31 Ocak 2013 Perşembe
29 Ocak 2013 Salı
MEİRELES’İNKİ TÜKÜRÜK DE MELO’NUN Kİ RUTUBET Mİ?
Bu hafta sonu oynanan
adı büyük kalitesi aynı oranda büyük olmayan derbide gelenek değişmedi ve
Galatasaray son yıllarda olduğu gibi yine Beşiktaş’ı mağlup etti. Arada Beşiktaş’ındığı
kazandığı maçlar da oluyor muhakkak ancak genel olarak uzun yıllardır üstünlük
Galatasaray’da olmuştur. Pazar günü de değişen bir şey olmadı. Aybaba’nın
çıkardığı kadronun yanlışlığı daha 5. dakikada ortaya çıktı. Bırakın böyle bir
atmosferde ilk kez oynamayı koca ilk yarı boyunca sadece 45 dakika süre almış
bir oyuncu olan Mehmet Akgün’ü ilk 11’de sahaya sürerek aç aslanlara yem yaptı.
üstelik onun yerine oynayabilecek Hilbert gibi bir oyuncusu varken. İkinci yarıda
bu yanlıştan döndü ancak Galatasaray işi ilk yarıdan bitirmişti iki devreyi iki
ayrı maç olarak bakarsak ilk yarıyı 2-0 geride kapatan Beşiktaş nispeten daha
doğru bir kadro ile oynadığı ikinci yarıyı 0-1 kazandı. Galatasaray’da göze
batanlar arasında beklentisi düşük olduğu için Sabri’nin hareketli oyununu
sayabiliriz. Veya Umut ve Elmander’inde ısrarlı presini ancak Hamit sene
başından bu yana beklentilerin çok ama çok altında. Beşiktaş’ta ise oyunu ile
göze batan bir isim olmadı. Kötüler arasında ise Veli, Toroman ve Olcay
sayılabilir. Genç Mehmet Akgün’ü ve M.Akyüz’ü saymıyorum çünkü onların bu
sınıfın oyuncusu olmadıkları çok açık. Galatasaray’da ise Hamit en çok göze
batan isim oldu. Ancak başka da görevini yapmayan oyuncu saymak zor.
Gelelim yazının asıl
konusu olan olaya, maçın 61.dakikasında bir pozisyonda maçın agresif
isimlerinde Necip’in yaptığı faul sonrasında düdük çalan hakem ve faule maruz
kalan Melo’ya tepki gösterdi. Melo’nun sonradan karşılık vermesiyle başlayan tartışma
sırasında araya girmeye çalışan Oğuzhan ile Melo tam ağız dalaşına giriyordu ki
Oğuzhan ve Fernandes hemen yardımcı hakeme yönelerek Melo’nun tükürdüğünü
söylediler. Oyunculara en yakın hakem olan Yardımcı ise maçın kötülerinden
Tolga Özkalfa’yı uyararak Melo’nun atılmasını sağladı. Sonrasında ise Melo’nun
tükürmediğine dair yeminleri izledik. Oyuncular maç içerisinde gerek yorgunluk
gerekse olayın sıcağıyla bu tip tükürme vs. yanlış şeylere başvurabiliyorlar. Dünyanın
en efendi denebilecek oyuncuları bile bu konuda sabıkalıdırlar. Messi, Reijkard
gibi. Ancak Meiereles konusunda maçtan günler sonra bile açıklama yapan
Galatasaray ikinci başkanı ve bilumum yöneticileri. Kendi oyuncularının başına
aynı şey gelince aradan geçen bu 3 güne karşın hala sessiz kalmaları garip
geldi. Ne demişti kulübünün kanalına çıkıp da hatırlayalım. “Bu olaylar kırmızıçizgiyi
aştı. Kimse marka değerinden filan bahsetmesin benim oyuncum böyle bir şey yapsa
başkanı olarak bir dakika takımda tutmam. Hatta takım otobüsüne bile almam eve
taksiyle döner.” Demişti. Kısmete bakın ki henüz Meireles’n itirazı yeni
sonuçlanmış ve tahkim kurulu oyuncunun bilinçli bir şekilde hakeme
tükürmediğine tükürük benzeri sıvının ağzından çıktığı sırada konuşmaya devam
ettiğini ve fizik kuralları gereği hem tükürüp hem de konuşmak mümkün
olmadığını belirterek cezasının tükürmeden değil sportmenliğe aykırı hareket
olarak değerlendirmeleri gerektiğine karar vermişlerdi. Melo’nun da benzer bir
durumu söz konusu henüz ortada kanıtlanmış bir tükürük yok. Belki PFDK veya
Tahkim yine tükürme yok sadece dudaklar tükürme şeklini almış ancak havanın
yağışlı olması sebebiyle sıvı transferinin gerçekleşip gerçekleşmediği belli
olmuyor şeklinde bir karar verebilir. Ancak Meireles’in tükürmediği Tahkim
tarafından kanıtlanmışken açıklamalar yapan MHK başkanı acaba hala neden bir
şeyler söyleme gereği duymamış.
Şike davası ve o dava
sırasında halkın gözünde cezalandırılan Fenerbahçe’nin Federasyon tarafından
tatmin edici bir ceza almamasından dolayı insanlar Fenerbahçe’ye farklı gözle
baktığının farkındayım ancak bu durum başka bir hal almaya başladı. Ceza vermesi
gerekenlerin vermedikleri( yada gerek görmedikleri) cezaları, ceza vermeye
hakkı olmayanların kesmeye çalışması cezayı hak edenin ettiğini bulmasını
sağlamadığı gibi ceza verme yada ceza kesme hakkı olmayanların kendilerince
ceza kesmeye çalışmaları cezayı hak edenler arasına girmelerinden başka bir işe
yaramıyor.
O verilmeyen cezalar
sebebiyle Trabzonspor’un psikolojik olarak ne hallere geldiği ortada. Eğer ortada
haksızlık olduğunu düşünüyorsanız adaleti kendiniz sağlamaya çalışmak yerine
adalet sağlaması gereken kişinin yerine geçmeye çalışmak daha doğru bir
yaklaşım olur. Federasyon başkanı seçimi süresince hiçbir aday çıkarmayan yada
çıkan adaylara doğru düzgün bir destek vermeyenlerin şimdi konuşmaları ne kadar
mantıklı.
Haftaya kısa olarak
bakacak olursak eğer:
Fenerbahçe ligde ki
20. Maçında 2.deplasman galibiyetini alarak ne kadar büyük bir şampiyonluk
adayı!! Olduğunu gösterdi.
Ligin iyi
takımlarından Karabük evinde Kasımpaşa’ya 0-3 yenilerek haftanın sürprizine
imza attı diyebiliriz. Sanırım Afrika kupasına giden oyuncularını arıyorlar.
Shota ise pek güven vermeden başladığı Kasımpaşa’da iyi skorlar almaya başladı.
İBB Carvalhal yerine
gelen Bülent Korkmaz ile hoca değişikliğinin nelere yarar gerektiğinin örneği
oldular. Evlerinde galibiyeti olmayan bir takımken ligin iyilerinden Bursaspor’u
4-1 gibi bir skorla geçen bir takım oldular. Bu sonuç sonrası istifa eden
Ertuğrul Sağlam’ın doğru karar verdiğini düşünüyorum. İyi bir takımla yine
kariyeri yükselişe geçecektir.
Akhisar Ankara
deplasmanında da kaybederek artık ikinci ligi düşünme vakti geldiğini
gösterdiler. Üstelik rakipleri Elazığ ve Mersin toparlanmaya başlamışken işleri
epey zor.
İlk yarının flaş
ekibi Antalya Kayseri deplasmanında 2-0 kaybederken özellikle Tita’yı çok
aradılar. İlk yarıda ki havalarını yakalamaları zor ancak vasat geçirecekleri
bir ikinci yarı bile onları üzmez. Kayseri ise istikrarsız bir şekilde kazanıp
kaybetmeye devam ediyor.
Elazığ geçen hafta az
daha Fenerbahçe’ye yapacağının bu hafta Trabzonspor’a yaptı. Trabzonspor
maçında başında kaçırdıklarının atsa bugün hoca hala takımının başında olurdu. Ancak
kadro olarak inanılmaz bir şişkinlik ve israf söz konusu. Ancak bu skora rağmen
Elazığ hala düşmeye en yakın ikinci takım olmayı sürdürüyor.
İkinci yarının tatsız
takımlarından birisi de Sivasspor bu haftada deplasmanda Mersin’e kaybetti. Üstelik
rakiplerinin en önemli oyuncusu Nobre cezalıydı. Mersin ise kadrosunun hakkını
vermeye çalışıyor. Ancak işleri epey zor.
Haftanın son maçında
ise Ordu deplasmanda Eskişehir’e kaybetti. Maçta iki kırmızı kart gören Ordu
Aleyhine iki tanede penaltı çalındı ancak golü 87’de ki ikinci penaltı ile
yemeleri moral bozucu oldu.
24 Ocak 2013 Perşembe
17 Ocak 2013 Perşembe
YARI FİNAL BİLETİ GELDİ
Dün oynanan Bursa
Fenerbahçe maçı ile beraber hem A grubunda hem de B grubunda 3’te 3 yapan
Fenerbahçe ve Trabzonspor gruplarından çıkmayı garantilediler sayılır. İki gün
önce Mersin deplasmanında iyi bir oyun oynamasa da 2 duran top golüyle galip
gelen Trabzonspor en çok rakiplerinin kupadan çok ligde kalmayı düşünmesinden
faydalanan takım oldular. Dün ki Bursa Fener maçı ise iki takımından maçı
kazanmak için hamle yaptığı güzel bir karşılaşma oldu.
Maçın başı
sayılabilecek bir dakikada öne geçen Fenerbahçe klasik bir geri çekilme yaşadı.
İstifa sonrası geri dönen Aykut ikinci yarı öncesi ve ikinci yarıda ki ilk 5
hafta hiç puan kaybetmeden gitmek zorunda ki tepkilerden bir nebze uzak dursun.
Ancak dün ki gibi yine öne geçtiği dakikalarda bu denli hücumu unutarak geri
çekilirse skoru elde ettiği maçlardan sonra bile eleştirilmeye devam
edilecektir. Maça tek forvetli klasik düzenle başlayan Fenerbahçe’de değişen
tek şey bazı oyuncuların dizilişte ki yeriydi. Sağ kanatta görmeye alıştığımız
Kuyt Caner ve Stoch’un sakatlığında sol tarafta oynadı. Sağ tarafta ise ilk
yarının en büyük hayal kırıklığı Krasic oynadı. Solu ve sağı defansif görevlerinin
üst düzeyde yapamayanların önünde Semih forma şansı bulurken orta sahayı kalabalık
tutmak isteyen Aykut Kocaman göbekte 3 savunma ağırlıklı oyuncu Selçuk, Topal
ve genç Salih’i sahaya sürmüştü. Genel olarak çok çekingen bir oyun yapısına
sahip Fenerbahçe üstüne birde erken öne geçince maç yarı sahaya sıkıştı kaldı. Alışkın
olmadığı mevki de oynayan Kuyt burada ters ayaklı kalmasının sebebiyle çok
kritik 2 tane top kaybı yaşadı. İlkinde oluşmakta olan bir atağı sonlandıran
Kuyt ikincisinde ise devamında Bursa’nın beraberlik golünü bulacağı bir kornere
sebep oldu. Beraberliği bulan Bursa taraftarıyla da havaya girerken Fenerbahçe
oyuncu değişiklikleriyle hem mevkilerde ki karışıklıkları düzeltti hem de
oyuncu kalitesini artırdı. Sow ile ikili forvete dönen Fenerbahçe bunlara
arkadan Kuyt ile destek verdi. Orta saha ise Topal, Topuz ve Baroni ile
kapatıldı. Ancak tüm bunlara karşın üst üste gelen 2 golde şans faktörünün de
Fenerbahçe’nin yanında olduğunu belirtmek gerek.
Geriye düştükten
sonra takımın bir karakter koyması takdir edilesi olsa da hafta sonu oynanacak
Elazığ maçında oynanacak oyunla ilgili bir umut verdiğini söylemek güç. Maçta bir
rakibe birde kendi kalesine gönderen Gökhan iyiler arasında sayılabilir. Oyuna girdikten
sonra da Sow oldukça fark ettirdi. Bursa adına ise oyuna sonradan giren Okan
Deniz çok iyi bir oyuncu olabilir. Maçta üstelik skor olarak öndeyken kendini
attırmayı başaran Ertuğrul Sağlam hocayı da anlamak mümkün değil. Takımın kendisine
en çok ihtiyaç duyduğu anlarda takımı yalnız bırakmanın izahını yapmak zor. Üstelik
bu kadar saygı duyulan bir hocanın bu kadar kötü görüntüler vermesi şık olmadı.
Bundan sonra bir mucize olmazsa iki grupta da 2 deplasmandan 6 şar puanla dönen
Trabzonspor ve Fenerbahçe yarı finalist oldular. İkincilikleri ise hala ortada.
Bu grupta Bursa’nın 3 Sivas’ın ise 4 puanı var. Diğer tarafta ise Eskişehir’in
ve Antalya’nın 3’er puanı var. Bu akşam oynanacak maçın skoruna göre bir takım
avantajlı olacak. hafta sonu ise nihayet Türkiye ligi başlıyor. İnşaallah iyi ve
temiz bir yarış izleriz.
Bu arada son söz
olarak Sneider’in geleceğine ilk anlarda ihtimal bile vermezken sonrasında
çıkan haberler beni bile etkiledi ancak bu kadar uzanan bir sürecin mantıklı
bir açıklaması olamaz. yine de artık gelirse şaşırmayacağım. Ama gelmezse
yönetimin sene başında ki Reyes Forlan ve Ujfaluji transferlerinde izlediği
yolun yanlışlığının hala farkında olmadıklarını gösterir. Geçtiğimiz hafta
sonundan bu yana oyuncu ile de anlaşıldı diye haber yapan NTVSPOR yönetiminin de
ceza olarak haberi yapan arkadaşı Milano’ya göndermesi ilginç olmuş. Madem anlaştılar
git getir o zaman demişler adama galiba: )
10 Ocak 2013 Perşembe
3 Ocak 2013 Perşembe
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)