Üzerinden bu kadar gün
geçtikten sonra maç ile ilgili yazı yazmak ne kadar doğru bilemem ama böyle bir
milli maçtan sonra yazmamak da olmazdı.
Maç öncesi
oluşturulan hava o kadar kötüydü ki herkes gibi bende maçın Hollanda açısından tek
taraflı geçeceğini düşünüyordum. Gerek Terim'in ölçülemez egosu gerekse saha
dışında bir türlü atlatamadığımız Töre mevzusu takımdan ümidimizi kesmemize
neden olmuştu. Maçtan önce kadroyu ilk duyduğumda tek isim hariç şaşırtıcı
gelmedi. Volkan Babacan Gönül Serdar Aziz Hakan Balta Caner defans hattını
Bekir Ozan Topal ve Selçuk orta 3'lüyü Töre Burak ve Volkan Şen ise ileri hattı
oluşturuyordu. Sadece Volkan Şen sağ kanatta değil sol açıkta Arda'nın yerinde
oynuyordu. Bursa'da sağ açıktan başka çok nadir 10 numara gibi içeriye kat
ederek oynayan Volkan nedense bu kez hiç alışık olmadığı sol açıkta denendi. Nitekim
başarılı olduğunu söylemek zor. Aslında onun bölgesinde oynayan Töre o kadar
formdaydı ki Volkan bu maçta yedek bekleyebilirdi. Ama EGOMAN Terim Hakan'ı ilk
maçında 11'de başlatmak istememiştir.
Maça daha çok pas
yaparak başlayan Hollanda istediği baskıyı kursa da Huntelaar'ın Serdar ve
Balta ile kilitlenmesiyle hiç bir tehlike oluşturamadan topla oynadı durdu.
Sezon başında ki formundan uzak Afelaay da Caner'in elinde kıskaçta olunca
koskoca Hollanda Galatasaray misali Sneijder'in uzaktan şutlarından medet umar
oldu. İlk tehlikeli atağı 15'te sol kanattan Caner ile geliştiren milliler 5
dakika sonra bu kez sağdan Töre'nin ortası ve Şen'in asisti ile Burak'tan güzel
bir golle öne geçtik. Hollanda stoperlerinin ceza sahası içinde ki Burak'a bu
kadar uzak olmaları bir yana Burak çok güzel bir çabukluk göstererek topu bir
şekilde kaleye göndermeyi başardı. Şut sonrası topun savunmaya çarpıp girmesi şans
kısmı ancak Burak'ın becerisi küçümsenemez.
Gol sonrasında da
kapalı oyununu sürdüren milliler kontra atak konusunda ne kadar kısır
olduğumuzu yine gösterdiler arkasında açıklar vererek çıkan Hollanda'ya Burak
ve Töre gibi iki hızlı oyuncumuz ve Selçuk gibi bir pasörümüz olmasına karşın
tehdit edemeyişimiz eksi hanesine yazılması gerekenler. Yine de Burak ve
Serdar'ın hesapta olmayan sakatlıkları ile kaybettiğimiz oyuncu değiştirme
hakkı elimizde olsaydı eminim pasör sayısını artırmaya yönelik (Emre Bölezoğlu)
veya topu bizzat ileriye taşıyacak ( Alper) benzeri hamleler gelecekti.
Ancak benim aklıma
takılan maçın son dakikası dahi olsa Sneijder'in golden önce topa vururken ceza
sahasına bu kadar gömülüp o şutu o kadar rahat çektirmemiz oldu. Ceza sahasında
kaleci ile birlikte 9 futbolcu ile beklerken Sneijder'in bu kadar boş kalması
bize 2 puana mal oldu. Grupta durumlar az çok belli oldu. 4'te 4 yapan Çekler
sürpriz şekilde Letonya'ya puan kaybetse de ilk bilet onların. Hemen arkalarında
ki İzlanda'da ikinci sırayı vermez. Ancak 3.sırayı alıp play off oynayabilmek
için Hollanda ve Türkiye yarışıyor. Kalan 5 maç var ve hepsini kazanırsak 3.lük
garanti ancak bu olasılık bile sayılmaz. Ama önümüzde ki Kazakistan
deplasmanından ve içerde Letonya ile oynayacağımız maçlarda alacağımız 2
galibiyet, yine içerde oynayacağımız Hollanda maçını final havasına sokar.
Zor ama imkansız
değil. Zaten hangi grup müsabakalarından edebimizle çıkmışız ki bundan çıkalım.
Tarihimizin en büyük başarısı olan 2002 ve 2008 elemelerinde de gruplardan
ancak play off yoluyla çıkmıştık.
Daha 5 maçımız var
ancak bu turnuvadan boynu bükük ayrılır yani Çekler, İzlanda ve Hollanda'nın
gerisinde kalırsak herkes gibi bende kelle isterim. Başta Terim ve Töre'nin
olmak üzere kaptan Emre'nin Milli takım ile hiçbir ilişkisi kalmamalı.
Bugün Lüksemburg ile
hazırlık maçımız var. Sanırım Terim'de Hollanda maçı öncesinde bizim gibi
mağlubiyet bekliyor olacaktı ki biraz olsun görüntüyü düzeltmek ve ülke
sıralamasında bir iki basamak da olsa üst sıralara yükselmek için
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder