Bu sezon geçen sene
yapmadığım tahmin ligini yapıp yapmama konusunda hala karar vermiş değilim. Ancak
bu sezon düzenli olarak yapmayı düşündüğüm ilk şey bu hafta sonu yazıları
olacak. Türkiye liginde dahi bütün maçlara ayrıca bir yazı yazmak zor ama o
hafta sonu oynanan ve bakmaya fırsat bulduğum maçlar hakkında genel bir şeyler
yazmaya çalışacağım. Bu yolda ki ilk yazım da bu hadi hayırlısı bakalım.
Cuma günü doğru
düzgün tek maç vardı. O da Avrupa'nın elit ligleri arasında en erken start alan
Fransa ligindendi. Son şampiyon Psg deplasmanda Lille'e konuk oldu. Zlatan
sakatlık sebebiyle yoktu üstelik daha ilk yarı bitmeden 10 kişi kalmışlardı
bile ancak ligin üstünde bir kadroya sahip olduklarını hatırlatırcasına
Lucas'ın golüyle kazanmayı bildiler. Bu arada henüz bu ligin yayın haklarının
boşta olduğunu söylemem gerek. Ne Türkiye de ne de Azerbaycan'da yayınlayan
kanal yok.
Cumartesi gününün en
büyük yemeği tabii ki ligimizin süper kupası maçıydı. Ancak ana yemek öncesi
atıştırmalıklar da fena değildi hani. İlk maç yine ilk haftasını yaşadığımız İngiltere
ligindeydi. Transfer döneminin hareketli takımı M.United evinde Tottenham'ı
ağırladı. Oldukça sıkıcı ve kötü bir maçta kazanan saçma sapan kendi kalesine
atılan bir golle ev sahibi oldu. United'i eleştiriyorum ancak Tottenham'ın da
harcanan bunca paraya rağmen hala bu kadar kişiliksiz bir futbol oynamaları
gerçekten akıl almaz.
Yine aynı saatlerde
oynanan İtalya süper kupasında ise Juventus ile Lazio karşılaştı. Çin'de
oynanan bu karşılaşmayı da beklendiği gibi Juventus iki yeni transferinin
golleriyle 2-0 kazanmayı bildi. Maçı Tivibu spor hd kanalı uydudan şifresiz
olarak yayınladı. Ancak maçı çeken yönetmen o kadar kötüydü ki 10 dakikadan
fazla dayanamadım. Sanki bir konser çekiyormuş gibiydi. Sürekli değişen
kameralar maç oynanırken orta sahada ki saçma bir faulün tekrarını göstermeler.
Pilot kamerada 30 saniyeden fazla duramama. Yani rezillik ötesiydi. Yine de bu
sene Hollanda ligini de yayınlayan Tivibu'ya şifresiz kalacağı süre için
teşekkür ederim.
Akşam 7 buçukta ise
İngiltere liginin son şampiyonu Chelsea evinde Swansea'yi ağırlayarak sezonu
açtı. Geçen sene ligde evinde maç kaybetmeyen Chelsea bütün bahisçileri üzerek
üstelik iki kere öne geçmesine karşın berabere kalarak sezona puan kaybıyla
başladı. Bu arada İdman tv'nin diğer ligler henüz başlamamışken İngiltere
liginden bu akşam ki City maçıyla beraber toplam 6 maçı canlı yayınladığını
belirtmeliyim. Yani izledim de konuşuyorum. Adı sürekli transfer döneminde Türk
takımlarıyla geçen Bafetimbi Gomis'i ilk kez canlı izleme şansım oldu. Hareketli,
çevik, ama bir o kadar savruk , ayağında top yakışmayan bir forvet. Bizim büyük
takımlarda kesinlikle iş yapmaz. Ama bir şekilde menajerler istiyorsa
kilitlerler. Chelsea için ise söylenecek farklı bir şey yok. Takım oldukça iyi
nerdeyse her bölgede oldukça alternatifliler. Ancak sol bekte ve forvet hattında ki sorunlar sürüyor. İki gol
buldukları bu maçta dahi ilk gol orta yapılan topun kalecinin uyumasıyla
doğrudan ağlara gitmesi ve ikinci gol ise orta yapılan topun rakibe çarpıp
girmesiyle oldu. Yani hücumda sorun büyük. Costa geçen sene ki kadar bile
ısırmıyor. Yedek bekleyen Remy ve Falcao'dan medet ummak zor. Özellikle Falcao'nun
gösterdiği gerileme başlı başına bir yazı konusu olur.
Gelelim ligimizin
Süper kupasına Ankara'da Osmanlı stadında oynanan lig ve kupa şampiyonu
Galatasaray ile kupa finalisti Bursaspor arasında oynanan maçı beklendiği gibi
Galatasaray kazandı. Başta tebrik edelim de eksik kalmasın.
Maça İnter ile
oynanan hazırlık maçının aynı 11 ile başlayan Galatasaray'a karşı ( ayrıca bu
11 geçen sene ki ideal kadrosundan sadece Podolski ve Bilal değişlikleriyle
sahadaydı) Bursaspor ise geçen sene ki ideal kadrosundan Fernandao, Volkan,
Harun, Şener, Bellushi gibi isimleri kaybetmesiyle 5 farklı isimle çıkmak
zorunda kaldı. Yani Galatasaray geçen sene ki eksik kadrosunu korumayı kısmen
başarırken Bursaspor o eksik Galatasaray'a kaybeden kadrosunu dahi koruyamamış
üstelik yerlerine transfer yapmayı dahi başaramamıştı.
Maça hızlı başlayan
ve Galatasaray'ın zayıf yönü savunmasının üstüne giden Bursaspor oldu. Buna karşın
Muslera geçen sene bıraktığı gibi bu sezona da çok iyi başladı. Aynı pozisyonda
iki önemli kurtarışla takımını geriye düşmekten korudu. Sonrasında oyunu
dengeleyen Galatasaray pozisyon üretemese de sürekli tehditkardı. Podolski'nin
gelmesiyle kanadı değişen Yasin aynı parıltıyı sergileyemese de 2 senedir ne
Bruma'nın ne de o bölgede oynanan diğer isimlerin yapamadığını yapıp içeri
girdi ve çok da etkili olmayan bir şut çıkardı ancak Mert kötü bir gol yiyerek
zaten zayıf takımını geriye düşürdü. Bundan sonrası ise tamamen Galatasaray'ın
istediği şekilde geçti diyebiliriz. Oyunu soğutmayı iyi başaran tecrübeli
ayaklara sahip takım istediğini aldı. Maçın içi ile ilgili akılda kalanlar ise
Galatasaray'ın ikinci yarıda hiç şut atmaması ve Emre'nin maçın bitmesine
dakikalar kala kendini attırmayı başarması oldu. Sahanın dışında ise
Galatasaray'da oyundan kim çıkarsa çıksın jest ve mimikleriyle hocasına atar
yapması akılda kaldı. Biraz Podolski yapmadı denilebilir. Bu tavırlar ileride
sorun olabilir diyemem geçen senede Emre buna benzer şeyler yapmış ancak
takımda bir sorun olmamıştı. O yüzden takımı kazandığı sürece rahat bırakmak
gerekir diye düşünüyorum. Ama puan kayıpları gelmeye başlarsa şu anda
konuşulmayanlar da konuşulmaya başlanır. Son olarak da sene 2015 oldu hala şu
maçlarda meşale yakılmasının önüne geçemedik. Hadi diyelim yakanlarda zerre
akıl yok peki onu oraya sokulmasına izin verenlerin akılları hiç çalışmıyor mu?
Pazar gününün en
ilginç maçı 3 buçukta oynanan Arsenal West Ham maçıydı. Bilic'in çalıştırdığı
West Ham Avrupa liginden abuk sabuk bir takıma elendikten sonra lig maçında
Arsenal'e konuk oldu ki maçın açık favrosi Arsenal'di ancak Arsene Wenger maçı
Bilic'e hediye etti desek yeridir. Takımın hücum hattı sadece Giroud'a emanetken
kenarda Alexis.Sanchez oturuyordu. Mesut'u oldum olası çok beğenmem evet bazı
meziyetleri üst düzeydir. Ancak fiili yapan değil yaptıran olmayı o kadar
kafasına takmış durumda ki kaleyi düşünmüyor bile. Nitekim Sanchez gibi bir
isim sahaya girdikten sonra kaleyi düşünen bir adam oldu takımda. Yine de bu
kadar para verilen bir oyuncunun bu kadar başkalarına muhtaç olmasını
sevmiyorum. West Ham ise kapalı bir oyun oynayan hücumda ise kaliteli ayaklara
sahip bir takım. Özellikle Lazio'dan gelen Zarate'yi çok beğendim. Tabii maçın
bir başka ilginç yanı ise Bilic'in 16 yaşında ki Oxford'a şans vermesi oldu. Şimdi
bizimkilerde bak İngiltere'de gençler nasıl şans buluyor diye geyik döner ama
baştan söyleyeyim adamın 16 yaş ile alakası yok. Fizik ve soğukkanlılık en az
25 yaşında ki birisi gibi. Bizde 16'lıklar anca bacak boyunda ya da 10 yaşında
ki çocuk kafasında oluyor. Yine de Bilic'in başarısını tebrik etmek lazım. Bakalım
ligin ilerleyen haftalarında neler yapacak. Arsenal'e ise mutlak forvet
gerekiyor.
İngiltere'de akşamın
son maçı Stoke City deplasmanında ki Liverpool'un maçıydı. Maçın yine canlı
yayını vardı ancak bu kadar aradan sonra daha fazla maç izlemek zor geldiğinden
bu maçı çok az izleyebildim. Maçtan önce iddaa oranlarını görüp Liverpool'a bu
kadar yüksek oran verildiğini fark ettiğimde bu maçı Liverpool alacak dedim
kendime. Nitekim kısır bir oyunda Coutinho'nun enfes golüyle kazanan Liverpool
oldu. Dedim ya maçı izleyemedim diye o yüzden ahkam kesmeyeceğim ama Liverpool
toparlanmaya doğru gidiyor. Bu yol şampiyonluğa çıkmaz ancak şampiyonlar
liginden de aşağıya düşmez.
Gecenin son maçı ise Portekiz
Süper kupasında Benfica ile S.Lisbon arasındaydı. Geçen sezon Benfica'yı
çalıştıran ve bu takımı nerdeyse tek başına kuran Jorge Jesus maddi konularda
anlaşamayınca soluğu rakip S.Lisbon'da aldı. İlk resmi maçında da rakibi olan
eski takımının elinden kupayı almayı başardı. Maçın yayını yoktu ama bu sene Portekiz ligini Tivibu yayınlayacak.
Bugün M.City
deplasmanda West B.'e konuk olacak. Maçı İdman Tv yayınlıyor. İyi maç olur
İnşaAllah. Yeni yazılarda görüşmek üzere.
Yeni sezonda tahmin
ligini istiyorsanız yorum kısmına adınızı ve soyadınızı yazın talep yeterli
olursa yapabilirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder