Dün Galatasaray beklediğime yakın bir oyun oynadı. Hem Hamit’in
hem de Selçuk’un birer pozisyonunda gol diye ayağa kalktım ama top kaleye
girmedi, girmek istemedi. Maça beklenenin aksine Umut Burak ikilisi ile
başlayan Terim bunun faydasını henüz 1.dakikada görmek üzere iken hakemin
adiliğine tosladı. Umut tıpkı Süper Kupa maçında Fener’e karşı kazanılan
penaltıya benzeyen pozisyonda bu kez çok net bir şekilde ve çizgi hakeminin
gözü önünde Evans Umut’un arkadan bileğine bastı. Ama hakem bu net penaltıyı
veremedi. Galatasaray belki de maça 1-0 önde başlayacak ve daha özgüvenli
oynayacaktı. Sonrasında ise basit bir ver kaçla yenilen gol moralleri bozdu. Maç
içerisinde net herhangi bir olasılığa mahal vermeyecek şekilde penaltı olan iki
takım adına da 4 penaltıyı es geçen bu hakemin nasıl bu seviyede maç
yönettiğini açıklayabilecek bir kurum yoktur herhalde. Umut’un maçın başında 1
Aydın’ın maçın sonunda 1 olmak üzere net iki penaltımız var. Ayrıca Hamit önü
açık şekilde kaleye giderken Carrick’in arkadan gelip sağ bacağına yaptığı müdahaleye
de devam diyen bir hakem rezaletten öte bir maç yönetti. Keza United tarafında
da penaltı sonrası Valencia’ya yapılan yine çizgi hakeminin gözü önünde ki
pozisyona devam diyen hakem tam bir felaketti. Burak ile hızlı hücuma
çıktığımız pozisyonun öncesinde de net bir penaltıyı veremedi.
Bütün bunları
AZtv’den izledikten sonra Ntvspor’u açtım yorumları dinlemek ve Mehmet Demirkol’un
hakeme ayar vermesiyle içimde ki duygulara tercüman olacak diye ancak Demirkol
suratında yavşak bir gülümsemeyle hakem çok kötüydü bu pozisyonlarda nasıl
düdük çalmadı hayret doğrusu gibi yumuşak laflarla iyice beni çileden çıkardı. Hiç
sevmem ama millet Erman Toroğlu’nu Ahmet Çakar’ı işte bu sebepten izliyor. Maç sonrası
taraftar gibi duygularıyla biraz da fazlaca abartarak tepki koyduklarından
Demirkol’dan onlar gibi olmasını istemiyorum ama hiç değilse gülümseyerek değil
daha kızgın bir surat ifadesiyle ve geniş olduğuna emin olduğum kelime dağarcığından
pek duymadıklarımız ama konuya en uygun kelimelerle yorumlaması. Yoksa bu züppe
tavrının katkısıyla hiçbir zaman o samimiyet ile yorum yapan Rıdvan ve Metin
Tekin ayarında görülmeyecek. Maçtan önce
ki yazımda Hamit’in tecrübesi ile takıma katkı sağlayacağını yazmıştım. Dün maçın
en iyisiydi. Topa aldı. Şut çekti. Pas attı. Yapılması gereken ne varsa yaptı. Biraz
kısmeti olsaydı harika serbest vuruş organizasyonunda vurduğu top direğe vurmaz
içeri girerdi.
Maçın en etkisiz ismi Amrabat gibi duruyordu. Bir topu direkten
dönse de maçın 5-10 dakikası hariç oyunda özellikle topsuz oyunda hiç yoktu. Umut’un
şansız sakatlığı olmasa maçın hikayesi çok daha farklı olabilirdi. Yerine giren
Elmander çalışkan olsa da Umut kadar gol bölgesinde hareketli değildi. Burak
maç boyu yokları oynadıktan ve de gereksiz bir penaltı yaptırdıktan sonra
yakaladığı tek pozisyonda da topu kalecinin üzerine vurdu. Bu mağlubiyet kötü
de olsa oynanan oyun anlamında izleyen herkese Umut aşıladı. Şimdi sonraki maçı
düşünmenin zamanı geldi. Önümüzde İstanbul’da Braga’yı konuk edecek. Evinde Cluj’a
0-2 ile kaybeden Braga’nın grupta var olmak adına mutlak puan alması gereken bir
maç. Deplasmanlar da evlerinde oynadıklarından daha iyi oynayan Braga tehlikeli
bir rakip. Ancak taraftar ve atmosfer sürpriz yapmalarına bir şekilde engel
olacaktır. Cluj ile United arasında ki maçta grubun olası resmi hakkında ciddi
ipuçları verir. Ülke puanı için her maça var gücüyle asılmak gerekir.
Başlıkta ki karaktersiz Uefa lafı ise başka bir sebepten.
Uefa en son sayısız şehit verdiğimiz terör olayları sırasında hem milli takım
hem Fenerbahçe hem de daha önce Avrupa’da oynamış sayısız takımımıza sportif
bir olay değil diyerek siyah bantla maça çıkma isteğine karşı çıkmış ve izin
vermemişti. Ancak dün M.United iki tane polis geberdi diye koluna siyah bant
takmak istemiş ve bu talebi Uefa tarafından hemen kabul edilmiş. O yüzden dün
kollarında siyah bantları vardı. Bu karaktersizlik örneği sebebiyle Uefa’nın da
ne kadar kişilik yoksunu bir adalet mercii olduğu ortaya çıkmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder