Haftalık yazmayı
düşündüğüm yazıları geçen hafta izinli olduğumdan yazamamıştım. Yarın ki Milli
maç günü öncesinde geçtiğimiz hafta sonu Avrupa'da ve Türkiye'de neler oldu
kısaca bakmaya çalışacağım.
Almanya Ligi
Haftanın öne çıkan maçlarında
B.Dortmund evinde H.Berlin'i 3-1 ile geçerken. 3 maçta 3 galibiyetle yoluna
dolu dizgin devam ediyor. Ligde 3 maçta 11 gol atıp sadece 1 gol yediler.
B.Münih de benzer bir performans sergiledi. Aralarında sadece 1 gol fark var.
Averajla lider durumda olan B.Dortmund sene sonunda orada kalırsa efsanevi bir
sezon olur. B.Münih demişken Ribery ve Robben'in yerlerini doldurmak konusunda
ilk başarılı hamleyi yapmışlar gibi duruyor. Shaktar'dan alınan 24 yaşında
D.Costa 32 yaşında ki Ribery'i sildi attı. Bu hafta içerde Leverkusen'i 3-0 ile
geçerken oldukça rahat gözüktüler. Son olarak Leverkusen'i konuşmak gerekirse bence
ligin en iyi forvetlerinden birisi olan Min Son'un kaybını telafi etmekte
zorlanacaklardır. 3 maçta 2 galibiyet fena değil ama böyle gitmeyecektir. Pazar
günü Wolfsburg Schalke maçında ise 3-0 kazanan transfer döneminin bir diğer
kaybedeni Wolfsburg oldu. De Bruyne'ü 70 milyonun üstünde bir rakama M.City'e
gönderen yeşiller yerini Schalke'den Draxler ile güçlendirmiş olsa da ne kadar
başarılı olacaklar tahmin etmek zor.
Fransa Liginde tek
doğru düzgün maç Monaco deplasmanında ki Paris S.G. maçıydı. Onunda skoru
beklenen çekişmeden çok uzakta 0-3 ile bitince ligin gidişatı az çok ortaya
çıktı. Zlatan, Cavani, Di Maria, Lavezzi ve daha bir sürü ligin üstünde ismi
kadrosunda bulunduran PSG ligi çok erken kapatmış gözüküyor. Bu maçta da
Cavani'nin ilk golü ve Lavezzi'nin golünde ki Di Maria asisti görülmeye
değerdi.
İngiltere Ligi
4. haftası oynanan
İngiltere'de Bilic yine sansasyonel bir galibiyete imza atarak Liverpool
deplasmanından 0-3 gibi çok net bir galibiyet aldı. Bu skorda West Ham'ın
skorer ayakları kadar Liverpool savunmasın da büyük katkısı vardı. Özellikle
ikinci gol tam bir komedi. Top kornere gitmesin diye bir hamle yapan Lovren
golünde asistini yapmış oldu. Son şampiyon Chelsea'de ki kötü gidişatta
sürüyor. Yönettiği takımların evinde mağlup olmaması ile ünlenen Morinho bu kez
erken bozuldu. C.Palace karşısında geriye düştükten sonra 79'da Falcao'nun ocak
ayından bu yana attığı ilk lig golüyle beraberliği yakaladıklarında herkes gibi
bende maçı çevireceklerini düşünmüştüm. Ancak konuk takım güzel bir baskın
hücumla golü bulunca Chelsea 3 puanı hayal ederken puansız kaldı. Maçtan sonra
hatayı kendinde bulduğunu söylerken futbolcularını eleştiren Mourinho kadroyu
transfer döneminde takviye edemediğine yanmalı. Bu arada Falcao'nun tipi ne
kadar değişmiş tanıyamadım nerdeyse herhalde futbolla arasına mesafe girince
başka şeylere yönelmiş. Bir nevi Liverpool sonrası Torres sendromuna yakalanmış
gibi acilen İspanya ligine dönmeli.
Ligin kayıpsız lideri
M.City ise yine kazandı. Kadro o kadar iyi ve alternatifli ki takımların
kapanmaktan başka şansı kalmıyor. Bu kez sahneye çıkan Sterling ve Fernandinho
oldu. Kayıpsız nereye kadar giderler bilmiyorum ancak takım çoktan farkı açmayı
başardı. Chelsea ile aralarında 8 puan fark var. Yol uzun ancak yetişmeleri zor
görünüyor. Çünkü öndekinin duracağı yok.
İspanya Ligi
Büyüklerden ilk
oynayan Barça oldu. Evinde Amrabat'lı Malaga'yı ağırlayan Barça öldü, öldü
dirildi desek yeridir. Transfer yasağından mıdır bilmem ama ciddi bir
formsuzları gerçek. Messi, Neymar, Suarez üçlüsünün sahada olduğu bir takımın
tek golünü Vermaelen'in ayağından bulması ilginç aslında. Amrabat ilk yarıda
çok iyi bir orta yaptı ancak takım arkadaşı iyi vuramadı. Maçın son dakikasında
ise soldan gelen pası ceza sahasında kaleye gönderemeyen Malaga 1 puandan oldu.
Bu sene İspanya liginin favorisi yok. Kim erken toparlanırsa şampiyonluk onun
olur.
Gecenin diğer maçında
R.Madrid evinde R.Betis'i ağırladığı karşılaşmada henüz 2.dakika dolmadan golü
buldu. Bu erken golle rahatlayan maç sonunda 5-0 bitti ki. Maçı 80 dakika
izledim sadece 2 golü canlı izleyebildim. Ne zaman kanal değiştirsem gol oldu. Gollerin
2sini Bale attı ki ikinci golü yaklaşık 30 metreden geldi. Ama maçın golü
kesinlikle James R.'in ikinci golüdür. Altıpasta Kroos'un kaleye vurduğu topu kontrol
eden James harika bir röveşata ile topu ağlara gönderdi. Maçın golü kesinlikle
bu goldü izlemeyenlere tavsiye olunur. Maçın golü bu olabilir ama maçın
hareketi ise stoper S.Ramos'tan geldi. Sağ taraftan yeni transfer Danilo'nun(
ki kendisi çok iyi bir başlangıç yaptı artık R.Madrid'in de bir sağ beki var)
kestiği ortaya gelişine röveşata vuran Ramos topu direğe nişanlamasa yılın
golüne adaydı. Maçta bir penaltı kurtaran Dünya Kupasının yıldızı K.Navas
oldukça iyi gözüktü ancak transferin son gününde görüldü ki Real onu 30 milyon
avro ile beraber M.United'a sepetlemeye çalışmış. Sözleşmesinin son senesinde
ki De Gea'yı bu kadar değerli kılan şey ne gerçekten anlamıyorum. Ama bu işten
en zararlı çıkan kesinlikle M. United oldu. Hem ellerinde forma giymek
istemeyen bir kaleci ile kaldılar. Hem 30 milyon gibi bir paradan oldular. Hem de
kaleyi teslim ettikleri Romerio berbat bir performans sergiliyor.
Ligin bir diğer
şampiyonluk adayı A.Madrid ise Sevilla deplasmanı gibi zor maçtan 0-3 ile
ayrılmayı bildi. Yeni transfer J.Martinez ilk golünü buldu. 28 yaşında ki bu
adam bu kadar para etmez diye düşünüyorum ya bakalım hayırlısı vardır Simeone
hocanın bir bildiği.
İtalya liginde de
haftanın maçı Roma ile Juventus arasındaydı. Geçen sene şampiyonlar liginde
final oynayan Juve o kadrodan sonra çok kan kaybetti. Vidal, Pirlo ve Tevez
gibi çok önemli isimler takımdan ayrılırken yerlerine çok doğru isimlerin
alındığını söyleyemeyiz. Özellikle Mandzukic transferi bence büyük hayal
kırıklığı olacak. Ayrıca Mancini ile tarihinin en büyük transfer bütçesini
harcayan İnter iki galibiyetle kayıpsız gidiyor. Yine de Carpi deplasmanında
özetlerden izlediğim kadarıyla top filan oynamamış. Kısmetli bir gol sonrası
81'de beraberlik golünü yemiş ancak 89'da ki penaltı ile kazanmış.
Türkiye Ligi
Geldik güzide
ligimize. İlk büyük maç G.Antep deplasmanında ki Beşiktaş'ın maçıydı. İlk yarı
boyunca etkisiz kalan Beşiktaş top oynamaya çalışan G.Antep ise oynatmamaya
çalışan taraftı. Aslında baştan bu yana küme düşme adayım G.Antep'ti ancak
görüyorum ki Mutlu hoca dar kadroya rağmen iyi işler yapmaya çalışıyor. Geçen hafta
ki Bursa galibiyeti bu hafta ise 75'e kadar Beşiktaş'a direnmeleri gayet iş
yapar görüntü verdiler. 76'ta ise Oğuzhan harika bir frikikle Antep'in
direncini yerle bir etti. Sonrasında gelen penaltı golü ise diğer gollerin
habercisiydi adeta. Zirve yarışında kalmak isteyen Beşiktaş oynadığı oyunla iyi
sinyaller veriyor ancak bel bağladıkları Oğuzhan ve Cenk her zaman böyle oynamayacaktır.
Hocasız maça çıkan
G.Birliği ligin iyi organize olan takımlarında Kasımpaşa'yı konuk ederken maça
çıkacak 11'i sanırım Cavcav belirlemiş olacak ki galibiyeti kendine yorduğunu
beyan etmiş. Maçı 1-0 G.Birliği kazandı ancak golü izlemeyenler mutlaka
izlesin. Kasımpaşa kalecisi İsveç milli takım kalesini de koruyan Isaksson öyle
amatör gol yedi ki. Neden Önder Özen'in ona kulüp bulmasını söylediğini daha
iyi anladım. Kötü gol yenir de böyle yenmez be arkadaş.
Lige çok kötü
başlayan iki takımın maçında Başakşehir Bursa'yı konuk etti ve fahiş hakem
hatalarıyla maçı 2-1 kazandı. Bursa ise 3 maçta sıfır puanda kaldı. Şüphesiz Ertuğrul
hocanın daha çok kredisi vardır ama takımı bir önce toparlaması lazım. Kaleci Isaksson'a
değinmişken Mert'i es geçmek olmaz. Harun'u keserek formayı ona veren Ertuğrul
hoca tercihini bir kez daha sorgulamıştır. Visca'nın attığı ilk golde ki
zamanlama hatası Milli takımı hak etmediğini gösterdi.
Konya
deplasmanlarından genelde mutlu dönen G.Saray bu sene de bu geleneği bozmadı ve
kötü hakem ve kötü kadro tercihine karşın sahadan 1-4 gibi bir skorla ayrılmayı
başardı. Hamza hoca kavgalısı Burak'a ilk 11'de şans verirken gol erken
dakikalarda aralarının iyi olmadığını artık sağır sultanın bile bildiği Sabri ve Burak iş birliğinde geldi. Ön direkte
güzel bir kafa golü atan Burak emzik işareti ile sevinirken sanırım özel hayatı
ile ilgili haberler veriyordu. Golden sonra da oynayan taraf G.Saray oldu. Ama
bu kez kadro tercilerinin yanlışlığı daha net görüldü. Umut bitiricilik bir
yana artık futbola uzak bir hale büründü. Futbolla rakibi ısıramayan Konya yeni
transferlerinden Meha'nın enfes firikik golüyle beraberliği yakalasa da maç 0-1
iken harika kurtarışlar yapan kalecisinin kurbanı oldu ve ilk yarı bitmeden
yine yenik duruma düştü. İkinci yarıda riskler alıp baskı kurmaya çalışsa da
hatta hakem Fırat AYDINUS'UN da yardımıyla rakip 1 kişi eksilse de bir türlü
beraberlik golünü bulamadılar. Acıyı dindiren ise Sneijder oldu. 89 ve 90+
dakikalarda attığı iki golle (özellikle ilk golü çok iyiydi) son dakikalarda
bir sürpriz çıkmasına engel oldu.
Transfer yasağında ki
Mersin de tepe taklak gidenlerden bu sefer evlerinde 1-0 öne geçmesine karşın
Kayseri'ye evlerinde 1-2 ile teslim oldu. Maçın önüne geçen pozisyonda İbrahim
DAĞAŞAN'IN Nkulma'yı biçtiği pozisyonu devam ettiren ve devreyi bitiren hakem
maçın önüne geçmeyi başardı.
Eskişehir
deplasmanında ki Ç.Rize geçen haftada ki F.Bahçe beraberliğinin sürpriz
olmadığını göstermek istedi. Kweuke'nin saçma sapan golüyle öne de geçtiler
ancak ev sahibi penaltı golüyle beraberliği yakaladı. Maçın önüne geçen ise elektriklerin
kesilmesi sebebiyle maçın yaklaşık 25 dakika durması oldu.
Geçen hafta
Beşiktaş'ı deplasmanda yenen Trabzon bu kez evinde ligin dişli takımlarından
Akhisar'ı ağırladı. Maça iyi başlayan baskı kuran, gol atan Trabzon bence
hakemin yanlış penaltı kararı ile önce beraberlik golünü sonra kornerden gelen
topla da geriye düştüğü golü yedi. Şota hoca bütün hücumcularını sahaya sürerek
bir şey denedi ve bunda da beraberlik golünü bularak başarılı oldu. Ancak galibiyete
yetmedi. Maçtan önce Akhisar'ın puan alabileceğini düşünmüştüm ancak
beklediğimden daha kötü oynadılar. Yine de Cihat hoca Akhisar'da iyi işler
yapıyor.
İki haftadır
G.Saray'la oynayanların maçında Sivas evinde Osmanlıspor'u konuk etti. Yine hakem
hatalarının konuşulduğu maçta öne geçen Osmanlıspor hocasının atılmasıyla iyice
geriye yaslandı ve son dakikada en az 1 metre ofsayttan bir gol yediler. Hakemlerin
bu kadar kötü başlaması bakalım neler getirecek.
Son olarak da
Fenerbahçe Antalya maçı var. Etoo transferi ile büyük ses getiren ancak bence
asıl patlamayı Yusuf hoca'nın yaptığı Antalya Fenerbahçe deplasmanında hiçbir
şey oynamadı. Cılız bir atağı bile yok derken Kadlec'in saçma sapan bir
hatasıyla golü buldular ve 1 puana çok yaklaştılar. Ama hakemin hatalı frikik
kararı sonrasında Nani harika bir vuruşla o 1 puanı da rakibe bırakmadı. Maç boyu
kötü oynamayan F.Bahçe Pereira'nın hamlesi sonrasında geriye yaslanır gibi
olmuştu ancak yenen golde kabahati hocada bulmam Kadlec'in bireysel hatasıdır. Takımın
forvet ihtiyacı vardı ancak transfer dönemi biterken bir hamle yapılmadı devre
arasına kadar bakalım neler göreceğiz. Az çok hocadan anladığım kadarıyla yedek
forvet olmadan ikili forvet oynamaya devam edeceğiz.
Son sözüm Sow'a
olacak. Çok büyük bir futbol oynamadın ama hep görevini yaptın, din kardeşim
olduğundan seni hep sevdim. Allah yolunu açık etsin. Kulübe senin kadar para
kazandıran olmamıştır. 7 numara en çok sana yakışmıştır.