Artık yazmakta bir
sakınca görmüyorum Galatasaray bu sezonun şampiyonu olmak için sadece bu akşama
kadar beklemesi yeterli olacak. Dün evinde Beşiktaşı yenerken aynı zamanda
Fenerbahçe'nin Başakşehir motivasyonunu da yeniyordu. Bu akşam formda bir Başakşehir
karşısında Fenerbahçe'nin kazanmasını beklemek bir fazla iyimserlik olur.
Maç önce büyük
organizasyon olacak diye şişirilen koreografiyi göremediğimi söylemeliyim. Geçen
senelerde yapılan Kadıköy yanıyor yada Commandante Terim temalı şovlar çok daha
etkiliydi. Yoksa 4 tribüne kartonet dağıtmanın nesi çok özel gösteri oluyor
anlamadım.
Maça başlayan
11'lerde Galatasaray klasik kadrosundan sadece Bruma yada Emre tercihinin
yerini bu kez Hamit almıştı. Sağ kanat oyuncusu olmayan Hamit genellikle
içeriye girerek Selçuk'un arkasını, Melo'nun önünü toparlamaya çalıştı. Beşiktaş
ise gerek eksiklerden gerekse hocasının saçmalamasıyla ilginç bir kadro ile
çıktı. Misal Olimpiyatta ki Liverpool maçlarında sol bekte etkili olan Opare o
tarihten sonra yani Mart ayından bu yana bir daha ne o bölgede oynadı ne de
düzenli forma giydi. Misal geçen hafta Serdar sakat yada cezalı değilken bile
sağ bekte Opare oynuyordu. Ama ne olduysa bu hafta Sabri gibi arkasında açık
vermeye en müsait sağ bekin önüne Opare'yi gördük. Herhalde büyük maçlarda ki
büyük başarısı Bilic'i böyle hamleler yapmaya ikna etti.( Bilic'le bu sene 4
derbide 0 puan(yazıyla sıfır) ve 0 gol (sıfır gol))
Diğer yandan topla
oynama yüzdesine bakarsanız Beşiktaş'ın daha iyi olduğunu düşünebilir ve ilizyona
kapılabilirsiniz. Ancak topla oynama oranlarına rağmen yani Beşiktaş topla
istediğini yapabilirken dahi pozisyon bulmada inanılmaz kısırdı. Maçın üzerinden
yaklaşık 12 saatten fazla zaman geçti ve Beşiktaş'ın maçta aklımda tek
pozisyonu Melo'nun hatasıyla araya giren Demba BA'nın çıkardığı top ve Sosa'nın
çaprazdan etkisiz vuruşu. Yani koskoca maçta Beşiktaş topla oynamasına rağmen
beceriden oldukça uzakta kaldı. Bunda Muslera'nın caydırıcılığını da unutmamak
lazım. İyi zamanından Orlando D.Howard bu etkiyi yapardı. Vurduğu bloklar kadar
blok vurur endişe ile oyuncular dış atışa yöneliyordu. Muslera da benzer etkiye
ulaştı. Artık rakipler uzaktan şut çekmeye dahi çekinir oldu. İyice yaklaşayım
derken de savunma araya giriyor.
Savunmada düşünülen
Atınç ise inanılmaz fiziği olan ancak ne yer tutmayı ne de müdahale zamanlamasını
bilen genç bir isim. Yasin'in attığı golde öyle kolay çalım yiyor ki. Önü bir
anda boşalan Yasin Fifa 99'da görebileceğiniz türden bir boşlukla kaleci ile
karşı karşıya kalıyordu. Bir stoperin üstelik rakibi cepheden geliyorken yerini
kaybetmek pahasına o hamleyi yapmaması lazımdı.
Ben ilk defa bir Anadolu
takımına 4-0 mağlup olan bir takımın sezon sonunda şampiyon olduğuna şahit
oluyorum. Prandelli kalsaydı bu tablonun oluşması mümkün değildi. O yüzden bu
başarı da ki ilk payı Duygun YARSUVAT yönetimine veriyorum. Ardından bu takımı
ayağa kaldıran moral yükleyen fazlalıkları temizleyen Hamza hoca gerek kenarda
ki centilmen ve efendi görüntüsüyle gerekse taktik anlamda başarısıyla şampiyonlukta
en az Muslera kadar pay sahibidir. Sonrasından ise futbolculara payları
gösterdikleri performans oranında dağıtılır. İlk 5 yap derlerse . 1 Muslera, 2.
Selçuk, 3. Burak, 4. Sneijder, 5. Yasin olur. Melo, Umut, Hakan Balta ve
Chedjue'da başırılıdır. Ancak bu saydığım 5 isim kadar can alıcı değillerdi.
Dün ki maçta son
maçlarda sıklıkla gördüğümüz bir Galatasaray vardı. Golü bulursa geriye
yaslanan ve kolay kolay açık vermeyen, golü bulamazsa dakikalar ilerledikçe
baskıyı artırmaya çalışan bir takım izliyoruz. Bu kez senaryo erken gol
üzerinden kuruldu. Kapandı pozisyon vermedi ancak pozisyonda bulamadı.
Beşiktaş'ın hocasının saçmaladığı dakikalarda ise Sneijder'in füzesiyle maçı
aldı götürdü.
Son olarak hakemi
yazmadan olmaz. Maç öncesinde atanması büyük hata olarak görünen ve baskı
altında kalan Hüseyin GÖÇEK baskıda olmadığını dosta düşmana göstermek
istercesine Galatasaray'ı ezdi desek yeridir. Ancak sonrasında hemen toparladı
ve Burak'ın klasik atlamalarına Melo'nun çirkefliğine göz yumduğu anlar oldu. Ancak
aklımda kalan en önemli pozisyon taç çizgisinde yaşandı bilimsel olarak aynı
anda bir yardımcı hakemin hem ofsaytı hem de çizgiyi takip etmesi imkansızdır. Ancak
hemen 2 metre yanında ki pozisyonda Beşiktaş atağında topun çıktığı net şekilde
görülürken maraton önünde ki yardımcı nasıl görmemeyi başardı anlamadım. Yine de
o pozisyonun ve devamında ki hakem hatalarının skoru etkilemediğini söylemek
mümkün. Aslında hakem ile ilgili en güzel yorumu Metin TEKİN yapmış "Eğer
Hüseyin GÖÇEK'İ tanıyorsanız bundan daha iyi bir yönetim bekleyemezsiniz."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder