Salı gününden bu yana
dramatik ve bir o kadar da heyecanlı maçalara sahne oldu. Şampiyonlar liginde
son şampiyon B.Münih ve Chelsea elenirken, Avrupa liginde ise kupa favorisi Juve
kendi evinde oynanacak final öncesi elenirken, diğer eşleşmede Valencia
Basel'den sonra Sevilla'yı da dramatik bir şekilde elemenin eşiğine kadar geldi
ancak bu kez dramatik sona onlar yakalandı. Ayrıntılara geçecek olursak,
B.MÜNİH - R.MADRİD
İlk maçtan sonra
evinde tek golle bir avantaj yakalayan Madrid deplasmanda ki maça gelirken
aslında ilk maçta ki etkili kontralarıyla etkili olabileceğini göstermişti. Maç
öncesi tahminimde de belirttiğim gibi Ancelotti yönetiminde ki Madrid inanılmaz
hızlı ataklarıyla skor bulabiliyordu. İlk maç deyim yerindeyse Robben ile
Madrid savunmasının sol tarafı arasında geçmişti. Kazanan ise etkili
kontralarıyla Madrid olmuştu. İkinci maçın da hikayesinin aynı olması
bekleniyordu ki aslında tam olarak olmadı. Daha maçın başında duran toptan golü
bulan Madrid artık koruyacağı skoru elde etmiş oldu. Yine bir duran top sonunda
golü bulan Madrid oyunu istediğinden de iyi bir noktaya taşıdı. Bayern ise
ısrarla oyunu kısa paslarla açmaya ve rakibin hamleli ve uzun defansını toplu
koşularla yıkmaya çalıştı ancak bunu iki maçta da başaramadı. Duran toplarda da
Real ezici bir üstünlük sağlayınca Madridliler için maç beklenenden kolay
geçti.
Maçın adamı şüphesiz
iki gol atan Ramos'tu asıl görevini aksatmadan hücuma verdiği katkıyla harika
bir iş başardı. Ama turun adamı kesinlikle Modric'tir. İki maçta harika bir
performans sergileyen Modric geldiğinde forvet arkası pozisyonunda oynarken
artık orta saha üçlüsünün harika bir parçası oldu. Münih'te ise maçtan sonra da
açıkladığı gibi Guardiola'nın oynatmak istediği oyun yapısının artık yavaş
yavaş çözümü bulundu. Ama geçen sene ki Bayern daha çözümsüz daha dominant bir
takımdı.
Diğer yandan
Şampiyonlar ligi ismi adına oynandığından bu yana bu kupayı iki kere üst üste
kazanan yine olmaması ilginç son yılların en dominant takımları Barça veya
Münih yada 5 sene öncesinin İtalyan takımlarından herhangi biri yada her zaman
bu kupanın en önemli favorisi olmuş Real Madrid bu kupayı üst üste kazanmayı
başaramamışlar.
CHELSEA - A.MADRİD
Bizim için en keyfili
maç şüphesiz Londra'da oynanan bu karşılaşma oldu. Geçen hafta ki yazım da
belirttiğim gibi sanki elinde bir avantaj varmışçasına 90 dakika boyunca
savunmadan başka bir şey düşünmeyen Chelsea ikinci maçta takımın en işe yarar
oyuncusu Lampard'dan yoksun çıkınca özellikle skor olarak geriye düştüğünde ne
yapacağını bilemez hale geldi. Takım olarak herkes o kadar rakibi durdurmaya
odaklanmış ki sakatlığın etkisiyle fazla faydalı olamayan Hazard haricinde
kimse ayağına top geldiğinde ne yapacağını bilmez haldeydi. A.Madrid ise
Arda'nın maç sonrası yaptığı açıklama gibi "zaten gol atmak zorunda
olduğumuzu biliyorduk o yüzden gol yememiz çok bir şey değiştirmedi" mantığındaydı.
O yüzden Torres'in biraz şans biraz Willian'ın becerisi ile attığı golden sonra
da Madrid çözülmedi. Kontrollü hücum yapmaya devam etti. Nitekim Thiago'nun
harika ortasını içeriye çeviren sağ bek Juan Fran ve topa zor da olsa vuran
Adrian'ın golüyle turu kaptı kaçtı. Sonrasında bütün dünyanın taktik deha
olarak adlandırdığı Mourinho'dan Ersun YANAL hamleleri geldi. Önce garip bir
şekilde sağ açık oynayan Azpilicuetta'yı sol beke çekip sol bek oynayan
A.Cole'u kenara Eto'o'yu sahaya sürdü. Buna karşın duran topta geç hamle yapan
Eto'o'nun yaptırdığı penaltı ile turu epey bir uzağa yolladılar. Kapalı defansa
karşı yokları oynayan Torres'in yerine sahaya Demba ba'yı sürüp mucize denedi
ama Arda'nın golü ile artık Simoene'nin zafer koşusunu görmekten öteye gitmedi.
Ersun YANAL'IN sene içinde geriye düştüğü maçlarda 4'lü forvete dönmesini
sıklıkla eleştiren ben bile Mourinho'nun bu hamlelerinin bir şey getirmeyeceğini
biliyordum.
Rakip hoca Simeone
ise başlı başlına bir destan yazdı. İlk maçta baskılı oyun ancak yarım pozisyon
bulabilen Madrid bu kez daha dengeli bir oyun ve 3 gollü bir galibiyet aldı. Maçın
adamı şüphesiz Churtuoa oldu. Maç dengedeyken ve önde olduklarında harika
kurtarışlarla biraz da kısmetinin yardımıyla maçın adamı oldu. Turun adamı ise
ileri geri harika oynayan yorulmak nedir bilmeyen Juan Fran oldu.
Chelsea Lisbon'da
oynanacak kupa finaline çok yakındı ancak Mourinho'nun futbol oynamaya yada
oynatmaya niyeti olmayınca uzak kaldı.
Arda hakkında bir şeyler
yazmazsak olmaz. Maç boyunca çok iyi oynadı takımın topu ayağında tutan, ne
yaptığını bilen ve hücum anlamında karar veren ismi oldu. Forvette D.Villa'yı
tercih etmeyen hocasını mahcup etmedi. Adrian ve Costa'lı hattı destekleyen
koşular yaptı. Tek kelime ile harika oynadı. Bir topunu kaleci güçlükle
çıkarırken bir diğerinde ise golü buldu. Tebrik etmek gerek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder