İki hafta önce duymuştum bu dedikoduyu ancak hala herhangi
bir gelişme olmadığı için yazayım dedim. Sene başında G.Saray’ın teknik
kadrosunda yer alan Tugay Kerimoğlu’nun İngiltere’de küme düşmeme mücadelesi
veren ve 8 sezon top oynadığı Blackburn Rovers takımıyla teknik direktörlük
yapmak üzere anlaştığı söyleniyor. Hatta yönetimin bilgisi dahilinde bu ülkeye
gidip görüşme bile yaptığı söyleniyor. Bu sezon küme bile düşse efsane olduğu
Blackburn takımına geri dönmesi ve en
üst noktada kariyerine başlaması sevindirici. Dün ki trajik Liverpool yenilgisi
de bu süreci hızlandırabilir.( evinde 0-2 geriye düşüp Liverpool’un 10 kişi
kalmasıyla skoru 2-2’ye getiren takım son dakikalarda yediği golle maçı 2-3
kaybetti.)
Diğer bir dedikodu ise bugün internette yer aldı. Ama bu
akla o kadar da yatkın değil. Lass Diarra Kadıköy’de Fenerbahçe Antalya maçını
izlemiş ve vatandaşı M.Sow’un golünü kutlamış. Seneye transfer etmek için stadı
gezdirilen Diarra’nın çok etkilendiği ve görüşmeleri sürdürmek istediği
konuşuluyor. Ne kulağa ne de akla mantıklı gelmeyen bu dedikodu sanmıyorum ki
doğru olsun öyle olsaydı o maçta ki o kadar gazeteci adam tek kare fotoğrafını
çekememiş mi? Sanırım Vatan Gazatesi haberlerinden biri ama altında ki isim
düzgün birine ait Tayfun Bayındır. Bir dönem Ntvspor’un sabah kuşağında
haberlere yorum yapan bu kişi iddiasının arkasında duracak mı göreceğiz.
Bir başka dedikodu ise F.Bahçe’nin sene başında yada devre
arasında tam emin değilim almak istediği G.Birliğinin genç oyuncusu Soner’i (
teklif şuydu; bonservisini biz alalım ancak sene sonuna kadar G.Birliğinde
oynamaya devam etsin. İlhan Cavcav tabii ki bu öneriyi kabul etmedi. Sene
içinde daha fazla parlatarak satmak daha mantıklı geldi sanırım:) gelecek sene
için hem G.Saray hem de F.Bahçe’nin ilgilendiği yazıldı. Özellikle orta sahada
10 senedir Selçuk Şahin’i izleyen taraftar için yeni bir umut olabilir.
Emre’yi kupa kadrosuna almayan Aykut hocanın Ordu’da vasat
bir sezon geçiren sene başında Monoca’dan transfer edilen Gosso ile ilgilendiği
bugün milliyet gazetesinde yazıldı ancak bu da hem yabancı kontenjanı nedeniyle
hem de vasat bir topçu olması sebebiyle akla pek yatmıyor.
Bu arada G.Saray’da kavga eden Melo ile Riera için
beklendiği üzere af çıktı. Mantıklı olan da buydu zaten zaten kiralık oynayan
Melo’ya 300 bin Riera’ya ise 150bin avro ceza verildiğini söylediler. Süper
final saçmalığında Melo’ya ihtiyacı olan Terim’in çok keskin bir karar
vermesini kimse beklemiyordu ancak sene sonunda sıralamada ne olursa olsun Melo
seneye bu takımda olmamalı. Ancak bir sitede bonservis konusunda 7 milyon
avroda anlaşıldığı yazıyor. Umarım doğru değildir.
Bu dedikodu değil ama son bir şey de voleybol için yazmak
istedim. Öncelikle şampiyon olan Eczacıbaşı’yı tebrik ederim. Ancak öyle garip
bir sistemde oynanıyor ki anlamak mümkün değil bütün seneyi başarıyla oynayan
takımlar play-off tarzı karşılıklı bir elemeye başlıyorlar ancak bu nasıl bir
mantık ki play-off serisi yarı finale kadar tek maç üzerinden oynanıyor. Yani
bütün sene oynamanın bir manası yok sadece yarı finalde ya da bir önceki turda
tek maç kazan şampiyon ol. Sadece finalde iki maç kazanman gerekiyor. Daha
evvel oynadığın 30 maçın hiçbir artısı yada manası yok yaşadığın sakatlıklar da
üstüne kar kalıyor. Yarı finalde Avrupa Şampiyonu F.Bahçe’yi 3-2 yenen
Vakıfbank finale kalıyor ancak orada sakatlıklar sebebiyle neredeyse yarım
takımla çıkan Eczacıbaşı’na 2-0 kaybettiler. Şimdi adalet mi bu soruyorum.
Voleybol Federasyonu saçmalamanın dik alasını yapmış. Zaten akıllı birine de
benzemiyor. Yine de tebrikler Eczacıbaşı
Bu sene sonunda olimpiyatlara gidecek sporcular için böyle bir sistem geliştirdik diye bir açıklama yaptı. Voleybol federasyonu ve bu sistemin sene başından tüm takımların onayıyla açıklandığını belirttiler. Ama bu sistemin adaletsiz ve şans faktörüne çok açık olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yeri gelmişken söyleyeyim futbolda da aynı saçma play off sistemiyle adalet duygusu zedelenmiştir....
YanıtlaSil