Bu hafta düzenli bir
hafta sonu maçlarını yazmak yerine her telden aklıma takılan spor olayları ile
ilgili yazmayı uygun buldum.
Cuma günü Galatasaray’ın
maçı vardı. Olimpiyat stadında oynanan karşılaşmada Galatasaray beklediğim gibi
üstün bir oyunla galip gelmeyi bildi. Atılan goller verilen mücadele ve de o
yağmurda o stada giden taraftara rağmen acaba hakem maç 0-0 iken Dany’nin Webo’yu
indirdiği pozisyonda faul ve kırmızı kart verseydi neler olurdu aklımda kalmadı
değil. Çok benzer bir pozisyonda Akhisar Fener maçında Gökhan’ın müdahalesinde hakem
faul kararı verdi. Her neyse maçı her türlü Galatasaray alırdı herhalde. İBB bu
sene epey yumuşak bir takım olmuş. Gerekli mücadeleyi bir türlü gösteremiyor.
Liverpool bu hafta da
kazanamadı. Nuri ile ilgili sayfalar dolusu yazı yazmak istiyorum ama o kadar
yok ki olmayan bir futbol ve futbolcu için ne yazılabilir ki? Geçen seneyi
neredeyse hiç oynamadan sakatlıkla geçiren Nuri bizde ki Krasic misali çok
geçmeden oyunculuğu sorgulanmaya başlar. Özellikle onun için izliyorum
Liverpool’un maçlarını gol atsın asist yapsın hiç değilse şut çeksin diye
bakıyorum ama olmuyor. Oyunun içinde yok. Pas alış verişinde seçenek değil. Bütün
bunlara rağmen kendisini seven ve ısrarla oynatan bir hocası var. Yine 90
dakika sahada kalamadı ama oyundan aldığı için kimseye bir şey diyemiyoruz ki
Nuri çok etkisiz oynuyor. Bundan Liverpool’un yakın tarihinin en kalitesiz
kadrosuna sahip olmasının payı da var mutlaka ancak Nuri artık 10.hafta maçları
oynanırken çok daha fazla şey vermesi gerekiyor.
İtalya’da haftanın
maçı neredeyse 1,5 yıldır yenilmeyen Juventus’u üstelik evinde üstelikte geriye
düşmesine rağmen yenen İnter arasında oynandı. Sene başında genç hocası ile
yola çıkan İnter gizliden gizliye kazanarak yoluna devam ediyor. Üst üste 6
maçtır kazanan İnter ile lider arasında puan farkı azaldı. Artık liderlikten
bir adım gerideler sadece. Forvetleri Milito’yu da çözebilmiş değilim harika
bir son vuruş oyuncusu ancak topla 5 saniyeden fazla oynadığında resmen
kangrene dönüyor. Ama maçta yine birisi penaltı olmak üzere 2 gole adını
yazdırmayı başardı. Bu maçla ilgili son bir not ise Juve’nin en az 2 metre
ofsaytta olan oyuncusunu görmeyen hakemi de iyi bir göz doktoruna götürmek
lazım ceza sahasında bile değildi pozisyon ancak buna rağmen görmemeyi başardı.
Almanya’da değişik bir
şey yok Münih bir hafta nefes aldıktan sonra yine kazandı. Bu hafta Hamburg
deplasmanındaydılar. 0-3 gibi net bir skor aldılar. Dortmund ise istediğini
elde edememeye devam ediyor. Bu hafta da berabere kaldılar. Acaba ayrılan
Kagawa bu kadar mı yeri dolmaz bir oyuncuydu.
İspanya’da tek
değişen şey A.Madrid’in kaybetmesi oldu. Barça evinde kazandı, Real evinde
kazandı. Valencia ile A.Madrid arasında ki maç ise oldukça çekişmeliydi. Arda 90
Emre ise yaklaşık 60 dakika sahada kaldı. Ancak kazanan Soldado’nun güzel
golünden sonra iyi kapanan ve 2’yi geç de olsa bulan Valencia oldu. A.Madrid
ligde mağlubiyeti olmayan iki takımdan birisiydi. Şimdi yalnızca Barça kaldı.
Adrian geçen sene ki formunun çok gerisinde Diego da olmayınca takımda onun
katkısına ihtiyaç çok daha fazla oluyor. Arda sarı kartla oynadığı sırada
rakibine bir faul sonrası göğüs kafesine basınca kırmızının kıyısından döndü. Bu
arada Fenerbahçe’nin İspanya gol kralı olarak aldığı Guiza ülkesinde de
bekleneni veremeyince Malezya ligine kiralandı. Belki 32 yaşında beklenen
patlamayı orada yapar: )
İngiltere’de ise
liderlik el değiştirdi. Chelsea son dakikalarına kadar önde götürdüğü maçta Swensea
ile 1-1 berabere kaldı. Arsenal’i evinde 2-1 mağlup eden M.United ise liderliğe
yükseldi. Gel de geçen hafta M.United Chelsea maçında ki hakem faciasına yanma.
M.City’de kazanamayanlardan bu kez West Ham karşısında gol kaydına muvaffak
olamadılar. ( Muvaffak ne lan… iyice Öztürk Pekin Abi gibi oldum.)
Son olarak da PSG’nin
bu sene ilk mağlubiyetini aldığını yazarak son verelim. Rennes bu hafta evinde
kazandı ve maçın tek golünü Mevlüt attı. Bu adamı da henüz çözemedim iyi midir
kötü müdür? Türkiye’de iş yapar mı? Ama Fransa’da bu kadar para ediyorsa bizde
de bir alıcısı olur herhalde. PSG geçen sene 8,5 milyon Avro Rennes ise bu sene
7,5 milyon Avro verdiler.
Eurolegue’de
kazanılan 2 galibiyet sebebiyle mutluyum. Beşiktaş ise gücü nispetinde mücadele
etti ancak CSKA özel bir günündeydi. Maçın son saniyelerinde oyuncular
tokalaşırken gidip smaç vuran Vorontsevich’e önce Tutku sonra
ise taraftarın tepkisi haklı da olsa keşke tepkinin şekli Tutku’nun
alkışlayarak aşağılaması gibi olsaydı. Pana karşısında Fenerbahçe Ülker’in bir
ara maçı 18 sayılara kadar çıkarmasına rağmen 9 sayı ile bitirmesi şık değil
ama maç öncesi 9 sayı farkı verseler kimse itiraz etmezlerdi. Maçta İlkan Karamn ilk kez neler yapabileceği hakkında bir fikir verdi. A.Efes ise 20’li
sayılardan gelerek deplasmanda kazandılar. Tam da Oktay Mahmuti ile ilgili
kallavi bir yazı yazacakken skoru lehlerine çevirmeleri cevap niteliğinde oldu.
Teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder