Malum bu sene sadece
basketbol yazmaya çalışıyorum. Genellikle Avrupa yazmak istesem de Fenerbahçe’nin
iki mağlubiyeti üst üste almasıyla az da olsa tadımız kaçtı. Neyse ki hafta
sonuna Galatasaray maçı denk geldi de Obradovic döneminin en düşük skorlu
maçını geride bıraktıktan sonra moral bulmak için fırsat oldu. NBA misali bu
sene ki yoğun Avrupa ligi fikstürü böyle tuhaf mağlubiyetleri karşımıza yine
çıkaracaktır. Ama içerde Kazan’a kaybetmek şık olmadı. Rekor seri böyle bitmemeliydi.
Sonrasında gelen Labarol (Baskonia) mağlubiyeti ise olağan sayılabilir. Geçen sene
final four’da uzatmada kazandığımız maçı da onlar hak etmişti. Evlerinde kazanmaları
sürpriz değil.
Gelelim ligimizin
derbisine geçen hafta ligde Daçka’ya karşı harika bir oyun ortaya koyan Fener
bu kez moralsiz olarak G.Saray’ın karşısına çıktı. G.Saray ise 5 maçlık Avrupa
mağlubiyet serisini içerde Olympiacos’u devirerek son verdi. Oyun olarak hala
büyük zaafları olsa da moral seviyelerinin bazı açıkları kapattığı muhakkak.
Maça 7/8 gibi akıl
dışı bir yüzde ile 3lük atarak başlayan Galatasaray, savunmada açıkları kapayamayınca
9’a kadar çıkardığı farka rağmen devreyi 2 sayı geride bitirdi. Düşünün olağan
üstü bir şut yüzdesi ile oynadığında dahi Galatasaray devreyi önde bitiremedi.
Fener ise kısalarda büyük sıkıntı yaşasa da pota altında çok büyük bir üstünlük
kurdu. Bogdanovic’in sakatlığı kısalarda ki rotasyonu iyice kısıtladı. Melih’e
zaman zaman süre verse de güvenmediği ortada, Nunanly her gün gelişiyor ama
Sinan gibi bir isme sahip olmayı dilerdik.
İkinci yarıda
savunmayı iyice sertleştiren Fener, Galatasaray’ı tamamen 3lük atışlara
yönlendirdi. İlk yarıda ki 7/8’den sonra 1/13 gibi bu sefer kötü anlamda akıl
dışı bir yüzde geldi. Haliyle de fark önce çift hanelere sonrasında ise yirmili
sayılara kadar çıktı. Son dakikalarda ise tamamen gençlerden oluşan 5 sahadaydı.
Berk, Egehan, Melih, Ahmet, Barış ile son dakikaları oynadık.
Maçı Vesely 22 sayı
10 ribaunt ile bitirdi ki Antic’i yabancı kuralı gereği kadroya almayan
Obradovic’i rahatlatan isim oldu. Sloukas ise 7 asist ile öne çıkan diğer
isimdi. İstatistikten uzak çok kötü bir görüntü veren Datome’nin ikinci yarıda
ki yüksek isabetli skorer oyunu biraz olsun kıpırdanması inşallah ileride ki
maçlar için de moral olur. Galatasaray’da ise Sinan yine her zaman ki gibi
takımın her şeyiydi. 14 sayıyla en skorer 4 ribaunt ile de en çok ribaunt alan
isimlerden birisi oldu. Taraftar olarak Galatasaraylı mıdır bilmem ama
Fenerbahçe’de oynamasını isterdim.
Maç haricinde ki
olaylara gelirsek, uzun süre sonra ilk defa bu salonun böylesi taşkınlık içinde
olduklarını gördüm. Rakip takıma yabancı maddeler fırlatan, hunharca küfür
edilen bir yer değildi bu salon umarım eski haline hızla döner. Rakip takımın
koçu G.ergin ATAMAN’IN tahrikleri ne olursa olsun bu kadar ileri
gidilmemeliydi. Göksenin denen herifin de yaptığı terbiyesizliklere rağmen
yapılmamalıydı. İzlemeyenlerin özellikle G.Ergin’in taraftara el kol hareketi
yaparken Obradovic’in geldiğini görünce sakin olun şeklinde hareketlere girmesini
görmenizi isterim nasıl bir sahtekar olduğu net şekilde anlaşılıyor.
Bu olaylar ilk değil
maalesef son da olmuyor. Ama kazanan taraf uzun süredir hep aynı taraf oluyor. Tebrikler.
Bugün rakip Maccabi olacak deplasmanda ki maç aynı zamanda Goodluck ile yeniden
karşılaşılacak demek oluyor. Şu Yahudilere kaybetmeyelim.