Geçtiğimiz hafta sonu
oynanan maçlarla beraber Türkiye ligine devre arası verildi. Ben bu ilk yarı
boyunca yaptığımız tahminleri ve sonuçları değerlendirmek istedim...
Tahmin liginin ilk yarısında en çok haftanın en
iyisi olan isimler 7(yedi) tahmin ligi haftasını en önde bitiren Mümin ve Onur
oldu. Bu isimleri 5(beş) hafta birinciliği ile Mustafa ve Mesud abim takip
ediyor. Sıralamanın devamı ise 3(üç) hafta birinciliği ile Haknur ve Nezih abi,
2(iki) hafta liderliği ile Mücahid ve 1(bir) hafta liderliği ile Melik abim
şeklinde. Yani hafta liderliği yaşamamış kimse yok. Ayrıca birden fazla kişinin
en yüksek puan topladığı haftalarda iki isim için de hafta liderliği olarak
işlendi. Yani bir haftanın birden fazla lideri olabilir.
İki puan değerinde ki sürprizlere bakacak olursak en çok sürpriz bilen isim 8(sekiz)
sürpriz ile Mümin oldu( yani ben:). İkinci sırada ise 7(yedi) sürpriz bilen
Mesud abim oldu. Ayrıca Onur'un 5(beş), Mustafa ve Melik Abim 4(dört)er, Haknur
3(üç) ve Mücahid 2(iki) sürpriz bildiler. Sadece Nezih abi sürpriz bilemeyen
isim oldu. Kendisini tebrik ederiz :) unutmadan Nezih abinin bir hafta sonra
aramıza katıldığını hatırlatmak lazım.
Avrupa Kupalarıyla beraber 21 tahmin haftasını
geride bıraktık. Toplamda ilk hafta sonunda oluşan puan durumundan bu yana
liderlik koltuğu hep Mümin'de kaldı. Yine 5.haftada ikincilik koltuğunu alan
Onur son haftaya kadar bunu muhafaza etti. Ancak 1 hafta ara verdikten sonra
yine geri aldı. Bu 21 hafta boyunca Mücahid 9(dokuz) hafta boyunca Melik abim ise
10(on) hafta son sırada yer aldı.
İkinci yarıyla birlikte Uefa ve Şampiyonlar
ligini kimin kazanacağı ile ilgili tahminlerimiz olacak bu tahminler 3 puan
değerinde olacak doğru tahmini 1 kişi bilmesi durumunda bu rakam 5'e çıkacak.
Malum yeni yıl
saçmalığı öncesi liglere ara verildi. Son hafta maçları oynanan Türkiye ligine
ve hafta sonunda ki diğer göz attığım maçlara kısaca bakalım.
Haftanın açılışını
Beşiktaş Ankara'da Gençlerbirliği ile yaptı. Geçen hafta zayıf Elazığ'ı rahat
geçen Beşiktaş bu hafta rakibine tek golle mağlup oldu. Sene başından bu yana
en çok dillendirilen eleştiri istikrarsız sonuçlar aldıkları yönündeydi, hiç de
haksız değiller. Maç öncesi fikrim ise Mehmet ÖZDİLEK'in takımlarının
Beşiktaş'a karşı başarılı olamayışı üzerineydi. Üstelik istikrarsız kelimesinin
bu sezon Beşiktaş'tan sonra en çok yakıştığı takım Gençlerbirliği'dir. Maçı
izleyemedim ancak özetlerine bakacak olursak Beşiktaş'ın kötü bir gününe denk
gelmiş olacak ne etkili atakları ne de tehlike oluşturacak uzaktan şutları
vardı. Sadece Olcay'ın uyanıklık yapıp baraj kurulmadan gol atma hevesiyle
vurduğu bir top var onda da hakemin oyuncuya sormadan baraj kurdurma hevesi ne
kadar yanlışsa düdükten önce topa vurduğu için golü iptal etmesi o kadar
doğruydu. Sonuç olarak Beşiktaş için lig şampiyonluğu treni kaçmış gözüküyor.
Ancak lig ikinciliğinin bu kadar değerli olduğu başka bir sezon daha olmamıştı.
Şampiyonlar ligine direkt katılım için hala şansları var.
Akşamın diğer maçı
ise Kasımpaşa ile Akhisar arasındaydı. İlk yarının bu son maçına kadar
deplasmanlarda gol bile atamayan Akhisar lig 2.si Kasımpaşa'ya 4 tane gol
atmayı başardı. Üstelik bir de penaltı kaçırdılar. Kasımpaşa'nın dengesi tıpkı
Beşiktaş'ın Galatasaray maçı sonrası olduğu gibi Beşiktaş maçından sonra
bozuldu. Önce Rize deplasmanında kötü oyunla 1 puan aldı. Bu hafta ise evinde 4
gollü bir mağlubiyet aldı. Devre arası Kasımpaşa'ya iyi gelecek. Akhisar ise
Hamza hocanın milli takımı da çalıştırmasıyla bir duraklama dönemine girmişti.
Ancak geçen hafta Sivas ve bu hafta Kasımpaşa önünde ki galibiyetle tekrar
yükselişe geçtiklerini söylemek mümkün. Ligin fiyat/performans açısından en
etkili takımı tebrikten öte elden ne gelir.
Kasımpaşa'ya formsuz
derken Rize'ye ne demek lazım bilmiyorum. Tam 12 maçtır ligde kazanamıyorlar. Üstelik
bu 12 maçta sadece 3 beraberlikleri var. Onlar da ligin tepesinde ki
Galatasaray, Beşiktaş ve Kasımpaşa'ya karşı. Sene başında Rıza hocadan çok
umutluydum. Ancak yeni bir takım kurdular başlarda iyi giderken birden tepe
taklak oldular. Bunda şüphesiz Rıza hocanın sürekli basın önünde oyuncularını
eleştirmesinin de payı büyük. Bu hafta yine kendileri gibi zor durumda ki Elazığ
deplasmanındaydılar. 6 puan değerinde ki mücadeleden ev sahibi Elazığ tek golle
3 puanı aldı. Okan BURUK çok beğendiğim bir karakterdir. Ancak hocalık kariyeri
pek istediği gibi başlamamıştı. Yine de önce Antalya'yı sonra kupada Karabük'ü
ve son olarak da bu hafta Elazığ'ı yendiler. İşleri yine de zor rakipleri
arasında ki kadro kalitesi en düşük takım yine onlar. Ancak alınan bu galibiyet
takımın umutlarını bir nebze de olsa artırmıştır.
Haftanın beklentisi
yüksek ancak en tatsız maçını Gaziantep ile Bursa oynadı. Maç Bursa'ya daha
yakındı ancak gol yollarında ki sıkıntı sürüyor. Antep kötü oynadığı maçta
85'te Cenk'in kafası direkten dönmese 3 puanı alabilirdi. Yine de bu kötü
oynadıkları gerçeğini değiştirmezdi.
Kayseri takımlarının
İstanbul takımlarıyla oynadıkları haftada ilk maç Erciyes ile Galatasaray
arasındaydı. Galatasaray o kadar rahat bir galibiyet aldı ki benim gibi Hikmet
KARAMAN'dan ilk maç beklentisi olanlar hayal kırıklığına uğramıştır. Sneijder
attığı golle klasını bir kez daha gösterirken onu tutması gereken savunma
oyuncusunun 50 metreden gelen topu ıskalaması niye takımı son sıralarda
sorusunun en güzel cevabıdır. Burak bütün haklı ve haksız eleştirilere rağmen
atmaya devam ediyor. Drogba'da da Fenerbahçe'de ki Kuyt benzeri bir yılgınlık
var. Dinlenmesi iyi gelebilir devre arası en çok bu ikisine yarayacaktır.
Yeni hoca gazının
beklendiği bir başka takım da Konyaspor'du. Uğur hocanın yerine gelen Mesut
BAKKAL evinde ligin en az gol yiyen takımı Eskişehir'e 4 gollü bir mağlubiyet
yaşattı. Erdal KILIÇARSLAN attığı iki golle öne çıktı. Kendisini bildim bileli
bu takımdadır. Daha önceden Gaziantep'te oynuyordu. Hayal mayal o dönemini de
hatırlıyorum sanki. Eskişehir transfer döneminin en gözde kulübü zamanında imza
attıramadıkları Tarık şimdi istediği takıma transfer olacak diye çirkeflik yapıyorlar.
Madem bu kadar değerliydi zamanında imza attıracaktın. Adam milli takıma
seçilmiş 3 senedir takımında hala iyi mi kötü mü değerlendiremiyorsan böyle
kuyruğuna basılmış kedi gibi bağırırsın ancak. Müstahaktır. Bursaspor gibi
forvet sorunu yaşayan Eskişehir'in en büyük farkı elinde çok değerli isimler
var ancak faydalanamıyorlar. Necati, Kamara, Bienvenü, Erkan Zengin, Erman,
Tello gibi isimler hücum hattı için yeterli duruyor.
Sivas evinde geçen
haftanın flaş takımı Karabük'ü 3-1 yenerek rakibinin 10 maçlık mağlup olmama
serisine son verdi. Da Costa savunma oyuncusu olmasına karşın ilk yarıda attığı
6 golle defans oyuncularının en golcüsü durumunda. Bu maçta 2 gol attı. Ama
asıl Eskişehir maçında attığı gol enfesti. Karabük ise sert bir takım ancak olgunluk
diye tanımlayacağımız oyundan uzak. Dirençli, istekli ancak telaşlı oynayan bir
takım. Geçen hafta Fenerbahçe'yi kötü gününde yakalamış hatta öyle kötü
oynamaya Fenerbahçe'yi zorlamıştı ancak bu hafta defansta kötü ötesi hatalar
yaptılar. Burhan EŞER'i bilenler Gençlerbirliği'nden o kadar eskisini
bilmeyenler ise geçen sene Mersin'den hatırlayacaklardır. Teknik ve akıllı bir
oyuncu ancak sorunlu olduğu sürekli söylenir. Ancak Carlos sonrasında öyle iyi
maçlar çıkarıyor ki maçın başında oynadığı oyunla bu maçta mutlaka bir tane
atacaktır dedirtiyor. Zaten teknik olarak pek çok oyuncudan iyi şimdilerde buna
fiziki özelliklerini de katmayı başarmış. Umarım böyle devam eder.
Trabzonspor kötü
yönetiliyor bu tartışmasız bir gerçek. Hocası gereksiz bir kırmızı gören
oyuncusunu eleştirip ceza vermekten bahsederken başkan oyuncuya ödül gibi
erkenden izin verip ülkesine yollayabiliyor. Hocası tribünden küfür yiyen
oyuncusuna sahip çıkarken başkan bir daha bu formayı giyemez diyebiliyor. Örnekleri
çoğaltmak mümkün ancak gerek yok. Antalya maçta harika bir golle öne geçti.
Zeki'nin vurduğu top öyle bir yere gitti ki Onur gibi bir kaleci bile bir şey
yapamadı. Ancak sonrasında gelen penaltı ile maç tekrar dengeye geldi. İkinci
yarıda Emre'nin attığı gol ise kendisi adına bir şans ancak ne kadar
ilerleyeceğini kestirmek zor değil. Çok ileri gidebileceğini düşünmüyorum.
İlk yarının son maçı
ise Fenerbahçe ile Kayseri arasındaydı. İlk yarıda Webo yerine Emenike ile
başlayan en sahibi golü bir türlü bulamadı ancak etkili bir oyun oynadı.
Karşılığında ise Kayseri'nin çok etkili bir oyunu yoktu. Ancak Emenike düzenli
oynamaya başladığından bu yana Kuyt ve Caner'in oyunlarında bir sıkıntı oluyor.
Çünkü Kuyt'ın pas alışverişi yapamadığı Emenike ile oynaması kişisel becerisiyle
çok zor. Caner içinde benzer şeyler geçerli Emenike ileride bir pas istasyonu
olmadığı için Caner bindirme yapmak için yeterli zamanı bulamadan ya top kaybı
yaşanıyor yada Emenike şut veya kötü bir pasla atağı noktalıyor. Ancak
arkasında Emre Meireles ve Topal gibi isimler olacak ki ne kadar top kaybı
yapsa da telafi edip servis yapılsın. Ancak Baroni veya Alper gibi savruk
isimler bu baskıyı oluşturmada diğer isimler kadar mahir değiller. Yada Baroni
Emenike yerine pas istasyonu olamadığı için sorun oluşabiliyor. Seneye
Avrupa'ya gidemeyecek bir takım için büyük bir maliyet ancak Diego ismi şu
takım için harika ötesi olur. Kayseri için ise fazla söze gerek yok. Bu
yapılarıyla küme düşmenin en büyük adayı olurlar. Ancak görünen o ki bir
şeyleri değiştirmeyi düşünüyor olacaklar ki Jaja, Cleyton ve bir kaç işe
yaramaz isimle yolları ayırdılar. Geçen sene harika işler yapan Ceyhun
GÜLSELAM'ı tekrar almaları imkansıza yakın o yüzden Bekir Ozan gibi Hürriyet
gibi sert ve defansif yönü olan oyuncular bulmalılar. Bursa'dan Bellushi harika
olurdu.
Bir de Caner'in golü
harikaydı. Top önünde sekerken vurma diye bağırmışım istemsiz, iyi ki vurmuş :)
OTURANLAR: MAKALELE - SALGADO - R.CARLOS - MC.MANAMAN - RONALDO
BU KADRO YARI FİNALDE JUVE'YE ELENDİ ANCAK ZATEN 1 SENE ÖNCE O KUPAYI ALMIŞLARDI.
KADRODA YER BULAMAYIPTA YEDEK BEKLEYENLER ARASINDA CAMBİASSO, RAUL VE MORİENTES GİBİ İSİMLER DE VAR. ŞİMDİLERDE JESE GİBİ MORATA GİBİ ÇAYLAKLARDAN MEDET UMDUKLARINI GÖRMEK ÜZÜCÜ...
BU KADRODAN GUTİ, R.CARLOS VE YEDEKLERDEN CONSEİÇAO GİBİ İSİMLERİN YOLU TÜRKİYE'DEN GEÇTİ...
Türkiye ile başlarsak
haftanın ilk maçı Rize'de Çaykur ile Kasımpaşa arasında oynandı. İki takımın da
1 penaltı kaçırdığı maç golsüz sona erdi. Rize 1 aydan fazladır galibiyet
alamıyor. Kasımpaşa ise hafta boyuncu Türkiye'nin gündeminde kalmanın etkisiyle
maça fazla ısınamadı. Donk bir nevi Bilica etkisi oluşturdu. Kasımpaşa dahil
herkes onun yaptıklarının nelere sebep olduğunun farkında. Ancak takım yine de
beklediğimden iyi gidiyor. Eğer son hafta evinde Akhisar'ı geçebilirlerse ilk
yarıyı 2.bitirecekler kibu onlar için
büyük başarı. Rize için ise sezon başında aldığı haklı övgüyü çabuk tüketti.
Rıza hocanın sürekli dar kadrodan şikayet etmesi anlaşılabilir ancak bunu
basının önünde yapması şık değil. Özellikle forvet hattında hiç memnun değilim
şeklinde ki beyanatları zaten öz güven eksikliği yaşayan Sercan ve Eren'i daha
iyi bir oyuncu yapmıyor. Sene başında en iyi transferleri olarak gördüğüm
Hurşut'tan bir türlü faydalanamadı. İkinci yarıya iyi hamleler yapmazlarsa
işleri hiç kolay değil. Üstelik bu hafta ritmini yavaş yavaş bulan Elazığ
deplasmanına gidiyorlar işleri kolay olmayacak.
Cumartesi günü
Almanya'da Dortmund evinde H.Berlin ile karşılaştı. B.Münih'in Fas'ta olması
sebebiyle maç yapmadığı haftada Leverkusen ve Dortmund kazanarak moral bulmak
istiyorlardı. Ancak henüz 7. dakikada Reus ile öne geçmesine rağmen Berlin ilk
yarıda attığı 2 golle maçı kazandı. Zaten ligde moralsiz olan Dortmund iyice
bunalıma girdi. Artık ilk planları Şampiyonlar liginde ki Zenit maçlarıdır.
Leverkusen'de Dortmund'a ayak uydurdu ve evinde Frankfurt'a kaybetti. Milli
takımın yeni umudu Hakan ÇALHANOĞLU takımı Hamburg kötü gitse de goller atmaya
devam ediyor. Bu hafta da boş geçmedi ve Mainze filelerini havalandırdı. Neden
bilinmez bana Yıldıray'ı hatırlatıyor. Oyun stilleri pek benzemese de mevkileri
aynı. Olası bir Galatasaray transferi ona maddi olarak büyük kazanç
sağlayacaktır. Kariyer anlamında ise Galatasaray en az 5 sene o bölgeye
transfer yapmaktan kurtulur.
Türkiye'de ise
Beşiktaş bir çuval eksiklere karşın evinde Elazığ'ı 4-1 ile geçti. Elazığ geçen
hafta Antalya'yı yenerek ve kupada deplasmanda Karabük'ü geçerek hayat
belirtisi göstermesine karşın bu hafta Beşiktaş'ın yedeklerine idman yaptırıp
moral kazandırmaktan başka bir şey yapmadılar. Bilica gibi bir kasap hala bu
ligde nasıl forma buluyor anlamıyorum. Eğer ihtiyaç önüne gelene tekme atacak
kendisine dokunulunca da feryat figan edecek bir isim ise bizim halı maçlarında
onlardan çok var. Beşiktaş'a gelince yönetimsel zafiyetler yaşıyorlar. İyi
niyetliler belki ama iş bilenleri az. Doğru olanı yapmaya çalışıyorlar belki
ancak düzen o kadar yanlış ki doğru tek olunca sorun gibi duruyor. Önder ÖZEN
iyi niyetli futbolu da senden benden iyi biliyor. Ancak gerek transferde
seçtikleri oyuncular ve bunlardan yararlanması gereken hoca konusunda kafamda
soru işaretleri var. Enaramo belki bu seviyenin oyuncu değil ancak bu kadar da
etkisiz bir isim değildi hiç faydalanamıyorlar. Sezer ve Toroman mevzusu da çok
uzadı ya kes at yada al kadroya ( ben kesip atılması taraftarıyım). Fernandes
ve Almedia işi de benzer şekilde çok uzadı. İşleri sorun halletmek olan yöneticiler
sadece basına beyanat vermekle meşguller. Oyuna gelince İsmail ve Uğur sol
tarafta iyi göründüler ancak istikrarlı olamayacaklarını tahmin etmek için
geçmişe bakmak yeterli. Maçta iki gol atan Holosko için ise sadece şu videoya
bakmanız yeterli :)
Akşamın son maçında
A.Madrid evinde Levante'yi ağırladı. Maçın neredeyse tamamını izledim. Şu
kadarını söyleyeyim Allah(c.c)'tan Galatasaray'a kurada A.Madrid çıkmamış. Arda
iyi oynadı denemez ancak takıma belli bir güven veriyor. Ancak gol yollarında
bu kadar kısır olması hep eksiklik olarak kalacak. Asist veya gol olarak daha
fazla katkı vermek zorunda. Maça Levante gol ile başladı sonrası ise tek kale
maça döndü. İkinci yarıda geriye düşmesine karşın tekrar sürpriz bir gol bulan
Madrid maçı 3-2 kazandı. Bu senenin flaş ismi D.Costa rahatsız bir adam biraz
Suarez'i anımsatıyor. Takım arkadaşları tarafından sevilen bir oyuncu ama
rakipleri için küfür edilesi bir adam. Yine iki gol attı ve gol krallığında
zirvede.
Pazar gününe geldik
nihayet İngiltere'de hocasını yollayan Tottenham geriye düşmesine karşın
Southamton deplasmanında Adebayor'un 2 golüyle 2-3 kazandılar. Villas Boas
Porto'da Uefa Kupasını kazandıktan sonra biraz da Morinho'nun gazıyla önce
Chelsea sonrasında ise Porto ile çalıştı iki takımla da devre arasını bile
göremedi. Üstelik Tottenham'ın bu sene transfer için harcadığı bütçe 100 milyon
avroyu geçiyor. Adebayor bu transferler sonrası kullanılmayan bir isimdi.
Boas'ın gitmesiyle forma buldu ve galibiyeti getirdi. Maçta ki turkuaz mavisi
formaları da güzelmiş.
İspanya'da Madrid bu
hafta Valencia deplasmanındaydı. Ramos'un kırmızı kartını iptal eden federasyon
Madrid'i yarışın içinde tutmak için var gücüyle çalışıyor. Ancak işleri hiç
kolay değil. Hücum hattında o kadar yoksunlar ki takımın bütün ümitleri
kenardan gelecek genç çocuklara bağlı. O kadar parayı bir kanat oyuncusu olan
Bale'e verince takıma direk santrafor oynayacak oyuncu alamadılar. Benzema hala
patlama yapacak diye bekliyor olamazlar herhalde. Maçı zorda olsa 2-3 kazanan
Real Atletico ve Barça'yı takibe devam ediyor.
Türkiye'de ise pazar
günü gündüz kuşağında Sergen ilk mağlubiyetini Eskişehir deplasmanında aldı.
Özellikle ikinci golden önce ki penaltı kırmızı kart kararı tam Cüneyt
ÇAKIR'lık. Adam maç sonrası konuşulmadığı zaman rahatsız oluyor herhalde.
Sergen'in bitiş düdüğü sonrası hakeme gidip dert yanması ilginçti. Eskişehir
evinde kazanmaya devam ediyor. Ertuğrul hoca gelecek için umutlu elinde genç
yetenekler var ancak devre arasında transfer için kapısı en çok çalınacak
takımdır. Ne kadar kadroyu koruyabilecekleri gelecekleri için önemli.
Kayseri evinde bu kez
de Konya'ya puan verdi. Mesut BAKKAL yönetiminde ilk puanını alan Konya ileri
ki haftalar için umudunu korudu. Kadro olarak rakiplerine göre zayıflar ancak
neler yapabileceklerini göreceğiz. Kayseri ise bir türlü rayına oturmadı sene
başında Bobo ve Nobre'ye güvenmelerinin bedelini ödüyorlar. Gitmek isteyeni
tutmak çoğu zaman fayda sağlamıyor. Bobo'da bunun bir örneği.
Fenerbahçe maçına
geçmeden önce Gençlerbirliği Antalya maçını yazayım. Gençler enteresan bir
takım nerede ne yapacaklarını kestirmek zor. Şifo takımın başına geldikten
sonra iki hafta iyi gittikten sonra 3 haftadır sallanıyorlardı. Şimdi ise
deplasmanda Antalya'yı yenecek kadar iyi sonuçlarda alabiliyorlar. Sanırım
geçen hafta ki Galatasaray beraberliği takıma moral vermiş. Antalya'ya gelirsek
Aybaba'da Rıza hoca gibi basına çok konuşuyor ancak takıma bir çizgi
kazandırabilmiş değil. Maça başlayan kadroda Baros ve İsaac gibi iki ismi
oynatmama lüksüne bile sahipken daha istikrarlı bir oyun bekliyor. Artık bahane
üreten değil daha genç isimleri görmek lazım Sergen gibi Okan gibi Tolunay gibi
Ertuğrul gibi isimler belki bahanelerden daha fazlasını sunabilirler.
Fenerbahçe maçına
gelirsek açık ara en kötü maçımızdı. Geçtiğimiz haftalarda daha kötü
oynadığımız bölümler oldu ancak bir maç boyunca kötü oynadığımız başka bir maç
hatırlamıyorum. İsim isim kötü oynayanları yazsam anlamsız olur. En kötü
oynayanlar ise başta Emenike olmak üzere Alves, Kuyt, Sow ve Baroni bunlardan
sadece bir kaçı. Emenike attığı gole rağmen takımı o kadar bozuyor ki bunu
görmemek mümkün değil. İkinci yarıda yerini Webo'ya bırakacaktı ki golü atınca
Yanal onu çıkaramadı. Ve mağlubiyet geldi. Rakip takımda ise Akpala hem
Egemen'e hem de Alves'e büyük üstünlük kurdu. Benzer şekilde adı Galatasaray'la
anılan İshak DOĞAN'ı da beğendim. Ancak Galatasaray'a ayak uydurabilir mi hiç
sanmıyorum ama büyük konuşmamak lazım.
Haftanın en isimli
maçı Galatasaray ile Trabzon ile arasındaydı. Maça iyi başlayan da iyi bitiren
de Galatasaray'dı ancak herkesin malumu Onur öyle bir oyun oynadı ki insanın
sinirlerinin bozulmaması çok zor. Sneijder'in en az 2 golünü çıkardı. Yetmedi
Burak'ın ilk golünde de golü çıkardı ancak seken top Burak'a çarpıp ağlara
gitti. Ama gözden kaçan bir şey var ki o da Muslera'nın ikinci yarının başında
Henrique'nin kafasını olmayacak bir refleksle çıkarması oldu. Eğer o top gol
olsa Galatasaray'ın sinirleri iyice bozulacaktı. Büyük takım kalecisi olmak bu
yüzden zor. Hiç top gelmeyen bir maçta bir ters top takımı zor durumda
bırakabiliyor. Olcan'ın golünde ise ilk defa çizgi hakemlerin olumlu anlamda
bir işe yaradığını gördük. Sabri topu öyle bir noktada çevirmiş ki görmek
zordu. Yine doğru kararı tebrik etmek gerek. Bir başka gitmek isteyen ancak
gönderilmeyen isimde Trabzon'da Colman benim bildiğim 2 senedir gitmek için var
gücüyle çalışıyor ancak bir türlü muvaffak olamadı bakalım bu sene olacak
herhalde. Galatasaray evinde çok etkili oynuyor ancak deplasmanlarda sorun
devam ediyor. Bu hafta nispeten kolay bir deplasmandalar diyecektim ancak
Erciyes yeni hocasıyla puan almak isteyecektir. Yani işler biraz daha zor.
Haftanın son maçları
ise dün oynandı. Akhisar evinde Sivas'ı son dakikada geçerken Bursa ise evinde
Erciyes'i rahat geçti. Erciyes'te sene başında Fuat ÇAPA'ya çok güvendiler ve
onun istediği isimleri transfer ettiler ancak alınan sonuçlar görevinin
sonlanmasına sebep oldu. Yerine gelen Hikmet KARAMAN her yönetimin adamıdır.
İddialı lafları sever Terim'in küçük versiyonu gibi daha az başarılı ancak daha
antipatik olanı. Yine de Erciyes'te bir farklılık oluşturacaktır.
Yazının son maçı ise
Arsenal ile Chelsea arasında dün oynanan maçla ilgili olacak. Morinho'nun bir
dönem dünyanın en iyi hocası olduğunu düşünüyordum. Ancak Madrid'te ki son
senesi ve bu sene işler biraz değişti. Sürekli antipatik olmak zor iştir. Morinho'nun
uzun süredir uluslararası bir kupa kazandığı yok. Ama çenesi hiç durmuyor. Yeni
diline doladığı konu ise forvetlerinin beceriksizliği kadrosunda Etoo, Torres
ve Demba ba gibi isimler bulunan Chelsea hocası bunların şampiyonluk için
yetmeyeceğini söylüyor. Torres'in Chelsea ile 1, Etoo'nun Barça ve İnter ile 2
tane şampiyonlar ligi şampiyonluğu var. Eski formlarında olmasalar da bu
isimlere yetersiz demek saçmalıktır.
Maça gelirsek ilk
yarıyı izledikten sonra Chelsea'nin maçı alacağını düşündüm ancakbir türlü bitiremediler. İkinci yarıyı ise
Arsenal oynadı. Mesut gördüğü sertlik yüzünden çok etkisiz bir maç çıkardı.
Girou'nun da çok gol kaçırdığı maç golsüz bitti. Son olarak Rosicky ile ilgili
bir şeyle bitirmek istiyorum. Dün sert geçen bir maçta çok aksadı. Bunca senedir
niye bu takımda anlamak zor. Acaba Wenger'in onunla ilgili ne gibi bir gelecek
beklentisi olabilir ki. Ayrıca yedek kulübesinde Cazorla, Podolski gibi isimler
varken herhangi bir değişiklik yapmayan Wenger'i anlamak zor. Takımın puan
kaybından memnun olsa gerek.
Ohh Morinho'ya da
Wenger'e de giydirdim. Artık rahatça çayımı içebilirim. :D
BU HAFTA İSTEK ÜZERİNE RENKLERİ BİRAZ DEĞİŞTİRDİK...
HAFTANIN İYİLERİ 7'ŞER PUAN TOPLAYAN BEN VE MESUD ABİM OLDU.
HAFTANIN KÖTÜSÜ İSE 4 PUAN TOPLAYABİLEN MUSTAFA ABİM OLDU.
AMA HAFTANIN OLAYI NEREDEYSE 15 TAHMİN HAFTASI BOYUNCU 2.SIRADA YER ALAN ONUR'UN ALFABETİK OLARAK DA OLSA 2.SIRAYI KAPTIRMASI OLDU.
MESUD ABİM HAFTALARDIR FENERBAHÇE'NİN PUAN KAYBINA TAHMİN YAPARDI BUNUN KARŞILIĞINI İLK KEZ BU HAFTA ALDI :)
ALMANYA VE İSPANYA'DA İLK YARILAR SONA ERDİ. BU HAFTA İÇİ VE SONU İNGİLTERE LİGİ VAR. TÜRKİYE'DE SON HAFTAYA GİRİLİYOR. MAÇ PROGRAMINI YARIN YOLLAYACAĞIM.