Maç öncesi
bu derbinin İnönü yıkılmadan önceki son derbi olduğu söylenince maçın havası
biraz daha ısındı. Zaten ligin 2. Ve 3. Sırasında ki takımların arasında ki maç
hava olarak yeterince sıcaktır.
Maça iyi
başlayan ve pozisyon bulan Fenerbahçe oldu. Beşiktaş oyuncu kalitesi gereği zaten
baskılı bir oyun oynamasını beklemek zordu. Çünkü ayağa top yapabilecek tek
oyuncuları Fernandes’ti onunda alıp verebileceği bir arkadaşı yoktu. Ne Veli ne
de Toroman al ver yapabileceğiniz bir isim değil. Bu iyi oyun ve paslaşmalar
beraberinde golü de getirdi ancak bu kez de yardımcı hakemin hatalı bayrağına
takıldı. Kuyt’ın topa vurduğu anda ne pasif olan Sow ne de golü atan Webo
ofsayt pozisyonunda değildi. Fenerbahçe’nin baskısı yine de dinmedi. Emre’nin
uzak mesafeli şutunu kornere çelen McGregor o kornerden gelen topu ise ağlardan
çıkarmak zorunda kaldı. Sow özellikle Webo geldikten sonra yüzü dönük oynamaya
başladı. Sol tarafta sağ beki kovalamak görevi olan Sow ne kadar bunu aksatsa
da önde tarafta oluşturduğu tehdit ile çok daha baş ağrıtıyor. Ancak golden
sonra geri çekilen Fenerbahçe rakibine de bir anlamda cesaret vermiş oldu. Bu sene
Beşiktaş’ın en etkili olduğu hücum organizasyonu olan duran toplar gelmeye
başladı. Aykut hoca ise eminim o sıralarda devreyi böyle kapatırsam Caner-Webo
değişikliği ile ritmi iyice düşürürüm diye aklından geçiriyordur. Ama Fernandes
40. dakikada sol taç çizgisine yakın bir noktadan kullandığı serbest vuruşta
Beşiktaş’ın golünü kazandırdı. Bence maçın en önemli anı o goldü. Eğer ilk yarı
Fenerbahçe’nin 0-1 üstünlüğü ile sonlansaydı ikinci yarıda maçı çevirebileceğini
sanmıyorum.
İkinci yarıda
da iki takımda riskli oyununa devam etti. Aykut hoca herkesin uzun süredir
düşündüğü Webo Caner değişikliği yerine 4-3-2-1 oynayan takımı 4-4-2 ye
çevirmeyi tercih etti ama bunun içinde 70 dakika bekledi. Ama bu değişiklikte
beklenen etkiyi yapmaktan çok uzaktı. Zaten maç kadrosunu seçerken yanlışlar
yapan Aykut hoca sonrasında da doğru 11’i bir türlü bulamadı. Yabancı kısıtlamasında
Ziegler ile Yobo arasında kalan ve tercihini Ziegler’den yana kullanan Aykut
Hoca Bekir ve Egemen’in fizik olarak eski halinden çok uzaklarda olan Niang ile
daha rahat baş edebileceğini düşünmüştü. Ama yanıldığı konu ise Ziegler’in Sow’un
arkasını toplamakta beklenen mahareti gösterememesi oldu. Beşiktaş ise sağ beki
Hilbert’i hem etkili kullandı hem de maç boyunca oyundan düşmemesinin karşılığı
son saniyede attıkları gol ile aldı. Maçın etkisizlerinden Niang ve Olcay’ın
gol atması ise onların adına şanstı.
Maçın hakemi
çok kötü değilse de iyi de sayılmazdı. Özellikle yardımcı hakem maçın başında
vermediği golle puanını çok kırdı. Mete KALKAVAN ise oyunu çok durdurması ile
henüz olmadığını gösterdi, kartlarını gösterme sıklığı değilse de gösterme
şekli çok garip geldi. Faulü yapan oyuncunun arkasından gitmesi veya yüzünü
kendisine dönmesini beklemesi gereksiz gibi geldi. Anlaşılır olması iyi ancak
oyunu gereksiz yere durduruyor.
Bu mağlubiyetten
sonra Fenerbahçe’nin şampiyonluğundan bahsetmek saçma olur. Keza Beşiktaş’ında
bu oyun anlayışı ve kadrosuyla şampiyon olması mucize geriye sadece Galatasaray
kalıyor. Onlarda Avrupa defterini ne kadar uzun tutabilirse lige dönmeleri o
kadar uzar yine de puan kayıplarını değerlendirecek bir takımın olmaması eminim
bir güven veriyordur. Şimdiden şampiyon ilan etmek olmaz ancak yüzde % 85
şampiyon olduklarını söyleyebilirim.
Aykut
Kocaman ise yine bir sınav maçından boynu bükük ayrıldı. Artık seneye gelecek
hocayı düşünmek gerek hatta belki yeni başkanı, ama Aziz Yıldırım dava süreci
tamamlanmadan elinde ki bu gücü kolay kolay bırakmaz. Olan da Fenerbahçe
seyircisine olur. Her neyse çok da karamsar olmamak lazım Perşembe günü Avrupa
liginde önemli bir maç bizi bekliyor. Beşiktaş maçında sonra FBTV’de rakibimiz
V.Plzen’in evinde oynadığı Banik O. Maçını canlı yayınlaması iyi oldu. Gerçi çok
izlemedim ama öyle göz korkutacak bir takım değiller. Ancak ikinci maçın
seyircisiz olması her şeyi batırabilir. Bu takım seyirci baskısı ile daha iyi
oynuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder