Elde ki verilere bakacak olursak 44
yaşında ki Hırvat hoca kariyerinde ki en önemli başarısı ülkesinin Milli takımı
ile bizim yarı final oynadığımız 2008'de ki çeyrek final başarısı. Turnuva sonrası
takımın başında kalan Bilic giderek düşen bir kariyer yaptı. Önce 2010 dünya
kupasına gidemedi. Ardında 2012 Avrupa şampiyonasına ise ancak Türkiye'yi
Play-offlar sonunda eleyebilerek katılabildiler. Ukrayna Polonya ortaklığında
ki organizasyonda ise kötü kura sonucu gruptan çıkamayarak elendiler. Senenin yarısında
çalışmadığı Milli takım hocalığını bırakıp Rusya'nın köklü kulüplerinden
Lokomotiv Moskova ile anlaşmıştır. Moskova kulübünün tarihinde ki en kötü
derece olan 9. Sırada bitirince kulüp ile yolları 18 Haziranda ayrıldı.
Hikayenin bizi
ilgilendiren kısmına bakacak olursak eğer. Beşiktaş'ın kongre sonrası ilk
tercihi herkesin bildiği üzere Kayseri'nin hocası Prosinecki'ydi. Ancak Önder
Özen gerek yöneticilik işinde yeni olması gerekse net bir şekilde tercihlerinin
Prosinecki olduğunu söylememesi nedeniyle anlaşma olmadı. Kayserispor'u ligin
ikinci yarısında 15. Sırada aldığı takımı sezon sonunda üstelik önemli bir
transfer yapmadan 5.sıraya taşıyabilmişti. Ülkeyi tanıyor olması da bir artıydı
üstelik.
Yani benim tercihim de
ilk olarak Prosinecki olurdu. Anlaşılan Beşiktaş yönetimi ve Önder Özen
Prosinecki olmaması durumunda bir alternatif belirlememişlerdi. Bu yüzden Moskova'dan
ayrılmasının üzerinden 10 gün geçmeden Bilic ile anlaşma imzaladılar. Basında yazılan
Thomas Schaaf isimleri de dolaşıyordu ancak hayatı boyunca şehir dışında bile
çalışmamış bir hocayı takımın başına getirmek hiç mantıklı değildi. Yani Bilic
tercihi kötünün iyisi gibi duruyor. Ayrıca hocanın renkli kişiliği basına
malzeme vermek için özel bir çaba sarf etmeye gerek kalmayacak demektir. Yani
Beşiktaş ismi basında ne kadar yer alırsa takımın bilinirliliği oyuncuların
motivasyonu anlamında fayda sağlar.
Oyun olarak Moskova
takımını izlemediğim için ne oynatacağına dair bir fikrim yok. Ancak basın
toplantısında ki İngilizcesini duyunca takımla iletişim anlamında sıkıntı
yaşayacak gibi bir intiba uyandı. Futbolculuk kariyerinde 4 sene İngiltere'de
oynayan bir oyuncudan daha akıcı bir İngilizce beklerdim. Rusya'da da benzer
bir sıkıntı yaşamış olması muhtemel.
Sonuç olarak azimli,
hareketli, renkli bir hocaya kavuştuk ama bunlar takımın başarılı olması için
yeterli mi hiç sanmıyorum. Takımın oyuncu kalitesini artırmak lazım. İlk yapılan
transferlerden özellikle Antalya'lı Ömer ŞİŞMANOĞLU iyi bir isim ama 3. Kaleci olarak
alınan gurbetçi kim? Kimse bilmiyor. Bir diğer transfer genç Kolombiya'lı defans
oyuncusunu da tanıyan olduğunu sanmıyorum ama 4 senede 22 yaşında ki bir
oyuncunun 100'ün üzerinde maç oynaması tatmin edici. Ayrıca gençler
şampiyonasında ki en iyi defans ödülleri de umut vaat ediyor. Yine de Beşiktaş
için daha garanti isimlere yönelmek daha mı akıllıca olurdu. Bir takımda böyle
isimler olmasına karşı değilim burada parlatılacak bir oyuncu ileride takıma
büyük maddi kaynak sağlayabilir. Ancak yönetim yeni hoca yeni stat yeni bu
kadar yeniliği bir sezonda hazmetmek kolay olmayabilir.
Bu sene Beşiktaş'tan
ümitliyim. Ancak henüz beklentilerimin yüzde 20'sini karşılayabildiler. Önlerinde
epey yol var. Bakalım önümüzde ki günler neler getirecek.
Sırada Ersun YANAL
Fenerbahçe'de ne yapar?