28 Eylül 2012 Cuma
25 Eylül 2012 Salı
İKİ SAATİMİ BANA GERİ VERİN
İki kısır takımın maçı başladığı gibi 0-0 bitti. Sene başından
bu yana sanatçı ayak eksikliğini hisseden, Sow hariç direk santraforu olmayan
Alex’siz oynamak isteyen ama onun dışında da ayağına top yakışan oyuncusu
olmayan Fenerbahçe ile, iki sene evvel ki averajla şampiyon olamayan kadrodan
hiç kimsenin olmadığı bir kadroyla sahaya çıkan ve kariyerinde 15’ten fazla gol
attığı sezon bulunmayan oyuncularla sahaya çıkan Trabzonspor’un maçının golsüz
bitmesi herhalde kimseye sürpriz olmamıştır. Ama başından bu skor ve bu
kalitesiz mücadele olacağını söyleselerdi emin olun izlemezdim maçı. 2 saatimi
buna ayıracağıma oğlumla oynardım. Verin bana iki saatimi geri.
Maç akarken son günlerde herkesin dillendirdiği üzere
Fenerbahçe dakikalar ilerledikçe fizik olarak o kadar ezildi ki Olcan özel
günlerinden birinde olmasa Kadıköy’den Trabzon elini kolunu sallayarak çıkardı.
Dakikalar geçerken aklıma takılan bir diğer soru da bu sefer Aykut hoca ne
bahane bulacaktı. Öyle ki her maçtan sonra gerek hakem gerek üstünde oluşan
baskıdan şikayet eden Aykut Bey bu kez de 1 veya 1,5 aylık bir süreç talep
etmiş. Zor da olsa Avrupa’da da gruplardan çıkmayı taahhüt etmiş. İyi de o 1 ve
2 aylık sürede böyle geçerse takımın bir şansı kalmayacak ki. Takım daha 5
hafta da fizik olarak bu kadar gerideyse nasıl ileriki haftalarda nasıl daha
iyi olabilir. Bu yüklemeler neden daha erken yapılmaz ki. Fener 2 senedir
evinde maç kaybetmiyor. Ve hocası maç kaybetmeye ilk defa bu kadar yaklaştık
diyor. O zaman severek ayrılmanın da vakti gelmiştir belki. Geçen seneden bu
yana kendini geliştiren hiçbir oyuncu yok. Bu bile koşu istatistiklerinden daha
değerli bir veridir.
Yorumum yanlış anlaşılmasın Aykut Hoca’nın kulüpten ayrılsın
diye bir düşüncem yok ama konumu tekrar İdari Menajer olarak revize edilip
yerine gelecek vaat eden bir hoca gelebilir. Hatta fazla yerel olacak belki ama
Kasımpaşa’nın yerine herhalde Morinho geleceği için yol verdiği Metin Diyadin
bile düşünülebilir. Ama parayı verip de o koltuklarda oturma hakları
yöneticilerde olduğuna göre daha uzun süre böyle hayaller kurmamalıyız. Son bir
öneri daha Orduspor’u çalıştıran H.Cuper’i getirip de takımın başına
koyabilecek yönetim istiyorum. Sivas’ın Antep’in yabancı stoperlerini almak
için servetler ödeyenler kariyerinde Şampiyonlar ligi finali oynamış bir Hoca’yı
niye düşünmezler anlamak zor.
21 Eylül 2012 Cuma
UYDU'DA MAÇ. KEYFİ
5.HAFTA OLDU HENÜZ RADYODAN MAÇ YAYINI OLMAMASI AĞLANASI BİR DURUM
SENELİK 2,5 MİLYON AVRO İSTEYEN TFF'YE DE "SELAM" OLSUN
KOCAMAN KORKULAR
Bu maç ile ilgili yazacak onca şey var ki. O son saniye golü
olmasa belki çok önemli bir galibiyetti bu skor bizi gruplardan çıkarır
diyecektim. Ama Aykut Kocaman öyle bir korkak ki takımı resmen sabote etti. 82.
Dakikaya evinizde 2-0 önde girip de bu maçı berabere bitiriyorsan adınız Korkak
olarak kalır. Skor avantajını yakalarken de ahım şahım bir top oynamadık ama
bir şekilde tabela yaptık ama sonrası tamamen korkaklık. Tebrikler Kocaman
tebrikler Aziz Yıldırım. Övünün eserinizle…
Maçı anlatan Murat Kosova’da ne saçmaladı öyle. Bir yorum
yapmada maç anlat be adam. Banane Sow
hangi oyuncuyla bilmem hangi takımda beraber oynamış. Neyse canım sıkkın
sataşacak adam arıyorum.
Hayırlı Cumalar
20 Eylül 2012 Perşembe
FENERBAHÇE MARSİLYA MAÇI ÖNCESİ
İlk olarak şunu söyleyeyim ki maç öncesi aklımdan ilk geçen
şey beraberlik iyi skor. Bu tip grup statüsünde oynanan maçlarda hele ki evinde
başlıyorsan yenilmemek çok önemli. Deplasman takımının kazanması durumunda onu
bir daha yakalaman pek kolay olmuyor. O yüzden takımda da eksik sayısı oldukça
fazla iken berabere kalmak grubun geri kalan fikstürü için çok kötü olmayan bir
sonuç olur. Ayrıca bu kadar formada ve grubun favorisi durumunda ki Marsilya’dan
bir puan almak daha da önemlisi ona 3 puan kaptırmamış olunur. Kadroya bir
tahmin yapacak olursak.
VOLKAN
GÖKHAN BEKİR YOBO
HASAN ALİ
TOPUZ TOPAL MEİRELES
STOCH(BARONİ)
ALEX
SOW
11 ile çıkmasını bekliyorum. Ancak klasik Aykut hoca
davranışı olan 1 veya 2 değişiklik olması muhtemel. Egemen’in oynayamayacak
olması benim için kötü bir durum değil. Sol ayaklı stoper olarak sol içte
oynamak zorunda olan Egemen yüzünden geldiğinden bu yana sol iç stoper oynayan
Yobo sağ iç stopere kayması ve eski formunu bulamamasına sebep oluyordu. Ancak bu
bölgede Bekir olunca Yobo eski ve alışkın oynadığı bölgeye geçmiş oluyor. Eğer Bekir
saçma bir hata yapmazsa rakip forvet Gignac’ı tutmakta çok zorlanmaz. Sol bekte
Hasan Ali her gün üstüne koyarak devam ediyor. Önünde kim oynamalı bu çok ciddi
bir soru. Krasic varken o oynar ama yokluğunda Caner mi Stoch mu hala kesin bir
kararım yok. Stoch hücum anlamında daha skorer gibi görünse de bunu çok
istikrarsız olarak ortaya koyabiliyor. Caner ise güçlü mücadeleci ama bir o
kadar savruk sürpriz yumurta misali ne çıkacağı belli olmuyor. Göbekte ise son
maçların formda ismi Topal’ın iyileşmesi iyi bir haber. Ben Aykut Hoca olsam
bugün Alex’i değil o bölgede Meireles’i düşünür arkaya Topal ve Baroni’den
güçlü tutardım. Forvette ise artık Semih değil hiç değilse bir sene daha
faydalanmak zorunda kaldığımız Bienvenü yedek beklemeli. Tekrar söyleyeyim
akşam galibiyet büyük sürpriz olur ve Fener’i gruplardan çıkarır. Ama beraberlik
iyi sonuçtur. Bakalım hayırlısı…
Maçı Star Tv’den 20:00 den itibaren izleyebilirsiniz.
ŞEREFSİZ BİR HAKEM VE KARAKTERSİZ BİR UEFA
Dün Galatasaray beklediğime yakın bir oyun oynadı. Hem Hamit’in
hem de Selçuk’un birer pozisyonunda gol diye ayağa kalktım ama top kaleye
girmedi, girmek istemedi. Maça beklenenin aksine Umut Burak ikilisi ile
başlayan Terim bunun faydasını henüz 1.dakikada görmek üzere iken hakemin
adiliğine tosladı. Umut tıpkı Süper Kupa maçında Fener’e karşı kazanılan
penaltıya benzeyen pozisyonda bu kez çok net bir şekilde ve çizgi hakeminin
gözü önünde Evans Umut’un arkadan bileğine bastı. Ama hakem bu net penaltıyı
veremedi. Galatasaray belki de maça 1-0 önde başlayacak ve daha özgüvenli
oynayacaktı. Sonrasında ise basit bir ver kaçla yenilen gol moralleri bozdu. Maç
içerisinde net herhangi bir olasılığa mahal vermeyecek şekilde penaltı olan iki
takım adına da 4 penaltıyı es geçen bu hakemin nasıl bu seviyede maç
yönettiğini açıklayabilecek bir kurum yoktur herhalde. Umut’un maçın başında 1
Aydın’ın maçın sonunda 1 olmak üzere net iki penaltımız var. Ayrıca Hamit önü
açık şekilde kaleye giderken Carrick’in arkadan gelip sağ bacağına yaptığı müdahaleye
de devam diyen bir hakem rezaletten öte bir maç yönetti. Keza United tarafında
da penaltı sonrası Valencia’ya yapılan yine çizgi hakeminin gözü önünde ki
pozisyona devam diyen hakem tam bir felaketti. Burak ile hızlı hücuma
çıktığımız pozisyonun öncesinde de net bir penaltıyı veremedi.
Bütün bunları
AZtv’den izledikten sonra Ntvspor’u açtım yorumları dinlemek ve Mehmet Demirkol’un
hakeme ayar vermesiyle içimde ki duygulara tercüman olacak diye ancak Demirkol
suratında yavşak bir gülümsemeyle hakem çok kötüydü bu pozisyonlarda nasıl
düdük çalmadı hayret doğrusu gibi yumuşak laflarla iyice beni çileden çıkardı. Hiç
sevmem ama millet Erman Toroğlu’nu Ahmet Çakar’ı işte bu sebepten izliyor. Maç sonrası
taraftar gibi duygularıyla biraz da fazlaca abartarak tepki koyduklarından
Demirkol’dan onlar gibi olmasını istemiyorum ama hiç değilse gülümseyerek değil
daha kızgın bir surat ifadesiyle ve geniş olduğuna emin olduğum kelime dağarcığından
pek duymadıklarımız ama konuya en uygun kelimelerle yorumlaması. Yoksa bu züppe
tavrının katkısıyla hiçbir zaman o samimiyet ile yorum yapan Rıdvan ve Metin
Tekin ayarında görülmeyecek. Maçtan önce
ki yazımda Hamit’in tecrübesi ile takıma katkı sağlayacağını yazmıştım. Dün maçın
en iyisiydi. Topa aldı. Şut çekti. Pas attı. Yapılması gereken ne varsa yaptı. Biraz
kısmeti olsaydı harika serbest vuruş organizasyonunda vurduğu top direğe vurmaz
içeri girerdi.
Maçın en etkisiz ismi Amrabat gibi duruyordu. Bir topu direkten
dönse de maçın 5-10 dakikası hariç oyunda özellikle topsuz oyunda hiç yoktu. Umut’un
şansız sakatlığı olmasa maçın hikayesi çok daha farklı olabilirdi. Yerine giren
Elmander çalışkan olsa da Umut kadar gol bölgesinde hareketli değildi. Burak
maç boyu yokları oynadıktan ve de gereksiz bir penaltı yaptırdıktan sonra
yakaladığı tek pozisyonda da topu kalecinin üzerine vurdu. Bu mağlubiyet kötü
de olsa oynanan oyun anlamında izleyen herkese Umut aşıladı. Şimdi sonraki maçı
düşünmenin zamanı geldi. Önümüzde İstanbul’da Braga’yı konuk edecek. Evinde Cluj’a
0-2 ile kaybeden Braga’nın grupta var olmak adına mutlak puan alması gereken bir
maç. Deplasmanlar da evlerinde oynadıklarından daha iyi oynayan Braga tehlikeli
bir rakip. Ancak taraftar ve atmosfer sürpriz yapmalarına bir şekilde engel
olacaktır. Cluj ile United arasında ki maçta grubun olası resmi hakkında ciddi
ipuçları verir. Ülke puanı için her maça var gücüyle asılmak gerekir.
Başlıkta ki karaktersiz Uefa lafı ise başka bir sebepten.
Uefa en son sayısız şehit verdiğimiz terör olayları sırasında hem milli takım
hem Fenerbahçe hem de daha önce Avrupa’da oynamış sayısız takımımıza sportif
bir olay değil diyerek siyah bantla maça çıkma isteğine karşı çıkmış ve izin
vermemişti. Ancak dün M.United iki tane polis geberdi diye koluna siyah bant
takmak istemiş ve bu talebi Uefa tarafından hemen kabul edilmiş. O yüzden dün
kollarında siyah bantları vardı. Bu karaktersizlik örneği sebebiyle Uefa’nın da
ne kadar kişilik yoksunu bir adalet mercii olduğu ortaya çıkmıştır.
18 Eylül 2012 Salı
ŞAMPİYONLAR LİGİ BAŞLIYOR
Her şeyden önce yarın ki Galatasaray maçını uydu üzerinden
AZ Tv aracılığıyla izlememizi sağlayacağı için Azerbaycan kanalına teşekkürü
bir borç bilirim.
Bugün Şampiyonlar ligi başlıyor. Günün maçlarından tek
dikkat çekeni grubunun iki favorisini karşı karşıya getiren Real Madrid ve
M.City arasında ki mücadele. Ntv’den 21:45 itibariyle naklen yayınlanacak. Ligde
berbat günler geçiren ve ilk 4 haftada tek galibiyetini evinde Granada
karşısında alan Madrid bu gidişatı Avrupa’da bozmak istiyor. City ise ligde
hafta sonu aldığı beraberliğin moral bozukluğuyla Madrid’e geldi. Sanırım iki
takımında aklı bu maçtaydı. Ancak Madrid’in ligin ilk yarısı için geride
kredileri kalmadı. Şimdiden Barça’nın 8 puan gerisindeler. City’de ise
transferin son günü gelen J.Garcia ilk golünü hafta sonunda attı. Madrid’de
yeni transfer L.Modric’in Mesut’un formsuzluğunda ilk 11’de başlaması muhtemel.
City’de ise sözleşmesi 5 yıl için uzatılan Silva takımın maestrosu durumunda. Maç
ne olur sorusuna gelirsek. Evinde Real’i yenmek imkansıza yakın bir şey ama
elinizde sayısız yıldız ve soğuk kanlı oyuncular varsa bu olasılık ortalamanın
epey üstüne çıkıyor. Yine de bahis anlamında gollü bir maç bekliyorum. Kazanan zor
da olsa Madrid olacaktır. City’nin bu maçlar için tecrübesiz olması onları
biraz daha zor durumda bırakır.
Gelelim bizim maça. Bir kere Avrupa maçları sırasında
yazdığım gibi bu maç sadece Galatasaraylılar için değil Türk futbolu için
önemli artık. 5 takımla başladığımız serüvene sadece 2 takımla devam ediyoruz
ve toplamda şu ana kadar oynadığımız 12 maçtan sadece 3ünü kazanabildik. O 3
maç da Bursa’nın elenmesiyle sonuçlanan Twente galibiyeti hariç hep kasaba
takımları seviyesinde ki rakiplere karşı. Velhasıl-ı kelam artık ülke puanına
ihtiyacımız var. United deplasmanında da olsa puan için umudumuz var. Perşembe
günü Fenerbahçe’nin düşmesi muhtemel galibiyet şart psikolojisine inşaAllah
Galatasaray düşmez. Bunlar eleme değil bir puan maçı ben cesur bir kadrodan
ziyade orta sahayı rakibe dar edecek bir kadro bekliyorum. Hafta sonu gerek
hastalığı gerekse bu maç için dinlendirilen Hamit’in oynaması Galatasaray adına
tecrübeli oyuncu eksikliğini giderecek bir hamle. Selçuk ve Melo’nun da henüz geçen
sene ki formuna ulaşamadığını düşünürsek Hamit ayağında top tutabilmesi takımı
rahatlatır. Benim tahminim Milli takımın Hollanda maçı gibi bir maç olacağı
yönde Galatasaray kendisinden beklenin üzerinde bir top oynayacak ancak İngilizler
bulduklarını değerlendirme konusunda daha mahir davranacaklar. İnşaAllah Umut
bu kez daha kısmetli ve Burak daha kuvvetli olur da bu maçı en azından altın
değerinde 1 puanla kapatırız. Bunu yapacak güç de tecrübe de yürek de
Galatasaray’da var. Magazin basınında yer almaya özellikle siyahi ablalarıyla
pozlar vermeye başlayan Emre Çolak’ında biran evvel kendine gelmesi dileğiyle
yarın ki önemli maçta başarılar dilerim. Türkiye’den D-smart’ın yayınladığı
maçı başta da dediğim gibi Az Tv’den izleyebilirsiniz. Aynı zamanda bugün ki
Montpollier Arsenal maçını ve yarın ki Barça S.Moskova maçını İdman Tv canlı
yayınlıyor. İlgilenenlere duyrulur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)