Büyük iddiamdır. Bu ülkede
bir takım B.Münih'in Almanya'da kurduğu hegemonyanın bir benzerini kuracaksa buna en
yakın takım Galatasaray'dır. Gerek üst üste kazandığı şampiyonluklar gerekse
Avrupa kupalarında ki başarıları onları uluslararası zeminde en çok tanınan
kulüp yapmıştır. Bunun içindir ki kariyeri henüz ölmemiş ancak ölme ihtimali
olan oyuncular Türkiye'yi düşünecek olurlarsa önce Galatasaray'ı seçerler. Bakınız
Drogba, Sneijder, hatta gurbetçilerden Hamit, henüz transfer olmasa da İlkay ve
Nuri'nin de Galatasaray'lı oldukları söylenir. Yani bu takım pek çok açıdan
daha geniş bir havuzdan seçim yapabiliyor. Fenerbahçe'nin ise bir şekilde (Sevilla,
Benfica gibi) Avrupa başarıları ve seri şampiyonluklar kazanmadan bu seviyeye
gelmesi zor, hatta imkansız. Ve bunu sağlayacak kişilerde maalesef bizim egosu
aklından çok daha fazla olan yöneticilerimizdir.
Peki bunca imkana tüm
Türkiye deplasmanında sevgi, saygı gören hatta gereğinden fazla sevgi gören
Galatasaray niye o baskın durumu oluşturamıyor. Cevap yine aynı yöneticiler. Dün
Galatasaray tarihinde daha önce 20 defa daha yaptığı gibi şampiyonluk kutladı. Bu
20 şampiyonluğun içinde averajla kazandığı, hatta rakiplerinin elinden son hafta
kazandıkları dahi var. Bu şampiyonluj eğer onlardan bir tanesi olsa o zaman dün ki Snejder'in tezahüratını anlayabilirdim. Ancak
ligi iki hafta önce bitirmiş. Son 4 senede 3 şampiyonluk yaşamış bir takımın en
uluslararası oyuncusu Dünya kupasında final oynamış, bence Dünya'nın en zor ve
en değerli kupası Şampiyonlar ligini kazanmış bir isim olan Sneijder kutlamalar
sırasında mikrofonu alıp seyirciye şirin gözükmek için kırık Türkçesiyle "Fener
Ağlama" diye tezahürat yapabiliyor olması nasıl açıklanır. Bunu ona yöneticileri yada takım
arkadaşları öğretmiş olabilir. Ancak bu Galatasaray'ın neden o büyük
imparatorluğu kuramadığını en güzel anlatan andır. Zaten son 10 senede 6 kere
kazanmışsın artık rakiplerini bir kenara koyup daha yukarılara bakmak gerekmez
mi? Hala "Fener Ağlama" diye bağırmanın başka ne manası olabilir ki?
Şampiyonluk kutlamalarında
ben Bayern Münih'in Leverkusen yada Dortmund aleyhine tezahürat yaptığını
görmedim. Tabii ki seviniyor ve rakiplerini kızdırıyorlar. Ama Robben'in yada
Lewa'nın mikrofonu alıp böyle bir şey yapacağını düşünebiliyor musunuz. Buna en benzer şeyi iki sene önce City'nin şampiyonluk kutlamalarında görmüştüm. Son anlarda kazanılan şampiyonluk sonrası 2009 yılında City United'i geçebilir mi diye soran gazeteciye ben yaşadığım sürece hayır yanıtını veren Alex Ferguson'a cevap olarak rahat uyu Ferguson yazan bir cevapla Tevez vermişti. Onlar
Bu arada yanlış
anlayanlar olabilir Sneijder'in tezahüratından zerre rahatsız olmadım. Sonuçta küfür
içermeyen bir alay sadece, evde abimlerle daha sert şeyler söylediğimiz de
oluyor. Sorun içerik değil. Sorun Galatasaray'ın çıtayı ne kadar düşük
tuttuğunu görmemiz. Ne yazık Fenerbahçe'nin hocası ve "Ebedi" başkanı
da bu kafayla çalışıyor. Rakip sadece Galatasaray veya Fenerbahçe o ne kadar ben
sadece ondan biraz daha iyi olmalıyım. Diye düşünüyorlar.
Bayern Münih
örneğinden memnun kalmayanlar, Portekiz'de Porto, İtalya'da Juve, gibi
örnekleri de baz alabilirler.
Dün ki kutlamaları
izlemedim ancak pek çok sevdiğim ve dinlediğim şarkıcının kutlamalarda yer
aldığını gördüm. Bu onları dinlememe engel değildir. Bir insanı bir takımı
tutuyor destekliyor diye protesto etmek çok saçma bir şeydir. Ülker grubunun
sahibi Fenerbahçe'yi destekliyor diye Ülker ürünlerini almamayı düşünenlere iyi
bir örnek olmuştur sanırım. Hem onlarda desteklemeyi bıraktı nasılsa artık
rahat rahat ülker ürünlerini alabilirler.
Galatasaray'ın şampiyonluğu
son bir kez daha tebrik edeyim de şu muhabbette bitsin artık. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder