaması, İkincisi ise Galatasaraylı futbolcuların çok erken şut veya
orta tercihinde bulunmaları oldu. Maç uzatmaya gittikten sonra bu kez
Galatasaray cephesinden hamleler geldi. Maçın Baroni ile birlikte en kötüsü
Hamit yerini Umut'a, Amrabat ise Erman'a bıraktı. Fenerbahçe ise karşılık
olarak ileri uçta etkisiz olan Webo'yu Kadlec ile değiştirerek Topal'ı yine
orta sahaya kattı Sow ise ileri uca geçti. Hamit ile ilgili şunu söylemek
isterim ki Baroni kötü oynadığı zaman sahada göremiyorsunuz. Hamit ise daha
fena dün en az üç tane golü bizzat tercihleri sebebiyle yedi. Bu kadar yüksek
ücret kazanan bonservis ücreti ödenen ve bu denli garanti forma bulan bir
oyuncudan çok daha fazlasını beklemek sanırım Galatasaraylıların hakkı.
Uzatmalarda
hücumcuların yapamadığı bu kez Hakan BALTA yaptı ve Drogba'nın kafasına harika
bir top kesti. Büyük usta bekleneni yaptı ve sert bir kafa şutu ile golü attı. Drogba'ya
büyük usta diyorum çünkü adam gerçekten herkesten farklı oynuyor. Bir dönem
bizde Van Hoojdonk buna benzer oynuyordu ama tabi ki bu seviyede değildi. Golden
sonra bu kez YANAL'dan doğru bir hamle geldi. Yorulan ve kenara değişmek
istediğini söyleyen Emre'nin yerine oyuna Caner girdi. Aslında golden önce bu
hamle yapılsa belki daha etkili bir oyun oynanabilirdi ama bunu maçtan sonra
söylemek tabii ki daha kolay. Caner'in bu kez soldan getirdiği toplarla pozisyonlara
giren Fenerbahçe oldu ama karşılarında bu kez de Muslera'yı buldular. İyi maçlarından
birini çıkaran Uruguay'lı kaleci Fenerbahçe'nin beraberlik umutlarına set
çekti.
Sonuç olarak
baskılı oyunuyla kazanan Galatasaray'ı tebrik etmek gerek. Fenerbahçe'yi ise
Arsenal önünde çok ümitli olmadan izlemek lazım. Ama ligde uzun süre maç
kaybetmezler gibi geliyor. Emenike'nin gelmesiyle ise hücum bir seviye daha
atlayacaktır. Kupa töreni sonrası kaybedenin kazananı alkışlaması güzel
görüntüydü. Deplasman yasağı kuralını destekleyenlere bir kez daha akıl fikir
diliyorum.
Son cümlelerim
ise maçın hakemi Bülent YILDIRIM için olacak. Hakem biraz idare edici bir hakem
yani adaleti sağlamayı değil gürültüsüz patırtısız maçı bitirmeyi amaçlıyor. Bu
da onu ikinci sınıf bir hakem yapıyor. Alves'e gösterdiği iki sarı kartta
sonuna kadar haklı. Hatta ikinci sarı kartta niye avantaja bırakmadı diyenlere
futbol kurallarını bir kez daha okumalarını tavsiye ediyorum. Eğer oyundan
atılması gereken birisi varsa oyun durdurulur ve oyundan ihraç edilir. Tek istisna
gol durumunda olur. Yani tek vuruşla gol yapacak durum varsa devam edilir. Aksi
takdirde kırmızı kart göstermesi gereken oyuncu yerden kalkıp bir kartlık faul
daha yapsa ne vereceksin 3 sarı kart mı? Kırmızı kartı bir yana bırakırsak
hakem maçın içinde sırf Galatasaray'ın en az 3 tane kornerine aut kararı verdi.
Frikiklerde kurdurduğu barajlar bırakın 9,15'i 8 metreyi zor bulur. Ve belki
tarflı gelecek ama Galatasaray'lı oyuncuların özellikle Melo, Selçuk ve Gökhan
Zan'ın her karar sonrası şiddetli itirazına göz yumdu. Bir pozisyonda Hamit'in
salladığı tekmenin Melo'nun suratına gelmesine pozisyonun içinde olan Kuyt
yapmış gibi faul vermesi ise tebessüm sebebidir. Ama sonuçta skora etki edecek
bir hakem hatası yapmadı ya buna da şükür. Ayrıca çizgi hakem uygulamasını çok
sevdim onu da belirtmeden geçmeyeyim.
Unutmuşum Burak'ın
sakatlığı sebebiyle bu maçta oynamadığını düşünüyorum. Yoksa Fenerbahçe on kişi
kalmışken Snieder'in sola Burak ve Drogba'nın çift forvet oynamamasının mantığı
olamaz.
Yazı gittikçe
uzadı farkındayım ama yazmadan geçmeyeyim maçı anlatan spikerde iyi değildi
yanında ki yorumcu müsveddeleri de. Fenerbahçe'yi hangi sıfatla temsil ettiğini
bilmediğim Gürcan BİLGİÇ ve Galatasaray'ı hangi sıfatla temsil ettiğini
bilmediğim Levent TÜZEMEN elbirliği ile futbol keyfinin az kaldı içine
edeceklerdi. Her neyse yeni sezon başlıyor. Hadi hayırlısı...
Maçla ilgili bir iki cümlede ben yazayım. Öncelikle belirtmeliyim ki, maç beklentimin altında kalitede ve tempoda oynandı. ilk 35 dakikası dengede gibi görünse de ufakta olsa g.saray'ın üstünlüğü vardı ama tehlikeli pozisyon sayısı hemen hemen eşitti. 35 dakikadan gole kadar olan bölümde G.saray üstün oynadı ve çok müsait pozisyonlar buldu. Eğer Ambarat ve Hamit doğru tercihler yapsalardı maç 2'ye ve hatta 3'e çok rahat giderdi. Golden sonra G.saray geri çekildi psikolojik olarak, F.bahçe saldırdı gol için ama sonuç değişmedi ve hak eden kazandı. Hakeme gelince bence insancıl hataları dışında (özellikle kornerleri aut görmesi biraz abarttı) hatasıza yakın maç yönetti. Kaybeden taraf için hakemin her kararı tartışılır bu da çok doğaldır. Son olarak G.saray'ı çok beğenmedim ama kupa kazanmak ve F.bahçe'ye karşı kazanmak her zaman başarıdır.
YanıtlaSil