29 Eylül 2020 Salı

SIKICI DERBİ

 


Kaç sene oldu bilmiyorum ama uzun bir süredir Galatasaray – Fenerbahçe maçları keyif vermiyor. Geçen sene Kadıköy’de ki Galatasaray galibiyetini saymazsak son 7 maçta 6 beraberlik var. Bunlardan sadece 2 tanesi gollü beraberlik. Yani demem o ki uzun süredir tadı olmayan bu derbinin taraftar da olmayınca hepten gazı kaçmış 5 günlük kola gibi olduğudur. Deplasmanda ki hocaların aman gol yemeyeyim kadrolarıyla çıkmaları, ev sahibi takımların ise yersem hayatta çıkaramam tedirginliği arasında geçen bir mücadele daha oldu.


Bu maç özeline dönersek, önce ev sahibi Galatasaray’ a bakalım. Terim Saracci’nin yokluğunda sol beke Linnes’i koyarken takımın geri kalanına dokunmamayı tercih etti. Ligin henüz başında diğer takımların henüz kadroları oturmamış hatta transfer beklerken Galatasaray’ın 3.haftada ezbere kadroyu saydıracak noktaya gelmesi takdirlik. Ancak bu kadro kısıtlılığından mı kaynaklanıyor yoksa tercihlerinden mi emin değilim. Fenerbahçe ise geçen haftaya göre geride Zanka yerine Tisserand, orta sahada Tolga yerine Sosa ve kanatta Ferdi yerine Deniz ile başlamayı seçti. Geçen hafta ilk kez forma giyen Lemos ve Tisserand’ın ilk maçında fena durmadığını söyleyebilirim. Tisserand’ın eliyle müdahale sakarlığını ileride ki maçlarda yapmayacağını varsayarsak uzun süredir beklenen iki iyi ve sağlam stoper hattı kurulmuş olabilir.


Maçın başında taraftar yokluğunu fena halde hissettik. Ev sahibi takımların böyle büyük maçlarda arkalarına taraftar desteğini alarak baskı kurduğunu hatta erken gol bulduğunu daha önce görmüştük. Ancak taraftar olmayınca Fenerbahçe baskı yemeden maça başladı. Üstelik önde baskı yaparak Galatasaray’ın oyun kurmasını sınırladı. Sanırım burada ki kilit nokta da bu oldu. Marcao’ya yapılan ön alan baskısı ile Lyundama ile oyun başlatmak zorunda kalan Galatasaray gol fırsatı bulmakta zorlandı. Fenerbahçe’nin ise gol bulmak konusunda net bir planı olduğundan bile emin değilim. Özelikle ikinci yarıda çok sayıda duran top fırsatı yakalayan Fenerbahçe bunlardan net bir vuruş çıkaramadı. Hakemin de saçma sapan bir karar vermediği maç başladığı gibi bitti.

Evet alınan 1 puana Fenerbahçe üzgün değildir ancak sevinmek için de ortada bir şey yok. Tek iyi taraf kolay gol yemek gibi bir hastalıktan kurtulmuş olabiliriz. Galatasaray için ise üst üste oynanan maçlar arasında telafisi en kolay maç bu maç olabilir. Ancak takımın yaş ortalamasının yüksekliği düşünülürse rotasyona bu kadar uzak olmamak gerek.

 


Son not seyircisiz maçta sahaya atılan meşale için bir şey yazayım. Uefa yarı finali oynadığımız sezon Kadıköy’de aynısı çok daha fazla sayıda meşale ile yapılmıştı. Ve bir maç daha seyircisiz oynama cezası almıştık. Görsellik iyidir de stadı tutturamamak kötü olmuş : )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder