Dün
maçı izleyenlerin hemen hepsinde Napoli’ye iki maçta 5 gol atarak eleyen
Plzen’in özellikle evinde güçlü bir takım olduğu ve gol yemeden alınacak bir
beraberliğin bile çok iyi sonuç olduğunu düşünüyordu. Ancak maç başladıktan sonra
görüldü ki galiba Plzen’i biraz fazla gözümüzde büyütmüşüz. Yanlış anlaşılmasın
bunu Fenerbahçe’nin iyi oynunu gölgelemek için söylemiyorum. Rakip hangi
seviyede olursa olsun bu kadar dominant bir oyunu deplasmanda oynamak bizim pek
alışık olduğumuz bir tablo değil.
Aykut
Kocaman’da maç öncesi bizim gibi düşünüyor olacak ki maça Salih yerine daha
savunmacı Selçuk ile başlayarak rakibe saygı duyduğunu gösterdi. Ama 90 dakika
boyunca Yobo, Volkan ve Selçuk’un ortaklaşa saçmaladığı pozisyon haricinde rakibin
eyvah diyeceğimiz tek bir pozisyonu bile yok. (Gel de hafta sonu oynanan
Beşiktaş maçında neden Yobo oynamadı diye sorma.) bizim ise ilk 15 dakika sonra
olaya uyanan takımın yavaş yavaş çıkmasıyla tehlikeli olabilecek
pozisyonlarımız oldu. Özellikle Kuyt’ın altıpasta topu tribüne vurduğu topta
herkes gol diye ayağa kalkmıştır.
İkinci
yarıda biraz daha şut çekme konusunda uyarıldığını düşündüğüm takım Sow,
Baroni, Webo ile rakip kaleye yanlış ya da doğru şutlar atmaya başladı.
Özellikle 58’de Sow’un yaklaşık 25 metreden yaptığı harika şutu kaleci zorlukla
çıkardı. Ama beklenen gol gelmedikçe taraftar maçın başında ki psikolojiye yani
0-0 da fena bir skor değil diye düşünmeye başlamıştı. Hatta Aykut hoca bile
oyun ve skordan memnun olacak ki bozmamak adına 70’de yapması alışkanlık haline
gelen değişiklikleri bile 83’e kadar yapmadı.
81.dakikada
ise Baroni ile gelişen atakta çok da iyi gününde olmayan Gökhan GÖNÜL’ün güzel
ortasında maçın iyilerinden Sow’un kafasını kaleci çeldi ancak dönen topta Webo
boş kaleye topu gönderirken turun kapısını da epey bir araladı. Golden 5 dakika
sonra sakatlanması ise Fenerbahçe adına kritik çünkü onun yedeği olabilecek
Semih’e ne hocası ne de taraftar artık eskisi kadar güvenmiyor.
Bu galibiyet
maç içerisinde “Kıbrıs Yunanistan’ındır” pankartı açarak alakaları olmayan bir
konuda fikir beyan eden Plzen taraftarlarına da en güzel cevaptır. Artık o
pankartı silindir şeklinde katladıktan sonra en uygun yerlerine soksunlar.
Bundan
sonra taraftar Pazartesi günü çıkacak kararda seyircisiz oynama cezasının
kalkması için dua edecek. Ama bu avantajlı skor taraftarı olmasa da Fenerbahçe’ye
yeter. Çok da havaya girmeden Çeyrek finalde kimle eşleşsek diye hayaller
kurmaya başlanabilir. Benim gönlümden geçen ise İsviçre’nin Basel takımı.
Evinde Zenit’i 2-0 ile geçen Basel turu mucize olmazsa geçer. Diğer olası
takımlar ise Rubin Kazan, Tottenham, Benfica, Lazio, Chelsea yada Bükreş, Anzhi
yada Newcastle
Siz kimi isterdiniz?
Hayırlı
Cumalar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder